Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1059 E. 2022/811 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1059
KARAR NO: 2022/811
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24.03.2022 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/732 Esas
TALEP: Ortaklıktan çıkma- ihtiyati tedbir
Taraflar arasındaki TTK’nın 638/2. Maddesi uyarınca, şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili ile yönetici ortağın rekabet yasağını ihlal ederek şirkete verdiği zararların tahsili istemli açılan esas dava içinde istenilen ihtiyati tedbirin reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; sahte imza ile … Tic.Ltd. Şti. ile şirket birleşimi ve sermaye artırımı yapılarak müvekkilinin hissesi düşürülmüş ve şirket hisselerinin çoğunluğu davalılara geçtiğini, hal böyle olunca da davalılar kendilerini müdür olarak atamışlar sanki şirketin tamamı kendililerininmişcesine tavır takınarak keyfi iş ve işlemler yaptıklarını, şirket merkezi ve şubelerinde çalışan 8 çalışsanı sebepsiz ve plansız bir şekilde iş sözleşmelerini toplu olarak feshettiklerini, bu durumda şubeler ve şirket merkezine kilit vurulmuş ve şirketimize gereksiz mali yükümlülükler yüklendiğini, aynı zamanda şirketin merkezi 23 Haziran 1997 yılında 200.000 $ hava parası ile kira sözleşmesi devralınmış şube olarak açıldığını, 06 Ocak 2014 tarihinde şirketin merkezi yapıldığını, davalı murisi … keyfi harcamalar yaparak şirketi borçlandırmış şirketin ödeme gücü olmasına rağmen kiracı olduğu şirket merkezinde, kiraya verene, (Vakıflar Genel Müdürlüğü) hiçbir ödeme yapılmamış ve bunun için de şirkette herhangi bir bütçe ayrılmamış, şirketin içi boşaltıldığını, davalı … da murisi gibi keyfi iş ve işlemler yaparak aldığımız duyumlara göre şirket merkezinin bulunduğu yerin kira sözleşmesinin devir hakkını kullanarak hava parası ile devir yapmış bunun üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul … Bölge Müdürlüğü’ne 14/02/2022 tarih ve … sayılı müracatımızla işlem olması halinde iptal edilmesini talep eden dilekçe verdiklerini, dava dilekçesindeki beyanlarından anlaşılacağı üzere davalıların murisi şirket yönetiminde uzun yıllar keyfi iş ve işlemler yaparak şirketi zarara uğratmış ve şuanda da bu durum davalılar tarafından da devam ettirildiğini belirterek davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince 24.03.2022 tarihli ara karar ile ; “…İhtiyati tedbir 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. HMK m. 389 hükmüne göre ise ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Tedbir talebinde bulunan öncelikle uyuşmazlık konusu hakkındaki vakıayı ileride açılacak davaya esas olmak üzere belirtmeli, bu vakıa ile ilgili gerekli somutlaştırmayı yapmalı, var ise buna göre mevcut delili sunmalıdır ki yaklaşık ispata da dair kanun koyucunun HMK m.390/f.3 hükmünde öngördüğü şartlar denetlenebilsin. Bu çerçevede ispat hukuku tedbir talepleri açısından da önem arz eder. Somut olayda, yaklaşık ispat koşulu henüz sağlanmadığından ve davalı şirketin organsız kalmadığı da anlaşıldığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir talepli dilekçesindeki beyanlarını aynen tekrarla; Tüm bu hususlar gözetildiğinde; somut olayda, yaklaşık ispat sağlanmadığından ve davalı şirketin organsız kalmadığı da anlaşıldığından davalı şirkete tedbiren kayyum atanması talebinin bu aşamada reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle verilen kararın haksız ve hukuka aykırı bir karar olduğunu, iddialarında haklı olup olmadıkları yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten sonra ortaya çıkacağını, davacı taraf olarak iddianın ispatı yönünden dava dilekçesinde (ek beyanda sunduğumuz flash bellek v.b.) deliller kısmında şirket ana sözleşmesi, şirket hesapları, ticari defter ve belgeler, dahili davalılarının murisi …’nın eli ürünü olduğunu ve imzasının bulunduğunu iddia ettikleri yazılı belgelere, tanık, keşif, bilirkişi ve sair yasal delillere dayandırıldığını, Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbirin ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edildiğini, anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki koruma olduğunu, 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususların, teminat, kararın uygulanmaması, gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterildiğini, Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda tedbir kararı verilmesi gerektiğini, ekte sunulan emsal kararların da bu yönde olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, TTK’nın 638/2. maddesi uyarınca, şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili ile yönetici ortağın rekabet yasağını ihlal ederek şirkete verdiği zararların tahsili istemine ilişkindir. Davacı yanca dava içinde şirkete yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 638/2. Maddesi uyarınca, “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” Bu maddede, çıkma talep edenin haklarının korunması için gerekli tedbir kararlarının alınacağı belirtilmiş olup, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunup bulunmadığının HMK’nın 389 vd. hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Yani, TTK’nın 638/2. maddesindeki tedbirlere hükmedebilmek için, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunması gerekir. Bu bağlamda davacı, geçici hukuki koruma kararı verilmezse telafisi güç veya imkansız zararların doğacağını ve davadaki haklılığını yaklaşık olarak ispatlamalıdır. İlk derece mahkemesi 24.03.2022 tarihli gerekçeli ara kararında, karar tarihindeki dosya kapsamına göre davacının iddialarını özetledikten sonra, dosya kapsamında bulunan delillerin HMK 389 vd. maddeleri uyarınca değerlendirilmesi sonucu, HMK’nın 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği ve şirketin organ boşluğu bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Tüzel kişilerde asıl olan, tüzel kişiliğin seçilmiş yöneticileri tarafından, şirket ana sözleşmesi ve ticari hayatın gereklerine göre yönetilmesidir. Herhangi bir organ boşluğu bulunmadığı gibi, tüzel kişinin mal varlığının azaltıldığına, yöneticinin şirkete zarar verici eylemlerde bulunduğuna ilişkin davacı iddialarının, mahkemece talebin değerlendirildiği tarih itibariyle yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlandığından söz edilemez. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında sunulacak deliller ışığında yaklaşık ispatın gerçekleşmesi halinde, yargılamanın her aşamasında yeniden ihtiyati tedbir talep edilmesi ve mahkemece yeniden yapılacak değerlendirme sonucu verilen karara karşı kanun yolunun açık olması karşısında, mahkemenin bu aşamada tedbirin reddine ilişkin ara kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.