Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/943 E. 2021/941 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/943
KARAR NO: 2021/941
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2021
NUMARASI: 2019/33E. 2021/112K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesi özetle; müvekkil şirketin dava dışı üçüncü kişi … A.Ş.’nin sigortacısı olduğunu, taraflar arasında Nakliyat Emtia Abonman Sigorta Poliçesi düzenlendiğini, 09.01.2017 tarihinde Mersin Türkiye’den … adlı gemiye yüklenen emtianın, davalı … A.Ş. adlı nakliyeci firma sorumluluğunda Singapur’a sevk edildiğini, kolilerin bir kısmının taşıma sırasında ıslanmak suretiyle hasarlandığını, meydana gelen hasar sonrası, sigortalının müvekkil şirkete hasar ihbarında bulunduğunu, toplam hasar bedeli olarak 3.850,15 USD hasar tazminatı hesaplandığını, ekspertiz raporu ile tespit edilen 3.850,15 USD tazminatın 14.03.2017 tarihinde müvekkil şirket sigortalısı … A.Ş.’ne ödendiğini, davalı taraf ile yapılan görüşmelerden sonuç alınamaması nedeniyle davalı aleyhine müvekkil şirketin hasar tazminatına yönelik 4.070,25 USD (3.850,15 USD asıl alacak- 220,10 USD geçmiş gün faizi) tutarında rücu alacağına ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız takibinin yapıldığını, davalı tarafından haksız olarak takibe itiraz edildiğini ve tüm bu nedenlerle takip tarihinde müvekkil şirketin davalı şirketten alacağının bulunduğunun açık olduğunu belirterek, davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; sigorta poliçesinin dosyaya ibraz edilmemiş olması ndeniyle davacı tarafın dava ehliyetinin olup olmadığı da ortaya konulamamış olduğundan husumet itirazlarının olduğunu, davaya konu taşıma işleminde müvekkil şirketin sadece Taşıma İşleri Komisyoncusu (freight forwarder) olduğunu, taşıyanın dava dışı … A.S. olduğunu, yükün fiili taşıyanı olmayan müvekkil şirketin huzurdaki davada pasif taraf ehliyeti de bulunmadığını, müvekkili şirket açısından husumet itirazlarının olduğunu, davacı yanın alacağı ileri sürme hakkının zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin yokluğunda yapılan ekspertiz incelemesinin sağlıklı hasar tespiti niteliği taşımayacağı aşikâr olup hasar raporunun taraflarınca kabul edilmediğini, davanın taşıyan … A.Ş.’ye ihbarını talep ettiklerini belirterek, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan vekili savunmasında özetle; davanın Deniz Ticareti Hukuku ve Deniz Sigortaları Hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklara Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatı ile görevli İstanbul 17.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, Emtia Nakliyat Sigortaları Genel Şartları madde 4/A maddesi uyarınca tatlı sudan meydana gelen hasarların sigorta kapsamı dışında olduğunu, davacının ıslaklığa dayalı hasar iddiası ile ilgili halef sıfatı kazanabilmesi için iddia olunan ıslaklığın neyden kaynaklandığının Gümüş Nitrat testi ile ispat etmesi gerektiğini, testi yaptırmayan davacının bu davada halef sıfatını kazanamadığını, Ex Gratia ödemelerinin rücu edilebilmesinin mümkün olmadığını, davacının hasarın nerede meydana geldiği, davacının hasarın deniz yolu taşıması esnasında meydana geldiğini ispat edemediğini, iddia edilen hasarın dava dışı yük alıcısı tarafından öğrenme tarihi olan 06/02/2017 tarihinden başlamak üzere üç günlük yasal süresi içinde herhangi bir hasar ihbarı yapılmadığını, TTK’nın 1185/2. maddesi uyarınca hasarlandığı iddia edilen yük üzerinde her iki tarafın iştiraki ile ve mahkeme aracılığıyla yapılmış bir tespit bulunmadığını, iddia edilen hasarın oluş şekli ile yine iddia edilen hasar arasında illiyet bağı bulunmadığını belirtere; davanın reddine, yargılama giderleri davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm bu belgeler çerçevesinde, dava konusu taşımaya ilişkin olarak, dava konusu emtiayı nakliye rizikolarına karşı sigorta himayesi altına alan bir sigorta sözleşmesi akdedildiği ve bu sözleşmeye istinaden iddia edilen tutarın sigortalıya ödendiği anlaşılmaktaysa da, yukarıda açıklandığı üzere, sigortalının sigortalanabilir menfaate sahip olduğu ve zarara uğradığı hususları ispatlanamadığından, davacının aktif husumet ehliyetine sahip olmadığı mahkemece kabul edilerek davanın bu yönden reddi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu malların teslimine kadar satıcının, diğer değişle müvekkili şirketin sigortalısı … A.Ş.’nin sigortalanabilir menfaati bulunduğunun ekspertiz raporuyla sabit olduğunu, davaya konu ürünler teslimden önce hasarlandığından müvekkil şirketin sigortalısının sigortalanabilir menfaati olduğunun tereddüte yer vermeyecek kadar açık olduğunu, dava konusu hasarın nasıl gerçekleştiğinin ekspertiz tarafından yapılan inceleme ve hasara ilişkin fotoğraflarla sabit olduğunu, hasar taşıma esnasında gerçekleştiğinden bu esnada müvekkili şirket sigortalısının, diğer değişle sigortalının haklarına halef olan müvekkili şirketin sigortalanabilir menfaatinin olduğunun açık olduğunu, Hükme esas alınan rapora yönelik davacı vekilinin itirazlarının karar gerekçesinde karşılanmamış olduğunu, sigortalının defter kayıtlarında “kaza sigortası” adı altında 6.7.2010 tarihli 77.991,73 TL tutarlı bir kayıt mevcut olup, bu kaydın davacı tarafından sigortalıya 5.7.2010 tarihinde yapılan 50,052,45 USD hasar ödemesiyle de örtüşmekte olduğunu, bu kayıtta belirtilen ödemenin davacı tarafından sigortalıya yapılan hasar ödemesi olması halinde bilirkişi raporunun içeriğinin hatalı hale gelmiş olacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, nakliyat sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının … Sigorta A.Ş., borçlunun … A.Ş. olduğu, 3.850 USD asıl alacak 220,10 USD geçmiş gün faizi olmak üzere, toplamda takip tarihindeki TL karışılığı üzerinden 15.296,00 TL’nin talep edildiği, takip sebebi olarak da 14.03.2017 tarihli 3.850,15 USD tutarında 14.03.2017 tarihli 3850,15 USD tutarında sigortalıya ödenen hasar tazminatının gösterildiği, itiraz eden borçlu vekilinin itirazında tüm borca, ferilerine ve faize itiraz etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde 3.850,15 USD ödemenin yapılmış olduğuna dair Garanti Bankasına ait dekont mevcuttur. Dava öncelikle İstanbul 15 ATM’ne açılmış olmakla mahkemenin 2018/441 E., 2018/1310 K sayılı ilamı ile 15.12.2018 tarihinde dava deniz taşımacılıığı kapsamında olduğundan İstanbul 17 ATM’sine görevsizlik kararı verilmiş, söz konusu karar istinaf yasa yoluna başvurulmadan 07.02.2019 tarihinde kesinleşmiştir. Dosya içerisinde 10.01.2017 tarihli navlun ücreti adı altında düzenlenen faturanın mevcut olduğu, söz konusu faturanın … A.Ş. adına keşide edildiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki davaya esas 09.01.2017 tarihli konşimentonun incelenmesinde, yükletenin dava dışı … A.Ş., dava dışı alıcının Singapur’da mukim … Ltd. olduğu, yükleme limanının Mersin, boşatma limanın Singapur şeklinde geçtiği, konşimentonun üzerinde ”mal yüklenici tarafından istif edilmiş, yüklenmiş ve sayılmış ” ve ”navlun peşin ödenmiştir” şeklinde kayıtların bulunduğu ahlaşılmaktadır. Davaya konu nakliyat emtia abonman sigorta poliçesinin incelenmesinde, sigortalının satıcı … San. olduğu, sigorta poliçesinin başlangıç ve bitiş tarihlerinin 18.11.2016-18.11.2017 olduğu görülmektedir. Dosya içerisinde nakliyat abonman alt sigorta poliçesi bulunmakla, sigortalının yine … A.Ş. olduğu, 28.12.2016 ve 26.02.20174 tarihileri arasındaki taşımaların teminat altına alındığı, sigorta konusunun … sevkiyat başlangıç yerinin Türkiye, bitiş yerinin Singapur nakil vasıtasının gemi şeklinde belirtildiği görülmektedir. 28.12.2016 tarih ve … sayı numaralı faturanın incelenmesinde, söz konusu emtianın … tarafından ….’ye CIF satış şekliyle satıldığı anlaşılmaktadır. CIF satışta hasar, emtianın yükleme limanında gemiye yüklenmesi ile birlikte alıcıya geçtiğinden, satıcının alıcı adına malları sigorta ettirmesi, sigorta bedelini ödemesi, rizikodan sonra sigortacının sigortalı konumundaki alıcıya ödemede bulunması halinde sigortacının halefiyet hakkı doğar.Somut olayda nakliyat abonman sigorta poliçesinde ve alt sigorta poliçesi incelenmekle; sigortalı sıfatının alıcıya değil satıcının kendisine ait olduğu görülmektedir. Davacı tarafça alıcı firmadan ibraname/temlikname alındığı da ileri sürülmemiştir. Somut olayda, davaya dayanak poliçede sigortalı, satıcı-gönderici olup böyle bir durumda CIF satış yapan sigortalıya sigorta bedelinin ödenmesi, sigortalının mal bedelini tahsil edememiş olmasına bağlıdır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 03.12.2020 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; dava dışı arsan … A.Ş.’nin 2017-2018 yılların ait ticari defterleri incelenmiş, defterlerin sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğu tespit edilmiş, satıcı …’ın dava dışı alıcı Singapur’da mukim …’ye 28.12.2016 tarih ve 31.428,19 USD bedel ile CIF satış şeklinde mal satışı yaptığı, bu satış neticesi … ‘nın müşteriler hesabına 113.562,61 TL borç kaydedildiği, söz konusu fatura bedelinin 26.01.2017 tarihinde banka havalesi olarak tahsil edildiği anlaşılmıştır. Netice olarak, uyuşmazlığa konu malların tamamının bedelinin, alıcıdan, banka havalesi yoluyla tahsil edildiği yönünde tespit yapılmıştır. Bu durumda mahkemece davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddi yönünde hüküm verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.07.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.