Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/768 E. 2021/690 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/768
KARAR NO: 2021/690
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03.03.2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/132 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen dava içinde davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince reddine dair ara kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’nin dava dışı … A.Ş.’nin hem hissedarı hem de Yönetim Kurulu üyesi olduğunu, … A.Ş.’nin münferiden tek yetkili temsilcisinin aynı zamanda YK başkanı … olduğunu, … A.Ş.’nin tek başına davalı … tarafından yönetildiğini, yıllardır ne YK toplantısı ne de GK toplantısı yapıldığını, davalının …’nin zararına işlemlerde bulunduğunu, şirketin içinin boşaltıldığını, davacı … ile davalı … arasında farklı tarihlerde imzalanmış iki adet pay sahipleri sözleşmesi mevcut olduğunu, bunlardan birincisinin 26.04.2014 tarihli, ikincisinin ise 28.07.2017 tarihli olduğunu, davalıların bu protokole uymadıklarını, hükümlerini dolanmak için her tür muvazaalı ve hileli yolu kullandıklarını, davalı yan gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek için her tür yola başvurduğunu, davalı …’ün … A.Ş. ve … A.Ş.’ndeki temsil ve yönetim yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması yönünde ihtiyatı tedbir kararı tesis edilererk … A.Ş. ve … A.Ş.’ne kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU KARARI İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 03.03.2021 tarihli ara kararıyla; ”…Somut olayda davacı ortak tarafından ileri sürülen iddialar gözönüne alındığında, yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığına ilişkin dosyanın mevcut durumu itibariyle yeterli belge ve delil mevcut değildir. Ayrıca, bir tüzel kişiliğe kural olarak kayyım atanması, ancak kişiliğin organsız kalması halinde mümkündür. Eldeki davada, davalı şirkette ve dava dışı şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi davalı yöneticinin şirketi kasıtlı ve kötü niyetli olarak kötü yönetip, dava dışı şirketi veya davacıyı zarara uğrattıkları yaklaşık olarak ispat edilmemiştir. Davanın ilerleyen aşamalarında, toplanan deliller ışığında mahkemeden her zaman yeniden talepte bulunması mümkün olup, ara karar tarihi itibariyle yaklaşık ispat koşulu ve HMK’nun 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddi…” gerektiği gerekçesiyle, ihtiyati tedbir yoyula kayyım atanması talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlamış ve delillerin toplanması ve bilirkişi incelemesi yapılması safhasının sonuna kadar olan süreçte kayyım atanmasının hayati önem taşıdığını, Hem HMK’nın 389 vd. hükümleri uyarınca hem de TTK’nın 235.maddesi kıyasen uygulanmak suretiyle somut olayda kayyım atanmasının mümkün olduğunu, …’ün zarara uğratılan şirketin (…) YK başkanı ve münferiden tek yetkili temsilcisi olduğunu, davalı …’in ise faturaları düzenleyen firma olduğunu, …’ün aynı zamanda …’in YK başkanı ve münferiden tek yetkili temsilcisi olduğunu, …’ün temsil ve yönetim yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması yönünde tedbir kararı verilmesinin en azından onay kayyımı atanmasının hukuka uygun olacağını, somut olayda yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğini, İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddine dair ara kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davası olmakla, dava içerisinde tedbir talep edilmiştir. Davacı vekili, dava içinde HMK’nın 389.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talep etmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebi, davacının korunmaya değer yakın bir menfaatinin ihlal edileceği konusunda yeterli kanıt sunulmadığı, şirkette organ boşluğu bulunmadığı ve dava sonucunda elde edilecek hakkın ihtiyati tedbir yoluyla elde edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabı yazısında, … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinin …, …, yetkililerinin münferiden temsil yetkisine haiz … olduğu, …’ün göreve başlama tarihinin 30.10.2018 olduğu, ana sözleşme tarihinin 07.07.2014 olduğu hususları İTO’nun 05.03.2021 tarihli müzekkere cevabından anlaşılmaktadır. …’ün 30.10.2021 tarihine kadar münferiden temsile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği görülmektedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır (m. 389/1). Kanun, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Ancak, ihtiyati tedbir verilebilmesi için, HMK’nın 390/3.maddesi uyarınca, davacının, yaklaşık ispat koşulunu yerine getirmiş olması gerekir. Somut olayda; ilk derece mahkemesince talep dava açılış tarihi itibariyle değerlendirilmiştir. Tedbir talebinin değerlendirildiği aşama itibariyle dosyada kanaat oluşturmaya yeterli delil bulunmadığı gibi, inceleme tarihi itibariyle de deliller tam olarak toplanmamıştır. Dosyada bulunan mevcut delillerden, davalı ortağın şirketi işlevsiz hale getirdiği konusunda yaklaşık kanaat oluşmadığı gibi ticaret şirketlerinde asıl olan, şirketin seçilmiş yöneticileri eliyle yönetilmesidir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında, iddia kapsamında kanıtların toplanmasından sonra davacı tarafça yeniden tedbir talep edilmesi her zaman mümkündür. Mahkemece ara kararının verildiği aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin ret kararı isabetli bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.06.2021
KANUN YOLU:HMK’nun 362/1-f ve 391/son maddeleri gereğince kesin karardır.