Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/734 E. 2021/841 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/734
KARAR NO : 2021/841
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 12/11/2020
NUMARASI: 2018/854E. 2020/745K.
DAVANIN KONUSU: İpoteğin Kaldırılması (Fekki)
Taraflar arasında görülen ipoteğin kaldırılması davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin eşi …’ın davalı … Ticaret Limited Şirketi’nde uzun yıllardır çalıştığını, ana sermayesi 6.000,00 olan şirketin 5.400,00 sermaye sahipli ortağı ve şirketi tek başına münferiden temsile yetkili temsilcisinin … olduğunu, müvekkilinin ve eşinin 2015 yılı Ağustos ayında bir takım maddi sebeplerle borç paraya ihtiyacı olduğunu, …’dan 160.000,00 TL borç istediklerini, bunun üzerine … müvekkiline 19/08/2015 tarihinde 160.000,00 TL tutarında para gönderdiğini, aldığı borç karşılığında davalı …’nin bankadan kredi kullanması için ailesi ile birlikte ikamet ettiği taşınmazını davalı lehine ipotek vermeye davalı şirket yetkilisi tarafından ikna edildiğini ve sonuç olarak davalı … ile dava dışı … A.Ş. arasında mevcut ve ileride verilecek krediler için davalı şirketin borcunun teminatı olarak müvekkilinin taşınmazı üzerine 2015 Eylül ayında ipotek tesis edildiğini, bu ipoteğe binaen krediler kullanıldığını, yaklaşık bir yıl kadar sonra davalı şirketin bu banka ile artık çalışmayacağını bu sebeple ipoteğin … A.Ş.’den kaldırılarak diğer davalı … A.Ş. lehine kurulması talebini henüz tüm borcu ödemeyen müvekkilinin yönlendirme ile kabul ettiğini, 01/09/2016 tarihinde … A.Ş. lehine müvekkilinin taşınmazında ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin aldığı borcu tamamen ödemesine rağmen taşınmazındaki ipoteğin kaldırılmadığını, evi üzerine ipotek koydurulan sözleşmeyi yapmaya hile ile ikna edildiğini belirterek, müvekkili iradesinin hile, kabul edilmezse gabin hukuki sebebiyle sakatlandığından, ipotek resmi senedinin iptalini, taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkini ve davalı bankanın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçmemesi için teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçelerinde özetle; davaya konu ipotek tesisi sebebinin diğer davalı şirket ile müvekkili banka arasındaki ticari kredi ilişkisi olduğunu ve bu ilişkinin TTK çerçevesinde mutlak ticari işlerden olduğunu, dava konusu ipotek tesisinin ticari kredi ilişkisine dayanması ve ticari iş kabul edilmesi sebebiyle Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, dava değerinin eksik belirlendiğini, ipoteğin kaldırılması talepli davalarda dava değerinin ipotek bedeli olması gerektiğini, taşınmaz maliki ile borçtan kişisel sorumlu borçlu aynı kişi değilse, taşınmaz malikinin, asıl borçlunun borcunu ödemediği takdirde taşınmazının paraya çevrilmesine katlanmakla yükümlü olduğunu, tüm borç tahsil edilmeden ipoteğin terkininin mümkün olmadığını, hile kastının hem sözleşmenin kurulduğu sırada hem de ipoteğin kurulmasından sonraki iki yılda mevcut olmadığını, Bankacılık Kanunu gereği müşterilerine ait sırları yetkili olanlardan başkasına açıklayamayacaklarını, müvekkili banka ile davacı arasında mevcut bir sözleşme bulunmadığından gabin iddiasında da bulunulamayacağını belirterek, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini ve eksik harcın tamamlatılarak ihtiyati tedbir talebinin ve müvekkili banka yönünden davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı …ne usulüne uygun tebligat çıkartılmış, ancak davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Öte yandan, aldatmayı (hileyi) ispat yükü aldatılan tarafa aittir. Hile bir haksız fiil olduğundan her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Sözleşme resmî senetle yapılmış olsa dahi 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ‘Resmî belgelerle ispat’ kenar başlıklı 7. maddesi ‘Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir.’ hükmünü içermekte olduğundan, hile olgusu tanık dâhil olmak üzere her türlü delille ispatlanabilir. Somut olayda davacı aldatmanın ispatı için tanık deliline dayanmış ve davacı tanıkları dinlenmiştir.Dinlenen davacı tanıkları özetle,davacının,davalı Mertsen firması yetkilisi …. borç para aldığı,bu iyilik karşılığı da davalı … firmasının diğer davalı bankadan kullandığı kredinin teminatı olarak üzerine kayıtlı taşınmazı davalı banka lehine ipotek ettirdiği, … olan borç ödenmesine karşın bu kişinin ipoteği kaldırmadığını beyan etmişler,gelen ipotek belgelerinden ipotek işlemi sırasında davacının eşinin de muvafakatinin alındığı,tanık olarak dinlenen bu kişi de ipotekten haberdar olduğunu bildirdiği görülmektedir.Bu anlatımlardan ve dosya içeriğinden,davacının davalı banka lehine ipotek verirken aldatılmadığı,bu hususun davacı tarafından ispat edilemediği,davacının ve eşinin beyanın da anlaşılacağı üzere davacının aldıkları borç karşılığı davalı … şirketi sahibine iyilik yapmak veya aldıkları borcun teminatı için ipotek verdiği, sözleşmenin kurulması sırasında ve devamında bir aldatmanın varlığının ispat edilemediği, sonradan ipoteğin kaldırılmaması ile ilgili gelişen olayların sağlıklı olarak kurulmuş ipotek sözleşmesini etkileyemeceği ve ipoteğin fekki koşullarının oluşmadığı, bu durumda davacının davanın açılış tarihi itibariyle dava açmakta haklı olmadığı anlaşıldığından konusuz kalan davada yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi gerektiği …” gerekçesiyle, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin cebri satış işlemi sonucu sicilden terkin edildiği anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Islah ettikleri dilekçe doğrultusunda tahkikata devam edilmesi gerektiğini, Dosyadaki tüm deliller toplanmadan, talepleri gibi banka kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılmadan, dosyadaki deliller hatalı, eksik değerlendirilerek bazı deliller hiç değerlendirilmeden dava açılış anındaki haklılık durumunun yanlış değerlendirildiğini,Dosyaya celp edilen davalı banka ile diğer davalı arasındaki hesapları kullandırılan kredileri, vadelerini, geri ödenip ödenmediğini gördüklerini, belgeleri incelediklerinde davada ne kadar haklı olduklarını davalı banka ile diğer davalı kredi kullanan şirket ve yetkilisinin birbirleri ile danışıklık oldukları iddialarını doğrulandığını gördüklerini, bankanın usule uymaksızın hesap katı yaptığını, hesap ekteresindeki borç ile hesap katındaki tutarların ve dahi ilamlı takipteki alacak kalemlerinin birbirini tutmadığını, bankanın talep ettiği alacağın şaibeli olduğunu, bankacılık kaideleri, mevzuata aykırı işlemleri olduğunu, İpoteğin yolsuz olduğunun ortada olduğunu, banka kayıtlarının danışıklığı ve usulsüzlüğü gözler önüne serdiğini, tanık beyanlarının alındığını, hile iddiasının kanıtlandığını, Davayı açtıklarında haklı olduklarını, aleyhlerine yargılama gideri yükletilmesi hakkaniyete ve somut delillere aykırı olduğunu, davadan haberdar olur olmaz kötüniyetle vadesi geçmiş krediler için seneler sonra birden bire usule aykırı hesap katı yapan, ilamlı olarak ipoteği paraya çevirmek için takip başlatan, takip tutarı ile kendi kayıtları bile örtüşmeyen davalı banka tedbir verilmemesinden faydalanıp ipoteği paraya çevirterek davayı konusuz bıraktığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tamamen ıslahına dair dilekçesi doğrultusunda tahkikata devam edililerek, ıslah dilekçeleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, irade sakatlığından kaynaklı olarak yolsuz şekilde tescil edildiği iddia edilen ipoteğin fekki davası iken, yargılama aşamasında ipoteğin dava açılışından sonra paraya çevrilmesi neticesi terkin edilmiş olması sebebiyle, davacı davasını tamamen ıslah ederek tazminat davasına dönüştürmüştür.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince davacının dava dilekçesindeki talebi ile bağlı kalınarak yapılan yargılama neticesi, dava açılışından sonra ipoteğin terkin edilmesi sebebiyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilmiş, aynı zamanda davacının hileye dayalı irade sakatlığı iddiasını ispatlayamamış olmasından bahisle dava açmakta haksız olduğu yönünde değerlendirme yapılarak, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davacı sorumlu tutulmuştur. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinde yapılan incelemede; davacının davalı …’nın borçlarına teminat olmak üzere vermiş olduğu davaya konu ipoteğe dayalı olarak başlatılan icra takibine ilişkin olarak yapılan ihale neticesi taşınmazın satılmış olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki davanın açılış tarihi 08.06.2018 olmakla dava açılışından sonra taşınmazın satıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili 12.11.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle davasını tamamen ıslah ederek, alacak davasına dönüştürmüştür. Hemen belirtilmelidir ki 6100 sayılı HMK’nun 176. ve devamı maddeleri ile özellikle 04/02/1948 tarih ve 10-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usule ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkündür. Kaldı ki 6100 sayılı HMK’nun 141/2.maddesi davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini tebdil edebileceğini kabul etmiştir. O halde davacının başlangıçta ipoteğin kaldırılması istemli açtığı davasını usulüne uygun yöntemle harçlandırmak suretiyle alacak davasına dönüştürmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Buna rağmen ilk derece mahkemesince ıslah dilekçesi hiçbir şekilde dikkate alınmadan, davanın ipoteğin fekki davası olduğunun kabulü ile ipoteğin terkin edilmesinden kaynaklı olarak davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Davacı vekili, az yukarıda bahsi geçen ıslah dilekçesiyle iradesini alacak talep etmek şeklinde ortaya koyduğuna göre, yargılamanın ıslah beyanı doğrultusunda görülüp sonuçlandırılması gerekir. HMK’nın 26. maddesinde, yargılamaya hakim ilkelerden taleple bağlılık İlkesi düzenlenmiştir. Buna göre hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Bu husus kamu düzenine aykırılık teşkil edip, istinaf incelemesine konu bir kararın varlığından söz edilemez. Bu nedenle davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf başvuru nedenleri incelenmeksizin, ilk derce mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 355, 353/1.a.6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28.06.2021