Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/92 E. 2021/147 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/92
KARAR NO: 2021/147
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/10/2020
NUMARASI: 2019/246 Esas
DAVA: Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir ( taşınmaz kayıtlarına davalıdır şerhi verilmesi ) isteminin reddine ilişkin ara karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu görülmekle, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacılar vekili talep dilekçesinde özetle; İstanbul 14.Bölge Adliye Mahkemesinin 2020/1226 E. 2020/767 K. Sayılı ve 17/07/2020 tarihli İstinaf Kararı’nın tesisi için yapılan inceleme yalnızca ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı ile sınırlı olup istinaf mahkemesinin tespitlerinin, değerlendirmeleri veyahut tarafların iddia ve savunmalarından biri veya birkaçını bu aşamada tartışıp tartışmamasının bir önem arz etmediğini, İstinaf mahkemesinin ihtiyati tedbire ilişkin verdiği kararın davanın esası bakımından bağlayacı bir maddi hüküm teşkil etmediğini, objektif olmadığını, gerekçeli istinaf kararının 13/07/2020 tarihli istinafa cevap dilekçelerinden 4 gün sonra verildiğinin dikkat çekici olduğunu, tüm bu hususlar dikkate alındığında, İstinaf Kararı’nda davalı …’ya ait ticari nitelikli taşınmazlar yönünden Sayın Mahkemenizce verilen ihtiyati tedbir kararının aynen devamına karar verildiğinden, yeni bir durum ortaya çıkmadıkça kesinleşen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasının hukuken mümkün olmadığını uyuşmazlığa konu malvarlığı devrinin TTK’nın 408/2-f hükmü anlamında bir devir olmadığını, bu devrin bir borç devri olduğu yönündeki iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, … A.Ş. (“… A.Ş.”) tarafından kat karşılığı inşaat ve taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ile elde edilen hakların TTK m. 408/2 (f) hükmü anlamında önemli miktarda şirket varlığını teşkil ettiğini, kat karşılığı inşaat ve taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ile elde edilen hakların TTK m. 408/2 (f) hükmü kapsamına girip girmemesi bakımından inşaat projesinin finanse edilmesi, gerekli kaynakların bulunması, teminatların sağlanması, arsa sahipleri için kira yardımı yapılması, ruhsat ve izinlerin alınması, inşaatın yapımı, teknik şartnameye uygun imalatın gerçekleştirilmesi süreçlerinde davacıların veya … A.Ş.’nin bulunup bulunmamasının davanın esası bakımından bir önem arz etmediğini, … Şirketinin dava açması gerektiği iddiasının da yersiz olduğunu, TTK m. 408/2 (f) hükmü uyarınca geçersiz olan yolsuz tapu kayıtlarının iptali ve … A.Ş. adına tescili için … A.Ş.’nin davacı sıfatını haiz olması gerekmediğini, malvarlığını devreden şirket kadar şirket ortaklarının da bu talepte bulunabileceğini, TTK m. 408/2 (f) hükmünün huzurdaki davaya konu uyuşmazlıkta uygulanabilmesi için … A.Ş.’nin bir zarara uğramasının şart olmadığını, … A.Ş.’nin zarara uğratılması sebebiyle yönetim kurulu başkanı …’nın sorumluluğuna gidilip gidilmemesinin uyuşmazlık bakımından hukuki bir önşart teşkil etmediğini, adi ortaklık ve elbirliği mülkiyeti dolayısıyla satış yapılamadığı yönündeki beyanın da uyuşmazlığın çözümüne bir etkisi olmadığı gibi bu iddianın ihtiyati tedbirin kaldırılmasına bir gerekçe olarak da ileri sürülemeyeceğini, ticari alanlardaki … Yapı payları üzerindeki ihtiyati tedbirin adi ortaklığın diğer ortağını ticari bir zarara uğrattığı iddiasının söz konusu tedbirlerin kaldırılması bakımından hukuki değer taşıyan bir gerekçe niteliğinde olmadığını, teminatın tutarına ilişkin iddia da söz konusu tedbir kararının istinaf kararı ile birlikte kesin hale gelmiş olmasının bir anlam ifade etmediğini, İstinaf Kararı’nda 5.000.000 TL tutarındaki teminatın uygun olduğunu kanaatine varıldığını, davalılar vekilinin tedbir kaldırma talebinin reddedilmesi gerektiğini, konut niteliğindeki taşınmazlara davalıdır şerhi konulmasını talep ettiklerini, İstinaf Kararı ile ihtiyati tedbirlerin konut nitelikli taşınmazlardan kaldırılması sonrasında davalı adi ortaklık ortakları tarafından uyuşmazlığa konu taşınmazların hızlı bir şekilde satılmaya başlandığını, bu taşınmazları satın alan 3. kişilerin söz konusu kazanımlarının iyi niyetleri olmaları dolayısıyla TMK’nın 1023. maddesi uyarınca korunacağını, müvekkillerinin dava ile elde etmek istediği hukuki değerin ortadan kalkacağını bu nedenlerle bu taşınmazları satın alacak 3. kişilerin de huzurdaki davadan en azından haberdar edilmesi amacıyla, konut nitelikli taşınmazlar üzerine “davalıdır şerhi” konulması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 02/10/2020 tarihli ara kararında, “…Mahkememizden verilen 20/05/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararı İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesi tarafından değerlendirilerek 17/07/2020 tarihli karar verilmiş ve ihtiyati tedbirin kapsamı belirlenmiştir. İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinde davalılar adına kayıtlı konutlar üzerindeki ihtiyati tedbir kaldırılmış ve kararda dosya içeriğine göre davalılardan … İnş.San.ve Tic.AŞ.yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, davalı …AŞ.yönünden ise ispat faaliyetinin sürdüğü gerekçe gösterilmiştir. Her iki davalı adına kayıtlı konut niteliğindeki taşınmazlara “DAVALIDIR”şerhi verilmesi de ihtiyati tedbirin bir başka çeşidi olup İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin mevcut kararından sonra dosya kapsamında bir değişiklik meydana gelmediğinden…” konutlar yönünden”DAVALIDIR” şerhi verilmek suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Talepleri doğrultusunda uyuşmazlık konusu konut niteliğindeki taşınmazlara davalıdır şerhi konulmaması halinde taşınmazların hızla satılmaya devam edilmesi sonucu iyi niyetli üçüncü kişilerin Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri doğrultusunda ayni kazanımları korunacağından müvekkilleri bakımından telafisi imkansız sonuçlar doğacağını, Huzurdaki davada davaya konu taşınmazların devir işleminin TTK’nın 408. maddesi uyarınca ve aynı zamanda muvazaa nedeniyle iptali talep edilmekte olup, bu davadan haberdar olmayan 3. kişilerin taşınmazları devralmaları halinde huzurdaki taleplerin herhangi bir anlamı kalmayacağını, dava ile elde edilmek istenen sonucun imkansız hale geleceğini, bu durumun HMK’nın 389. maddesinde belirtilen “dava konusunun elde edilmesinin imkansızlaşması” unsurunu karşılayacağının izahtan vareste olduğunu, davalıdır şerhi talebinin evvelki 3. kişilere devirlerin önlenmesi ile aynı mahiyette bir talep olmayıp, bu hususun da nazara alınması gerektiğinin tartışmasız olduğunu, Devir sözleşmelerinin … Yapı Şirketi adına temsil yetkisi olmayan … tarafından imzalandığını, …tan ve dolaylı olarak … ortakları olan müvekkillerinden mal kaçırmak amacıyla gerçekleştirilen devirlerin, hem TTK 408/2/f hükmü hem de mutlak muvazaa sebebiyle kesin olarak hükümsüz olduğunu belirterek, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.10.2020 tarihli davalıdır şerhi talebimizin reddi yönündeki kararının ortadan kaldırılmasına, bu doğrultuda uyuşmazlığa konu tüm taşınmazlar üzerine “davalıdır” şerhi konulmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, hukuku niteliği itibariyle, tapu iptal ve tescil davası içinde ihtiyati tedbir ( taşınmaz kayıtlarına davalıdır şerhi verilmesi ) talebinin reddine ilişkin kararın istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istianaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, tapu iptal talebini öncelikle TTK’nın 408. maddesine, olmadığı takdirde TBK’nın 19. maddesindeki muvaaza nedenine dayandırmaktadır. Dava dosyasının önceki safahatında ilk derece mahkemesinin 20.05.2019 tarihli ara kararıyla yaklaşık ispat koşu gerçekleşmediğinden, tedbir talebi reddedilmişse de daha sonra celp edilen tapu kayıtlarında davalı şirketler adına kayıtlı taşınmaz bulunduğu gerekçesiyle tedbir kararı verildiği, tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine dairemizin 2020/1226 E 2020/767 K. 17/07/2020 Tarihli kararında yer verilen gerekçe ile davalı … yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile … adına kayıtlı taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbirin tamamen kaldırılmasına, davalı … yönünden ise dairemizin 2020/1226 E 2020/767 K. 17/07/2020 Tarihli kararında açıklandığı üzere inşaatın tamamının davalı adi ortaklıkça yapılmış olduğuna dair dosyadaki deliller, inşaatın yapımında …’ın kaynaklarının kullanıldığına dair bu aşama itibariyle somut bir belgenin sunulmamış olması, dosyaya sunulan uzman görüşlerindeki tespitler dikkate alınarak davalı … A.Ş adına kayıtlı dükkan nitelikli taşınmazlar üzerindeki tedbirin devamı, konut (daire) nitelikli taşınmazlar üzerinde tedbirin ise kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispatlamalıdır. Dairemizin 2020/1226 E 2020/767 K. 17/07/2020 tarihli kararında özetlenen dosya içeriğine, davanın mevcut aşaması itibariyle ve davalı şirketlerin sicil kayıtları dikkate alındığında ve ayrıca davalı … adına kayıtlı dükkan nitelikli taşınmazlar üzerindeki tedbirin devam ettiği de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin konut (daire) nitelikli taşınmazlar üzerine davalıdır şerhi konulması yönündeki tedbir isteminin reddi kararında isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 392/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 04.02.2021
KANUN YOLU:HMK’nun 362/1-f ve 391/son maddeleri gereğince kesin karardır.