Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1053 E. 2022/797 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1053
KARAR NO: 2022/797
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27.04.2022
NUMARASI: 2022/324
DAVA: Şirket müdürünün azli
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Limited şirketin müdürünün azlinin talep edildiği davada tedbir olarak şirkete kayyım atanması da talep edilmesinin mümkün olduğunu, Kıyasen uygulanacak 6102 sayılı TTK’nın 235. maddesinin 1. fıkrası,“Haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabilir. Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkeme temsil yetkisini ihtiyati tedbir olarak kaldırıp bu yetkiyi bir kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını, görevlerini, mahkemece verilen temsil yetkisini ve bunların sınırlarını, mahkeme resen tescil ve ilan ettirir.”hükmünü ihtiva ettiğini, Davalının müdürlük görevini devam ettirmesi durumunda şirketin doğrudan, müvekkilinin ise dolaylı zarara uğraması ve zararın artacak olması dikkate alınarak şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasını, karardan sonra da yeni müdür seçilinceye kadar kayyımın görevine devam etmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilmemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını gözetilmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati tedbir kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtayit tedbir şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse, veya yaklaşıkda olsa ıspatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nun 389. Maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir. Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden şirkete tedbiren kayyım atanmasına ilişkin ihtayiti tedbir isteminin bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine … Sanayii Ve Ticaret Limited Şirketi müdürlüğü görevinden azli için açmış oldukları davada şirkete dava süresince tedbiren kayyım tayin edilmesi talebinin İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafında” HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediği” gerekçesiyle reddedilmiş olup yasal iki haftalık süre içinde ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmak gerektiğini, Kıyasen uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 235. maddesinin 1. fıkrası,“Haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabilir.Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkeme temsil yetkisini ihtiyati tedbir olarak kaldırıp bu yetkiyi bir kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını, görevlerini, mahkemece verilen temsil yetkisini ve bunların sınırlarını, mahkeme resen tescil ve ilan ettirir.”hükmünü ihtiva ettiğini, Davalı müdürlüğün yetki ve görevini gereği gibi ve usulüne uygun yerine getirmeyip, görevini kötüye kullandığını, kendisinin ve ailesinin menfaatlerini şirket menfaatlerinin üzerinde tuttuğunu, şirket her geçen gün zarar etmekte ,borçları artmakta olup ,dava dilekçemizde ayrıntılı olarak ileri sürdükleri iddiaların, sundukları ve toplanmasını istedikleri deliller dikkate alındığında davalının müdürlük görevini devam ettirmesi durumunda şirketin doğrudan, müvekkilin ise dolaylı zarara uğraması ve zararın artacağı her türlü kuşkudan uzak bir durum olduğunu, TTK 235/1 2c gereği dava sonu beklenilmeden ihtiyati tedbir olarak müdürlük yetkisinin kaldırılması ve şirkete kayyım atanması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından, şirket müdürünün azli ile müdürün verdiği zararın tahsili ile şirkete verilmesi istemli açılan esas dava içinde, dava dışı şirkete yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, mahkemece yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Kural olarak bir davada tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmaların ispatı için tahkikat yapılması ve delillerin toplanması gerekir. Hakim tüm delilleri inceleyip değerlendikten ve tam bir karara ulaştıktan sonra nihai kararını verir. Bu husus asıl davanın kabulü için geçerli olup, bu nedenle tam ispat aranır. İhtiyati tedbirlerde ise tam değil yaklaşık ispat yeterli olacağı HMK’nın 390/3. maddesinde düzenlenmiştir. Değişik ifadeyle, ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın başarılması yeterlidir. TTK’nın 630. maddesinin II. fıkrasında; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” Aynı maddenin III. Fıkrasında ise; “Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” denilmektedir. Kayyım atanması geçici bir hukuki koruma tedbiri olup, somut olayda davacı ortak tarafından ileri sürülen iddialar ve dosya kapsamı gözönüne alındığında, yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği, mevcut haliyle şirketin veya ortaklarının zarara uğratıldığının yaklaşık olarak ispat edilmediği, mahkemece yargılama sürecinde değişen delil durumuna göre talep halinde geçici korumaya ilişkin her zaman değerlendirme yapılıp karar verilebileceği de gözetildiğinde , ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerindedir. Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.