Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/852 E. 2021/679 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/852
KARAR NO: 2021/679
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2021
NUMARASI: 2021/171 E. – 2021/148 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
Taraflar arasında görülen ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati tedbirin reddi kararına karşı, talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 22.02.2006 tarihinde kurularak halka açık yapıda ve payları borsada işlem gören bir anonim şirket olduğunu, şirket sermayesinin A ve B grubu paylardan oluştuğunu, A grubu imtiyazlı payların toplam sermeyenin %1’ini temsil ettiğini ve yönetimi belirleme yetkisine sahip olduğunu, B grubu payların ise sermayenin %99’unu oluşturduğunu ve bu payların halka açık olduğunu, …’ın şirketin A grubu imtiyazlı paylarını 15.01.2018 tarihinde …’ten alarak 07.05.2020 tarihine kadar pay sahibi ve 12.01.2018-09.05.2020 yılları arasında imza yetkilisi ve yönetim kurulu başkanı olarak görev aldığını, …’ın 07.05.2020 tarihinde şirket sermayesinin %1’ini oluşturan imtiyazlı payları …’ya devrettiğini, müvekkil … A.Ş.’nin imtiyazlı A Grubu hisselerinin 07.05.2020 tarihinde … tarafından devir alınarak devir sonrası atanan yeni imza yetkililerinin 29.06.2020 tarihinde ticaret siciline tescil edildiğini, …’ın şirketin hakim ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu 22.01.2018 tarihinde …’ın sahibi olduğu … A.Ş.’nin hisselerinin tamamının 40.000.000 TL’ye satın alınmasına karar verilerek durumun KAP’a bildirildiğini, ancak hisse devir işleminin yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararı alınmasından önce, başka hileli işlemlerin organize edilebilmesi için 12.01.2018 tarihinde bir saat içerisinde gerçekleştirilen dokuz ayrı havale işlemiyle …’a 16.030.051,00 TL hisse devir avansı gönderildiğini, sonrasında ise … şirketinin devir alınmasından vazgeçildiğinin 23.11.2018 tarihinde KAP’ta duyurulduğunu, 26.12.2018 tarihli sözleşme ile …’dan olan 16.030.051 TL alacağın 26.06.2019 tarihinde faiziyle birlikte 18.338.048 TL olarak müvekkiline ödenmesi konusunda mutabık kalındığını, …’nın imtiyazlı hisselerinin …’ya devri sonrasında müvekkil şirketin …’dan olan alacaklarının tahsili için çalışmalar başlatarak Kadıköy … Notelerliğinin 13.08.2020 tarihli ihtarnamesiyle 18.338.048 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, karşı taraf … tarafından keşide edilen Beşiktaş … Noterliğinin 14.09.2020 tarihli ihtarnamesiyle şirkete olan borcunun 21.08.2019 tarihinde eski yönetim kurulu başkanı … tarafından sözleşmeyle devir alındığının iddia edildiğini, borcun nakli işlemine ilişkin 21.08.2019 tarihli adi yazılı bir sözleşmenin de ihtarname ekinde yer aldığını, söz konusu adi yazılı sözleşmenin incelenmesinde, borcun nakli işlemine şirketin onay verdiğine ilişkin imzanın … tarafından atıldığını, söz konusu belgenin resmi şekilde düzenlenmemesi, … ve … haricinde hiç kimsenin imzasının bulunmaması, … ve …’ın müvekkili şirketin …’dan olan alacağını tahsil etmesini engellemek için birlikte çalıştığı ve …’ın 21.08.2019 tarihinde imzalandığı iddia edilen borcun nakli sözleşmesinin şirketin 2019 4. çeyrek ve 2019 yıl sonu finansal tablolarında borcun naklinin yer almamasının 21.08.2019 tarihli sözde sözleşmenin varlığına ilişkin şüpheyi artırdığını, halka açık şirket olarak faaliyet gösteren ve bu sebeple tüm finansal tabloları büyük bir titizlikle hazırlanan tüzel kişinin kayıtlarında bu sözleşmenin yer almamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğundan 21.08.2019 tarihinde imzalandığı iddia edilen borcun nakli sözleşmesinin … tarafından sonradan şirketi zarar uğratmak amacıyla sahte olarak oluşturulduğunu, … tarafından sahte borcun nakli sözleşmesi imzalanmasının yanı sıra …’ın … devir avansı iadesine ilişkin müvekkil şirkete olan 18.338.048 TL anapara tutarındaki borcunun şirket tarafından talep edilmesi durumunda …’ı alacak takibinden korumak için tedbir konusu 18.883.048,00 TL tutarlı bononun tarihsiz ve sahte olarak verildiğini, bononun eski yönetim kurulu üyesi … tarafından imza yetkisi sona erdikten sonra düzenlenerek …’a teslim edildiğini, şirketin kayıtlarda görünen alacağını tahsil etmeye çalışması halinde şirketi kambiyo takibine maruz bırakmak ve alacağın tahsilini imkansız kılmak amacıyla bononun verildiğini, açıklanan eylemlere ve tedbire konu bonoya ilişkin, hem … hem de … hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 2021/48678 soruşturma numaralı dosyayla güveni kötüye kullanma, sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından şikayetçi olunduğunu ileri sürerek, talebe konu bononun henüz takibe konu edilmemesi nedeniyle HMK’nın 391.maddesi gereğince teminatsız olarak, İİK’nın 72/2.maddesi uyarınca senedin takibe konu edilmesinin tedbiren durdurulmasına, dava açma süresinin arabuluculuk süreci sonundan itibaren başlatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davaya konu bono sureti, iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/senet borçlusu tarafından tanzim edilen edilen kambiyo senedinin-bononun davalı/bonu alacaklısı/hamil tarafından iktisap edildiği, talep tarihi itibariyle henüz menfi tespit davasının açılmadığı ve icra takibinin bulunmadığı, genel kuralın aksine bonoya dayalı borç ilişkilerinde ispat yükünün senet borçlusunda olduğu, davaya konu bono açıkça bir borç kaydı olduğu, davalının bonoyu davacının zararına bile bile veya kötü niyetle iktisap ettiğini ispata yarar dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, davacıların iddiaları ile ilgili olarak HMK’nın 199. maddesi anlamında talep eden tarafından dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, hisse devir ve diğer hususların delillerin incelenmesi ve yargılamayı gerektirdiği, dosya mevcudu itibariyle ihtiyati tedbir koşullarının mevcut olduğunu söyleyebilmenin mümkün olmadığı dolayısıyla yaklaşık ispat unsurunun mevcut olmadığı, bu nedenle İİK’nın 72/2. Maddesi gereğince tedbir şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde ; İlk derece mahkemesi tarafında ihtiyati tedbir kararının reddine ilişkin verilen ara kararın yerinde olmadığını, yaklaşık ispat koşulunun mahkemenin kabulünün aksine gerçekleştiğini, talep dilekçesinde açıklandığı üzere müvekkili şirket hesaplarından şirket payını devir edecek olan …’ın hesabına bir gün içinde 16.031.055,81 TL para gönderilmesi nedeniyle karşı tarafın borçlu olduğunu, para ve hisse transferleri sonucunda …’ın … devir avansı bedelinin iadesine ilişkin müvekkiline 18.883.048 TL tutarında borcu oluştuğunu, alacağın müvekkilince talep edilmesi halinde, …’ı alacak takibinden korumak için dava dilekçesi ekinde yer alan tedbir konusu bononun verildiğini, müvekkili şirketin eski hissedarı ve yetkilisi … ve … arasında sahte şekilde borcun nakli sözleşmesi imzalanarak, şirket ile … arasında gerçekleşen hileli para transferlerinin sonuçlarını ortadan kaldırmaya çalışıldığını, amacın şirketin kayıtlarda görünen alacağını tahsiline çalışılması halinde şirketi kambiyo takibine maruz bırakmak ve alacağın tahsilini imkansız kılmak olduğunu, nitekim halka açık şirket olan müvekkili şirketin mali tablolarında …’a ve …’a herhangi bir borcu bulunmadığını, tedbir konusu konusu bononun tarihsiz olmasının da herhangi bir dayanağı olmadığını, esasen var olmayan bir alacağa ilişkin sahte olarak düzenlendiğini ispatlar nitelikte olduğunu, karşı tarafça gönderilen cevabi ihtarda borcun şirketin eski ortağı tarafından üstlenildiğinin belirtilmesine karşın müvekkili şirketin onayının sadece … tarafından atılan imzayla sağlanmaya çalışıldığını, oysa müvekkili şirketin esas sözleşmesi uyarınca en az iki kişiyle temsili gerektiğinden borcun nakli sözleşmesinin geçersiz olduğunu, 12.01.2018 tarihinde müvekkil … hisselerinin ve yönetim kurulu başkanlığının …’a geçtiği gün hem 8.346.004,81 TL değerinde … hissesinin hem de 7.685.051 TL değerinde … Gayrimenkul hissesinin …’e devredilerek şirkete bu hisse devirlerinin bedeli olarak toplam 16.031.055,81 TL ödenmiş gibi gösterilmesine rağmen bu bedellerin gerçekte şirket kasasına girmediğini, fiktif işlemlerle şirketin içi boşaltılarak …’ın üzerine kalan borç tutarında sahte bono ve borcun nakli sözleşmesiyle borcun temizlenmeye çalışıldığını, belirtilen bu olguların talebi yaklaşık ispatı aşar şekilde kanıtlamasına rağmen mahkemece aksi sonuca varılmasının isabetsiz olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi tarafından, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen 12.03.2021 tarihli kararın kaldırılmasına, bononun icra takibine konması halinde doğabilecek zararlar da dikkate alınarak dosya üzerinden İİK’nın 72/2. maddesi uyarınca keşidecisi … A.Ş., lehtarları … ve … olan 18.883.048,00 TL bedelli bono hakkında başlatılacak icra takibinin tedbiren durdurulmasına, dava açma süresinin zorunlu arabuluculuk süreci sonundan itibaren başlatılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının HMK’nın 391/3. maddesi uyarınca istinafına ilişkindir. İhtiyati tedbir talep eden vekili, müvekkili şirketin önceki yöneticisi tarafından herhangi bir hukuki ilişkiye dayalı olmaksızın alacaklılara verdiği bononunu bedelsiz olduğunu, bonoyla ilgili menfi tespit davası açılacağını belirterek, bononun takibe konu edilmesini İİK’nın 72/2. maddesi uyarınca tedbiren önlenmesi istemiştir. İlk derece mahkemesince tedbir talebi dosya üzerinden değerlendirilerek, tedbir isteyenin iddialarının yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ret kararına karşı, ihtiyati tedbir talep eden vekilince, yasal süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Tedbir isteyen; vade ve düzenleme tarihi bulunmayan, keşidecisi … AŞ.,lehdarı … ve … olan 18.883.048,00 TL bedelli bononun bedelsiz olduğunu, herhangi bir geçerli hukuki ilişkiye dayalı olarak düzenlenmediğini, şirketin eski yöneticisinin şirketin içinin boşaltılması amacıyla borcun üstlenilmesi sözleşmesi düzenleyerek sahte bonoyu verdiğini, borç üstlenme sözleşmesinde müvekkili şirketin tek imzayla temsil edilmesi nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürmektedir. Dosyada bulunan borcun nakli sözleşmesinde borcu üstlenen … ve borçlu …’ın yanı sıra alacaklı şirketi temsilen tek imzanını bulunduğu görülmüştür. Kambiyo senedi temel ilişkiden bağımsız olarak soyut bir borç oluşturur. Davacı yanca anılan sözleşme, şirketin mali tabloları ve bono sureti sunulmuş ise de somut olayın talep dilekçesinde açıklanan şekilde gerçekleştiği, şirketin yöneticisi ile bono alacaklısının şirketin zararına hareket ederek bedelsiz bono düzenledikleri konusunda yaklaşık ispata yarayacak ölçüde kanıt sunulmamıştır. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca davanın esası yönünden haklılığın yaklaşık olarak ispatı zorunludur. Karşı tarafın, şirket yöneticisiyle el birliği içinde bonoyu şirketin zararına iktisap ettiği yönünden gelinen aşama itibariyle yaklaşık ispata yarayacak ölçüde delil bulunmadığı gibi, bu tür bir talebin yeni delil elde edilmesi halinde her zaman ileri sürülmesi mümkündür. Açılacak menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuğu tabi olmaması karşısında tedbir isteği, açılacak menfi tespit davasında ileri sürülebilecektir. İlk derece mahkemesine sunulan dilekçede şirketin temsil ve ilzam şekline ilişin bir açıklama yapılmadığı gibi, az yukarıda açıklandığı üzere yaklaşık ispat koşulu sağlanmadığından, ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmemekle, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. ve 393/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.ve 393/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbir talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati tedbir talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.06.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.