Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/85 E. 2021/126 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/85
KARAR NO: 2021/126
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2018 tarihli ek karar.
NUMARASI: 2018/379 E. – 2018/380 K.
DAVANIN KONUSU:İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına karşı, borçlular vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, borçlular vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili sunduğu 12.04.2018 tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin kredi borcu nedeniyle keşidecisi … A.Ş., aval vereni … olan 27.12.2017 düzenleme, 23.03.2018 vade tarihli 3.000.000,00 TL bedelli bono nedeniyle alacaklı olduğunu, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, borçluların mal kaçırma çabası içinde olduğunu ileri sürerek, borçluların menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 16.04.2018 tarihli kararda; ihtiyati haciz talebinin kabulü ile teminat mukabilinde borçluların, alacağı karşılamaya yeter miktardaki mallarının ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Bu karara karşı borçlular vekili itiraz dilekçesinde özetle; karara konu bononun teminat bonosu olması nedeniyle, kambiyo senedi vasfında olmadığını, genel kredi sözleşmesinin getirtilip incelenmesinde bu hususun ortaya çıkacağını, bononun bankanın antetli kağıdına basılı olmasının teminat amacıyla verildiğinin kanıtı olduğunu, müvekkilinin mal kaçırma çabası bulunmadığını, müvekkillerinin borçlarını düzenli ödediğini, ihtiyati haciz kararında yeterli gerekçenin bulunmadığını belirterek, ihtiyati haczin kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince itirazın değerlendirildiği 31/05/2018 tarihli ek kararda; ”…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; İİK’nun 259 ve devamı maddelerinde, ihtiyati hacze itirazın ancak yetki, teminat ve borcun dayanağına karşı yapılabileceği belirtilmiş olmakla, dava konusu bononun teminat bonosu olduğuna dair, borçlu tarafından soyut iddia dışında bir delil de sunamadığından ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İhtiyati haczin konusunun teminat senedi olması nedeniyle kambiyo vasfı bulunmadığını, genel kredi sözleşmesinin ihtiyati haciz talep eden bankadan celp edilmesi durumunda bu hususun açıkça görüleceğini, mahkemece bahsi geçen genel kredi sözleşmesi getirtilmeden ve delillerin toplanmadan karar verildiğini, sözleşmenin incelenmesi halinde ihtiyati hacze konu edilen senet ile genel kredi sözleşmesinin ayni tarihli olduğunun ve senedin bankanın antetli kağıdına basıldığının görüleceğini, senedin borç ikrarını havi senet oladığı ve teminat amacıyla verildiğinin açık olduğunu, ihtiyati haczin hangi delilerle verildiğinin gerekçede belirtilmediğini, müvekkilin mal kaçırma ihtimalinin bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak ihtiyati hacze yönelik itirazın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, bonoya dayalı olarak verilen ihtiyati haciz kararına karşı İİK’nın 265. maddesi uyarınca itiraza ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı borçlular vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 265.maddesinde ihtiyati hacze itiraz nedenleri tahdidi olarak sayılmıştır. Buna göre, “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itirazda bulunabilir”. Somut olayda, alacaklı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, borçlular hakkında 27.12.2017 düzenleme tarihli ve 23.03.2018 vade tarihli 3.000.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak lehdar tarafından ihtiyati haciz istenilmiştir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1.maddesinin 2.cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur. “Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1.maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. İtiraz edenler bononun teminat bonosu olduğunu ileri sürmüş, bu hususta bononun genel kredi sözleşmesi ile aynı tarihte düzenlenmesini ve bononun lehtar bankanın antetli kağıdına basılı olmasını kanıt olarak ileri sürmüştür. İncelenen bonoda, bononun teminat amacıyla verildiğine ilişkin her hangi bir ibare bulunmadığı gibi genel kredi sözleşmelerinde de bononun teminat bonosu olduğuna ilişkin bir hüküm bulunduğu ileri sürülmemiştir. Salt sözleşme ve bono tarihlerinin aynı olması veya bononun bulunduğu kağıtta banka unvanının yazılmış olması, bononun teminat amacıyla verildiği anlamına gelmez, bu nedenle genel kredi sözleşmesi incelenmesinde iddianın ileri sürülüş şekline göre her hangi bir yarar bulunmamaktadır. Yargıtay HGK’nun 14.03.2001 tarih ve 12-233/257 sayılı ve yine 20.06.2001 tarih ve 12-496/534 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere; dayanak belgenin teminat senedi olduğu iddiası, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Yazılı belge sunulduğu takdirde, İİK’nun 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur. Dava konusu bononun, keşideci imzasının düzenleme ve vade tarihinini kayıtsız şartsız borç ikrarına, bono kelimesini ve düzenleme yerini içermesi nedeniyle şekli unsurları tam olan ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren senet niteliğinde olduğu, mahkemece yazılı borç ikrarı olan bonoya dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verildiği ve gerekçede bu hususun belirtildiği, bononun vadesinin geçmesi nedeniyle ihtiyati haciz kararı verilmesi için borçluların mal kaçırma hazırlıkları içinde olduğunun kanıtlanmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla itiraz eden borçlu vekillerinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin itirazın ret kararı ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz eden borçlular vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine, 2-İtiraz eden borçlular vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 4,90 TL harcın itiraz eden borçlulardan tahsiline, 3-İtiraz eden borçlular vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 04.02.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.