Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/708 E. 2021/539 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/708
KARAR NO: 2021/539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.12.2020 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2020/668 Esas
DAVA: Alacak- ihtiyati haciz
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sırasında talep edilen ihtiyati haczin reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … A.Ş.’nin iştiraki olduğunu ve davacı şirketin kayyım TMSF tarafından atanan yönetim kurulu tarafından yönetildiğini, davacı şirketin 1.1.2013-17.11.2015 tarihleri arasındaki ortaklarının … Holding, … A.Ş. (bu şirketin %99,80 payı da … Holding”e ait) ve … Tic. A.Ş.(bu şirketin %99,50 payı da … Holding”e ait) olduğunu, şirketin müdürünün … A.Ş. olduğunu, ancak FETÖ soruşturması başlayınca 15.5.2014 tarihinde şirket ortaklarının …’a devredildiğini, sonra 28.5.2014’te ikinici devirle …’ye devredildiğini, …’nin şirketin tek ortağı ve müdürü olduğunu, 17.11.2015 tarihinde 686 sayılı KHK’nin 4. Maddesi (7086 sayılı Yasanın 4. maddesi) uyarınca … Holding A.Ş., … A.Ş. ve … Tic. A.Ş.’nin sermaye paylarının şirket kayıtlarına geri işlendiğini, İç Denetçi … tarafından düzenlenen 13 Kasım 2020 tarihli iç denetçi raporuna göre şirketin 320 satıcılar hesabında grup şirketi ya da iştirak olmamasına rağmen İdeks Bilimiş isimli şirkete ödemeler yapıldığı, yapılan ödemelerin bir süre sonra şirket hesabına geri gönderildiği, dolayısıyla … Firmasına faizsiz fon kullandırıldığının tespit edildiğini, … Şirketinin naylon fatura düzenlediğini, bu nedenlerle belirsiz alacak davası olarak davacının 400.000 TL kayıp ve zararın TTK’nin 557. Maddesi uyarınca kusur oranlarına göre, zarar tarihinden itibaren en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini, HMK’nin 406/2, İİK’nin 257., 264. ve devamı maddeleri uyarınca davalıların malvarlıklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 18.12.2020 tarihli ara kararıyla; “… Somut olayda, alacaklı-davacı vekili, davayı belirsiz alacak davası olarak açmış olup, dosyada sadece iç denetim raporu sunulmuş ve davacı tarafından hesaplanmış bir alacak olmadığı anlaşılmıştır. Buna göre borçlunun haksız olup olmadığının saptanması yargılamayı gerektirdiğinden vadesi gelmiş bir para alacağının varlığından söz edilmesi mümkün değildir. Bu durumda vadesi gelmemiş bir para borcu için ihtiyati haciz istendiği kabul edilmelidir. Bu durumda ihtiyati haciz talebinin kabulü için İİK.nun 257/2. Fıkrasındaki şartların meydana gelmesi gerekli olup, alacaklı tarafından, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmadığı, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlandığı, yahut kaçmış olduğu veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğunun saptanması gerekmekte olup, alacaklı vekilince böyle bir iddiada bulunulmamıştır. Davacı vekili, borçluların muayyen yerleşim yerinin olmadığı, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlandığı yahut kaçmış olduğu veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğunu yönünde iddiada bulunmadığı gibi bu hususta herhangi bir delil de göstermemiştir.Bu nedenlerle, İİK’nin 257. Maddesinin vadesi gelmemiş borçlarla ilgili ikinci fıkkrasındaki şartlar da oluşmadığından…” gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesinin verdiği ret ara kararında, değerlendirme yaparken dava dilekçesinde ilgisi olmayan tarih ve bilgilerden söz edildiğini, dava konusunun TTK’nın 553,613,626 ve 644. maddeleri kapsamında şirket yöneticilerinin sorumluluğu davası olup, esasen ticari satımdan kaynaklanan bir dava olmadığını, İlk derece mahkemesinin, denetim raporundaki bilgileri değerlendirirken yanılgıya düştüğünü, dava dilekçesinde, 2013-2015 yıllarında, o dönem yöneticilerinin aldığı kararlar neticesinde oluşan zarar sebebiyle davalılar hakkında ihtiyati haciz istendiğini, arabuluculuk son tutanağında görüldüğü üzere gönderilen davet ve yapılan toplantıda taraf teşkili sağlamanın güç olduğunu, davetiyelerin bir çoğunun cevapsız kaldığını ya da belirtilen adreslerden iletişim sağlanamadığını, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesinde 2018/82 E. sayısı ile kayıtlı davanın iddianamesinden anlaşılacağı üzere, bir kısım sanıkların ülke dışında olduğunu, bu sebeple ulaşılmasının mümkün olmadığının anlaşıldığını, özetle yukarıda bahsedilen sebeplerden ötürü İİK’nın 257. maddesi kapsamında davalıların muayyen yerleşim yerlerinin olmamasından dolayı talebin kabulü gerekirken reddedildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, esas dava içinde ihtiyati haciz talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararının İİK’nın 258/3. maddesi uyarınca istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçe ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinini istinaf başvuru dilekçesinde belirtildiği üzere, Mahkemenin gerekçeli kararının inceleme ve gerekçe bölümünün ilk paragrafında dava ve talep konusu dışında hukuki uyuşmazlığa ilişkin değerlendirmeler bulunsa da bu hususun başka bir karardan sehven kaydedildiği, devamında ise somut uyuşmazlığa ilişkin değerlendirmeler yapıldğı anlaşılmakla, bu husus eleştirilmekle yetinilmiş, kararın kaldırılma nedeni yapılmamıştır. Davacı vekili, Fetö/ Pdy soruşturması kapsamında …Holding iştiraki olan davacı şirkete de kayyım atandığını, mali işlemler inceleme raporu kapsamında davacı şirketin yönetiminin TMSF’ye geçmeden önceki 2013-2015 yılları arasındaki dönemde, davalı yönetici ve ortaklarca zarara uğrattıklarının tespit edildiğini, davalıların TTK’nın 553,555,626. maddeleri uyarınca zarardan sorumlu oldukları iddiasıyla, davacı şirket zararının davalılardan tahsili istenilmiştir. Dava içinde ihtiyati haciz talebinin mahkemece reddine karar verilmiştir. İhtiyati haciz yasada özel olarak düzenlenmiş geçici hukuki korumalardandır. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257. maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Yine davacı vekilince istinaf başvuru dilekçesinde, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesinde 2018/82 E. ile kayıtlı davanın iddianamesinden anlaşılacağı üzere bir kısım davalıların ülke dışında olduğu bu sebeple ulaşılmasının mümkün olmadığının anlaşıldığını, bu nedenle İİK’nın 257. maddesi kapsamında davalıların muayyen yerleşim yerlerinin olmamasından dolayı talebin kabulü gerekirken reddinin doğru olmadığı ileri sürülmüştür. Esasen muaccel bir alacağın varlığı yaklaşık olarak kanıtlandığı takdirde, mallarını kaçırma veya sabit yerleşim yeri olmama şartlarının ispatı gerekmez. Somut olayda ileri sürülen iddia ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; dosyanın geldiği aşama itibariyle davalıların davacı şirketi zarara uğratıp uğratmadıkları, sorumlu görülüp görülemeyecekleri, sorumlu oldukları zarar tutarı var ise miktarı konusunda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği, kaldı ki değişen delil durumuna göre talep halinde ilk derece mahkemesince geçici koruma yönünde her zaman karar verilebileceği de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz isteminin reddi kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 22.04.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.