Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/715 E. 2021/544 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/715
KARAR NO: 2021/544
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19.02.2021
NUMARASI: 2020/681 Esas
DAVA: Genel kurul kararlarının butlanı- iptali- ihtiyati tedbir
Taraflar arasındaki TTK’nın 445-447 vd. maddeleri uyarınca 13.11.2020 tarihli şirket genel kurul kararlarının butlanının tespiti ve iptali istemli açılan dava içinde istenilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkette hakim hissedar, yönetim kurulu başkanı ve genel müdür olan …’nun ve onunla işbirliği içinde olan diğer hisedarlar ve yönetim kurulu üyelerinin asıl amaçlarının geniş yetkili aracı kurum olma kriterlerini karşılamak değil, bir takım mali verileri gizlemek ve kasten yanıltıcı verilerle hareket ederek bedelsiz sermaye artırımı yapabilecek yerde bedelli sermaye artırımı dayatmak suretiyle mevcut sermaye yapısı dengesini davacı müvekiller aleyhinde değiştirmek ve davacıların şirketteki hisselerinin minimize ederek …’nu özellikle ibra konusunda genel kurul denetiminden kurtarabilmek ve yönetim kurulu başkanı … ile yönetim kurulu üyesi …’nun kanunen yasaklanmış olan şirketle iş yapma, şirkete borçlanma ve şirketle rekabet etme yasaklarına uymamalarının yolunu açabilmek olduğunu, yaklaşık olarak bu durumun kanıtlanmış durumda olduğunu, davalı …’nin 13.11.2020 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların TTK’nın 447 nci maddesi uyarınca yok hükmünde (batıl olduğunun) tespitini, kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan sermaye artırımına ilişkin 2 numaralı, TTK’nın 395 ve 396 maddeleri kapsamında yönetim Kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin 3 numaralı kararların TTK’nın 445 ve 446 ncı maddeleri uyarınca İPTALİNE, TTK’nın 449 uncu maddesi çerçevesinde dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesi 19.02.2021 tarihli ara kararla, “…Alınan genel kurul kararlarından 2.maddeyle sermaye artırımı, 3.madde ile yönetim kurulu üyelerine TTK’nın395 ve 396. maddeleri gereği izin verilmesi söz konusudur. Mahkemece tedbir kararı verebilmesi için somut sebep gösterilmesi ve yaklaşık ispat çerçevesinde gerekli delillerin somutlaştırılması gerekir. Halihazırda sermaye artırımına dair işlemlerin tamamlandığı, bu konuda gereklilik olduğuna dair savunmanın olduğu anlaşılmakta olup sermaye artırımına ilişkin alınan kararın yürürlüğünün durdurulmaması halinde telafisi imkansız ve zor bir durumun varlığı noktasında yaklaşık ispat durumu mevcut olmadığı gibi mevcut kararın iptali durumunda ise yine hukuka aykırılığın düzeltilmesi mümkündür. Aynı zamanda yönetim kuruluna TTK’nın 395 ve 396. maddeleri çerçevesinde izin verilmesine dair kararın yürürlüğünün durdurulmasını gerektirir şekilde somut bir vakıa bulunmadığı gibi talep tarihi itibariyle yetki verilen üyelerin rekabet yasağı kapsamında veya işlem yapma yasağı kapsamında bir işlem yapmadıkları işlem için oylamanın dahi talep anında yapılmamış olduğu açıktır. Bu yönden dahi söz konusu kararın yürürlüğünün durdurulmaması halinde telafisi imkansız veya zor bir halin varlığı noktasında da yaklaşık ispat koşulu mevcut değildir. Kaldı ki genel olarak yargısal uygulama da bu yöndedir. (İst. BAM. 12.HD. 2020/505 e. 2020/453 K., İst. BAM 13. HD.2019/963 E., 2019/1023 K. Sayılı ilamları ve ilgili ilk derece mahkemesi ilamları) Ayrıca yapılan genel kurul toplantısının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı noktasında da usulsüzlük olup olmadığı, yargılama aşamasında araştırılacak olup genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğu noktasında ve henüz bu aşamada yaklaşık ispat seviyesinde somutlaştırılmış delil mevcut değildir. Kaldı ki davalının cevap dilekçesinde yapmış olduğu açıklamalar da dikkate alındığında, taraflar arasında başkaca uyuşmazlıkların mevcut olduğu, söz konusu genel kurul kararının yok hükmünde olduğu noktasında da yaklaşık ispat durumunun mevcut bulunmadığı anlaşılmaktadır. Genel kurul kararının iptali talebine konu hususlar ile ilgili tedbir kararı verilmemesi halinde yine bu kararların ileride iptali söz konusu olduğunda hukuki olarak gereğinin yerine getirilebilmesi, bu çerçevede işlem tesis olunabilmesi mümkün olabilecektir. Bu arada belirtmek gerekir ki tedbir talebi mevcut dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve eki olan delillere göre değerlendirilmelidir. ‘İhtiyati tedbir talebinde bulunan talep ettiği hakkın varlığı ve bu hakkın varlığının tehlikede olduğu hususunda hakimde kuvvetli bir kanaat oluşturması hususunun ispatı gerektiği, ihtiyati tedbir talebinde bulunanın hakkını ve tedbir sebeplerini dilekçede belirtmiş olmasının yeterli olmayacağı’ (İsmail Hakkı KARAFAKİH, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Usulü ve Esasları, Ankara, 1952, Sy.267; Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ, Medeni Yargılama Hukuku, Cilt 1-2, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, S. 58; Hakan ALBAYRAK, Medeni Usul ve İcra İflas Hukukunda Yaklaşık İspat, Ankara, 2013, S.192,193; Dr. Evrim ERİŞİR, Geçici Hukuki Korumanın Temelleri ve İhtiyati Tedbir Türleri, 2013,Sy.148; Prof. Dr. Baki KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 4. Cilt, İstanbul, S.4326; Prof. Dr. Ehder YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Şerhi, Ankara, S.213; Prof. Dr. İlhan POSTACIOĞLU, Medeni Usul Hukuku Dersleri, İStanbul, 1975, S.488; Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ, İhtiyati Tedbirler, İstanbul Üniversitesi, İstanbul, 1981,S.783); ayrıca belge sunması gerektiği, atıf yapılan eserlerde de belirtildiği üzere ‘ihtiyati tedbir talebinde bulunanın hakkını ve tedbir sebeplerini dilekçede belirtmiş olması yeterli olmayacağı’ gibi tam ispat aranmasa da sunacağı belge ile yaklaşık ispat seviyesinde iddiasını ispatlamasının zorunlu olduğu kabul olunduğunda, davacının gerek genel kurulun gerek genel kurulun 2. ve 3.maddesinin halihazırda yürürlülüğünün tedbiren durdurulması, bir başka deyişle yürütülmesinin geri bırakılması noktasında işletmesel, muhasebesel ve finansal açıdan da somutlaştırılmış bir delil durumu mevcut değildir. Elbette ileride yapılacak bilirkişi incelemesi ile taraflar arasındaki uyuşmazlık noktasında gerekli incelemeler yapılarak tamamlanacaktır. ” gerekçesiyle, tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde dilekçesinde özetle: 13.11.2020 günü saat 16.00’da davalı şirket merkezinde olağanüstü Genel Kurul toplantısı Bakanlık Temsilcisi … gözetiminde başladığını, toplantı başlamadan önce davacı adına sermaye artırımı yapılarak ana sözleşmenin sermaye maddesinde değişiklik yapılmasına yönelik gündemli olağanüstü toplantı çağrısının TTK 333, 453, 414 ve Yönetmeliğin 11/ç maddesine uygun şekilde yapılmadığı için bu gündemle toplantının yapılamayacağı belirtilmiş ve Bakanlık Temsilcisi de Genel Kurula bu yönde bilgilendirme yapmışsa da Yönetim Kurulunca Ticaret Sicil Gazetesindeki ilanda tadil tasarısındaki maddenin eski ve yeni halinin olmamasının bir usulsüzlük sayılmayacağı belirtilerek, maddenin eski ve yeni hali toplantıda okutturulmuş ve gündemin görüşülmesine geçilmek suretiyle toplantı başkanlığı oluşturularak, genel kurul evraklarını imzalama yetkisi oy çokluğu ile verildiğini, Gündemin sermaye artırımına ilişkin 2 inci maddesinin müzakeresine geçildiğinde davacılar temsilcilerinin 2019 yılına ilişkin Genel Kurulda TTK ve şirket ana sözleşmesinin 17 nci maddesinde aykırı olarak dağıtılması zorunlu % 5 kar payı dağıtılmadan sermaye artırımı yapılamayacağına ilişkin itirazlarına rağmen ve davacılardan … temsilcisinin sermaye artırımında iç kaynaklardan karşılanması öngörülen tutarların Türkiye Muhasebe Standartları/Türk Finansal Raporlama Sistemi-Uluslararası Finansal Raporlama Sistemi (TMS/TFRS-UFRS)’ye göre mi yoksa 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’a göre mi hesaplandığına ilişkin sorusu ise gündeme ilişkin olmadığı gerekçesiyle müzakere ettirilmeden oylamaya geçilerek davacıların 4.095.000 olumsuz oylarına ve muhalefetlerine karşılık 6.405.000 olumlu oyla sermaye artırımı ve ana sözleşmenin sermaye ile ilgili 6 ncı maddesinin değiştirilmesine karar verildiğini, Gündemin Yönetim Kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin gündem maddesinin görüşülmesine geçildiğini ve davacıların temsilcilerince oylamadan yoksunluk durumu olduğu belirtilerek bunun tespit edilmesi ve oylamanın buna göre yapılması istenmiş ise de oylamadan yoksunluk durumu olan Yönetim Kurulu Üyesi olmadığı belirtilerek oylama yapılmış ve bu madde de davacıların 4.095.000 olumsuz oylarına ve muhalefetlerine karşılık 6.405.000 olumlu oyla kabul edilerek Yönetim Kurulu Üyelerine TTK 395 ve 396 uyarınca izin verilmesine karar verildiğini,
Toplantı tutanağı da evrakları imzalamak üzere yetki verilen toplantı başkanlığınca toplantı sonrasında ve toplantının akışına, alınan ses ve görüntü kayıtlarına aykırı olarak yazılmak istendiğini, Bakanlık Temsilcisinin de uyarılarıyla defalarca değiştirilerek ancak imzalanabildiğini, Bunun üzerine tarafımızdan 24.11.2020 tarihinde davalı …’nin 13.11.2020 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların TTK’nın 447 nci maddesi uyarınca YOK HÜKMÜNDE (BATIL OLDUĞUNUN) TESPİTİNE, kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan; Sermaye Artırımına ilişkin 2 numaralı, TTK’nın 395 ve 396 maddeleri kapsamında Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin 3 numaralı kararların TTK’nın 445 ve 446 ncı maddeleri uyarınca İPTALİNE, TTK’nın 449 uncu maddesi çerçevesinde dava konusu kararların YÜRÜTÜLMESİNİN GERİ BIRAKILMASINA karar verilmesi talebiyle İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/681 Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, ihtiyati tedbirin reddine karar verildiğini belirterek, Yukarıda açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbirin reddine ilişkin kararın haksız olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Uyuşmazlık, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 445-447 vd. maddeleri uyarınca 13.11.2020 tarihli şirket genel kurul kararlarının butlanının tespiti ve iptali istemli açılan dava içinde TTK’nın 449 ve HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile tedbir isteminin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 449. maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanmak gerekir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı Kanun’un 390/3. maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. İlk derece mahkemesince, TTK’nın 449. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşü aldıktan sonra, tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekilince, davalı şirketin 13.11.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında sermaye arttırımına ilişkin 2. numaralı ve TTK’nın 395 ve 396. maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin 3. Numaralı kararların TTK’nın 445-447 maddeleri uyarınca batıl kararlar olduğununu tespitine, bu talep yerinde görülmezse iptallerine karar verilmesi talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar, genel kurulda sermaye arttırımına ilişkin kararın yasa ve usule aykırı alındığını yine TTK’nın 395 ve 396. maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin kararın TTK’nın 436. maddesi kapsamında oydan yasaklı olanların oylarıyla alındığı ileri sürmüşlerdir. Somut olayda 13.11.2020 Tarihli Olağanüstü Genel Kurulda alınan 2 ve 3 nolu kararların uygulanmasının yürütmesinin geri bırakılması hususunda, dosyanın mevcut kapsamı itibariyle yeterli kanaat oluşturacak delil bulunmadığı, davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, ayrıca taraf menfaatleri de gözetilmek suretiyle ilk derece mahkemesince tedbirin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3 maddeleri uyarınca reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 22.04.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.