Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/78
KARAR NO: 2021/702
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2020/153 Esas – 2020/331 Karar
TARİHİ: 15/09/2020
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karara karşı, davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … ile ortak oldukları …ndeki hisselerini devir almak için davalı tarafla 02/04/2019 tarihli hisse devir sözleşmesini imzaladıklarını ve müvekkili lehine doğmuş alacaklar için ödeme planı düzenlediklerini, davalı tarafın 1 Kasım 2019 tarihinde muaccel olan 45.000 USD tutarındaki borcunu ödemediğini, bu nedenle tüm alacaklar için 07/11/2019 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın borca itiraz ettiğini ve söz konusu takibin durduğunu, davalı tarafça yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazın 45.000 USD yönünden iptaline, takibin 45.000 USD yönünden devamına, davalıların haksız ve kötü niyetli olarak yaptıkları itiraz nedeniyle dava esas değer olan 45.000 USD’ nin %20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; yetkisizlik itirazında bulunduğunu, dava kapsamında harca esas değerin açık ve net olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca teminat senetlerinin müvekkiline ibrazının bir sözleşme şartı olup, teminat senedinin müvekkiline ibraz edilmeden ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, davacının tüm sözlü ve yazılı bildirimlere rağmen senedin ibrazından kaçındığını ve doğrudan icra takibi ile müvekkilini mağdur etmeye çalıştığını, davacının ibrazdan kaçınmasının sebebinin tüm teminat senetlerini icra takibine konu ederek vadeleri beklemeksizin kötü niyetli olarak tüm alacaklıları tek kalemde almak, faiz, vekalet ücreti ve icra harçları ile sair masraflar çıkartarak müvekkilini zarara uğrattığını belirterek; öncelikle mahkemenin yetkisine itirazlarının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesini, aksi takdirde dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, dava konusu itibari ile bahse konu bir borç olmadığından davanın esastan reddine, haksız ve hukuka aykırı olarak başlatılan icra takibi sebebiyle %20 oranındaki kötü niyet tazminatınınavacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde; Dava, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkindir. Dava konusu uyuşmazlık, davanın tarafı gerçek kişilerin birlikte ortağı oldukları davalı Anonim Şirketteki davacı …’a ait hisselerin, davalı …’na devrine ilişkin anlaşma neticesinde davacıya ödenmesi gerekli bedellerden, 1 Kasım 2019 tarihinde muaccel olan 45.000 USD’lık kısmın ödenmediği iddiasına dayalı olarak davacı tarafından davalı aleyhine girişilen icra takibinde davalı tarafından yapılan itirazın iptal olunması isteminden ibarettir.Tespit edilen uyuşmazlık karşısında,uyuşmazlığa konu olan borçların ortaklar arasında ve ayrıca ortak ile şirket arasındaki uyuşmazlığa ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davada şirket ve ortak ayrı ayrı davalıdır. İfade etmek gerekir ki bir uyuşmazlıkta ‘Davacı talebini nasıl dermeyan ediyorsa, o dikkate alınarak yetki tayin edilir.Dava konusu yapılan talebin ona ait olmadığı aşikar olsa bile, bu yetkiye etki etmez. Yetkiyi inşaa eden vakıalar aynı zamanda esas talebi de inşaa ediyorsa, yetkiyi ispat için talebi inşaa eden vakıların tamamen ispatı gerekli değildir.’ (Prof.Dr.Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, İstanbul,1989. 4.Bası Sayfa 173) O halde davacının ortak sıfatıyla şirketten ve diğer ortaktan alacaklı olduğunu ileri sürmesi karşısında yetki hususunun da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu noktada ; 6100 sayılı HMK m. 14/2 hükmü uyarınca ‘Özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık ve üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için ,ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi KESİN yetkilidir.’ düzenlemesi dikkate alınmalıdır. Bu düzenleme dikkate alındığında ise dava tarihi itibariyle, davacının davalılara yönelik açtığı itirazın iptali davasında davalı şirketin adresinin İstanbul Kadıköy ilçesi olduğu, bu ilçenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresi dahilinde bulunduğu sonucuna varılmıştır. Taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinde sözleşmeden doğacak uyuşmazlıklarda İstanbul/Çağlayan mahkemeleri yetkili olarak gösterilmişse de, HMK’nın 18. Maddesinde, Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz hükmü düzenlenmiştir. Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 114/1(ç) maddesi uyarınca mahkemelerin kesin yetkili olması dava şartlarından olup HMK m.115 hükmü uyarınca dava şartı olan bu hususun her zaman ve her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekli ve zorunludur…” gerekçesiyle, davanın kesin yetki nedeniyle usulden reddine, dosyanın HMK’nın 20.maddesi çerçevesinde yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Patlamanın Polatlı’da olduğunu ve tespit işlemlerinin Polatlı Sulh Hukuk Mahkemelerince yapıldığından, yetki incelemesi yapılırken bu hususun da dikkate alınması gerektiğini, zira oluşan zararlar sebebiyle huzurdaki davada Polatlı mahkemelerinin de yetkili olabileceği hususu dikkate alınması gerektiğini, ancak ilk derece mahkemesi tarafından bu husus değerlendirilmediğini, Yaşanan patlama sebebiyle müvekkil zarara uğramış olduğundan işbu alacak davasında zararın meydana geldiği Polatlı Mahkemelerinin de yetkili olduğunu, istinaf mahkemesinden bu kapsamda inceleme yapılmasını talep ettiklerini, Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/13232E., 2017/1305 K. Sayılı ve 06.03.2017 tarihli kararının ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesi ise, 2016/12289E., 016/15152K. Sayılı 14.06.2016 tarihli kararının ekli olduğunu, Taraflar arasındaki davanın, yalnızca taraflar arasında hak ve borçları ilgilendirdiği, tüzel kişilik ortaklık ve üyelik işlemlerine yönelik işlemlerden olmadığı, dolayısı ile HMK m. 14 (2) uyarınca tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili mahkeme olmadığı hususlarının sabit olduğunu, Tüm bunlara ek olarak, taraflar arasında Polatlı’da inşaatı gerçekleştirilen tesiste yaşanan sorunlar ve … sorumluluğunda ortaya çıkan zarardan doğan bir ihtilaf da mevcut olduğunu, bu sebeple, taraflar arasındaki söz konusu uyuşmalıklar da dikkate alınması ve ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararının Polatlı Mahkemeleri’nin yetkisi açısından da incelenmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yetkisizlik kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, şirket hisse devir bedeli alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davalılar vekilinin yetki itirazı doğrultusunda yetkisizlik kararı verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından şirket hisse devir bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemli dava açıldığı, davalılar vekilinin yetki itirazı ileri sürmesi üzerine ilk derece mahkemesince yetki itirazında yetkili olduğu ileri sürülen İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin HMK’nın 14/2. maddesi gereğince yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildiği, karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusunda bulunmadığı, davalılar vekilince davalı şirketin Polatlı fabrikasında yaşanan patlama sonucu zarar meydana geldiği ve zarardan davacının sorumlu olduğu ileri sürülerek Polatlı mahkemelerinin de yetkisinin değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülerek istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekilince cevap dilekçesinde müvekkillerinin adresi itibariyle İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğu ileri sürülerek yetki itirazında bulunulmuştur. İstinaf aşamasında ise Polatlı mahkemelerinin de yetkili olabileceği ileri sürülüp istinaf nedeni yapılmıştır. HMK’nın 357. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülmesi mümkün olmadığı gibi, gerek şirket merkezi itibariyle ve gerekse davalıların yerleşim yeri itibariyle haklı bulunan yetki itirazı kapsamında verilen yetkisizlik kararı isabetli olup davacı tarafın karara karşı istinaf başvurusu bulunmadığı da gözetildiğinde, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, HMK’nın 20.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.06.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.c maddesi uyarınca karar kesindir.