Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/673 E. 2021/847 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/673
KARAR NO : 2021/847
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2021
NUMARASI : 2021/22 E. 2021/68K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın usulen reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; davacının 24/10/2017 tarihinde birinci davalıdan satın aldığı araçta mevcut olan gizli ayıp sebebiyle aracın, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 11. maddesi uyarınca ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde ayıp oranında satış bedelinde indirim yapılarak şimdilik belirsiz nitelikteki 6.000,00 TL’nin ihtarname tebliğ tarihi olan 16/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava ticari satım sözleşmesine dayandığından bu aracı satın alan davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında “tüketici” olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, … Sanayi A.Ş.’ye husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu aracın ticari garanti şartlarına tâbi bulunmadığını, dava konusu araçta ayıp olarak nitelendirilebilecek maddi bir hasar ya da eksikliğin de söz konusu olmadığını belirterek, öncelikle görev, zamanaşımı ve husumet nedeniyle, aksi kanaat halinde esasa ilişkin nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tacir olduğunu, uyuşmazlığın mahkememizin görevi dışında olduğunu, davaya konu aracın 24/10/2017 tarihinde satın alındığını, davaya konu aracın servise ilk olarak 26.03.2019 tarihinde getirildiğini, davacının yaklaşık olarak on yedi ay sonra ayıp ihbarında bulunduğunu, davacının seçimlik hakkını ihtarnameyle “aracın değişimi” yönünde kullandığını, bu dava kapsamında tazminat talep edemeyeceğini belirterek, davanın zamanaşımı yönünden reddine, hukuka aykırı davanın asli ve fer’i tüm talepler yönünden reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/(2). maddesine göre, ‘Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır’ hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.Dosyanın incelenmesinde davacı tarafça dava öncesinde arabuluculuk müessesine başvurulmadığı anlaşılmış; davacı vekili de 20/01/2021 tarihli dilekçesi ile görevsizlik kararı sonrasında başvurduğu arabuluculuk son tutanağını sunmuş; tutanak incelendiğinde başvurunun dava açıldıktan sonraki bir tarihte yapıldığı görülmüştür.Huzurdaki belirsiz alacak davasında dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması gerektiği, bu hususun dava şartı olduğu, davacının huzurdaki davayı açmadan önce zorunlu arabuluculuk müessesine başvurmadığı, dava açıldıktan ve hatta görevsizlik kararı verildikten sonra başvurduğu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 2020/1258 E. 2020/1408 K sayılı emsal kararı da dikkate alınarak davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi gerektiği,…” gerekçesiyle,HMK’nın 114/2 ve 115. maddeleri gereğince davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava açtıkları tarihte arabuluculuk yoluna başvurmanın dava şartı olmadığını, görevsiz tüketici mahkemesince davaya devam edildiğini, eğer dava açma tarihinde zorunlu olsa idi zaten tüketici mahkemesince öncelikle arabuluculuk başvurusunun yapılmamış olmasının ötürü davanın usulden reddine dair karar verileceğini,Görevsiz mahkemede dava açılması ile kazanılmış olan haklar saklı tutulmuş olacağından, görevsiz mahkemede dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurmak dava şartı değil ise yeni görevli mahkemenin bundan dolayı davayı usulden reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, görevli asliye ticaret mahkemesince davanın esasına girilmeden ve hüküm kurulmadan arabuluculuk başvurusuna ilişkin eksiklik giderilmiş olduğundan, artık davanın usulden reddedilmesinin mümkün olmadığını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülerek kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satıma konu emtianın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak açılan eda davasıdır. Davacı, terditli şekilde davasını açarak ayıplı malın ayıpsız misliyle değişimini, olmadığı takdirde tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.yaptırımına bağlanmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır.Yukarıdaki açıklamalara göre, TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Davanın konusunun birden fazla talebe ilişkin olması ve bunlardan bir kısmının bir miktar para alacağına, bir kısmının ise parasal olmayan taleplere ilişkin olması halinde, yani HMK’nın 110. maddesi anlamında bir dava yığılması ve talepler arasında da HMK’nın 166. maddesi anlamında bağlantı bulunması halinde, uyuşmazlığın ne şekilde çözümleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, Anayasamız uyarınca, uyuşmazlığın çözümünde asıl olanın mahkeme yargısı olduğu dikkate alındığında, aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması gerekir. Somut olayda davacı taraf, bir nispi ticari dava olarak maddi tazminat talebi yanında ve hatta ilk olarak aracın ayıptan ari misliyle değiştirilmesi talebini de ileri sürdüğünden, bu nitelikteki davaların bir bütün olarak ve işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiği halde, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır (Emsal nitelikte, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2019/3611 E- 2020/4734 K 04/11/2020 T).Kabule göre de somut olayda davacı vekili tarafından tüketici mahkemesinde 02.06.2020 tarihinde, dava açılmış, tüketici mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş, bu süreçten sonra arabulucuya başvurulmuş, tarafların uzlaşmadığına dair 18.11.2020 tarihli son görüşme tutanağı düzenlenmiştir. İstanbul Anadolu 4. Tüketici Mahkemesi tarafından Ticaret mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 5 Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/22 Esas sayılı dosyasına 12.01.2021 tarihinde tevzi yapılmış, yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmiştir. Elde ki dosyada istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşılmaktadır. Mahkeme, dava şartı eksikliği konusunda henüz bir değerlendirme yapmadan önce dava koşulu tamamlanmış olduğundan, HMK’nın 115/3. maddesi uyarınca, artık dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı verilemez (Yargıtay 17. HD’nin 04.02.2021 tarihli, 2020/3187 E- 2021/ 762 K sayılı emsal ilamı).Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarıca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin dava şartlarına aykırı karar verdiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24.06.2021