Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/819 E. 2021/904 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/819
KARAR NO: 2021/904
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2021
NUMARASI: 2020/17E. – 2021/60K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Deniz ticaretinden kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle verilen ek karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili tarafından … A.Ş ‘ye ait buharlı sterilizatör cinsi emtianın, taşıma sırasında oluşabilecek rizikolara karşı Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkilinin sigortalısına ait 15 adet Buharlı Sterilizatör cinsi emtianın “…” gemisine hasarsız bir şekilde yüklenerek, … numaralı konşimento tahtında Türkiye’den Bolivya’ya taşındığını, emtialar, Arica Limanında tahliye edildiğini ve alıcı firmaya gönderildiğini, taşıması gerçekleştirilen 15 adet Buharlı Sterilizatör içerisinde bir adet Buharlı Sterilizatör cihazı emtiasının paketi üzerinde eziklik fark edilmesi nedeniyle hasar gördüğünün tespit edildiğini, alıcı firma tarafından geri bildirim yapılarak emtiaların kontrollü bir şekilde açıldığını, 2 nolu davalının 22/01/2018 tarihli ve … nolu navlun faturasını düzenlendiğini ve navlun ücretini de bizzat kendilerinin tahsil ettiğini, hasarsız bir şekilde gemiye yüklenen emtianın taşıma sırasında hasar görmesi sebebiyle her iki davalının da taşıyan sıfatıyla zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını beyanla, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı ilamsız icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özetle; hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin belli olmadığını, müvekkilinin şirketin taşımanın sadece deniz yoluna ilişkin kısmını üstlendiğini, TTK’nın 1185/1. maddesi uyarınca hasar ihbarında bulunulmadığını, TTK’nın1185/2.maddesi uyarınca her iki tarafın iştiraki ile ve mahkemelerce hasar tespit ettirilmediğini, TTK’nın1186/3. maddesi uyarınca taşıma senedine yazılan her bir parçanın tek ünite olarak kabul edildiğini ve zaten dava konusu ihtilafta da hasarlandığı iddia edilen yükün bir adet olduğunu, buna göre TTK’nın 1186/1.maddesi uyarınca sorumluluk sınırı parça başına 666.67 SDR ile sınırlı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; zarar gören ile sigortacı arasında tazminat yükümlülüğünü doğuran bir sigorta sözleşmesi yoksa veya zarar konusu olay sigorta teminatı kapsamında değilse sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğü doğmayacağından rücu hakkı da olmayacağını, müvekkili şirkete süresinde ve usulüne uygun hasar bildirimi yapılmadığını, kabul ve ikrar anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için böylesine bir hasarın varlığının mevcudiyeti kabul edilse dahi, bu yükleme ile alakalı 15/08/2018 tarihli ekspertiz raporunda belirtildiği üzere, bu büyüklükte bir iç hasarın dış ambalajda da gözle gözükür bir hasara sebebiyet vermesi gerektiğinden bunun TTK’nın 1185. uyarınca haricen belli hasar olduğunu ve en geç teslim anında hasara ilişkin ihbarın yapılması gerektiğini kabulü gerektiğini, hasarın sebebinin ve meydana geldiği yerin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sınırlı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Ekspertiz raporunda da belirtildiği gibi, 1 adet … Buharlı sterilizatör cihazının paketi üzerinde eziklik görülmesinden, kolilerin konteyner içinde denizaşırı taşımaya uygun olarak sabitlenmediği bilirkişilerce tespit olunmuştur. Kolilerin konteynerle tam bir bütünlük arzedecek şekilde her üç boyut istikametinde sabitlenmesi esastır. Bu bağlamda, dava konusu buharlı sterilizatör emtiasının içersinde bulunduğu kolilerin geminin seyri esnasında karşılaşılan sarsılmalara karşı konteyner içerisinde muhkem şekilde istiflenmesi ve kolilerin/paletlerin kaymaması için gerekli sabitleme işinin tahta takozlar ve/veya gergi kayışları (spanzet) kullanılarak sağlanması gereklidir. Ancak, dosya içeriğinde, yükün konteyner içerisine ne şekilde istiflendiğine ve sonrasında sabitleme (lashing) işleminin nasıl yapıldığına dair herhangi bir bilgi, belge ve fotoğraf bulunmamakla beraber, konteynerin dışında da düşmeye/darbeye/çarpmaya bağlı herhangi bir fiziki hasarın olduğunu gösterir ‘Konteyner El Değiştirme ve Hasar Tutanağı’nın da dosyada mevcut olmadığı hususu dikkate alındığında, taşıma konusu ‘LABORATUVAR MALZEMESİ’ emtiasının konteyner içine yüklenmesi, istifi ve sabitlenmesinin yeterince yapılmamış olması nedeniyle oluşan hasardan taşıyanın sorumlu tutulamayacağı dosyada alınan bilirkişi raporunda belirtilmiştir. Zira taşıyan TTK 1178 maddesi gereğince eşyanın yüklenmesi, istiflenmesinden sorumlu olmakla birlikte hükümde anılan istifleme, sabitleme işlemleri taşıyan tarafından yerine getirilen istifleme ve sabitlemedir. Oysa dava konusu olayda eşyada meydana gelen hasarın, konteynerin istiflenmesinden değil, eşyanın konteyner içine gereği gibi istiflenmemesi ve sabitlenmemesinden kaynaklandığı, bu nedenlerle dava konusu hasarın taşıyanın sorumluluk süresi içinde ve sorumlu olduğu bir sebeple meydana gelmediği bilirkişilerce değerlendirilmiştir. Bu bir olasılık olmakla birlikte; yüklerin yükletenin sorumluluğunda, konteyner içerisine yüklendiği, istiflendiği, sayıldığı ve mühürlendiği, taşıyıcı/taşıyanın konteyner içerisindeki yükün akıbetinin ne olduğu hususunda sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, varma yerinde yapılan kontrollerde konteynerin mühürlerinin sağlam olduğunun tespiti karşısında, emtiaların gemiye hasarsız olarak teslim edildiği de davacı tarafından ispatlanamadığından; hasarın davalıların sorumluluk alanı içerisinde ve deniz taşıması esnasında meydana geldiği hususu şüpheye yer bırakmayacak şekilde davacı tarafından ispat olunamamış ve bu doğrultuda mahkemede kanaat uyanmamıştır. Dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler ise mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğu, …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. İstinafa konu ilk derece mahkemesinin 17.03.2021 tarihli ek kararında; “…HMK 6100 sayılı 326. Maddesinde yargılama giderlerinden sorumluluk halleri düzenlemiştir. Bu halde yasa ile ilgili yönetmelikte dava şartı olan rabuluculukda tarafların anlaşmaması halinde Bakanlık bütçesinden karşılanan iki saate kadar ki arabuluculuk ücretinin yargılama gideri olarak 6183 sayılı kanuna göre tahsil edileceği düzenlenmiş olmakla bu kapsamdaki arabuluculuk ücretinin resen dikkate alınması gerekmektedir. Mahkememizce yukarıda izah edilen nedenlerden dolayı dava şartı olan arabuluculuk ücretinden sorumluluğa ilişkin Gerekçeli kararın hüküm kısmında hüküm kurulmadığından bu konuda resen ek karar alınmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca suçüstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davanın reddine karar verildiğinden, davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; başvurucunun, yargılama giderlerini ve icra harçlarını ilave olarak bir de arabuluculuk ücretini ödemek zorunda kalmasının hiç şüphesiz başvurucuya ek bir külfet yüklediğini, verilen bu kararın Anayasa’nın 5 ve 36.maddelerine aykırı olduğunu, arabuluculuk giderlerinin davacıya yüklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, deniz taşıması sırasında hasarlanan emtia bedelinin taşıyanlardan tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazların İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın reddine dair nihai hükme karşı, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. İlk derece mahkemesi, nihai hükmünü verdikten sonra, gerekçeli kararda arabuluculuk giderlerinin hükme bağlanmadığını fark ederek, HMK’nın 305/A maddesi uyarınca ek karar vererek, arabuluculuk giderlerinin davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına karar verilmiştir. 17.03.2021 tarihli bu ek karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. üncü fıkrasında; “Arabuluculuk, faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya içeriğine göre yukarda belirtilen düzenlemeler gözönünde bulundurulduğunda netice itibariyle tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarının Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayılacağı, yine bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderlerin anlaşmaya varılamaması halinde ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacağı düzenlendiği halde, kamudan karşılanan zorunlu arabuluculuk ücreti ile ilgili davanın aleyhine sonuçlanan tarafa yüklenmesi gerekmektedir. Somut olayda, davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmekle söz konusu kararda zorunlu arabuluculuk ücretine ilişkin hüküm fıkrasının oluşturulmadığı, bahsi geçen bu eksikliğin istinafa konu 17.03.2021 tarihli ek kararla giderildiği, söz konusu ek karar uyarınca suç üstü ödeneğinden ödenmiş olan 1.320,00 TL tutarındaki arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına ilişkin hüküm tesis edildiği görülmektedir. HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca, miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar yeniden değerleme oranı ile hüküm tarihi itibariyle 5.880 TL’ye baliğ olmuştur. Eldeki dava itirazın iptali davası olmakla dava açılışında dava değeri olarak 3.145,00 TL’nin gösterildiği ve kesinlik sınırı altında kaldığı anlaşılmaktadır. Ek karar, arabuluculuk ücretine ilişkin olmakla; az yukarıda açıklandığı üzere ek karar itibariyle de müddeabihin değeri kesinlik sınırının altındadır. HMK’ nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili olarak, aynı Yasa’nın 352/1.b. maddesi gereğince istinaf mahkemesince karar verilmesi mümkündür. Bu açıklamalar ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararı HMK’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden kesin olduğundan, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 346. maddesi gereğince REDDİNE, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, başvuran üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 346 ve 352/1.b maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.01.07.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.