Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/101
KARAR NO: 2022/67
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22.11.2021 Tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/73 Esas
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati hacze itirazın reddine dair verilen ara karara karşı, davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş.’nin, müvekkili Bankanın Kozyatağı Şubesi ile imzaladığı 21.04.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullanmış olduğu kredi borçlarını zamanında ödemediği için hesapların kat edildiğini, anılan krediyi …, … ve …’un müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, müteselsil kefillerin yönetim kurulu üyesi olmaları nedeniyle temsile yetkili kişiler olduklarını, anılan kredi borçları ödenmeyince, borçlulara Kadıköy … Noterliğinin 01.12.2020 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, söz konusu ihtarname uyarınca da borçlular tarafından herhangi bir ödeme yapılmayınca davalı/borçlular hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, borçlu-davalılar tarafından borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiğini, anılan itiraz dilekçesi üzerine yasal zorunluluk nedeniyle 21.12.2020 tarihinde İstanbul Anadolu Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğunu, 2020/131801 arabuluculuk dosyasından düzenlenen 29.01.2021 tarihli tutanak ile anlaşamama tutanağı düzenlendiğini ve akabinde işbu davanın açıldığını, icra takibi başlatılmadan önce davalılar hakkında ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/470 D.İş sayılı dosyasından verilen kararla ihtiyati haciz talebinin sadece davalı/kredi borçlusu … A.Ş. açısından kabul edildiğini, müteselsil kefiller açısından ise hesap kat ihtarnamesinin tebliğ şerhi olmadığı gerekçesiyle ret edildiğini, İİK’nın 257. düzenlemesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir…” denildiğini, yasal düzenleme ve yüksek yargı kararları doğrultusunda alacağın vadesinin gelmiş olması ve rehinle temin edilmemiş olmasının ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli olduğunu, yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, müvekkili bankanın kayıtları üzerinde, bilirkişi veya bilirkişi heyetince yaptırılacak inceleme ile davalarının haklılığının ortaya çıkacağını, icra takiplerine devam ederek alacaklarının tahsilini temin için işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek; öncelikle davalılardan …, … ve … hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden infaz edilmek üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini, davanın kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin başlatılan takip ve ferileri yönünden vaki itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, icra inkâr tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ İHTİYATİ HACİZ KARARI İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin değerlendirildiği 09.02.2021 tarihli tensip ara kararıyla; “…davacı Banka’nın Kozyatağı Şubesi kredi müşterisi olan asıl borçlu davalı … A.Ş. lehine, davalılar …, … ve …’un müteselsil kefaletiyle 21.04.2017 tarihinde GKS imzalanıp krediler kullandırıldığı, kullandırılan kredilerin geri dönüşünün gerçekleşmemesi nedeniyle davacı banka tarafından borçlulara Kadıköy … Noterliği’ne ait, 01.12.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiği, Kredi Sözleşmesine göre kredi hesabının kat edilmesi ile alacağın muaccel hale geldiği, İİK 257/1 madde kapsamında ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK 257/2 maddesindeki koşulların gerekmediği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın sağlanmasının yeterli olduğu ve buna göre dava dilekçesi ve davacı vekilince 03.02.2021 tarihli dilekçe ekinde sunulan belgelerle alacağın varlığı ve muacceliyeti hakkında yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiği gözetilerek, nakdi alacak yönünden şartların oluşması nedeniyle İİK 257. maddesi gereğince teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve davacının ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulü ile 954.457,34 TL nakdi alacak yönünden “daha önce asıl borçlu … A.Ş. yönünden ihtiyati haciz kararı verilirken % 15 teminat alınmış olması” gözönüne alınarak taktiren alacağın % 5’i oranında teminat karşılığında borçlu – kefillerin alacağa yeter taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması…” gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulü ile 954.457,34 TL nakdi alacak yönünden, takdiren %5 teminat karşılığında, borçlu- kefillerin alacağa yeter taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir. Davalılar … ve … vekili, 03.03.2021 tarihli ihtiyati hacze itiraz dilekçesinde özetle; davacı tarafından usulünce hesap kat edilme işlemi yapılmadığını, davalı müteselsil kefillerin sorumluluğuna gidilmesi için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması gerektiğini, asıl borçlunun mal varlığına konulan haczin borcu karşılamaya yeterli olduğunu, bu hususun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile sabit olduğunu, kefaletin hukuken geçerli olmadığını, borçluların mal kaçırma ihtimallerinin bulunmadığını, bu nedenle ihtiyati haczin kaldırılmasını talep ettiklerini, ayrıca teminat oranının da az olduğunu, ihtiyati haciz başvurusunun derdest olduğunu, mahkemenin 2020/470 D. İş sayılı dosyasında borçlu kefiller hakkındaki ihtiyati haciz başvurusunun reddedildiğini, davacı alacaklının bu ret kararını istinaf edip, sonra istinaftan feragat etmesi nedeniyle ihtiyati haczin reddinin kesinleştiğini belirterek; ihtiyati haczin kaldırılmasına, aksi halde teminat oranının artırılmasına ve her üç davalı için ayrı ayrı teminat takdir edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, dilekçesinde özetle; davalının, davacıya borcu olmadığını, kredi sözleşmesindeki borcun muaccel olmadığını, kefaletin geçerli olmadığını, sözleşmedeki yazı ve imzanın davalıya ait olmadığını, sözleşmede eş rızası bulunmadığından kefaletin geçerli olmadığını, hesap kat ihtarnamesinin davalıya tebliğ edilmediğini belirterek, bu nedenlerle davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince, ihtiyati hacze itirazın değerlendirildiği 22.11.2021 tarihli ara kararla; “…Somut olayda, davacı Banka’nın Kozyatağı Şubesi kredi müşterisi olan asıl borçlu davalı … A.Ş. lehine, davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan davalılar …, … ve …’un müteselsil kefaletiyle 21/04/2017 tarihinde GKS imzalanıp krediler kullandırıldığı, kullandırılan kredilerin geri dönüşünün gerçekleşmemesi nedeniyle davacı banka tarafından borçlulara Kadıköy … Noterliği’ne ait, 01/12/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiği, Kredi sözleşmesine göre kredi hesabının kat edilmesi ile alacağın muaccel hale geldiği, İİK 257/1 madde kapsamında ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK 257/2 maddesindeki koşulların gerekmediği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın sağlanmasının yeterli olduğu ve buna göre dava dilekçesi ve davacı vekilince 03/02/2021 tarihli dilekçe ekinde sunulan belgelerle alacağın varlığı ve muacceliyeti hakkında yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığından Mahkememizin ihtiyati haciz kararında bir yanlışlık olmadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar ihtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından teminata itiraz edilmiş ise de, ihtiyati haciz kararında belirtildiği üzere daha önce asıl borçlu … A.Ş. yönünden ihtiyati haciz kararı verilirken % 15 teminat alınmış olması ve davacının Türkiye Cumhuriyeti’nde mukim ve T.C. Bankacılık mevzuatına göre kurulan bir banka olması gözönüne alınarak alacağın % 5’i oranında teminatın yeterli olduğu… ” gerekçesiyle, davalı kefiller …, …, …’un ihtiyati hacze yaptıkları itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı kefiller … ve … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz edenler vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından borcun müvekkilleri adına usule uygun olarak kat edildiği ve borcun İİK’nın 257. maddesi kapsamında muaccel bir alacağa dayandığı hususu gerçek dışı olup kanun ve içtihat kapsamında yapılmış bir kat edilme bulunmadığını, Asıl borçluya ihtarname tebliğ edilmeden borcun kefiller bakımından muaccel hale gelmeyeceğinin yasa gereği olduğunu, sonuç olarak her ne kadar asıl borçlu müvekkili … A.Ş. ifada gecikmiş ise de bunun devamında borcun asıl borçlu için kat edilerek ihtarın sonuçsuz kalması şartının sağlanması, daha sonra da kefil için kat etme işleminin yapılması gerektiğini, aynı ihtarname ile hem asıl borçlu için hem de kefil için yapılan kat etme işlemi kefil açısından borcun muacceleyitini doğurmayacağını, bu hususun yasa ile sabit olduğunu, Davacı tarafından müvekkili davalının müteselsil kefil olduğu iddia edilerek yapılan ihtiyati haciz başvurusunun hak kaybına sebebiyet verdiğini, zira kefaletin, hukuken geçerli bir kefalet olmadığını, müvekkili davalıların İİK’nın 257.madde kapsamında yerleşim yerleri bulunmakta olup mal kaçırmaya yönelik bir eylemi de bulunmadığını, bu nedenle ihtiyati haciz şartları oluşmadığını, Mahkeme tarafından hükmedilen %5 teminat oranının kabulünün mümkün olmadığını, takdir edilen teminat ölçülülük esasına ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili …’un imza ve yazı inkarında bulunduğunu, imza ve yazı incelemesi yargılamanın esasına ilişkin olup ihtiyati haciz tatbik edilemeyeceğini, yapılan derdest başvuru usul ve yasaya aykırı olup ihtiyati haciz talebi ve ilk derece mahkeme kararının kanunu dolandığını, mahkeme tarafından verilen kararın açıkça istinaf üst derece mahkemesinin yetkisini aştığını, Davada, ihtiyati haciz talebinin kabulü ile davacı tarafından diğer dosyadan yapılan istinaf başvurusundan feragat edildiğini, dolayısıyla işbu istinaf başvurusundan vazgeçilmesi aynı somut olaya ilişkin ihtiyati haciz başvurusunun reddinin kesinleştiğini gösterdiğini, aynı mahkemeden derdest olarak yapılan ikinci başvurunun kabulü kararının doğru olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, itirazın reddine dair ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati hacze itirazın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın reddine dair verilen 22.11.2021 tarihli ara karara karşı, borçlu kefiller … ve … vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı Banka Şubesi ile asıl kredi borçlusu davalı … A.Ş. lehine, davalılar …, … ve …’un müteselsil kefaletiyle, 21.04.2017 tarihinde GKS imzalanıp krediler kullandırıldığı, kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından hesabın kat edilerek Kadıköy … Noterliğine ait, 01.12.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiği anlaşılmaktadır. İİK’nın 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden alacaklı tarafından kredi borcununu ödenmediği gerekçesiyle hesabın kat edilip, kat ihtarının asıl kredi borçlusu şirket ile müteselsil kefillere tebliğe çıkartıldığı, asıl kredi borçlusu şirkete çıkarılan ihtarın tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında İİK’nın 257. maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmiş olmakla, borçlular vekilinin mal kaçırılmadığı ve yerleşim yerleri bulunduğu gerekçesiyle İİK’nın 257/2. maddesi kapsamında ihtiyati haciz koşulları bulunmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Yine Somut olayda, istem dilekçesine ekli belgelerden de anlaşılacağı üzere; alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasında imzalanmış bulunan genel kredi sözleşmesine, diğer borçluların da müteselsil kefil oldukları ve işbu sözleşme çerçevesinde tahakkuk eden alacak tutarları için borçlulara hesap kat ihtarı gönderildiği anlaşılmaktadır. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterli olup ayrıca ihtarın tebliği şartı aranmaz. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, TBK’nın 586. maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince yukarıda da açıklandığı üzere, kat ihtarının alacağı muaccel hale getirdiği ve ayrıca ihtarın tebliğinin gerekmediği, TBK’nın 586. maddesine göre de asıl kredi borçlusuna gönderilen kat ihtarnamesinin sonuçsuz kalması halinde müteselsil kefiller hakkında da ihtiyati haciz talep edilebileceği ve İİK’nın 257. madde koşullarının oluştuğu nazara alınarak borçlu kefiller yönünden de ihtiyati haciz kararı verilebileceği gerekçesiyle verilen karar isabetli olup, borçlu kefiller vekilinin aksi yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince daha önce talep üzerine asıl kredi borçlusu şirket aleyhine aynı alacağa ilişkin ihtiyati haciz kararı verildiği, iş bu kararda %15 teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilmiş olduğu, istinafa konu karara dayanak ihtiyati haciz kararının ise aynı kredi borcunun müteselsil kefillerine ilişkin olarak verildiği, verilen kararda daha önce asıl kredi borçlusu şirket aleyhine verilen ihtiyati haciz kararında hükmedilen % 15 teminat tutarı da dikkate alınarak %5 teminat tutarıyla ihtiyati haciz kararı verildiği anlaşılmakta olup mahkemece daha önce yatıralan teminat tutarı dikkate alınarak ve gerekçesi belirtilerek bu kez kefiller hakkında verilen aynı alacağa ilişkin ihtiyati haciz kararında %5 teminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Borçlu kefillerden …’un kredi sözleşmesindeki kefalete ilişkin imzasına yönelik itirazı İİK’nın 265. maddesi kapsamında ihtiyati hacze itiraz aşamasında incelenebilecek itirazlardan olmayıp, esasa ilişkin davada değerlendirileceğinden, bu borçlu yönünden bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir. Mahkemelerce değişen delil durumuna göre talep halinde geçici hukuki korulamalara ilişkin talepler her zaman değerlendirilebilir. Buna dair yasada engelleyici bir durum söz konusu değildir. İtiraz eden kefiller yönünden daha önce ihtiyati haciz başvurusunun reddedilmiş olması, alacaklı yanca bu kararın istinaf edilmesi ve istinaftan feragat edilmiş olması, esasa ilişkin açılan davada talep edilen ihtiyati haciz isteminin değerlendirilmesine ve delil durumuna göre kabul edilmesine engel teşkil etmez. Bu yönlere ilişkin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, ilk derece mahkemesince verilen karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, borçlular vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-İtiraz eden borçlular … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine, 2-İtiraz eden borçlular vekili tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İtiraz edenler borçlular vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddelesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.01.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.