Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/738 E. 2021/725 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/738
KARAR NO: 2021/725
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI: 2014/861E. 2017/621K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit- Alacak- Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasından alım satım sözleşmesinin bulunduğunu, 178.622,76 TL karşılığında 22 ton kompost tesliminin davalıca üstlenilmiş olduğunu, davacının davalıya 14 adet çek keşide ettiğini, Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/56 değişik iş sayılı dosyası ile yapılan tespitte kompostların tamamının ayıplı olduğunun tespit edildiğini, davalıya toplamda 96.250,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan tespitte müvekkilinin 113.603,00 TL zarara uğradığının tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 96.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline, henüz ödemesi yapılmamış olup, ancak davalıya kompostlar karşılığı teslim edilen … Çetin Emeç şubesi, 22/01/2013 tarih, … çek no, 15.840,00 TL bedelli, …nsbank Çetin Emeç şubesi, 29/01/2013 tarih, … çek no, 15.840,00 TL bedelli, … Çetin Emeç şubesi, 30/01/2013 tarih, … çek no, 15.840,00 TL bedelli, … Çetin Emeç şubesi, 05/02/2013 tarih, … çek no, 15.840,00 TL bedelli ve … Kavaklıdere şubesi, 22/01/2013 tarih, … çek no, 15.840,00 TL bedelli çeklerin bedelsiz kaldığının tespitine, davalı tarafından ayıplı mal teslim edilmesi sonucu uğradıkları zarara ilişkin olarak şimdilik 113.000,00 TL’nin avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; malların ayıplı olduğuna ilişkin ihbar yapılmadığını, kompostun ayıplı olduğuna ilişkin durumun tespiti için bilirkişi raporu alınması gerektiğini, 02/11/2012-03/11/2012 tarihleri arasında verimlilik değerleri apaçık ortaya çıkmış iken davacının, müvekkilinden sonraki zamanlarda sekiz parti kompost almaya devam ettiğini, son teslimin 28/11/2012 tarihinde yapıldığını ve geçen uzun zaman nedeniyle verimliliğin satılan komposttan kaynaklandığının saptanamayacağı, ayrıca verimliliğin kompost kalitesi dışında bazı sebeplerden ötürü de beklenenin altına düşebildiğini, davacının aldığı komposttan 50.790 kg mantar ürettiğini beyanla 113.603,00 TL tutarındaki kâr mahrumiyetini ayrıca talep etmesinin sebepsiz zenginleşmeye neden olacak haksız bir talep olduğunu, müvekkilince zaman zaman rekabet koşulları gereği davacıya bedelsiz olarak 40 ton kompost verilmiş olduğunu, davacının zararı hesaplanırken 40 ton komposttan ortalama %15 verim sağlandığı düşünülerek bu indirilerek değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Yapılan yargılama sonucu toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinden; gerek davacı tarafça yaptırılan delil tespiti bilirkişi raporu, gerekse mahkememizce bilirkişiler …, … ve …’dan alınan bilirkişi raporları, dosya kapsamında sunulan bilgi ve belgeler itibariyle; oluşa, işin fen ve tekniğine ve bilimsel verilere uygun ve raporun denetime el verişli olması itibariyle hükme esas alınabileceği kanaatine varılmış olup, buna göre; davacıya ait mantar işletmesinde partiler halinde ilk kısım tesilatı 24/09/2012, son kısım teslimatının ise 28/11/2012 olduğu davalı … AŞ.’den alınan ve üretimde kullanılan kompostların ayıplı olması sonucu bu işletmenin 113.603,00-TL tutarında eksik ürün verimi alınması sonucu kâr mahrumiyeti zararına uğradığı, davalının satımdaki ayıplı ifa nedeniyle davacının bu zararını karşılaması gerektiği, davacının ayıplı ürün nedeniyle verimsiz de olsa ürün alarak bu ürünü satımı sonucu kar kaybına uğramakla birlikte, ticari faaliyetinin gereği işi yapabildiği, satılanın istihlak edilen meta olması nedeniyle satılanın iadesi ile semenin istirdatının dava konusuna ilişkin olarak uygulanamayacağı, bu durumda kompost için satıcıya ödenen bedelin geri istenemeyeceği ve ödenmemiş olan çek bedellerinin ise davalı tarafa ödenmesi gerektiği, TBK 223. maddesinin 2. Fıkrasına göre satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde herhangi bir süreden bahsedilemeyeceği belirtildiğinden, dava ile ilgili yapılan ihbar için herhangi bir zamanaşımının da söz konusu olmadığı, ayrıca alıcılar ile satıcılar arasında uzun zamana yayılan ve güven ilkesine dayalı bir ticari ilişki var ise, alınan mal güvenilir mal diye alındığından ve alındıktan kısa bir süre sonra tahlil için laboratuvara gönderilemeyeceği nedenleriyle davacının davasının, kar mahrumiyeti talebine ilişkin olarak, bu konudaki talep miktarı da gözönüne alnarak taleple bağlı kalınmak suretiyle kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davacının taraflar arasındaki satışa konu kompostlardaki ayıp nedeniyle yeterli verim alamamasından kaynaklı zararı olan 113.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalıya kompost satışı nedeniyle verilen çeklerden dava tarihi itibariyle henüz ödemeleri yapılmayanların bedelsiz kaldığı iddiası ile bu çekler nedeniyle borçlu olunmadığı yönündeki talep ile ödemesi yapılanlara ilişkin olarak yapılan ödemelerin istirdadına ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davacı tarafın, müvekkili şirketten 24/09/2012 ve 28/11/2012 tarihleri arasında satın alınmış olan 22 parti kompost malzemenin akabinde, ilk olarak 30.11.2012 tarihinde Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesine başvuruda bulunarak 2012/56 D .İş nolu dosya ile tespit talebinde bulunduğunu, sonrasında ise 18.03.2013 tarihinde Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesine başvuruda bulunarak 2013/20 D.İş nolu dosya ile tespit talebinde bulunmuş olduğunu, dava dışı yokluklarında yapılmış olan bu tespit raporlarından 2012/56 D.İş nolu dava öncesi düzenlenmiş bilirkişi raporuna ilişkin olarak süresi içerisinde cevap dilekçesinde itiraz ettiklerini, Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/20 D.İş nolu tespit raporu ise davanın ikame edillmiş olduğu tarihten iki ay sonra, davalı tarafından satışı gerçekleştirilen kompost malzemenin üretiminin bitmesinden sonra yapılmış bir tespit olup hükme esas alınmasının doğru olmadığını, 27.02.2013 tarihinde davaya ilişkin sunmuş oldukları ilk cevap dilekçesinde ayrıca yargılama esnasında sunulan 20.05.2013 tarihli dilekçesinde bu hususa ilişkin itirazlarının mevcut olduğunu, bu sebeplerle, ilk derece mahkemesinin itiraza uğramış haksız Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/56 D.İ, ve 2013/20 D.İş nolu dosyalarını hükme esas almış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin hükmü oluştururken davacıya ait mantar işletmesine teslim olunan ilk kısım kompost malzemenin teslim tarihinin 24.09.2012 son kısım malzemenin ise 28.11.2012 olduğunu kabul ederek kâr mahrumiyetinin kabulüne karar verildiğini, dava öncesinde düzenlenen bilirkişi raporunda 01.10.2012 fatura tarihli kompost malzeme esas alınarak 19 Parti malın ayıplı olduğu kabul edilerek 113.000 TL kâr mahrumiyeti hesap edildiğini, İlk derece mahkemesinin, akademik unvana sahip bilirkişi hocaları bilimsel verilerle inceleme yaptığı mantar yetiştiriciliğine ilişkin kitaplara atıflar yaparak düzenlenmiş olan raporu hiçe sayarak, yetersiz ve eksik şekilde, akademik unvanı bulunmayan ziraat mühendisleri tarafından düzenlenmiş raporu hükme esas almasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Tespite konu edilmiş olan kompostların 01/10/2012 ile 28/11/2012 tarihleri arşındaki toplam 19 parti mal olduğunu, Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesince tespit talebi ile başvuru yapılmış olunan 30/11/2012 tarihi kabul edildiğinde davacı tarafın ilk teslim almış olduğu tarihten itibaren 60 gün sonra ihbarda bulunduğunun anlaşılmakta olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu kompost malzemenin ayıplı ürün olduğu kabul edilse dahi, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, Davacı tarafından üretilen mantarların miktarı bilirkişi huzurunda tartılmadan, bilgisayar kaytılarının esas alarak belirlendiğini, Gönderilmiş bedelsiz kompostun bağış gibi düşünerek davacının zararından mahsup edilmeden hüküm kurulmasının hakkaniyete aykırı bir durum olduğundan çelişki oluşturduğunu, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümünün reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, ayıplı mal satışı iddiasına dayalı tazminat, satış bedelinin iadesi ve satış bedelini ödemek amacıyla verilmiş olan çekler nedeniyle menfi tespit istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafından satılan malın ayıplı olduğu benimsenerek maddi tazminat talebinin kabulüne, satım bedelinin iadesi ve menfi tespit taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dosyası istinaf incelemesi için ilk olarak Dairemizin 2018/849 Esas sırasına kaydedilmiş ve bu dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda 11.04.2019 tarihli, 2019/536 Karar sayılı hükümle; davacının yasal süresi içinde muayene ve ayıp ihbar yükümlülüklerini yerine getirmediği, süresinde muayene yapılmaması nedeniyle üründe ayıp bulunup bulunmadığının tespitinin imkansız hale geldiği, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına, sonuç olarak davanın reddine karar verilmiştir. Mahkememizin anılan hükmünün vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11.HD’nin 03/03/2021 tarih, 2020/4929 Esas – 2021/1931 Karar sayılı ilamıyla, mahkememizin hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamında: “Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge adliye mahkemesince, davacının tespit amacıyla mahkeme başvurduğu tarih ve teslimat tarihleri göz önünde bulundurulduğunda 26.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda ortaya konulan bilimsel verilere göre, mantar kompostunun üretime alınmasından sonra 15-20 gün içinde ayıplı olup olmadığının davacı tarafından tespitinin mümkün hale geleceği, buna rağmen, davacının ayıp ihbarını derhal yapmadığı , davacı, ürünün kendisine gelmesinden sonra uygun bir süre içinde laboratuvar incelemesi yaptırmadığı gibi, bir üretici olarak kendisinin gözlem yoluyla 15-20 gün içinde yapabileceği tespitleri yapmayıp ilk ürünün işletmeye alındığı 01.10.2012 tarihinden oldukca uzun bir süre sonra, 23.11.2012 tarihinde tespit talebinde bulunmakla TBK m.223’deki derhal ihbar yükümlülüğüne uymadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacının, davalıdan satın aldığı mantar kompostları üzerinde Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/56 D.iş dosyasında yaptırılan tespit sonucu kompostun gizli ayıplı olduğuna dair verilen 14.01.2013 tarihli tespit raporunun davacıya tebliğ edildiği 14.01.2013 tarihinde gizli ayıbı öğrendiği, tespit raporunun tebliğ tarihinden önce davacının, davalıya 11.01.2013 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğu ve davanın 17.01.2013 tarihinde açıldığı nazara alındığında davacının davalıdan satın aldığı mantar kompostunda verim düşüklüğüne yol açacak kusurun gizli ayıplı olduğu, davacının ayıplı kompost nedeniyle zarara uğradığı ve yaptırılan tespit ile ve tespit devam ederken TTK 23/c maddesinin yollamasıyla TBK 223/2. madde uyarınca ayıp ihbarının derhal yapıldığı Bölge adliye mahkemesince göz önünde bulundurularak dosyadaki tüm deliller değerlendirilmek suretiyle uyuşmazlık konusunda karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile verilen karar doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle, bozma kararı verilerek dava dosyası mahkememize gönderilmiştir. Yargıtay bozma ilamı üzerine HMK’nın 373/3.maddesi uyarınca duruşma açılmış, taraf beyanları alındıktan sonra Yargıtay bozma ilamına uyularak işin esası incelenmiştir. Uyulan Yargıtay bozma ilamı kapsamında, davacının satıma konu emtiayı süreside muayene ettirdiği ve ihbar yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirdiği belirlenmiş, bu konudaki davalı istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Satıma konu mantar kompostunda ayıp bulunmadığına ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde: Davacı davalıdan satın aldığı ürünler üzerinde Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/56 D.iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırmış, anılan dosyada 14.01.2011 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Bu bilirkişi raporu ziraat yüksek mühendisi tarafından düzenlenmiştir. Anılan raporun incelenmesinde; davacıya ait mantar üretim tesisinde inceleme yapıldığı, üretim tesisi ile ilgili bilgilerin rapora aktarıldığı, davalıdan satın alınan ürünlere ilişkin faturalar ve miktarlar, elde edilmesi gereken ürün miktarına göre ürün kayıt miktarları konularında tespit yapıldığı ve neticede; davacının üretim tesisinde herhangi bir hata bulunmadığı, üretim tesisinde hijyen şartlarına uyulduğu, bina ve oda girişine dezekfektanlar konulduğu, fiziki olarak gerekli izolasyonun sağlandığı, bilimsel verilere uygun bir üretim tesisi olduğu, davalıdan satın alınan kompostlar üzerinde büyüteç ile yaptığı incelemede tüm üretim odalarındaki ürünler üzerinde mantar sineği zararlısının larvarlarının ve erginlerinin bulunduğu, aycıca kırmızı örümcek zararlısının bulunduğu, oda içinde uçuştuğu, bazı odalardaki kompostlarda alçılaşma bulunduğu tespitlerinin yapıldığı görülmüştür. Bilirkişi üretim odalarında torbalar içindeki kompostları da incelemiş ve gerek üretimine başlanmış olan gerekse torbalar içinde olan satıma konu ürünlerde zararlı etmenlerin bulaştığı, bu bulaşmanın kompostun davalı tarafından yapılan üretimi aşamasında bulaşmış olabileceği, kompostun bazı noktalardan iyi pastorize edilmemesi sebebiyle zararlıların yumurtalarının yok edilemediği ve davacıya ait üretim yerine bulaşık halde ürün geldiği ve üretim aşamasında da yukarıda bahsedilen zararlılara ilişkin yumurtalardan zararlıların ortaya çıktığı, bunların mantar veriminin düşmesine sebep olduğu ve ayrıca iyi pastorize edilmeyen kompostun mantarın gelişmesi esnasında mantarı iyi besleyemediği, mantarın baş oluşumunun zayıf ve yumuşak kaldığı tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır. Bilirkişi bu tespitlere göre, davalı tarafından satılan ürünün ayıplı olduğu kanaatine varmış ve bu ayıp nedeniyle mantar üretiminde kayıp meydana geldiği tespitini yapmıştır. Bilirkişi görüşüne göre davalının davacıya sattığı kompostun %25’i oranında bir ağırlıkta mantar ürünü elde edilmesi gerekirken üretimin ortalama %15,25 olarak gerçekleşebileceği, böylece toplam ürün kaybının 32.458 kg olduğunu hesaplamış, mantarın kg fiyatının piyasa koşullarına göre 3,50 TL olduğundan hareketle davacının zararını 113.603,00 TL olarak hesaplamıştır. Mahkemece yargılama sırasında oluşturulan üç kişilik bilirkişi kurulundan 20.05.2014 tarihli rapor alınmıştır. Bu bilirkişi kurulundan iki tanesi ziraat mühendisi bir tanesi hukukçudur. Bilirkişi kurulu dosya kapsamındaki delilleri ve tespit raporunu değerlendirmek suretiyle, tespit aşamasında alınan raporla aynı sonuç kanaate varmış ve davalı tarafından davacıya satılan ürünlerin ayıplı olduğu, bu ayıp nedeniyle davacının 113.603,00 TL ürün kayıp zararının oluştuğu görüşü ortaya konulmuştur. Görüldüğü üzere tespit raporu ile mahkemenin oluşturduğu heyet tarafından düzenlenen rapor birbiriyle uyumludur. Mahkeme bu aşamadan sonra üniversiteden seçilecek bilirkişiler eliyle dosya üzerinden inceleme yapılması için İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesine yazmak suretiyle 27.11.2015 tarihli rapor alınmıştır. Bu bilirkişi heyetinde yer alan iki bilirkişinin ziraat fakültesindeki öğretim üyelerinden, bir tanesinin hukuk fakültesi öğretim üyesinden oluşmaktadır. Bilirkişi kök raporunda ayıp tespitinin zamanında yapılmadığı, bu nedenle bulaşmanın ne zaman olduğunun tespitinin imkansız hale geldiği, ayıp ihbarının süresinde olmadığı, davacının 2012 yılının Ekim ayından buyana davalıdan mal aldığı, halen de mal almaya devam ettiği, ayıbın bilimsel bir yolla tespitinin mümkün olmaması nedeniyle zarar hesabının da yapılamayacağı yönünde görüş bildirilmiştir. Aynı bilirkişi kurulunda yer alan Prof. Dr. … ve Dr. … tarafından düzenlenen 26.10.2015 tarihli zirai bilirkişi raporu başlıklı raporda da aynı teknik tespitlerin yer aldığı görülmüştür. Bu son bilirkişi kurulunun görüşü ağırlıklı olarak, muayene ve ayıp ihbarının yasal süresi içinde yapılmadığı gerekçesine dayanmaktadır. Uyulan Yargıtay bozma ilamında gösterilen gerekçelerle davacının muayene ve ihbar yükümlülüğünü yasal süresi içinde yerine getirdiği kanaatine varıldığından, bu bilirkişi kurulunun görüşleri hükme esas alınamamıştır. Ancak bu bilirkişi kurulu raporunda da kompostlarda alçılaşma olmasının bir pastorizasyon sorunu olduğunu gösterdiği tespiti yapılmıştır. Ancak bunun için laboratuvar ortamında inceleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu bilirkişi kurulu komposttaki örümceklerin kompost gelişimine ve verimine olumsuz etkisi olmadığını belirtmişlerdir. Ancak tespit aşamasında sadece bu örümcekten değil başka zararlılardan da söz edildiği dikkate alındığında, bu tespitin tek başına hüküm vermeye elverişli olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından satılan kompostun ayıplı olduğuna dair başka bir alıcı tarafından yaptırılan tespit raporu (Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/57 D.iş sayılı dosyasındaki raporu) da davalı tarafından satılan ürünlerde ayıp bulunduğuna delalet etmektedir. Davacı taraf işletmesindeki üretim süreçleriyle ilgili olarak, davadan sonra yeni bir tespit yaptırmış ve başka bir ziraat yüksek mühendisi bilirkişiden rapor almış olup anılan raporda davacının işletmesindeki verim oranının %25 ila %28 oranına yükseldiği, üretim süreçlerinin bilimsel verilere uygun olduğu tespitlerinin yapıldığı görülmüştür. Bu açıklamalara göre gerek tespit aşamasında alınan bilirkişi raporunda, gerekse mahkemece yapılan inceleme sonucunda alınan 20.05.2014 tarihli raporda gösterilen gerekçelerle, davalı tarafından satılan üründe üretim ayıbı bulunduğu, bu ürünlerle mantar üretimi yapan davacının üretim kaybı yaşadığı ve bu nedenle 113.603,00 TL zararının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Davacı dava dilekçesinde 113.000,00 TL tazminat talep edilmiş olup, ilk derece mahkemesince taleple bağlı kalınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Zararın varlığı ve miktarına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde: gerek tespit raporunda, gerekse mahkemece alınan 20.05.2014 tarihli raporda; davacı tarafından davalıdan satın alınan ürünlerin faturalarına göre miktarları belirlenmiş, bu miktarlar üzerinden %25 oranındaki elde edilmesi gereken ortalama ürün miktarı ile davacının üretim tesisindeki gözlem ve incelemelere göre elde edilebilecek olan %15,25 verimlilik dikkate alınarak davacının ürün kaybının 32.458 kg olduğu hesaplanmıştır. Bu hesaplama iki rapordan birbirini doğrular niteliktedir. Ürün piyasa rayicine yönelik somut bir itiraz da ileri sürülmemiştir. Bu durumda davacının 113.603,00 TL zararının olduğuna dair teknik tespitler mahkememizce hükme esas alınmıştır. İlk derece mahkemesinin de bu raporları esas alarak hüküm vermesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekili bir kısım ürünün hibe olarak verilmiş olması nedeniyle zarar hesabında dikkate alınmaması gerektiğini savunmuş ise de davacının tazminat talebinden bunun karşılığında vazgeçtiğine dair bir kanıt dosyaya sunulmamıştır. Bu nedenle bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Davacı vekili iş bu davada, satım bedeli karşılığı verilmiş olan çekler nedeniyle menfi tespit ve ödenen kısım için alacak talebinde bulunmuş ise de bu talepler ilk derece mahkemesince reddedilmiş, davacı vekili bu ret kararına karşı istinaf başvurusu yapmamıştır. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapıldığından, bu talebe ilişkin ilk derece mahkemesi hükmü istinaf incelemesi kapsamı dışında tutulmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, Yargıtay bozma kararı üzerine duruşmalı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, bozulan kararımız ve Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda karar gerekçesinin yeniden yazılması gerekmekle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile; a-Davacının taraflar arasındaki satışa konu komposttaki ayıp nedeniyle yeterli verim alamamasından kaynaklı zararı karşılığı 113.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, b-Davalıya kompost satışı nedeniyle verilen çeklerden dava tarihi itibariyle henüz ödemeleri yapılmayanların bedelsiz kaldığı iddiası ile bu çekler nedeniyle borçlu olunmadığı yönündeki talebin ve ödemesi yapılanlara ilişkin istirdat talebinin reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 7.719,03 TL harçtan, peşin alınan 4.921,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.797,28 TL harcın davalıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından ilk derece aşamasında sarf edilen 7.377,55 TL yargılama giderinden, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 2.892,65 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından ilk derece aşamasında sarf edilen toplam 1.270,75 TL yargılama giderinden, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 974,00 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ndeki esaslara göre belirlenen 14.685,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ndeki esaslara göre belirlenen 20.575,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 5.789,03 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, b-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve tek duruşma icra edildiğinden, AAÜT’deki esaslara göre berilenen 2.040,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve tek duruşma icra edildiğinden, AAÜT’deki esaslara göre berilenen 2.040,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Kararımızın niteliğine göre, davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; Taraf vekillerinin ve davacı şirket yetkilisinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açık olmak üzere ve oybirliğiyle karar verildi. 09/06/2021
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.