Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/76 E. 2021/225 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/76
KARAR NO: 2021/225
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2017
NUMARASI: 2014/610- 2017/114 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucu verilen hükme karşı davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. HD tarafından mahkememizin hükmünün bozulması üzerine HMK’nın 373.maddesi maddesi uyarınca yapılan duruşma sonucunda işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; Bakırköy Belediye Başkanlığı tarafından “…” projesi kapsamında, ilçede yaşayan vatandaşlara Bakırköylü kimlik kartı verildiğini ve bu şekilde “…” üyelerinin acil sağlık hizmetinden yararlandırıldığını, bakkartların taşıma işini ihale ile davalı …’ne verildiğini, taşıma işinin ise diğer davalı … Hizm. Ltd. Şti. tarafından gerçekleştirildiğini, oysaki “…” projesi çerçevesinde dağıtılan gönderilerin 5584 sayılı Posta Kanunu ve mevzuatı gereğince müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin posta tekeline aykırı hareket edilerek haksız kazanç sağlandığından 5584 sayılı Yasa’nın 59. maddesine göre, davalıların sorumlu olduğunu, taşınan kart sayısının, her bir gönderinin ağırlığının tespit edilemediğinden gerçek zararın tespitinin mümkün olmadığını ileri sürerek, posta tekeline aykırı faaliyetleri sonucunda muarazanın men’ine, zararın tespitine ve davalılardan şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 17.11.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davalılarca müvekkilinin posta tekeline aykırı taşıma yapmaları nedeniyle 120.400 adet kart için heaplanan 662.200,00 TL toplam taşıma bedelinin 5584 sayılı Posta Kanunu’nun 59. maddesine göre, 4 katı tutarı olan 2.648.800,00 TL müvekkilinin alacağının doğduğunu belirterek 50.000 TL olan davadaki talebini toplamda 2.648.800,00 TL üzerinden ıslah edilerek 2.648.800,00 TL alacağının, davalıca gönderilerin kabul tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … Hizm. A.Ş. Vekili savunmasında özetme; davacı tarafça dayanılan 5584 sayılı Posta Kanunu’nun yürürlükten kaldırıldığını, müvekkili şirketin sağlık hizmeti verdiğini, dağıtım işini yapan firma olmadığını, dolayısıyla müvekkiline davada husumet düşmediğini, müvekkili şirketin Kamu İhale Kanunu kapsamında 2012 yılı itibari ile “…” sahibi kişilere acil sağlık hizmeti sağlanması ve süresi dolanların yenilenmesi işini üstlendiğini, diğer davalı şirket tarafından dağıtımı yapılan kartların, haberleşmeye ilişkin hiçbir bilgi veya işaret taşımadığını, mektup şeklinde taşıma olarak kabul edilmediğinden mevzuata aykırı bir taşıma olmadığını, ayrıca diğer davalının kartların dağıtımını yapmak için bakanlıktan yetki belgesi aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, ıslah ile artırılan kısım için TBK’nun 72. maddesine göre, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek, zamanaşımı definde bulunmuştur. Davalı … Ltd. Şti. Vekili savunmasında özetle; müvekkilinin posta tekeli dışında gönderileri dağıttığını, bu bağlamda davalı şirket adına bir kısım broşür dağıtım işini gerçekleştirdiğini, 5584 sayılı Kanun’da öngörülen hükmün cezai bir müeyyide olup, işbu davada talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda, 02/03/1950 tarihli 5584 sayılı Posta Kanunu ile tanımlanan ve Posta Telgraf Teşkilatı İşletmesi Genel Müdürlüğü (PTT)’nün tekelinde bulunan gönderiler, sadece PTT tarafından toplanır ve dağıtılır. Bu gönderiler, yetki belgesi tarafından kendi nam ve hesaplarına toplanamaz ve dağıtılamaz. 5584 sayılı posta kanunun 1. maddesinin a) bendi, açık ve kapalı mektuplar, kartlar, gazeteler ile belli zamanlarda çıkan dergiler, kitaplar, her türlü basılmış kağıtlar, küçük paketler, değer konulmuş mektuplar ve kutular, değer konulmuş veya değer konulmamış posta kolileri ve tebliğ kağıtları, kabul etmek, taşımak ve dağıtmak hükmünü ihtiva etmekte olup Posta Kanunu’nun “Posta Tekelini Bozma” başlıklı 59. maddesinin 2. bendi ise “bu sebepler ile verilmemiş olan posta ücretleri de 4 kat alınıp 3/4’ü kaçağı tutana verilir” hükmünü içerdiği, somut olayda davaya konu gönderilerin davacı tarafın taşıma alanı ve tekeli içerisinde kaldığı, davalı … Hizmetleri. Ltd. Şti.’nin taşıdığı toplam kart adedinin 120.400 olduğu, diğer davalıya ait taşınan 1 adet acil sağlık hizmeti kartı ağırlığının 5 gram olduğu, PTT tarafından gönderilen ücret tarifesine göre herbir kartın taşıma bedelinin 5,50-TL olduğu anlaşılmış olup, her ne kadar teslimatı gerçekleştirilen kart adedinin 88.400 olduğu belirtilmiş ise de teslimatı yapılmış veya yapılmamış olan toplam taşınan kartın 120.400 adet olduğu belirlendiğinden ve taşınan toplam kart miktarı üzerinden zarar miktarının tespiti gerektiği, 120.400 adet toplam taşınan kart x 5,50-TL=662.200,00-TL olduğu, Posta Kanunu’nun 59. maddesinin 2. bendinde “Bu sebeplerle verilmemiş olan posta ücretleri de 4 kat alınıp 4/3 kaçağı tutanağına verilir” hükmü amir olduğundan, 662.200,00-TLx4= 2.648.800,00-TL olarak belirlendiği, davalıların bu miktardan sorumlu oldukları gerekçesiyle, ıslah doğrultusunda davanın kabulüne, 2.648.800,00 TL’nin ıslah tarihi olan 17/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, taraflar arasındaki muarazanın men’ine, davalıların posta tekeline aykırı işlemlerinin men’ine karar verilmiştir. Bu karara karşı, sadece davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacının taşınan kart sayısının dört katı olarak tazminini dilekçenin netice-i talep kısmında belirtmediği halde mahkemece kart sayısının dört katı oranındaki tazminat bedeline hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu, 2-Islahla talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, TBK’nın 72. maddesine göre, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, 3-Davaya konu bakkartların isimsiz ve numarasız olup haberleşme mahiyeti taşımadığını, bu sebeple davacının tekelinde olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda neden tekel sahasında kaldığına dair değerlendirmenin yapılmadığını, 4-Hesaplamanın hatalı olduğunu, posta gönderisi yerine kargo gönderi tarifesinin baz alındığı gibi toplu dağıtıma ilişkin ücretlerin davacı taraftan sorularak, hesaplamanın buna göre yapılması gerektiğini, taşınan gönderilen bir kısmının broşür olmasına rağmen bu hususun gözardı edildiğini, zira broşür dağıtımının posta tekeline girmediğini, hesaplamada fahiş hata yapıldığını, rapora itirazlarının karşılanmadığını, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, istinafa cevap dilekçesinde özetle; posta tekeline aykırı taşımada taşıyanın ve taşıtanın ne kadar masraf ödediğinin, ne kadarlık maliyet yaptığının ya da kâr elde ettiğinin bir öneminin bulunmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığını, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın doğru olduğunu, davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 5584 sayılı Posta Kanunu’na dayalı maddi tazminat ve muarazanın men’i istemine ilişkindir. Davacı, 5584 sayılı Posta Kanunu’nun 1. ve 2., Posta Tüzüğü’nun ilgili maddeleri ile müvekkiline posta tekeli hakkı tanındığını, davalıların dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığının “…” projesi dahilinde ilçede yaşayan vatandaşlara acil sağlık hizmetlerinden yararlanmaları amacıyla çıkarttığı kimlik kartı gönderilerini taşıyarak posta tekelini ihlal ettiğini ileri sürerek, davalının, davacının tekel hakkına yaptığı müdahalenin önlenmesini ve maddi zararının tespiti ile belirsiz alacak davası olarak şimdilik 50.000,00 TL maddi zararının tahsilini istemiş, davalılar, posta tekelini ihlal sayılacak bir eylemlerinin olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı ….A.Ş vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davalı … vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstinaf incelemesi için mahkememize gelen dava dosyası 2018/394 Esas numarasını almıştır. Anılan dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, 2018/394 E- 2019/133 K sayılı, 31.01.2019 tarihli hükümle; “…A-Davalı …Ltd.Şti. yönünden ilk derece mahkemesince verilen 2014/610 E. – 2017/114 K.sayılı, 16.02.2017 tarihli hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden, bu davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, B-Davalı …Ş. aleyhindeki dava yönünden; Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu hükmünün bu davalı yönünden kaldırılmasına, bu davalı hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davalı … aleyhindeki davanın kısmen kabulü ile 120.400,00 TL alacağın, ıslah tarihi olan 17.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Yasa’nın 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte ve hakkındaki hüküm kesinleşen diğer davalı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, bu davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 2-Bu davalı hakkındaki fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine, 3-Taraflar arasındaki muarazanın menine, davalının posta tekeli hakkına aykırı yapılan işlemlerin menine,…” karar verilmiştir. Mahkememizin bu hükmüne karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine; temyiz incelemesi yapan Yargıtay 11. HD’nin 2019/1730 Esas – 2020/5161 Karar sayılı, 18/11/2020 tarihli ilamıyla, mahkememizin anılan hükmü bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamında; “…Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. 1-HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçe sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da incelemesinde gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, temyiz incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, hükmün gerekçe ile çelişmemesi esastır. Dava, davacı … A.Ş.nin posta tekelinin ihlal edildiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm davalı … Hiz. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkmesince incelenmiştir. Mahkemece, kararın gerekçesinde, davacının mahrum kaldığı 120.400,00TL’dan davacının yükleneceği 18.060,00TL yönetim giderinin mahsubu sonucunda davacının mahrum kaldığı kâr miktarının 102.340,00TL olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı ifade edilmişken, hükmün B-2. bendinde ise gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak ve kararın infazında tereddüte sebebiyet verecek şekilde, davalı … Hiz. A.Ş. aleyhindeki davanın kısmen kabulü ile 120.400,00TL alacağın temerrüt faizi ile davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmuştur. Bu durum karşısında, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki içerecek şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle resen bozulması gerekmiştir. (2) Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA…” karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı izerine mahkememizce HMK’nın 373. maddesi uyarınca duruşma açılarak taraf beyanları alınmış, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Uyulan Yargıtay bozma ilamı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda: Davalı …Şirketi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamış olup, hakkındaki ilk derece mahkemesi hükmü kesinleşmiştir. Somut olayda, dava konusu maddi tazminata yönelik talep, belirsiz alacak davası mahiyetinde olup, davanın da belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş olmasına göre, yargılama sırasında alacağın belirlenmiş olması durumunda davacı tarafça müddeabihin artırılmasının, mahiyeti itibari ile ıslah olarak değil, HMK’nın 107/2. maddesi uyarınca talep artırımı olarak kabulü gerekir. Bu durumda, davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı süresi dolmadığndan, zamanaşımına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. 5584 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde “Açık ve kapalı mektuplar, kartlar, gazetelerle ve belli zamanlarda çıkan dergiler, kitaplar, her türlü basılmış kitaplar, küçük paketler, değer konulmuş mektuplar ve kutular, değer konulmuş veya konulmamış posta kolileri ve tebliğ kağıtları kabul etmek, taşımak ve dağıtmakla” PTT idaresinin görevli kılındığı, 2. maddesinde ise açık ve kapalı mektuplar ile üzerlerinde haberleşme mahiyetinde yazı bulunan kartlar posta tekeli olarak kabul edilmiş olup Posta Tüzüğü’nün 10. maddesinde mektup tanımının yapıldığı, bu tanıma uyan gönderilerin zarf içinde bulunup bulunmamalarının niteliklerini değiştirmeyeceği belirtilmiştir. Posta tekelline konu gönderilerin PTT dışında gerçek ve tüzel kişiler tarafından kabul, taşıma ve dağıtımı yasaklanmış ve 5584 sayılı Yasa’nın 59. maddesi uyarınca tekele aykırılığın idari para cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı … Hizm. A.Ş.’nin dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığının “…” projesi kapsamında ilçede yaşayan vatandaşlara acil sağlık hizmetlerinden yararlanması işine ait ihaleyi kazanıp sözleşme yaptığı, proje kapsamında hizmetten yararlanacak kişilere çıkartılan kimlik kartı gönderilerinin taşınması işini diğer davalı … Ltd. Şti.’ne yaptırdığı ihtilafsız olmasına göre, mektup ve kartların açık ve kapalı gönderilmesine bakılmaksızın, mektup kabul edileceğinden, sözleşme kapsamında yapılan bu gönderilerin, davacıya ait posta tekeli hakkına aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Aynı zamanda posta tekeline aykırı davranmak suretiyle kanunla tayin edilmiş bulunan iş hayatı şartlarına riayet edilmemesi nedeniyle eylemin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 57/10. maddesinde düzenlenen haksız rekabet hali mevcuttur (6102 Sayılı TTK’nın 55/1-e). İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı davalı tarafça gerekçeleri gösterilmek suretiyle itiraz edilmiş ise de itirazları karşılamayan, denetime de elverişli olmayan bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre maddi tazminatın belirlenip hüküm altına alınması doğru olmadığı gibi tazminat tutarının belirlenmesinde, 5584 sayılı Yasanın 59. maddesindeki idari para cezasına ilişkin düzenlemenin tatbiki de doğru görülmemiştir. Bu nedenle, maddi tazminat yönünden davacının posta tekel hakkını ihlalden dolayı doğan zararının gerçek miktarının tespiti amacıyla, davaya konu gönderilerin tespiti ile gönderilerin davacıya getireceği maliyetlerin de düşülmesi suretiyle, davacının mahrum kaldığı kâr kaybının tespiti için Dairemizce resen seçilen bilirkişiden rapor alınmıştır. Dairemizce, duruşma açılarak dosya resen seçilen mali müşavir ile taşıma ve lojistik uzmanı bilirkişilerden oluşan heyet tarafından müştereken düzenlenen 29.11.2018 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda; gönderiye konu örnek kartlarda isim ve numara yer aldığı, ancak söz konusu kartların kurye ile kimlik karşılığı teslim edilmesini gerektirecek herhangi bir özelliğinin (üzerinde herhangi bir çip ve benzeri) belirlenemediği, davaya konu kartlar doğrudan adreslere teslim edilmiş olup, kişiye kimlik ve imza karşılığı teslimin olduğuna dair dosya kapsamında herhangi bir vesaik bulunmadığı, dolayısıyla davalılar tarafından dava dışı kurumdan alınan ihale sonucunda yapılan dağıtım hizmetinin kurye/kargo hizmeti olarak değerlendirilmemesi gerektiği, davalı …Ltd. Şti.’nin yapılan dağıtım ile ilgili birim başı KDV dahil 0,47 TL ücret karşılığında taşıma işlemlerini gerçekleştirmiş olduğu dikkate alındığında, davaya konu dağıtım işinin davacı tarafından yapılması durumunda dağıtım işinin PTT kargo tarafından değil PTT mektup postası servisi aracılığıyla gönderilmesinin uygun olacağı, davacının verdiği tarifeye göre 2012 yılında dava konusu posta mektup hizmeti ile ilgili bedelin tarifeye göre 20 grama kadar 1,00 TL olduğu, davalıların sözleşme kapsamında dağıtıma çıkarttıkları mektup adedinin 120.400 adet olduğu dikkate alındığında davacının mahrum kaldığı gelirin 120.400,00 TL olabileceği, davacının mahrum kaldığı gelirden dava konusu dağıtım hizmetin verilmesi durumunda yükleneceği dağıtım giderinin ve maliyetlerin 18.060,00 TL olacağı, bu maliyetin düşülmesi sonucu davacının mahrum kaldığı kâr miktarının 102.340,00 TL olarak hesaplandığı, davalı tarafça sunulan mail yazışmasına göre, 90.000-10.000 adetli posta mektubu taşımalarında tarife üzerinden %40 indirim uygulanacağına dair beyanları ile ilgili değerlendirme ve takdirin Mahkemeye ait olacağı, söz konusu indirimin Mahkeme tarafından uygun bulunması durumunda, davacının mahrum kalacağı karın (120.400,00 adet 0,60 =72.240,00 TL – 18.060,00 TL) 54.180,00 TL olabileceği belirtilmiştir. Bu rapor mahkememizce denetlenerek hükme esas alınmıştır. Bu durumda, bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, uyuşmazlığa konu gönderilerin kurye/kargo hizmeti olarak değil, posta mektubu olarak değerlendirilmesinin somut olayın özelliğine uygun düştüğü sonuç ve kanaatine varılmıştır. O halde, davacı kurum tarafından dosyaya sunulan 2012 yılına ilişkin tarifeye göre, posta mektup hizmeti ile ilgili bedelin tarifeye göre 20 grama kadar 1,00 TL olarak belirlendiği, dağıtıma çıkartılan mektup adedinin 120.400 adet olduğu dikkate alındığında davacının mahrum kaldığı gelirin 120.400,00 TL olarak hesaplandığı; bu tutardan, davacı kurumun dava konusu dağıtım hizmeti verilmesi durumunda katlanacağı 18.060,00 TL maliyetin mahsubu sonucunda, davacının mahrum kaladığı kâr miktarının 102.340,00 TL olduğu belirlenmiştir. Dosyaya sunulan resmi tarifede, belli miktar aralığında (90.000-100.000 adet gibi) posta mektubu taşımalarında herhangi bir indirim öngörülmediğinden, davalı tarafça sunulan mail yazışmasındaki 90.000-100.000 adetli posta mektubu taşımalarında tarife üzerinden %40 indirim uygulanacağına dair beyanlara itibar edilmemiştir. Dairemizce alınan bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli olduğu gibi, ilk derece yargılamasında alınan raporda, uyuşmazlığa konu gönderinin niteliği -kurye yada posta gönderisi vb. gibi- konularda herhangi bir tespitte bulunulmadığından raporlar arasında çelişkiden sözedilemeyeceğinden, bu yöndeki davacı tarafın itirazı yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçe doğrultusunda, davacının mahrum kalacağı kâr miktarının 102.340,00 TL olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, faiz başlangıç tarihi de istinaf edenin sıfatı, usuli kazanılmış haklar ve aleyhe hüküm verme yasağı gözetilerek, ıslah tarihi olarak belirlenmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle ve uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda, davalı ….A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu davalı yönünden kaldırılarak davanın esası hakkında mahkememizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalı …Ltd.Şti. yönünden ilk derece mahkemesince verilen 2014/610 E. – 2017/114 K.sayılı, 16.02.2017 tarihli hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden, bu davalı hakkında yeniden hüküm verilmesine yer olmadığına, B-Davalı … aleyhindeki dava yönünden; Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu hükmünün bu davalı yönünden kaldırılmasına, bu davalı hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davalı … aleyhindeki davanın kısmen kabulü ile 102.340,00 TL alacağın, ıslah tarihi olan 17.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Yasa’nın 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte ve hakkındaki hüküm kesinleşen diğer davalı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, bu davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 2-Bu davalı hakkındaki fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine, 3-Taraflar arasındaki muarazanın menine, davalının posta tekeli hakkına aykırı yapılan işlemlerin menine 4-Taraflar arasındaki muarazanın menine, davalının posta tekeli hakkına aykırı yapılan işlemlerin menine, 5-Kesinleşen hükümle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, ilk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gerekli 180.939,53 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 45.234,90 TL’nin düşümü ile bakiye 135.704,63 TL harcın (6.988,38 TL kısmı yönünden davalı … sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, b-Davacı tarafından yapılan 45.262,95 TL peşin harç gideri, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 257,00-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 17.919,95 TL yargılama giderinin (davalı …’nin sorumluluğu 895,99 TL ile sınırlı olmak kaydıyla ) davalılardan alınarak davacıya verilmesine, c-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla Avukatlık ücret tarifesi uyarınca taktir olunan 70.182,00-TL nispi ücreti vekaletin (davalı …’nin sorumluluğu 13.672,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılardan alınarak davacıya verilmesine, d-Davalı …Ş. kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davanın reddedilen bölümü üzerinden hesaplanan 109.661,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 6-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalı … A.Ş. tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, bu davalı tarafından yatırılan 31,40 TL maktu ve 11.310,00 TL nisbi istinaf harcının talep halinde bu davalıya iadesine, b-Davalı … tarafından harcanan 85,70 TL istinaf başvuru harcı ve 3.342,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 3.427,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine, c-İstinaf yargılaması duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden AAÜT’ne göre belirlenen 4.080,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalı … …A.Ş.’ye verilmesine, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; Davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzlerine karşı, hakkındaki hüküm kesinleşen davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren ikişer haftalık süreler içinde temyiz yolu açık olmak üzere ve oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/02/2021
KANUN YOLU:HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren ikişer haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.