Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/91 E. 2021/642 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/91
KARAR NO: 2021/642
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2017
NUMARASI: 2017/49 E. – 2017/1023 K.
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2005 yılında davalı şirketin %47 oranında hissedarı olmasına rağmen şirketin sermayesini kaybettiği gerekçesiyle genel kurul kararlarıyla yapılan sermaye artışı sonucu hissesinin %3,52 oranına indiğini, 2005 yılında … Grubu içinde yer alan davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ve hissedarı …’nin müvekkilini zarara uğratmak amacıyla bilinçli bir program uyguladığını, şirket iştiraklerinin boşaltılarak ticari ilişkilerinde şirket kaynaklarının kullanılarak haksız menfaat temin ettiğini, azınlık ortakların ortaklık paylarını küçültmek amacıyla şirket sermayesinin kaybına ilişkin dolanlı işlemler tesis edilerek şirket defter ve kayıtlarının gerçeği yanıtmayacak şekilde yanlış ve yanıltıcı şekilde tutulduğunu, şirketin sermayesini kaybettiği gerekçesi ile şirket sermayesi arttırılarak, müvekkilinin payının %3,52 oranına indirilerek diğer hisselerin … Grubu’na geçmesinin sağlandığını, şirketin 12.11.2007 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararının, şirket sermayesinin 2/3’ünü kaybetmesi nedeniyle batıl olduğunun tespiti aksi halde alınan kararların kanuna ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan iptali talebiyle İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/824 Esas sayılı dosyasında açılan davanın kabulüne karar verilerek, davalı şirketin borca batık olduğunun tespitine, şirket sermayesinin artırılmasına ilişkin kararın afaki ve iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline karar verildiğini ancak dosyanın henüz kesinleşmediğini, sermaye artırımı ve hisselerin devri yolu ile şirket hisselerinin %96,45’inin … grubu yöneticileri ile grup şirketi … A.Ş’ye geçtiğini, dava konusu edilen şirketin 2013-2014-2015 yılı faaliyetleri ile ilgili genel kurul toplantısının 17.10.2016 tarihinde yapıldığını, açıklandığı üzere önce şirketin borca batık hale getirilerek sermaye arttırımı yapıldığını ve bu şekilde müvekkilinin payının düşürülmesi sonucu alınan kararlara ilişkin yargılamanın devam etmesi nedeniyle gene kurulda alınan kararlara karşı müvekkilinin her türlü haklarını saklı olduğunu, genel kurulda 28.08.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak hazırlanmayan yönetim kurulu faaliyet raporu ile bilanço kar ve zarar tablosunun kabulüne ilişkin karar ve bu raporlar kapsamında yönetim kurulunun ibrası kararlarının iptali gerektiğini, faaliyet raporlarunun toplantı öncesinde müvekkiline gönderilmediğini, toplantı sırasında verilen 2013-2014-2015 yılı faaliyet raporlarında asgari içerik bulunmaması ve içeriğinin doğru olmaması nedeniyle red oyu kullanıldığını, faaliyet raporunda 2013 yılına ilişkin bilançodaki verilerin eksik olduğunu, 2014 ve 2015 yılına ilişkin faaliyet raporunun sunulmadığını, şirketin mal varlığı içinde yer alan kıymetli markaların … Grubuna kullandırıldığını, ancak bu kullandırılmanın ne şekilde yapıldığı konusunda bilgi verilmediğini, bilançonun müvekkiline toplantı öncesi verilmediği gibi toplantıda da müzakere edilmediğinden 17.10.2016 tarihinde yapılan 2013-2014-2015 yılı genel kurul toplantısında faaliyet raporunun kabulü, bilançonun kabulü ve yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ve yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 3-4-5 ve 6. maddelerde alınan kararların iptali gerektiğini ileri sürerek, anılan maddelerin iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 17.102016 tarihli genel kurulunun usulüne uygun yapıldığını, davacın TTK hükümleri uyarınca sahip olduğu bilgi ve belge edinme hakkını kullanmadığı gibi açtığı davayı herhangi bir hukuki gerekçeye dayandırmayarak, yalnızca şirket aleyhine mesnetsiz iddialarda bulunduğunu, davacının daha önce şirket aleyhine 11.02.2008 tarihinde 2014/824 Esas sayılı dosya ile tespit davası, 15.06.2009 tarihinde 2009/684 Esas sayılı dosya ile genel kurul kararının iptali davası, 08.09.2010 tarhinde başka bir genel kurul kararının iptali davası açtığını, davacının açtığı genel kurul kararının iptaline ilişkin davaların reddedildiğini, davacının genel kuruldan önce şirket belgeleri, defterleri ve bilançolar hakkında herhangi bir inceleme yapmadığı gibi kendisinin şirketten bu yönde herhangi bir talebinin olmadığını, bu nedenle iptali istenen genel kurulun usülsüz şekilde gerçekleştirildiği iddiasının yersiz olduğunu, yeterli bilgi ve belgenin sunulmadığı ve iligli yönetmeliğe aykırı davranıldığını yönünde bir gerekçeyle kararlara muhalefet edilmemesi ve bu hususun tutanağa geçirilmemesi nedeniyle davacının genel kurulun iptaline yönelik dava açma hakkı bulunmadığını, faaliyet raporlarının toplantı öncesinde gönderilmediği, eksik olduğu ve markaların ne şekilde kullanıldığı hususunda herhangi bir bilgi verilmediğine ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının TTK’nın 437.maddesine göre bilgi edinme hakkını kullanmadığı gibi, şirket bilgilerinin gerçeği yansıtmadığına ilişkin genel kuruldan önce bir dava da açılmadığını, sermaye artırımının önceki genel kurul kararlarına göre alınarak gerçekleşmesi nedeniyle yeni pay oranına göre oy kullanılmasının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. Tarafların tüm delilleri celp olunarak dosya ve davalı şirkete ait yasal defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan raporun dosyadaki verilere uygun, denetime açık olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır. Davacı taraf davalı şirketin iptalini istediği genel kurul toplantısında kendisine sunulan 2013-2014-2015 yılı faaliyet raporlarının içeriğinin asgari içerikte olmadığı, doğru bilgiler içermediğini bu nedenle ret oyu kullandığını, ayrıca 2013 yılının hatalı eksik ve yetersiz bilgiler ile yazıldığını, 2014 ve 2015 yılına ilişkin faaliyet raporunun sunulmadığını, şirket mal varlığı içinde olan çok değerli markaların … Grubu Şirketlere kullandırıldığını, genel kurulda sunulan bilançonun toplantı öncesinde kendisine verilmediği gibi toplantıda da müzakere edilmediğini, … Grubu şirketlere kullandırılan markaların nasıl ve ne şekilde kullandırıldığının bilançolardan anlaşılmadığını, bu nedenle bu bilançoların esas alınarak 2013-2014-2015 yılı çalışmalarına ilişkin yönetim kurulu üyelerinin ibrası kararlarının da iptali gerektiğini belirterek ilgili kararların iptalini talep etmiştir. İptale konu edilen davalı şirketin 17.10.2016 tarihli 2013-2014-2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantı tutanağının ilgili maddelerinin; 3… Okundu müzakere edildi ret oyu kullanmıştır. Maddenin kabulüne 229.076 ret oyuna karşılık 6.268.974 adet kabul oyu ile oyçokluğu ile karar verildi. … söz alarak: 2013-2014-2015 yılına ait faaliyet ve hesaplarının içerikleri doğru değildir. Bu gündem maddesine ilişkin olarak hisse oranları doğru değildir. Bu nedenle muhalefet ediyorum. 4 2013-2014-2015 yılı bilanço ve kar/zarar hesapları okundu ve müzakere edildi… Maddenin kabulüne 229.076 ret oyuna karşılık 6.268.974 adet kabul oyu ile oyçokluğu ile karar verildi. … söz alarak 2013-2014-2015 yılı bilanço kar/zarar hesapları tarafımıza verilmemiştir .Bu gündem maddesine ilişkin olarak oranlar doğru değildir. … Muhalefet ediyorum. 5. 2013-2014-2015 yılı çalışmalarından dolayı yönetim kurulunun ibrasına geçildi. Maddenin kabulüne 229.076 ret oyuna karşılık 6.268.974 adet kabul oyu ile oyçokluğu ile karar verildi. … Muhalefet ediyorum. Dedi. 6. Yönetim Kurulu Üyeliklerine …, … ve …’in 3 yıl süre ile görev yapmak üzere seçilmeleri ve ücret ödenmemesi toplantıya katılanların oyçokluğu ile kabul edildi… Maddenin kabulüne 229.076 ret oyuna karşılık 6.268.974 adet kabul oyu ile oyçokluğu ile karar verildi. … söz alarak İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/824 Esas ve 05/11/2015 tarih 2015/887 Karar sayılı kararı ile sermaye ile arttırım yolu ile hisse oranlarının düşürülmesine genel kurul kararlarının batıl olduğu gerekçesi ile iptaline karar verilmiştir… Geçerli değildir… Şeklinde olduğu anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 7 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/824 Esas 2015/887 Karar sayılı dava dosyasının yapılan incelenmesinde; dosyamız davacısının dosyamız davalısına açtığı dava ile şirketin sermayesinin çoğunluğunu kaybettiğini, borca batık olduğunu, davalı şirketin hiçbir faaliyette bulunmadığını, sadece sahip olunan markaların yönetildiğini, bu nedenle sermaye artışına ihtiyaç olmadığını ileri sürerek davalı şirketin sermaye kaybına uğradığının borca batık durumda olduğunun TTK 324 maddesi uyarınca tespitine, 12/11/2007 günlü davalı şirketin olağanüstü genel kurulunda alınan şirket sermayesinin 200.000,00 TL den 6.500.000,00 TL ye çıkartılmasına ilişkin kararın batıl olduğunun tespitine, olmadığı takdirde kanuni ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece davalı şirketin sermaye arttırım tarihi itibariyle 3.810.864,06 TL borca batık olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin 2007-2008 bilanço ve gelir tablolarına göre hiçbir faaliyetinin olmadığı, davalı şirketin sahip olduğu markaların piyasa değerini arttırmak için yoğun tanıtım faaliyetine başladığının iddia edilmesine karşın tanıtım faaliyetleri konusunda herhangi bir kanıt sunmadığı gibi bu kanıtın faaliyetleri sonucunda markalardan ne kadar kazandığını veya kazanacağını ispat edemediği, sermaye artış kararı almasının tamamen 3. kişilerin borçlarını ödemeye yönelik olduğu, bu suretle sermaye arttırımına ilişkin kararın afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, davalı şirketin borca batık olduğunun tespitine, davalı şirketin 12.11.2007 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan şirket sermayesinin 200.000,00 TL den 6.500.000,00 TL ye çıkartılmasına ilişkin kararın afaki iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeni ile iptaline karar verildiği, kararın taraflarca temyiz istemi incelemesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/2535 Esas 2017/1430 Karar sayılı 09/03/2017 tarihli ilamı ile; ‘… Şirket ortakları borca batıklığı mahkemeye bildirmeye yetkili değildirler. Pay sahipleri ancak genel kurulda borca batıklığın tespitine karşın harekete geçmeyen yönetim kurulu üyelerinin azlini sağlamak üzere talepte bulunabilirler. Dolayısıyla dava konusu edilen davalı şirketin borca batık olduğunun tespiti talebi yönünden davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından bu talebin reddine karar verilmesi gerekirken, … Şirket sermayesinin 200.000,00 TL den 6.500.000,00 TL ye çıkartılmasına ilişkin kararın batıl olduğunun tespiti… Dava konusu toplantı gündeminin 3. Maddesi ile şirketin sermayesinin düzenlendiği ana sözleşmenin 6. Maddesinin yeni şeklinin kabulüne, … ve …’nin 71.085 ret oyuna karşı 1.928.782 kabul oyu ve oyçokluğu ile karar verildiği, …’ye vekaleten … ve …’nin sermaye artışına ilişkin dava konusu gündem maddesinin görüşülmesi sırasında sermaye artışına yönelik itirazlarını ileri sürdüğü muhalefetlerinin şerh edildiği divan başkanı ve yönetim kurulu başkanı…. 3. Kişilere borcunun olduğunu ve şirket hakkında yasal takip yapıldığının ortaklar tarafından öteden beri bilindiğini, şirketin mali yapısının güçlendirilmesi ve varlıklarını kaybetmemesi için sermaye artışının yapılması gerektiğini söylediği anlaşılmaktadır. Dava konusu genel kurul tarihi ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK ‘nun 381. Maddesinde, kanun veya esas mukavele hükümlerine ve bilhassa afaki iyi niyet esaslarına aykırı olan umumi heyet kuralları aleyhine, tarihlerinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaat ile iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Mahkemece yazılı gerekçeler ve özellikle sermaye artış kararı alınmasının tamamen 3. Kişilerin borçlarını ödemeye yönelik olduğu gerekçesi ile dava konusu şirket olağanüstü genel kurulunda alınan şirket sermayesinin arttırılması kararının afaki iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeni ile iptaline karar verilmiş ise de kural olarak sermaye artış kararının alınmasının 3. Kişilerin borcunu ödemeye yönelik olduğu gerekçesi iptal kararının alınması için yeterli değildir. Ayrıca ifade edilen gerekçede yer alan sonuca hangi delillerle ulaşıldığı da açıklanmamış, dava konusu olağanüstü genel kurul toplantısında yer alan sermaye arttırımına ilişkin kararın iptali şartları yeterince incelenmemiştir… Sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerekmiştir…’ hükmün davalı yararına bozulmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkememizce davalı şirkete ait yasal defter kayıtları ve dayanak belgeleri üzerinde mali bilirkişi aracılığı ile yapılan incelemede davalı şirketin söz konusu defterlerin gerekli açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, içerdiği kayıtların birbirini doğruladığı, tespit edilmiştir. Sahibi lehine delil niteliği taşıyan davaya konu olağan genel kurul toplantısında müzakere edilen 2013-2014-2015 yıllarına ilişkin kayıtlardan şirketin 31.12.2015 tarihi itibariyle ödenmiş sermayesinin 6.350.020,08 TL olduğu, toplam öz kaynaklarının 8.082.010,38 TL olduğu şirketin dönem karlarının 333.101,12 TL geçmiş yıllar karlarının ise 2.096.218,05 TL olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacının toplantıda dayanak yapılan faaliyet raporlarındaki mali tabloların gerçeği yansıtmadığı yönündeki iddiasının, mali bilirkişi tarafından defter kayıtlarına uygun mali verilere göre hazırlandığı yönündeki tespiti karşısında yasal bir dayanağı bulunmadığı gibi davalı şirketin ticari defter kayıtlarının gerçeğe aykırı tutulduğu yönündeki iddiasını ispatlayacak yönde bir delil de sunulmamıştır. Davacı tarafın bu nedenle 17/10/2016 tarihinde yapılan 2013-2014-2015 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan kararların dayanak faaliyet raporlarının ve mali tabloların davalı şirketin ilgili yıllarındaki yasal defter kayıt ve dayanaklarına uygun olduğu bunların da ilgili mali uygulamalara ve yasal düzenlemelere uygun olduğu anlaşıldığından bu kararların iptali isteminin yasal koşulları oluşmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı taraf yukarıda izah edilen İstanbul Anadolu 7 Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/824 Esas 2015/887 karar sayılı kararı ile davalı şirketin sermaye arttırımına ilişkin kararının iptaline karar verildiğini bildirmiş ise de kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulduğu ve bozma nedenleri ile birlikte sonuçta mahkemece yeniden verilecek kararla sermaye arttırımı kararının butlanı yönünden bir karar verilecek olsa dahi o kararla oluşacak pay hesabına göre de işbu davamıza konu edilen genel kurul kararlarının yine oyçokluğu ile alınmış olacağından ilgili dava dosyasının sonucunun beklenmesine mahkememizce gerek görülmeyerek aşağıdaki şekilde yasal koşulları oluşmayan davanın reddi.. ” gerekçesiyle sabit görülmeyen davanın reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve müvekkilinin 2005 yılında davalı şirketin %47 oranında hissedarı iken, davalı şirketin sermayesini kaybettiği gerekçesiyle yapılan genel kurul kararlarıyla sermayesinin artırılarak hissesinin %3,52’a indiğini, 2005 yılında … grubu içinde yer alan davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’nin müvekkilini zarara uğratmak amacıyla hareket ederek ve tüm şirketlerde bilinçli bir program uygulayarak şirket iştiraklerinin içini boşaltarak, ticari ilişkilerde şirket kaynaklarını kullanarak haksız menfaat temin ettiğini, azınlık paylarını küçültmek amacıyla şirket sermayesinin kaybına ilişkin dolanlı işlemler tesis ettiğini, şirket defter ve kayıtlarını gerçeği yansıtmayacak şekilde yanlış ve yanıltıcı olarak tutularak şirketin sermayesini kaybettiği gerekçesiyle şirketin sermayesinin artırıldığını, yeni pay durumuyla müvekkilinin hissesinin %3,52’e indirilerek planlı bir şekilde şirketin diğer hisselerinin … Grubuna geçmesinin sağlandığını, eldeki davanın da bu nedenle açıldığını; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik olduğunu, yeni bir bilirkişiden rapor alınmadan verilen kararın hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda “İlgili yıllar itibariyle şirketin Bilanço ve Gelir Tablosu’nda yer alan hesapların, defter ve belgelere uygun olduğu görülmüş olmakla birlikte, fiili olayın gerçek mahiyetini doğru bir şekilde yansıtıp yansıtmadığının somut bir şekilde anlaşılamadığı” hususunun belirlendiğini, bu nedenle uyuşmazlığa ilişkin bilgi ve belgelerin davalı tarafça sunulması ve bunların bilirkişilerce tekrar incelenmesi gerektiğini, davacının bu hususları mahkemeye sunma imkanı bulunmadığını, bunun yanı sıra şirket defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığına ilişkin iddialarına karşılık raporda “Oysa ki defter ve belgelerden bahsi geçen hususların tespiti hiçbir zaman mümkün olamaz. Bunun için harici somut bilgi ve belgeye ihtiyaç bulunmaktadır ki dosya münderecatından, bu konuda muteber bir belgeye rastlanılmamıştır…” şeklinde bir ifadeye yer verildiğini, oysa dosyanın bu hususların çözülmesi için bilirkişiye verildiğini, bilirkişi kurulunca bu konuda inceleme yapılmamasının hatalı olduğunu; ilk derece mahkemesince davayla bağlantılı olan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasının beklenmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, buna rağmen sermaye artırımına ilişkin davanın bu davanın konusunu oluşturmadığına ilişkin bilirkişi tespiti ve mahkeme gerekçesinin hatalı oludğunu; derdest dosyanın sonucunun beklenerek karar verilmesi gerektiğini, ayrıca ilgili yönetmelik hükümlerine uygun şekilde hazırlanmayan yönetim kurulu faaliyet raporu ile bu raporun esas alınarak yapılan ibra ve yönetim kurulu seçiminin iptali gerektiğini, genel kurulda 01.01.2013-31.12.2015 dönemini kapsayan tek rapor sunulduğunu, bu raporun da toplantı öncesinde gönderilmeyerek müvekkiline toplantıda verildiğini, sunulan raporun asgari içerikte olmadığı ve doğru bilgiler içermemesi nedeniyle ret oyu kullanıldığını, raporun başlığının 2013-2014-2015 yılı olarak belirtilmesine rağmen sadece 2013 yılına ait hatalı, eksik ve yetersiz bilgiler yer aldığını, 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin faaliyet raporunun sunulmadığını, şirket malvarlığı içinde bulunan çok değerli markaların … grubu şirketlerine kullandırıldığı halde faaliyet raporunda, bunların nasıl ve ne şekilde kullandırıldığı konusundaki bilgilere yer verilmediğini, belgelerin içerik itibariyle de gerçeği yansıtmadığını, raporda belirtildiği üzere şirketin bazı belgelerinin incelenmek için sunulmasına rağmen başka belgelerin sunulmaması nedeniyle eksik inceleme yapıldığı hususunun mahkemece göz ardı edilerek karar verildiğini, ancak eksik incelemeye dayalı verilen kararın Yargıtay incelemesi sırasında bozulduğunu, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/824 Esas 2015/887 Karar sayılı dosyasında şirketin borca batık olduğunun tespit edilerek şirket sermayesinin arttırılması kararının iptaline karar verilmiş olması karşısında, davalı şirketin gerçek mali durumunun görülmesine engel olacak şekilde hareket edildiğinin sabit olduğunu ve bu durumun faaliyet raporu ile ibraya etki edeceğinin açık olduğunu, pay sahiplerinin genel kurulda söz ve görüş belirtme gibi yasal haklarını sınırlandıran genel kurul kararlarının geçersiz olduğunu, iptali istenen bilanço, faaliyet raporları ve sair tüm belgelerin şirketin hali hazırdaki durumuna ve dürüstlük kuralına aykırı olarak müvekkilini zarara uğratmak amacıyla hazırlandığını, şirketin önce borca batık hale getirilerek, bu gerekçeyle sermaye artırımı yapıldığını, bu durumun belirli olmasına rağmen buna aykırı düzenlenen rapor esas alınarak karar verilmesinin hukuka açıkça aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, faaliyet raporunun ve bilançonun kabulü, yönetim kurulu üyelerinin ibrası ve yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin genel kurulun 3-4-5 ve 6. maddelerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 17.10.2016 tarihinde gerçekleşen 2013-2014 ve 2015 faaliyet yılına dair olağan genel kurul toplantısında alınan 3,4,5 ve 6 nolu kararların TTK’nın 455 vd. maddeleri uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 445. maddesi uyarınca, ”446 ıncı maddede belirtilen kişiler, kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürtüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilirler”. TTK’nın 446. maddesinde de iptal davası açabilecek kişiler sayılmış olup buna göre, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Davanın, üç aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, ortağı olduğu davalı şirketin genel kurul toplantısı sırasında kendisine sunulan 2013-2014-2015 yılı faaliyet raporlarının yönetmeliğe göre taşıması gereken asgari içeriği taşımadığını ve raporların doğru bilgiler içermediğini, raporun başlığında üç yıla ilişkin bilgilerin bulunduğunun belirtilmesine rağmen sadece hatalı ve eksik bilgilerin bulunduğu 2013 yılına ilişkin faaliyet raporunun bulunduğunu, 2014 ve 2015 yılına ilişkin faaliyet raporunun sunulmadığını, şirket mal varlığı içindeki çok değerli markaların … grubu şirketlerine kullandırıldığını, genel kurulda sunulan bilançonun toplantı öncesinde kendisine verilmediği gibi toplantıda müzakere edilmediğini, … grubu şirketlere kullandırılan markaların nasıl ve ne şekilde kullandırıldığının bilançolardan anlaşılmadığından bu bilançoların esas alınarak 2013-2014-2015 yılı çalışmalarına ilişkin yönetim kurulu üyelerinin ibrası, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi, faaliyet raporlarıyla bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararlarının iptalini talep etmiştir. İptale konu edilen 17.10.2016 tarihli 2013-2014-2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde 3. maddede, yönetim kurulunun 2013-1015 yıllarına ilişkin faaliyet raporlarının okunarak müzakere edildiği, davacının alınan karar ret oyu vererek içeriklerinin doğru olmadığı ve hisse oranlarının doğru olmadığı gerekçeyle muhalefet şerhini toplantı tutanağına yazdırdığı; genel kurulun 4. maddesiyle 2013-2014-2015 yılı bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunarak müzakere edildiği, davacının ret oyu kullanarak karara muhalif kaldığı, muhalefet gerekçesinde, görüşülen yıllara ilişkin bilanço kar/zarar hesaplarının kendisine verilmediğini, toplantı nisaplarının doğru olmadığını beyan ettiği, gündemin 5. maddesinde 2013-2014-2015 yılı çalışmalarından dolayı yönetim kurulunun ibrasına davacının ret oyu ve muhalefetiyle karar verildiği, 6. maddeyle üç yıl süreyle görev yapmak üzere yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilerek ücretlerinin belirlendiği, davacının bu maddeye de sermaye ile arttırım yolu ile hisse oranlarının düşürülmesine ilişkin genel kurul kararlarının batıl olduğu gerekçesiyle mahkemece iptal edildiğini beyan ederek muhalefet şerhini toplantı tutanağına yazdırdığı anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/824 Esas 2015/887 Karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından 12.11.2007 tarihli genel kurul kararına karşı iptal davası açıldığını, davada şirketin sermayesinin çoğunluğunu kaybettiği ve borca batık olduğunu, davalı şirketin hiçbir faaliyetinin bulunmadığını, sadece sahip olunan markaların yönetildiğini, bu nedenle sermaye artışına ihtiyaç olmadığının ileri sürülerek şirketin borca batık olduğunun tespitine, 12.11.2007 günlü olağanüstü genel kurulunda alınan şirket sermayesinin 200.000,00 TL’den 6.500.000,00 TL’ye çıkartılmasına ilişkin kararın batıl olduğunun tespitine, olmadığı takdirde kanuni ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi istenmiştir. Mahkemece, şirketin sermaye arttırım tarihi itibariyle 3.810.864,06 TL borca batık olduğu, 2007-2008 bilanço ve gelir tablolarına göre hiçbir faaliyetinin olmadığı, davalı şirketin sahip olduğu markaların piyasa değerini arttırmak için yoğun tanıtım faaliyetine başladığının iddia edilmesine karşın tanıtım faaliyetleri konusunda herhangi bir kanıt sunmadığı gibi bu kanıtın faaliyetleri sonucunda markalardan ne kadar kazandığını veya kazanacağını ispat edemediği, sermaye artış kararı almasının tamamen üçüncü kişilerin borçlarını ödemeye yönelik olması nedeniyle iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, davalı şirketin borca batık olduğunun tespitine ve genel kurulunda alınan şirket sermayesinin 200.000,00 TL’den 6.500.000,00 TL’ye çıkartılmasına ilişkin kararın iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeni ile iptaline karar verilmiştir. Kararın taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/2535 Esas 2017/1430 Karar sayılı ilamı ile; şirket ortaklarının borca batıklığı mahkemeye bildirmeye yetkili olmadıkları, pay sahiplerinin ancak genel kurulda borca batıklığın tespitine karşın harekete geçmeyen yönetim kurulu üyelerinin azlini sağlamak üzere talepte bulunabileceği, davalı şirketin borca batık olduğunun tespiti talebi yönünden davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı, şirket sermayesinin çıkartılmasına ilişkin kararın batıl olduğunun tespiti yönünden ise sermaye artış kararı alınmasının tamamen üçüncü kişilerin borçlarını ödemeye yönelik olduğu gerekçesiyle şirket sermayesinin arttırılması kararının iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesine rağmen kural olarak sermaye artış kararının alınmasının üçüncü kişilerin borcunu ödemeye yönelik olduğu gerekçesi iptal kararının alınması için yeterli olmadığı, ayrıca bu sonuca hangi delillerle ulaşıldığının gerekçede açıklanmadığı, genel kurul toplantısında yer alan sermaye arttırımına ilişkin kararın iptali şartları yeterince incelenmediği belirtilerek eksik inceleme sonucu verilen kararın bozulmasına karar verilmiş, hüküm tarihi itibariyle bu davanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece şirketin defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu mali müşavir bilirkişi tarafından sunulan raporun incelenmesinde, defter ve kayıtlara göre hazırlanan mali tabloların gerçeği yansıtmadığına ilişkin dosyada somut bir kanıt bulunmadığı belirlenmiştir. Raporun 9. sayfasında da bilanço ve gelir tablosunun defter ve belgelere uygun olmakla birlikte, fiili olayın gerçek mahiyetinini doğru şekilde yansıtıp yansıtmadığı, somut olarak anlaşılmadığı, defter ve belgelerden şirket iştiraklerinin içinin boşaltıldığı ve şirket kaynaklarının kullanılarak haksız menfaat temin edildiğine ilişkin iddia ile azınlık paylarının azaltılması için dolanlı işlemler yapıldığına ilişkin iddianın hiç bir zaman anlaşılamayacağının belirlendiği görülmüştür. İptali istenilen genel kurulda şirkete ait faaliyet raporları ile mali tabloların genel kurul öncesinde davacıya verilmeyerek toplantı sırasında verildiği iddia edilmiştir. Ancak, dosya kapsamından davacının iddiasını doğrulayacak bir delil bulunmamaktadır. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde, genel kurulda görüşülen finansal tablolar ve faaliyet raporlarının şirketin defter ve belgelerine uygun olduğu belirlenmiştir. Diğer yandan, davacı yan soyut olarak şirketin içinin fiktif işlemlerle boşaltılarak azınlık pay sahiplerinin zarara uğratıldığını iddia etmiş ise de bu iddiasını somutlaştırarak hangi işlemlerle şirket ve ortaklarının zarara uğratıldığını açıklamamış ve buna ilişkin kanıt sunmamıştır. Bilirkişice şirketin ticari defter ve belgeleri incelenerek rapor düzenlenmiş olup, incelenen kayıtlar dışında hangi belgelerin incelenmesi gerektiği somut olarak itiraz ve istinafta belirtilmediğinden davacı vekilinin mali tablolar ile faaliyet raporlarına yönelik istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Davacı, davanın dayanağı olan maddi vakıaları somutlaştırmadığı gibi iptal istemine ilişkin kanıt sunmamıştır. Yapılan inceleme ve oy nisabına göre yönetim kurulunun ibrası ve bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı ile yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin kararda iptali gerektirir bir yön bulunmamaktadır. Son olarak, genel kurulun değişen sermaye paylarına göre toplandığı, daha önceki genel kurullarda alınan kararla sermaye artırımı sonucu pay oranlarının değişikliğine ilişkin kararın iptal edilmemesi nedeniyle yürürlükte bulunduğu, kaldı ki iptal edileceği kabul edilse dahi kararların nisabı dikkate alındığında davacının olumsuz oyunun sonuca etkili olmadığı anlaşılmakla mahkemece anılan davanın sonucunun beklenmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.05.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.