Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/839 E. 2021/675 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/839
KARAR NO : 2021/675
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26.03.2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2020/378 E.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası içinde talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirin ilk derece mahkemesince reddine dair ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin %55 oranında, davalının ise %45 oranında ortağı olduğunu, şirketin 11.01.2016 tarihli ana sözleşmeyle 100.000,00 TL sermayeyle kurulduğunu, 08.06.2016 tarihli genel kurulda şirket sermayesinin 500.000,00 TL’ye, 23.03.2017 tarihli genel kurulda ise 1.500.000,00 TL’ye yükseltildiğini, genel kurul karaları uyarınca müvekkilinin sermayesini 770.000,00 TL artırarak 825.000,00 TL’ye, davalının ise sermayesini 630.000,00 TL artırarak 675.000 TL’ye yükseltildiğini, sermaye borçlarının şirketin 131 hesap numaralı ortaklara borçlar hesabından ödendiğini, dava dilekçesinin ekinde sunulan mali müşavir raporunda açıklandığı üzere, yapılan sermaye borcu ödemelerinde müvekkilinin hem kendi sermaye borcunu hem de davalının sermaye borcunu ödenmesi için borç verdiğini, davalının sermayesinin müvekkilinden alınan borçla ödendiğininin raporda belirlendiğini, müvekkilince davalıya sermaye borcunu ödemesi için verilen 630.000,00 TL’nin aradan geçen sürede ödenmemesi nedeniyle, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibin, davalının haksız itirazı sonucu durduğunu, müvekkilince verilen borcun iki taksitle 13.06.2016 tarihli … yevmiye numaralı işlemle 180.000,00 TL, 31.03.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı işlemle 450.000,00 TL olarak verildiğini, müvekkilince takip öncesi şirket kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu 23.08.2019 tarihli özel amaçlı rapor aldığını, raporun sonuç kısmında yapılan sermaye ödemesinin tamamının müvekkilince karşılandığının belirlendiğini, bu alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, icra inkar tazminatının tahsiline, davalının kayıtlarla sabit olan alacağa kötü niyetle itiraz etmesi nedeniyle alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konlmasına ve davalınin … şirketindeki hisselerinin üzerine tasarruf işlemlerini önlemek amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin %45 oranında pay sahi olduğunu ve payına isabet eden sermayeyi nakden ödemesi nedeniyle davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının, müvekkilini şirketten uzaklaştırmak ve müvekkilinin şirketteki payına hiçbir bedel ödemeksizin sahip olmak istemesi nedeniyle asılsız iddialarla dava açtığını, dava dilekçesinde belirtilen mali raporun müvekkiline tebliğ edilmediğini, davacının … hakim ortağı ve yetkilisi olduğundan şirketin tüm mali tablolarının davacı veya görevlendirdiği kişilerce hazırlandığını, tek taraflı olarak davacı lehine hazırlanmış bu kayıtların davayı kanıtlamaktan uzak ve şaibeli olduğunu, bu kayıtların ancak davacı aleyhine delil olabileceğini, davacının zaman zaman asılsız iddialarla ihtarnameler keşide ederek müvekkilini şirketten uzaklaştırmaya çalıştığını, tek yanlı düzenlenen şirketin mali kayıtlarıyla özel amaçlı rapora itiraz ettiklerini, müvekkilinin imzası olmaksızın bu miktarda borcun verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir için yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğini, şirketteki payın dava konusu olmaması nedeniyle pay üzerine ihtiyati tedbir konulmasının yasal olmadığını, davacının alacağın varlığı ve ihtiyati haciz nedenleri konusunda mahkemeye kanaat getirecek derecede delil sunmaması nedeniyle ihtiyati haciz isteminin yerinde olmadığını, sunulan delillerin tek taraflı üretilmiş deliler olması nedeniyle ihtiyati hacze esas alınamayacağını savunarak, davanın ve geçici hukuki korum tedbiri talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, geçici hukuki koruma tedbiri taleplerini değerlendirdiği 26.03.2021 tarihli gerekçeli ara kararıyla; “…Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin, dava konusunun alacak olması nedeniyle reddine; ihtiyati haciz talebinin, mevcut delil durumu ve ortaklık ilişkisi nazara alınarak, talep yargılamayı gerektirdiğinden ve yaklaşık olarak haklılık henüz ispat edilemediğinden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davacının ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Şirket’in ortaklık yapısı ve sermaye artırımına ilişkin önceki beyanlarını aynen tekrarla, artırılan sermaye miktarının müvekkilinin Şirket’ten olan alacağından karşılanarak ödendiğini, aradan üç yıldan uzun süre geçmesine rağmen davalının sermaye borcuna karşılık ödenen 630.000,00 TL’nin ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını, itirazın iptali davasında müvekkilinin haklarının korunması için borçlunun … şirketindeki hisseleri üzerine satış, devir vs. yetkisi dahil her türlü tasarruf yetkisini kısıtlayıcı nitelikte bir ihtiyati tedbir konulmasının ve borçlu aleyhine yine ihtiyati tedbir mahiyetinde olmak üzere takip konusu alacak ve ferileri ile kısıtlı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesinin istenildiğini, müvekkilinin alacağının sabit olması nedeniyle alacak miktarıyla sınırlı olmak üzere ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz ve şirket payları üzerinde tasarrufunun tedbiren önlenmesi gerektiğini, ancak mahkemenin 10.02.2021 tarihli oturumunda 4 ve 5 nolu ara kararla taleplerini reddedildiğini, ara karada gerekçe bulunmamasının Anayasanın 141. maddesi ile HMK’nın 297. maddesine açıkça aykırı olduğunu; mahkemenin ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbir mahiyetindeki ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin ara kararının ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kurumlarına ilişkin genel ilkelere ve yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, müvekkilinin alacağının ancak geçici hukuki koruma kararı verilmesi yoluyla teminat altına alınabileceğini, verilen kararın uygulanabilir olması için etkin geçici hukuki koruma tedbiri alınması gerektiğini, geçici hukuki koruma kararı verilmesi için yaklaşık ispat koşulunun gercekleştiğini, davalının tamamen mal kaçırma gayesiyle takibe itiraz ettiğini, yargılama sonuna kadar borçlunun mallarını kaçırması halinde müvekkilinin alacağını tahsili imkanının kalmayacağını, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmasına rağmen istemin reddinin yasaya açıkça aykırı olduğunu; ihtiyati haciz yönünden de İİK’nın 257 ve devamı maddelerdeki koşulların oluştuğunu, davalının mal kaçırma gayesiyle takibe itiraz etmesi nedeniyle dava sonuçlanıncaya kadar geçen süreçte üzerindeki tüm malvarlığının boşaltılması riski bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, dava içinde ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Davacı vekili, itirazın iptali davası içinde alacağın güvence altına alınmasını sağlamak amacıyla, borçlunun şirket payları üzerinde tasarrufunun ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine ve mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir.Tarafların dava dışı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ortakları olduğu sabittir. Davacı, davalının sermaye payının kendisine ait, şirkette bulunan nakitten karşılandığını ve aradan geçen uzun süreye rağmen borç olarak ödenen sermaye beledilinin ödenmediğini ileri sürmüştür. Davacı tarafından sunulan, ortak alacakların hangi hesap kalemlerinden karşılandığına ilişkin özel raporda, davalı tarafından sermaye artırım nedeniyle ödenen miktarın davacının şirkete verdiği borç hesabından ödendiği belirlenmiştir. Davalı ise, davacının şirketin yetkili temsilcisi olduğunu, şirket kayıtlarının davacı yanca düzenlenmesi nedeniyle özel raporun dikkate alınmaması gerektiğini savunmuştur.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Aynı Kanun’un 390/3. Maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Somut uyuşmazlıkta; üzerine tedbir konulması talep edilen şirket payının doğrudan dava konusu olmaması nedeniyle ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmişti İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır.İlk derece mahkemesinin gerekçesinde de işaret edildiği üzere; tarafların şirketteki ortaklık ilişkisinin devam etmesi, davalı savunmalarında belirlenen hususların esaslı yargılamayı gerektirmesi karşısında, alacağın varlığı ve ihtiyati haciz nedenlerinin ara kararın verildiği tarih itibariyle yaklaşık ispat seviyesinde kanıtlandığı söylenemez. Yargılama sırasında delillerin toplanmasından sonra tarafların talebi üzerine mahkemece yargılamanın her aşamasında yeni delil durumuna göre geçici hukuki koruma tedbirlerinin değerlendirilmesi mümkün olduğundan, davacı vekilinin ihtiyati hacze yönelik istinaf başvuru nedenleri de yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.06.2021