Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/744 E. 2022/1671 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/744
KARAR NO: 2022/1671
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2018/676 Esas – 2021/198 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket olan … A.Ş.’nin ülke çapında fall, Türkiye’nin öncü akaryakıt dağıtım şirketlerinden olduğunu, müvekkili ile davalı arasında 18/09/2013 tarihinde 5 yıl süreli bir Bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre …, Davalıya akaryakıt ve diğer petrol ürünlerini ikmal edecek, davalı da sözleşme şartlarına göre münhasıran …’ten mal tedarik edip… Mahallesi … Yolu Üzeri, Reşadiye / Tokat adresinde mukim kendi akaryakıt istasyonunda son tüketicilere satacağını, davalının BAY / … numaralı bayilik lisansının Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 17/1-ç maddesine uygun olarak lisans sahibinin yani davalının talebi üzerine 01/09/2014 tarih ve 30478 sayılı Enerji Piyasası Kurulu kararı ile sonlandırıldığını, …’in 08/09/2014 tarihli noter ihtarnamesi ile Bayilik Sözleşmesi’nin fesholduğunu Davalıya bildirdiğini, sözleşmenin davalının bayilik lisansının kendi talebi ile EPDK tarafından iptali sebebiyle fesholması üzerine … muaccel hale gelen alacaklarını davalıdan faturalar ile talep ettiğini, bu faturaların; 1-49.381,84-TL tutarlı motorin faturası: davalıya ikmal edilen 10.386 KG motorine karşılık kesildiğini,2-354,00-TL tutarlı Otomasyon (İletişim Hizmetleri) Faturası: ilgili bayilik sözleşmesinin 26. Ve dilekçede eklenmiş olan protokolün 6. Maddesi uyarınca davalının istasyonundaki her türlü sistem ve ekipmanla ilgili periyodik muayene ve kontrolleri yaptırma yükümlülüğünün bulunduğunu, otomasyon bu yükümlülüğün yerine getirilmesi, arızaların bildirilmesi ve sair işlemler için davalının aldığı bir hizmet olduğunu, davalının bu hizmetten yararlandığı Ağustos 2014 dönemine ait ödenmeyen toplam hizmet bedeli faturasıdır olduğunu,3-514,48-TL tutarlı Hortum – Tabanca Faturası: İstasyonda kullanılan hortum ve tabancaların statik iletkenliğinin sağlanması için davalıya verilen mühendislik hizmetine ilişkin fatura olduğunu,4-3.186,00-TL tutarlı Tank Pompa Otomasyon Sökümü Yansıtma Faturası: Davalının sözleşmenin sona ermesinden itibaren ariyeten aldığı malları derhal iade ve teslim ile mükellef olduğunu, davalının iade yüküm ve sorumluluğu kapsamında yapması gereken işlemlerin … tarafından yapıldığını, bu sebeple söküm bedellerinin asıl sorumlu olan davalıya yansıtıldığını,5-5.451,60-TL tutarlı Eksik Düzenlenen Otomasyon ve İletişim Bedeli Faturası: İçerik olarak iki numaralı fatura ile aynı olduğunu, eksik kesildiği fark edilince toplu kesildiğini,6-47.200,00-TL tutarlı Kanopi ve Saha Betonu Faturası: İstasyon kurulurken … tarafından yaptırılan Kanopi ve dökülen … için yapılan harcamaya ilişkin fatura olduğunu,7-11.963,35-TL kalan tutarlı Motorin Faturası: Davalıya ikmal edilen 6.042 kg motorine karşılık kesilen faturanın ödenmeyen kısmı olduğunu,Yukarıda detayları verilen faturaların ödenmemesi üzerine müvekkil şirketin davalının aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile bir takip başlatıldığını, davalının bu takibe itiraz ettiğini,Yukarıda açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarının mahfuz olması kaydıyla davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü nezdinde açtıkları … Esas numaralı takipe yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacının alacağının olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen faturalara ilişkin olarak 1. Maddedeki alacak olarak gösterilen meblağın ödendiğini, 7. Maddesinde belirtilen 11/08/2014 tarihli 11.967,35-Tl tutarındaki malın alınmadığını, aynı tarihte böyle bir malı diğer ayı gün alınan mallarla bir tankere sığdırmanın mümkün olmadığını, 4 ve 5. Maddesindeki otomasyon- söküm yansıtma ve iletişim bedeli olarak istenen meblağların farazi olup talep edilmemesi gerektiğini, istasyonun 01/09/2014 tarihinde kapandığını, 2018 yılında başka bir firmadan alınan bayilik ile faal hale geldiğini, bu durumda 28/02/2017 ve 22/06/2015 tarihlerinde otomasyon sökümü yansıtma ve eksik düzenlenen otomasyon ve iletişim bedeli olarak talepte bulunamayacağını, faturaların gerçeği yansıtmadığını, davacının bayiliği fesih ettikleri için bu durumu sindiremediğini, olmayan satım ve hizmetler için fatura düzenlediğini, müvekkilinin davacıya borcu olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça, davalı aleyhine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 02.04.2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, 09.04.2018 tarihinde ödeme emrinin usulünce tebliğ edildiği, 12.04.2019 havale tarihli itiraz dilekçesi ile birlikte borca, ferilere itiraz edildiği, 130.07.2018 tarihinde de Yasal 1 yıllık süresi içerisinde Mahkememizdeki iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Yargılama aşamasında taraf teşkili sağlanarak, taraflarca usulüne uygun olarak bildirilen deliller toplanılmış ve dosyamız bilirkişiye tevdii edilerek 29.07.2019 tarihli asıl ve 23.02.2020 tarihli ek bilirkişi raporları dosyamız arasına alınmıştır. Tüm dosya kapsamı, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli asıl ve ek bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 18.09.2013 tarihli akaryakıt dağıtım sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin varlığı, feshi ya da sözleşmedeki imzalar konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlığın olmadığı, davalının lisansının, Enerji Piyasası Kurulunun 01.09.2014 tarih ve 30478 karar sayılı kararı ile sona erdiği, bu sebeple de lisansı ortadan kalkan davalıyla yapılan sözleşmenin, davacı tarafça 08.09.2014 tarihli ihtarnameyle feshedildiği, taraflar arası sözleşme hükümleri doğrultusunda da davacı tarafça satış ve teslimatları yapılan emtia bedellerinin tahsili yolunda uyuşmazlığa konu icra takibinin başlatıldığı, asıl ve ek bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının, talep ettiği emtia bedellerine yönelik tanzim ettiği faturaları, ticari defterlere ve Türk Muhasebe Sistemi uygulamasında kullanılan ve başka sistem olmayan Tekdüze Muhasebe Sistemi İlkelerine göre işlendiği, tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre davacının talep edebileceği alacak miktarı hesaplanmış olup bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüyle kısmen kabul edilen alacak tutarı yönünden likit bir alacağa kötüniyetle icra takibine itirazda bulunan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup dava tümüyle reddedilmediğinden, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında, davalı-borçlunun yaptığı itirazların kısmen iptaline, icra takibinin; 514,83-TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilerek icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Alacak tutarının %20’si üzerinden hesaplanan 102,96-TL icra inkar tazminatının, davalı-borçludan alınarak davacı-alacaklıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilin akaryakıt bayisi iken kendi isteği ile EPDK’ya başvurup lisansını sona erdiren ve dolayısıyla Bayilik Sözleşmesinin de süresinden önce sona ermesine yol açan davalının müvekkiline ekli tabloda yer aldığı şekilde toplam 118.051,27 TL borcu bulunduğunu, Gerekçeli kararın esasen herhangi bir gerekçe içermediğini, hükme esas alınan hatalı bilirkişi raporunun tekrarından ibaret olduğunu, kök ve ek rapora beyanlarında dosyanın konusunda uzman yeni bir heyete tevdii ile yerinde inceleme yapılarak rapor alınması taleplerinin mahkemece dikkate alınmadığını, zaten hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hatalı olduğunu, Tüm alacaklarının Bayilik Sözleşmesine dayalı faturalı alacaklar olduğunu, bilirkişinin hatalı raporunun ilk derece mahkemesini de yanılttığını ve hatalı bir hüküm kurulmasına sebep olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tüm talepleri yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik ilişkisi kapsamında kesilen faturalara dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, taraflar arsındaki bayilik sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek, sözleşme ve protokol hükümlerine de dayanarak davalı adına düzenlenen takip konusu faturalar kapsamında alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise borçlu olmadığını savunmuştur. Davacı davalı adına farklı hizmet ve mal alımlarına dayalı olarak düzenlediği faturalar kapsamında takip başlatmış, davalının takibe itirazı üzerine eldeki dava açılmıştır. İlk derce mahkemesince yazılan gerekçede, alınan bilirkişi kök ve ek raporundaki sonuçlara işaret edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Dosyaya kazandırılan kök ve ek rapor sonucu itibariyle farklı olduğu gibi, mahkemece davacının her bir alacak talebinin kabul ve reddi nedenlerinin de gerekçede gösterilmediği anlaşılmaktadır. Davacı vekilince de bu husus istinaf nedeni yapılmıştır.Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Anayasa Mahkemesinin 01/02/2017 tarihli, 2014/12158 başvuru numaralı kararında belirtildiği üzere, “Anayasa’nın 36.maddesi ile güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Başvuru konusu olayda tespit edilen ihlal, adil yargılanma hakkının unsurlarından olan gerekçeli karar hakkının ihlal edilmesinden kaynaklanan ve ihlalin yeniden yargılama yapılarak kaldırılmasında hukuki yarar bulunduğundan, 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin 2 numaralı fıkrası gereğince ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir” denilmiştir. Böylece, gerekçesiz karar verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiği Anayasa Mahkemesince ortaya konulmuştur. Somut olayda istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararında, yukarıda açıklandığı üzere davacının her bir fatura konusu alacak talebinin reddi yönünde gerekçe bulunmamaktadır. Yani ilk derece mahkemesi iddia ve savunma doğrultusunda delil değerlendirmesi yapmamıştır. Karar, bu haliyle istinaf incelemesine elverişli değildir. HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca göre karar kesindir.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ: 09.12.2022