Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/837 E. 2022/1574 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/837
KARAR NO: 2022/1574
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.01.2021
NUMARASI: 2021/27 Esas – 2021/30 Karar
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip üzerinden 11/07/2019 tarihinde Genel kredi, cari hesap ve kefalet sözleşmelerine dayalı olarak davacı aleyhine icra takibi başlattığını, davalı bankadan kullanılan krediler, İstanbul İli, Beyoğlu İlçesi, … Mah. … Ada, … parselde bulunan arsa vasfında ki taşınmaz üzerine davalı banka tarafından tapu kaydına konulan ipoteğe istinaden temin edilmiş krediler olduğunu, davalı bankanın kullanılan kredilerin temerrütü halinde uyguladığı faiz ve diğer feri alacaklar fahiş olup, davalı lehine sebepsiz zenginleşme oluşturduğunu, davalı banka ile takibe konu kredilerin bir kısmına ilişkin taksitli ödeme planı yapıldığını belirterek, İstanbul icra müdürlüğünün … esas sayılı takibin 52.285,08 TL’nin fazla haksız talep nedeniyle iptalini, davalı bankanın mevcut alacağının tespiti ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasından mahsup edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili banka tarafından davacı/borçlu aleyhine kullanmış olduğu krediler ile alakalı olarak … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, Borçlu/davacı ile müvekkil banka arasında kullandırılmış olan kredi uyarınca borçlu üzerine kayıtlı olan İstanbul ili Beyoğlu ilçesi … Mah. … Ada, … Parsel … no’lu mesken niteliğinde bağımsız bölüm üzerinde müvekkil bankaya ait 1. Dereceden 700.000,00 TL bedeli tutardan ipotek işletildiğini, temerrüde düşmüş olması sebebi ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyadan icra takibine geçildiğini, davacının da iddia etmiş olduğu iki ayrı takip olması sebebi ile mükerrer olarak tahsil edilmesi amacı bulunmadığını, ayrıca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ipotek takibinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile kaydı düşürülmüş olup, mükerrer bir tahsilat talebimiz olma ihtimalinin bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce resen görevlendirilen Bankacı bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 04/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacının davalı Bankaya İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası kapsamında icra harçi masraf vs. Hariç olmak üzere 14/08/2020 tarihi itibariyle toplam 356.583.12TL borcu bulunduğu, davacı tarafından davalı Bankaya 14/08/2020 tarihinde 350.000,00TL tutarında ödeme yapıldığı, yapılan ödeme tutarının tespit edilen 356.583.12TL’den mahsubu sonucu davacının davalı yana 6.583,12TL tutarında borcu kaldığı, ancak Banka tarafından 14/08/2020 tarihinde faiz indirimi yapılmak suretiyle kredi takip hesaplarının kapatıldığı, davalı Banka tarafından fazla tahsil edilen bir bedelin bulunmadığı, davacı tarafından davalı Bankaya 27/08/2020 tarihinde 111.245,00TL tutarında ödeme yapıldığı, yapılan ödeme ile davacının konut kredisinden kaynaklı borcunun kapatıldığı, dava ve takip konusu uyuşmazlığın davacının davalı Banka’dan kullandığı ticari kredilere ilişkin olduğu, dolayısıyla 27/08/2020 tarihinde yapılan ödemenin ise davacının davalı Bankadan kullandığı bireysel kredisine ilişkin olduğu ve bu kredi bazında da fazla tahsil edilen bir bedelin bulunmadığı..” yönünde kanaat bildirilmiş, işbu bilirkişi raporu dosya içeriğine toplanan delillere uygun ve karar vermeye elverişli bulunduğu…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda; davacının İstanbul …İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosya borcuna istinaden davalı bankaya 14/08/2020 tarihinde 350.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, yapılan ödeme tutarının tespit edilen 356.583,12-TL den mahsubu sonucu davacının davalı yana 6.583,12 TL tutarında borcunun kaldığı ve toplam bedel üzerinden bankanın indirime giderek bu bedeli borçtan mahsup ettiğini, yine davacı tarafça davalı bankaya 27/08/2020 tarihli 111.245,00 TL tutarında ödeme yaptığı bu ödemenin bireysel konut kredisi riskinin kapatılmasına yönelik olduğunu, davalı bankanın takipte mükerrer olarak davacıdan 52.285,58 TL talep ettiği ancak tahsilat aşamasında bu alacağı bedelden düştüğü ve davalı bankanın haksız bir kazanç elde etmediği yönünde görüş ve kanaatinin hükme esas alındığını, Davalı Bankanın 2019 yılında davacı hakkında başlattığı icra takibinde mükerrer alacak talebinde bulunduğunu ve davacı ile gerek arabulucu sürecinde gerekse de davacının iş bu davayı ikame etmesi (13.01.2020) ile de mükerrer alacak talebinden vazgeçtiğini yada kabul ettiğine ilişkin bir beyanda bulunmadığını, davacı dava tarihinden 8 ay sonra icra müdürlüğüne ödeme yaptığını, dolayısıyla davalı banka bu davanın açılmasına kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, bu kapsamda; davacı da dava tarihi itibariyle bu davayı açmakta hukuki yararı olduğu tartışmasız olduğunu, Hukuki yararın bir dava şartı olduğunu, her davanın açıldığı tarihte ki durumuma göre yürütülerek sonuçlandırılmasının yasal zorunluluk olduğu, dava açıldıktan sonra meydana gelen olaylar ve ortaya çıkan sonuçların o davanı konusu yapılamayacağı dava açıldığı tarih ve öncesinde davalı bankanın mükerrer alacak talebinden vazgeçmediği ve/ya mükerrer alacak iddiasını kabul etmediği göz önüne alındığında davacının hukuki yararının olduğu ve dava şartının gerçekleştiği açık olmakla davanın reddine ilişkin hükmün hatalı olduğunu, anılan hükme göre yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılması ve davalı taraf lehine 4.080,00 TL karşı vekalet ücreti takdirinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, HMK’nın 331/1davanın konusuz kalması durumunda davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdir edilmesi gerektiğini, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın da hatalı ve fahiş olduğunu, BDDK’nın prensip kararları ve Yüksek Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereği hesaplamada temerrüt faizi baz alınması gerekirken %55 aşan faiz oranının uygulanmasının hatalı olduğunu, bu hususa ilişkin ilk derece mahkemesinin ek rapor taleplerini değerlendirmediğini ve eksik incelemeye dayalı karar tesis ettiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı banka tarafından davacı hakkında başlatılan İstanbul … icra müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında fazla alacak talep ettiği iddiasına dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır. Yargılama sürecinde davacı yanın yaptığı ödeme iddiasıyla davanın istirdat davası olarak devam edilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı dava dilekçesinde davalı tarafından aleyhine İstanbul … icra müdürlüğünün … sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin takip talebinde … nolu kredi borcunun 2 kez talep edildiğini, böylece davalının toplam 52.285,08 TL fazla alacak isteminde bulunduğunu ileri sürerek, kısmı dava olarak eldeki menfi tespit davasını açmıştır. Sonrasında ise yargılama sürecinde sunduğu ödeme dekontu ekli dilekçesinde davalıya toplam 461.245,00 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek davanın istirdat davası olarak devamını talep etmiştir. Yargılama sürecinde alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere göre, her ne kadar davalı tarafından takip talebinde … nolu krediden kaynaklı olarak toplam 52.285,08 TL mükerrer alacak yazılmış ise de, mükerrer yazılan bu tutarın takipte istenen toplam tutar içinde yer almayıp, bu tutar yönünden tahsil isteminde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yine bilirkişi hesap raporundan, davacının takip talebine konu krediler nedeniyle takip tarihinde davalıya 253.962,20 TL borcu bulunduğu, dava tarihi itibariyle borcun 301.543,33 TL ye baliğ olduğu, 14.08.2020 tarihinde borcun 356.583,12 TL olup, aynı tarihte yapılan toplam 350.000,00 TL davacı ödemesi ( 177.400,00+172.600,00) sonucu 14.08.2020 tarihi itibariyle davacının davalıya 6.583,12 TL olarak hesaplandığı, davacının 27.08.2020 tarihli diğer bir ödemesi olan 111.245,00 TL lik ödemenin ise takip ve dava konusu kredi borcuyla ilgili olmayıp, davacının davalıdan kullandığı konut kredi borcuna istinaden yapılan ödeme olduğu, 14.08.2020 tarihli davacı ödemeleri dikkate alındığında da davacının bakiye 6.583,12 TL borçlu bulunduğu, banka tarafından faiz indirimi yapılarak kredi takip/tasfiye hesabının kapatıldığı, buna göre davacının yargılama aşamasındaki ödemeleri kapsamında istirdadını talep edebileceği bir tutarın bulunmadığı anlaşılmakla, yargılama aşamasında istirdat istemine dönüşen davada, davanın reddi yönünde kurulan hüküm isabetli görülmüştür. Buna göre davanın istirdat davası olarak görüldüğü ve davalının istirdada konu fazla tahsil ettiği tutar bulunmadığından davanın reddine karar verildiği ve davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmemiş olduğu da dikkate alındığında, davacı vekilinin dava tarihinde müvekkilinin davada hukuki yararı bulunduğu, davadan sonraki ödeme ve diğer gelişmeler dikkate alınarak karar verilmesinin doğru olmayacağı yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada, taraflar arasındaki kredi sözleşmesindeki 9.02 maddesi altında düzenlenen temerrüdün sonuçları ve temerrüt faizi düzenlemeleri ile davalı banka tarafından ilgili tarihlerde fiilen uyguladığı akdi faiz oranları dikkate alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bilirkişi raporunda hesaplamada uygulanan temerrüt faizi oranlarının hatalı ve fahiş olarak hesaplandığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında ve davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesince kurulan hükümde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusununu HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.11.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.