Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/729 E. 2021/853 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/729
KARAR NO : 2021/853
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2020/171E.- 2020/666 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine daair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin … Bankası-Didim şubesi nezninde Euro ve TL cinsinden vadeli ve vadesiz TL mevduat hesapları bulunduğunu, Avusturya da yaşadığını, … Bankası kayıtlarında yer alan … abone nolu telefonunun yurt dışında iken görüşmelere kapalı olduğunu, cep telefonunda internet bankacılığı … uygulamasının yüklü olduğunu, müvekkilinin Avusturya’da iken 16.01.2020 günü iş cep uygulamasına çok sayıda bildirim geldiğini, müvekkilinin kendine ait internet hesabına da giremediğini, aynı gün iki kez … bankası-Didim şubesi yetkilileri ile görüşerek durumu bildirdiğini, müvekkilinin 24.01.2020 günü İzmir’e geldiğini, yapılan incelemede müvekkilinin vadesiz TL hesabında bulunan 12.584.21 TL ile birlikte toplam 84.000,00 TL olarak … adına … iban no’lu hesabına EFT yapıldığının tespit edildiğini, müvekkilinin aynı gün 24.01.2020 günü … Bankası-Konak şubesinden … nolu referans nosu ile internet bankacılığının kapatılması ve hesaptan çıkan paranın hesaba aktarılmasını talep ettiğini, ancak müvekkilinin … üzerinden hesabının internet bankacılığına kapatılması için 16.01.2020 ve 22.01.2020 tarihli banka çalışanı müşteri temsilcisi … hanıma gönderdiği talimatlar ile işlem yapılmadığının öğrenildiğini, 24.01.2020 günü müvekkilin banka kayıtlarında yer alan … nolu telefonun kopyalanmış olabileceği şüphesi ile … Müdürlüğüne başvurulduğunu ve hattın iptal edildiğini, ancak telefon sim kartının 17.12.2019 tarihinde değiştirildiğinin öğrenildiğini, …’ye banka şubesince yanıt verileceğinin bildirildiğini, davalı banka tarafından bugüne kadar müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle, müvekkilinin davalı …- Didim şubesindeki hesabından rızası hilafına çıkan 40.000.00 Euro’nun olay tarihi 17.01.2020 den itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a md. düzenlenen faiz ile 12.584.00 TL’nin olay tarihi olan 17.01.2020’den itibaren avans faizi veya reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmişir.Davalı vekili savunmasında özetle; davacının talebi üzerine vadeli döviz hesabının kapatıldığını, söz konusu şifre olmaksızın interaktif işlem yapamayacak olan banka müşterilerinin, davacı internet şubesine giriş için kendisince belirlenen ve sadece kendisi tarafından bilinen bir şifre ile giriş yaptığını, daha sonra kendisi tarafından müvekkili bankaya bildirilen cep telefonuna gönderilen güvenlik kodu ilgili ekrana girilmek sureti ile işlemlerin tamamlandığını, iddia edildiği gibi bir SIM kart değişikliği varsa bile bunun bankalarınca bilinmesinin mümkün olmadığını, davacının avans kredi faizi ile reeskont faizi istemi yersiz ve dayanaksız olduğundan taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle; öncelikle davanın esasa girilmeksizin yetki nedeniyle davanın usulden reddine, davacı tarafından eksik harçlar kesin süre içinde ikmal edilmezse HMK’nın 150/1-5 gereğince davanın açılmamış sayılmasına, davacı tarafından arabuluculuk anlaşmama son tutanağının kesin süre içinde ibraz edilmemesi nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davanın … A.Ş.’ye ihbarına, davalı sıfatıyla davaya dahil edilmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esas bakımından reddine ve yargılama giderinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda davacının, davalı banka nezdinde mevduat hesabı bulunduğu, hesabında bulunan tutarın bilgisi ve rızası dışında 3. Kişilere transfer edilmesinde tarafların kusur durumları ile bu tutarın davalı tarafından ödenmesi gerekip gerekmediği hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı bankadan, davacının mevduat hesabına ilişkin kayıtlar celp edilmiş, incelenmesinde hesabın ticari hesap olmadığı, bireysel müşteri hesabı olduğu belirlenmiştir. Bu husus davacının da kabulündedir. Mahkememizce yapılan araştırmada davacının tacir olduğuna ilişkin bir kayıt da tespit edilememiştir. Taraflar arasında 6502 sayılı yasa kapsamında bir sayılan bankacılık sözleşmesi bulunduğu, davacının kanunda tanımı yapılan tüketici sıfatına haiz olduğu, dolayısıyla davanın, tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır. Bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve ticaret mahkemesinde görülebilmesi için ya mutlak ticari dava olması ya da her iki tarafın tacir olması ve işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekmektedir. Bu durumda, mahkememiz dava konusunda uyuşmazlığa bakma konusunda görevli olmayıp, uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmesi dahi yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden mahkememizce göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddi gerektiği, …” gerekçesiyle, Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin görevsizliğine, davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine, kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Ticari iş kavramını düzenleyen TTK’nın 19/2. maddesine göre taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayıldığını, müvekkilinin banka olduğunu ve bankaların yapmış oldukları işlerin tamamının ticari iş olduğu göz önüne alındığında davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflardan biri için ticari sayılan işin bir sözleşmeden doğması gerektiğini, bir tacirin ticari işletmesiyle ilgili tacir olmayan kişi ile yaptığı sözleşmeler, kendisi için ticari ve karşı taraf için adi olduğu halde, TTK’nın 21/II.maddesi hükmü uyarınca, artık her iki taraf için de ticari iş sayıldığını, davada görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, bankacılık işleminden kaynaklı tazminat talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince uyuşmazlığın tüketici işlemlerinden kaynaklandığı, davacının tüketici konumunda olduğu, bu nedenle görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, davalı banka nezdinde hesabı bulunduğunu, internet bankacılığı üzerinde hesaptaki bir kısım paranın davacının bilgisi dışında transfer edilmek suratiyle üçüncü şahıslara ait hesaplara aktarıldığını öne sürmektedir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” Tanım başlıklı 3. maddesinin “(1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir.Açıklanan hususlar gözetildiğinde somut olayda, davacının yukarıdaki tanıma uygun tüketici konumunda olduğu, davalı bankanın yasal tanıma uygun hizmet sağlayıcı konumunda olduğu, ayrıca davacının iddiasına banka hesabının açılmasına ve işletilmesine dair bankacılık hizmet sözleşmesinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacının ticari veya mesleki amaçla hareket ettiği konusunda bir iddia ve delil mevcut olmadığı da gözetildiğinde, davacı tüketici olarak kabul edilmelidir. 6502 sayılı kanunun 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca somut uyuşmazlıkta görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, HMK’nın 20.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.24.06.2021