Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/986 E. 2021/943 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/986
KARAR NO: 2021/943
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2021
NUMARASI: 2021/4D.İş .2021/48K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, karada yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına karşı, borçlu vekili tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin verilen ek kararın, alacaklı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile borçlu arasında GNGKS imzalandığını, buna istinaden borçluya kredi kullandırıldığını, borcun zamanında ödenmemesi üzerine Beyoğlu … Noterliği aracılığıyla ihtarname çekildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini belirterek, borçluların borca yetecek tutarda taşınır, taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasını talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 22.01.2021 tarihli kararında; ibraz olunup incelenen talep dilekçesi ve eki belgeler münderecatına göre, alacaklının, talep dayanağı belgede yer verilen ve tutarı kararda gösterilen alacak bakımından vaki isteği, yukarıda isim ve adresi belirtilen … harici diğer borçlular yönünden İİK’nın 257. maddesinin l. fıkrasına uygun görüldüğünden, aleyhine ihtiyati haciz istenilen ile üçüncü kişilerin muhtemel zarar ve ziyanlarını karşılamak üzere alacağın % 15’i oranında nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz olunduğunda, … dışında kalan diğer borçlu-borçluların menkul, gayrimenkul malları ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının, yukarıda belirtilen borç tutarı ile sınırlı olmak kaydıyla ve İcra ve İflas Kanunu’nda muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine, …’ya yönelik ihtiyati haciz talebinin, talep edence sunulan belgeler arasında TBK’nın 584. maddesi hükmüne uygun olarak düzenlenmiş eş rızasına ilişkin belge bulunmadığından ve kişinin asıl borçlu şirketin ortak yahut yetkilisi olduğu sicil kayıtları ile tespit edilemediğinden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, hakkında ihtiyati haciz verilen borçlular vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz edenler vekili itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz isteyen bankanın genel kredi sözleşmeleri uyarınca dava dışı şirket … A.Ş. lehine banka tarafından kredi kullandırıldığını, kredi borcunun şirket ve kefillerce ödenmediğini ileri sürerek müvekkillerinin menkul ve gayrımenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiğini, mahkemenin 22/01/2021 tarihli kararı ile bankanın isteğinin kabulüne karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati haciz talebinin yetkisiz mahkemede açılmış olup müvekkillerinin adreslerinin Bakırköy ve Fatih ilçelerine bağlı olmakla ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, ihtiyati haciz talep eden bankanın hesap kat ihtarından sonra tahsilatlar yaptığını, yeni bir kat ihtarı göndermeden ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, hesabın kat edilmesinden sonra taraflar ve dava dışı üçüncü kişiler arasında 21/06/2019 tarihli borç tasfiyesi ve geri alım hakkı sözleşmesi imzalanarak takibe konu borcun yapılandırıldığını, bankanın ödemelerin yapılması ile oluşan cari hesabı tekrar kat ederek müvekillerine tebliğ etmesi gerekirken doğrudan ihtiyati haciz talebinin usulsüz olduğunu, ihtiyati hacze konu alacak için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip de yapıldığını, ihtiyati haciz talep edilebilmesi için alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerektiğini belirterek, öncelikle ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkemede verilmiş olması nedeniyle kaldırılmasını, aksi halde İİK’nın 257. maddesine aykırı olması nedeniyle kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili beyanında, itiraz edenler vekilinin ileri sürdüğü itirazların yerinde olmadığını, ihtiyati haczin yetkili mahkemeden talep edildiğini, davalı borçlulardan …’in sözleşmede kayıtlı adresinin Kadıköy olup, İstanbul Anadolu Adliyesinin yetki sınırlarında olduğunu, bu nedenle yetki itirazının reddi gerektiğini, kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, ipotek teminatının davalı borçluların kefaletten doğan borçlarını kapsamadığını, asıl borçlu ve kefillere hesap kat ihtarı gönderilerek temerrüde düşürüldüklerini belirterek, ihtiyati hacze itirazın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 25.03.2021 tarihli ek kararında; ”… Mahkememizin 22/01/2021 tarihli ihtiyati haciz kararının dayanağı ihtiyati haciz talep eden banka ile asıl borçlu … AŞ.arasında imzalanan 29/03/2018 ve 15/11/2016 tarihli banka genel kredi sözleşmeleri olup her iki sözleşmede de yetki şartı düzenlendiği anlaşılmıştır. Dayanak sözleşmelerdeki yetki şartı aynen “Müşteri iş bu sözleşmeden doğacak her tür anlaşmazlıklarda sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yerde bulunan mahkeme ve icra müdürlüklerinin ve İstanbul (Çağlayan)mahkeme ve icra müdürlüklerinin ayrı ayrı yetkili olduğunu kabul eder. Ancak, bu mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili kılınması bankaca müşterinin ikametgahı veya bulunduğu yerin veya müşteriye ait mal varlığının bulunduğu veya kredinin nakledildiği şubenin bulunduğu yer mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkisini ortadan kaldırmaz”şeklindedir. Kredi sözleşmesinin tarafı olan bankanın merkezinin Şişli’de, krediyi kullandıran banka şubesinin Şişli Şubesi olduğu, kredi kullandırılan asıl borçlu(müşteri)şirketin şirket merkezinin Sirkeci’de bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar HMK 17.maddesi uyarınca birden fazla mahkemeyi yetkili kılmış olup sayılanlar arasında İstanbul Anadolu Mahkemelerinin bulunmadığı görülmüştür. İhtiyati haciz talep eden sözleşmelerde sayılı olan mahkemelerden birini tercih etmek yerine mahkememize müracaat etmiş olup HMK 17.maddesi hükmüne aykırı davranmıştır. Yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan yetkili mahkemelerin yetkisinin genel yetkili mahkemelerin yetkisini ortadan kaldırmadığı yönünde bir düzenlemede yapılmadığından itiraz edenlerin mahkememizin yetkisine yönelik itirazı yerinde görülmüş, bu durumda HMK 7.maddesinin uygulanamayağı düşünülerek ihtiyati hacze yetki yönünden yapılan itirazın kabulüne, mahkememizin yetkisizliği nedeniyle 22/01/2021 tarihli ihtiyati haciz kararınını kaldırılması gerektiği,… ” gerekçesiyle, ihtiyati hacze yetki yönünden yapılan itirazın kabulüne, mahkememizin yetkisizliği nedeniyle 22/01/2021 tarihli ihtiyati haciz kararınını kaldırılmasına, ihtiyati hacze itiraz eden tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkili banka ile … A.Ş. arasında 15.11.2016 ve 29.03.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, …, …, …, … Ltd. Şti. ve … A.Ş.’nin iş bu genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, İhtiyati haciz isteminde bulunulan ve müvekkili banka ile Genel Kredi Sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan …’in sözleşmelerdeki adresinin “… Sk. … Apt. No:… D:… Acıbadem / İstanbul ” adresi olduğunu, Genel Kredi sözleşmelerinde ikametgah adresinin bulunduğu yerin yetkili sayılacağı açıkça belirtildiğini, ilk derece mahkemesi tarafından yetkili mahkemenin hangi Mahkeme olduğu hüküm bölümünde belirtilmemiş olduğundan, karar bu yönüyle de eksik olduğunu,
Borçlu taraflar arasında dava arkadaşlığı bulunduğunu, genel kredi sözleşmesinin yetki başlığında müşterinin ikametgahının bulunduğu yer mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğunun açıkça belirtildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ek kararın kaldırılmasına ve ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın kabulüne dair verilen ek karara karşı, ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. … A.Ş. ile asıl borçlu … A.Ş. arasında 15.11.2016 tarihinde imzalanın genel kredi sözleşmesinin 44.2. maddesinin incelenmesinde, ”müşteri iş bu sözleşmeden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda, sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yerde bulunan mahkeme ve icra müdürlüklerini ve İstanbul ( Çağlayan) mahkeme ve icra müdürlüklerinin ayrı ayrı yetkili olduğunu kabul eder. Bu mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili kılınması, bankaca müşterinin ikametgahı veya bulunduğu yerin veya müşteriye ait mal varlığının bulunduğu veya kredinin nakledildiği şubenin bulunduğu yer mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkisini ortadan kaldırmaz.” şeklinde düzenlenmenin bulunduğu, söz konusu kredi sözleşmesine …, …, …, … Ltd Şti ve … A.Ş.’nin. müteselsilen kefil oldukları, kredi sözleşmesinin 10.000.000, 00 TL limit üzerinden yapıldığı görülmektedir. … A.Ş. ile asıl borçlu … A.Ş. arasında bu sefer de 5.000.000,00 TL limitli olarak 29.03.2018 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, söz konusu sözleşmenin 46.2.madedsinde, ” müşteri iş bu sözleşmeden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda, sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yerde bulunan mahkeme ve icra müdürlüklerini ve İstanbul ( Çağlayan) mahkeme ve icra müdürlüklerinin ayrı ayrı yetkili olduğunu kabul eder. Bu mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili kılınması, bankaca müşterinin ikametgahı veya bulunduğu yerin veya müşteriye ait mal varlığının bulunduğu veya kredinin nakledildiği şubenin bulunduğu yer mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkisini ortadan kaldırmaz. ” şeklinde düzenlenmenin bulunduğu, bu sözleşmeyi de …, …, …, … Ltd Şti ve … A.Ş’nin kefil oldukları görülmektedir. HMK’nın 17.maddesinin ikinci cümlesine göre, “taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır. Sözleşme serbestisi ilkesi gereğince kararlaştırılan yetkili yer mahkemesi tacir olan taraflar için bağlayıcı ve geçerlidir. Müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalamış bulunan kefiller açısından da tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın yetki şartı geçerlidir. Somut uyuşmazlıkta, banka şubesinin adres itibariyle Şişli İlçesinde olduğu, bu ilçenin İstanbul Adliyesinin yargı çevresinde olduğu, banka genel müdürlüğünün ise yine adres itibariyle Şişli İlçesi’nde bulunduğu anlaşılmakla talebe konu ihtiyati haciz kararı İstanbul Anadolu 8.ATM tarafından verilmiştir. Her ne kadar itiraz eden itiraz dilekçesinde … Ticaret A.Ş.’nin merkez adresinin Fatih İstanbul olduğuna ilişkin beyanda bulunsa da uyuşmazlığa esas kredi sözleşmelerinin incelenmesinde … A.Ş.’nin adresinin sözleşmede yer aldığı şekliyle Antalya’da bulunduğu görülmektedir. Ancak İTO kaydını incelenmesinde 25.09.2018 tarihinde adresin … Mh. … İş Hanı Ap.n…. Fatih adresine taşındığı anlaşılmakla, ihtiyati haciz talep tarihinden önce bu şekilde bir adres değişikliği yapılmıştır. Müteselsil kefillerden …’in bahsi geçen sözleşmelerde geçen adresinin … İstanbul olarak belirtildiği görülmektedir. Ancak az yukarıda bahsi geçen kredi sözleşmelerini yetki şartına yönelik düzenlemeleri incelendiğinde, ”… müşterinin ikametgahı veya bulunduğu yerin veya müşteriye ait mal varlığının bulunduğu veya kredinin nakledildiği şubenin bulunduğu yer mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkisini ortadan kaldırmaz. ” şeklinde düzenlemenin yer aldığı, yine ilgili kredi sözleşmelerine bakıldığından müşteri tanımlamasının içerisinde asıl borçlu şirketin gösterildiği, dolayısıyla müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan gerçek kişi ve şirketlerin ikametgahları veya merkez adreslerinin bulunduğu yerin sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinin yetkisi ortadan kaldırılmayacağına yönelik bir düzenleme bulunmadığı, esasen söz konusu düzenlemenin kredi sözleşmesinin tarafı asıl borçluya yönelik yapıldığı anlaşılmaktadır. Asıl borçlu … A.Ş.’nin kredi sözleşmelerinde belirtilen adreslerinin Sirkeci İstanbul olduğu da görülmekle …, …’ın Şişli Şubesinde söz konusu kredi sözleşmelerini imzalamıştır. Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz Bu durumda davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir (HMK m.19/4). Davalı taraf, yetki itirazında birden fazla yetkili mahkeme bildirmiş olup davanın bildirdiği mahkemelerden hangisine gönderilmesini istediğini açıkça belirtmemişse, yetki itirazı dikkate alınmaz. Ayrıca yetki itirazında gösterilen mahkemeler dışında başka özel yetkili mahkeme bulunsa dahi, yetki itirazında gösterilmediğinden o mahkemenin yetkili olduğuna karar verilemez. Somut olayda, itiraz eden vekili ihtiyati haciz kararına karşı vermiş olduğu itiraz dilekçesinde, müteselsil kefillerden birinin mutat mesken adresinin Fatih diğerinin Bakırköy olduğundan bahisle ihtiyati haciz kararı vermeye İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüş olsa da az yukarıda açıklananlar ışığında müteselsil kefillerin mutat mesken veya merkez adreslerinin bulunduğu yer mahkemesi yetki şartıyla kararlaştırılan mahkeme ve icra dairesinin yetkisini ortadan kaldırmayacağından, itiraz eden vekili yetki itirazında müteselsil kefillerin mutat mesken ve şirket merkezinin bulunduğu yerin yetkili olduğunu öne sürmesi doğru değilse de sonuç itibariyle İstanbul Mahkemelerinin uyuşmazlığın çözümünde yetkili olduğunu belirterek yetki itirazında doğru mahkemeyi göstermiştir. Zira az yukarıda bahsi geçtiği üzere taraflar arasındaki kredi sözleşmelerinin ilgili maddelerinde uyuşmazlığı çözmeye İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğuna yönelik düzenleme bulunması ile beraber aynı zamanda müşteri yani asıl borçlunun da mutat meskeninin bulunduğu veya şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olmaya devam edecektir. Somut olayda, asıl borçlu şirketin merkezinin bulunduğu yer de İstanbul Sirkeci, İstanbul Mahkemelerinin yetkisi içerisinde kaldığından ilk derece mahkemesinin sonuç itibariyle itiraz üzerine vermiş olduğu karar yerindedir. İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu yetkisizlik nedeniyle itirazın kabulü kararı yerinde olduğundan, alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/5. maddesi uyarınca maddesi uyarınca esastan reddine, 2-İhtiyati haciz talep eden tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati haciz talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK 265/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.07.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK 265/5. maddeleri uyarınca karar kesindir.