Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/799 E. 2021/911 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/799
KARAR NO: 2021/911
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2021
NUMARASI: 2021/86 E.2021/215K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; ihyası talep edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin son adresinin Atatürk Hava Limanı İç Hatlar … Blok Cd… Yeşilköy olduğunu, şirketin tasfiye sürecini tamamlanarak terkin edildiğini, ancak müvekkilinin bahsi geçen şirketten alacağı bulunduğunu belirterek, Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin ihyasına, ticaret siciline tescil edilmesine, yapılan yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları birlikte değerlendirildiğinde ; 6102 sayılı TTK’nın 536 ilâ 548 maddelerinde düzenlenen anonim şirketlerin tasfiyesine ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Kooperatiflerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ancak tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilden silinmiş olsa bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiği kabul edilemez. Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Bu karar ve işlemin hataya dayanması halinde gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hata veya kasta dayalı şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasını, gerek o işlemi gerçekleştirenler, gerekse bundan zarar görenler isteyebilirler, ayrıca tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı olan kişinin yapılan ilanlara rağmen alacağını yazdırmaması alacağın düşmesini gerektirmez. Somut uyuşmazlıkta; davacının ihyasını istediği şirketten alacakları bulunduğu, bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, şirketin geçici 7. Madde uyarınca sicilden resen terkin edildiği, davacının ihyasını talep ettiği şirketten alacağını tahsil etmek için şirketin ihya edilmesi gerektiğinden davanın kabulüne, şirketin tüzel kişiliğinin yeniden ihyasına ek tasfiye işlemlerini yapması için 6102 Sayılı TTK.nun 547/2’nci maddesi uyarınca …’ın tasfiye memeru olarak atanmasına, keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına …” gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin ihyasına, davacı şirketin tasfiyesini talep ettiği davalı şirketten (… TAŞ/Merter Şubesi Genel Kredi Sözleşmesi, 04/02/1998 tarihli 8.812.23.0001 referans numaraları, 100.000 USD’lik Teminat Mektubundan kaynaklanan) alacakları yönünden ihyası ile ek tasfiye işlemleri için yeniden tesciline, bu işlemleri yapması için tasfiye memuru olarak …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına ve bu hususun tescil ve ilanına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tasfiye memuru vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından taraf sıfatı olmayan Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. adına ikame edilen davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerekmekte iken aksi yöndeki kararın hatalı olduğunu, Davacı tarafından açılan davanın tasfiye memuruna karşı ikame edilmesi gerekmekte olup taraf teşkili dahi sağlanmayan işbu davada tasfiye memuruna davaya ilişkin hiç bir bildirimin yapılmamış olduğunu, sadece gerekçeli kararın tasfiye memuruna tebliğ edildiğini, Tarafların ticari defter incelemelerinde de ortaya çıkacak olduğu üzere, asıl ihtilafın davacı ile Devlet Hava Meydanları İşletmesi arasında olduğunu, Davanın haksız ve kötü niyetle açıldığını, davacı aleyhine HMK’nın 329. maddesinin uygulanmasını ve tarfları lehine müvekkili vekalet ücretine hükmedilmesi ile davacının 5.000,00 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesini talep ettiklerini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiye sonucu sicil kaydı terkin edilmiş olan şirketin, ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhyası talep edilen şirketin dava dışı Devlet Hava Meydanları ile akdetmiş olduğu sözleşme çerçevesinde kredi kullandığı, davacı şirketin ise söz konusu kredi sözleşmesinde kefil sıfatının bulunduğu ve bu sıfata istinaden asıl borçlu şirket lehine teminat mektubu vermiş olduğu, ihyası talep edilen şirketin sözleşme kapsamındaki borcu ödememesi nedeniyle DHMİ’nin bahsi geçen teminat mektubundan alacağını tahsil etme yoluna gittiği, bunun üzerine davacının teminat mektubunun ödenmeyen kısmını DHMİ’ne ödediği, davacının bu kapsamda yaptığı ödemeye ilişkin alacağın tahsil edebilmesi amacıyla şirketin ihyasını talep ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı vekilinin ihya davası açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. İhyası talep edilen şirketin tasfiye sürecinin tamamlanması nedeniyle, şirketin sicil kaydının 13.07.2020 tarihinde terkin edildiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 547. maddesine dayalı ihya davalarında davalı taraf, şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir. Dosya içerisindeki belgelerin incelenmesinde, şirketin münferiden tasfiye memurunun … olduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinin incelenmesinde, davalı sıfatıyla tasfiye memuru …’un gösterildiği, yine ilk derece mahkemesi karar başlığında ise tasfiye halindeki şirket tüzel kişiliği ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün davalı olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu gerekçeli kararın …’a da tebliğ edildiği görülmektedir. Dava dilekçesinde tasfiye memuru sıfatıyla …’ in davalı olarak gösterilmiş olduğu, ancak gerekçeli karar başlığında tasfiye memurunun isminin unutulduğu anlaşılmakla bu durum ilk derece mahkemesince sonradan düzeltilebilecek nitelikte maddi bir hata olarak kabul edilmiştir. TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olması halinde, ilgililer şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemlerin sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkemenin talebi yerinde görmesi halinde, tasfiye atanmak suretiyle karar tescil ve ilan ettirilir. Mahkeme, önceki tasfiye memurunu da atayabilir. Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye memurunun üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir. Bu durumda, münferit yetkili tasfiye memurunun ek tasfiye için yeniden atanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesi, davayı tasfiye memuruna yargılama giderleri yüklememiş ise de davacının istinaf başvurusu bulunmamaktadır. Davalı vekilinin 329. maddesine yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyiz yolu olarak karar verildi. 01.07.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.