Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/913 E. 2021/703 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/913
KARAR NO: 2021/703
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/02/2021
NUMARASI: 2020/457 Esas
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sırasında talep edilen ihtiyati tedbirin kabulüne yönelik karara yöneltilen itirazın reddine dair verilen ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca makinelerin davacı şirkete teslim edildiğini ve karşılığında çekler alındığını, makinelerin davacı tarafından kullanıldığını ve ayıp ihbarında bulunulmadığını, makineler satıldıktan sonra müvekkili şirkete TMSF tarafından kayyım atandığını belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince 26.02.2021 tarihli ara kararla, ihtiyati tedbire itiraz değerlendirilerek; “…Dava, İİK 72/2. maddesi gereğince menfi tespit talebine ilişkin bulunmaktadır. 2004 sayılı İİK’nun 72/2 maddesinde, icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir denilmektedir. 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesinde de, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir denilmektedir. Dava dilekçesi, dava dilekçesine eklenen deliller, İİK’nun 72/2. maddesi, HMK’nun 389/1. maddesi ve yaklaşık ispat koşulları dikkate alındığında, Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu,,,” gerekçesiyle, ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilince istinaf dilekçesinde özetle; Sözleşmeden elde edilmek istenen yararın sağlanamadığı iddiası ile sözleşmenin feshi, verilen dokuz adet çek üzerine ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulması ve çeklerin istirdadına karar verilmesinin talep edildiğini, mahkeme tarafından çeklere ödeme yasağı konulduğunu, Davalı şirketin TMSF yönetiminde olup geriye dönülmez zarar oluşturacak bir durum söz konusu olmadığını, müvekkil şirket ile davacı arasında beş değil üç adet makine alım satımı konusunda anlaşma yapıldığını, Davacının gizli ayıp iddiasının yerinde olmadığını, müvekkili şirkete süresi içerisinde ayıp ihbarı yapılmadığını, davacının niyetinin hem makinalara el koymak hem de bedel ödememek olduğu için ne arıza varsa giderilmesini ne makinaların değiştirilmesini ne de makinaların geri alınmasını talep ettiğini, Davacının gönderdiğini iddia ettiği ihtarnamenin ve 14/11/2018 tarihli ihbar yazısının müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, davacı tarafın müvekkili şirkete kayyum atanmasını fırsata çevirmeye çalıştığını, Müvekkil şirkete yapılan polis operasyonu ve akabinde yönetiminin TMSF’ye devredilmiş olmasını bir fırsata çevirmeye çalışmakta, hem mevcut olmayan bir sözleşmeye dayanarak iki makina daha alacağı olduğunu hem teslim aldığı ve aylardır kullanmaya devam ettiği üç adet makinenin giderilemez ayıpları olduğunu iddia etmekte olduğunu ama her nedense bu sözde giderilemez ayıpları olan makinaları iade etmekten hiç bahsetmediğini, yani hem makinaların kendisinde kalmasını hem de bedel olarak verdiği çeklerin iptali ile hiç para ödememek istediğini, bu durumun davacının kötüniyetli olduğunu açıkça ortaya koymakta olup, davacının hiç bir iddiası gerçeği yansıtmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararının ve itirazın reddine dair ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, itirazın reddine dair kararın kaldırılarak itirazın kabulüne ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca menfi tespit davasıdır. Davacı dava içinde dava konusu çekler için ödeme yasağı kararı verilmesini, müvekkili aleyhine başlatılacak takiplerin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş; mahkemece, mevcut deliller dikkate alınarak 01.09.2020 tarihli ara karar ile davanın tarafları yönünden geçerli olmak kaydıyla ve %20 oranında teminat karşılığı dava konusu çekler yönünden ödeme yasağı konulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebine yöneltilen itiraz üzerine murafaalı yapılan inceleme sonucu 26.02.2021 tarihli ara karar ile itirazın reddine karar verilmiş; verilen iş bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 72. maddesinde menfi tespit davalarıyla ilgili ihtiyati tedbir düzenlemesi mevcut olup, anılan hükmün HMK’nın 389 vd. maddeleriyle birlikte uygulanması gerekir. HMK’nın 389/1.maddesinde” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir… ”; 390/3. maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”; 391/1.maddesinde” Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” düzenlemelerine yer verilmiştir. Uyuşmazlık menfi tespit davası niteliğinde olmakla davacı vekili dava dilekçesinde taraflar arasındaki makine alım satım ilişkisi kapsamında dava konusu çeklerin verildiğini, iki makinenin teslim edilmediği gibi, teslim edilen üç makinenin de gizli ayıplarının bulunduğunu ve bunun delil tespit dosyasında alınan bilirkişi raporuyla belirlendiğini ileri sürerek davalı şirkete karşı dava açmıştır. İlk derece mahkemesince sadece taraflar yönünden geçerli olmak kaydıyla ve teminat karşılığı ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğu da gözetildiğinde, yargılamanın her aşamasında değişen delil durumuna göre tedbirin devam edip etmeyeceği yönünde değerlendirme yapılabilecek olması karşısında, ilk derece mahkemesince verilen tedbir ve itiraz üzerine verilen karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.06.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.