Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/845 E. 2021/949 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/845
KARAR NO: 2021/949
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2021
NUMARASI: 2020/704 E. 2021/218K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; 23.01.2018 tarihinde … Ltd. şirketinin medikal üretimi yapmak için taraflarca kurulduğunu, 05.01.2018 tarihinde pay sahipleri sözleşmesinin imzalandığını, pay sahipleri sözleşmesinde tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlendiğini, sözleşmede “İhtilaflı Durumlar, Hakem ve Yasal Haklar” başlığı altında görev taksimine uymayan ortağın şirketin uğradığı zararı karşılayacağının ve diğer ortaklar tarafından belirlenecek cezai şarta katlanacağının belirtilmiş olduğunu, davalı yanın yükümlülüklerinin pay sahipleri sözleşmesinde ortaya konulduğunu, davalının yükümlülükleri olan formül üretimi ve geliştirmesi, markanın şirkete aktarılması ve özen yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiğini ve müvekkili şirketi ağır zarara uğrattığınıbelirterek, sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart kapsamında müvekkili şirket tarafından davalıya 25.01.2019 tarihinde gönderilen ihtarname ile pay sahipliği sözleşmesinde yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edildiğinin bildirilerek 2.000.000,00 TL cezai şartın ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini, gönderilen ihtarname ile birlikte davalı yandan talep edilen cezai şartın muaccel hale geldiğini, ancak davalı yanca bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL cezai şart alacağının, muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; dava limited şirket ortaklığına ilişkin cezai şart talebi içerdiğinden TTK’nın 4. maddesi gereği görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu belirterek görevsizlik kararı verilmesini dava dosyasının Bakırköy ya da istanbul asliye ticaret mahkemelerine gönderilmesi talebinde bulunmuş, esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;”…Davalı vekilinin mahkemenin yetkisine yönelik itirazını süresinde sunduğu, taraflar arasında itiraza konu olmayan sözleşmede İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığına dair yetki şartının belirlendiği dolayısıyla taraflar arasında bağlayıcı yazılı yetki sözleşmesi olduğu görülmekle, HMK 17. Maddesi gereğince tacirler veya kamu tüzel kişilere aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmede belirlenen mahkemede açılır, hükmünü getirmiş olup tarafların tacir olması nedeniyle yetkili mahkemenin sözleşmeyle belirlenmiş olması karşısında taraflar için kesin yetki kuralının mevcut olduğu buna göre davanın sözleşmeyle belirlenen yetkili İstanbul Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerekeceği kanaatine varılmış ve mahkememizce bu nedenle HMK 17, 114 ve 115 maddeleri gereğince yetkisizliği gerektiği, …” gerekçesiyle, HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle 114/1-c ve 115. maddeleri uyarınca yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın tarafları arasındaki yetki sözleşmesinin davalı yanın tacir olmaması ve dahi sözleşmedeki belirlemenin göreve ilişkin olmasından ötürü açık bir şekilde geçersiz olduğunu, bu kapsamda davalı yanın huzurdaki dava açılışında yerleşim yerinin “… Mah. … Cad. No:… İç Kapı No:… Başakşehir / İSTANBUL” olduğu göz önüne alındığında yetkili mahkemenin Küçükçekmece Mahkemeleri olduğunu, ancak Küçükçekmece’de ticaret mahkemesi bulunmadığından, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, işbu husus değerlendirilmeden mahkemece yetkisizlik kararı verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve yetkili mahkeme olarak Bakırköy Mahkemelerinin belirlenmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, limited şirket ortaklık sözleşmesi kapsamında akde aykırılık iddiasına dayalı olarak açılan ceza koşulu alacağının tahsili talebini içerir eda davasıdır. İlk derece mahkemesince yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davanın açıldığı Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk mahkemesi, davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek dosyanın Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, istinaf incelemesine konu yetkisizlik kararını vermiştir. Somut olayda Vitrolab Ortaklık Sözleşmesi adlı belgenin incelenmesinde; ” Buna rağmen çözüm bulunmaz ise İstanbul Sulh Ceza Mahkemelerine Müracaat edilir” şeklinde düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi, kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar, kamu düzenine ilişkindir. Dolayısıyla tarafların göreve ilişkin bir sözleşme yapmaları mümkün değildir. Ortada, geçerli bir yetki sözleşmesinin bulunduğundan söz edilemez. Bir an için taraflar arasında bir yetki sözleşmesinin bulunduğu kabul edilse bile, bu yetki sözleşmesi, aşağıdaki açıklamalar nedeniyle geçerli değildir. HMK’nın yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Yani, yetki şartının geçerli olması için HMK’nın 17. maddesine göre, uyuşmazlığın tacirler arasında doğmuş olması şartı aranmaktadır. TTK’nın 12. maddesinde bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kişinin tacir olduğu belirlenmiştir. Somut olayda davalının bir ticari işletmeyi kendi adına işlettiği kanıtlanmadığı gibi bir ya da birden fazla şirketin ortağı olması, o kişiyi tacir yapmaz. Somut olay bakımından, davalının gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunmamakla; bir an için sözleşmenin yetki sözleşmesi olduğu kabul edilse dahi, yetki sözleşmesi geçerli kabul edilemeyecektir. HMK’nın 6. maddesi gereğince, bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Davacı, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde takip başlatıp, dava açabilir. Somut uyuşmazlıkta davalının mutad meskeninin bulunduğu yer Başakşehir olmakla, Bakırköy Ticaret Mahkemeleri sınırları içinde kalmaktadır. Ayrıca dava dilekçesine konu cezai şart alacağı HMK’nın 10 ve TBK’nın 89. maddeleri uyarınca, sözleşmeden kaynaklı para alacağı olması nedeniyle, davacı alacaklı ikametgah mahkemeleri yetkili olup, davacı ikametgah adresi itibariyle de Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili olmakla, ilk derece mahkemesi uyuşmazlığın çözümünde yetkilidir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, kararı veren ilk derece mahkemesinin yetkili olmasına rağmen yetkisizlik kararı verdiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin istinafa konu yetkisizlik kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, yetkisizlik kararını veren İlk Derece Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu yetkisizlik karanın KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.07.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.