Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/666 E. 2021/538 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/666
KARAR NO: 2021/538
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10.02.2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2020/620 Esas
TALEP: Altın Alacağı- İhtiyati haciz
Taraflar arasındaki hisse devrinden kaynaklı üç kg altının davalılardan alınarak davacıya verilmesi talepli davanın yapılan yargılaması içinde verilen ihtiyati hacze itirazın kabulüne dair ara karara karşı, ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şti.’nin (Kartal Vergi Dairesi, V.No: …) 50/100 hissedarı iken; hissesinin ½’lik kısmını (dava dışı şirket paylarının 25/100’ünü) davalı …’ye bakiye ½’lik (dava dışı şirket paylarının 25/100’ünü) kısmını ise diğer davalı …’ye devretmek üzere anlaştıklarını, limited şirketi hissesinin noterde devrine dair hukuki zorunluluğuna uygun olarak öncelikle noterde devir işlemi yapılacağını, ardından devrin mali şartlarının belirlenmesi amacıyla, ayrı bir protokol düzenleneceğini, bu doğrultuda müvekkilinin anılan şirketteki hissesini Kartal … Noterliği’nin 25.01.2018 tarih, … ve … yevmiye numaralı işlemleri tahtında, yukarıda belirtilen oranlarda davalılara devrettiğini, söz konusu devrin akabinde, taraflar, anlaşmalarına uygun olarak devrin mali sonuçlarını düzenlemek amacıyla “Devir-Satış Protokolü” isimli Sözleşmeyi akdettiklerini, söz konusu protokolün hisse devrinden sonra yapıldığını, davalıların müvekkiline 30.05.2018, 30.08.2018 ve 30.12.2018 tarihlerinde birer kg olmak üzere toplamda 3 kg 24 ayar külçe altın ödemesi, dava dışı şirket adına kayıtlı bulunan … plakalı … marka Amarok model araç ile … plakalı, … marka aracın her türlü takyidattan ari olarak 15.04.2018 tarihine kadar müvekkiline devri, müvekkilinin hisselerini devrettiği şirketle ilgili olarak hiçbir borcunun bulunmadığı, şirket adına kullanılan kredilerden dolayı müvekkilinin herhangi bir borcunun da olmayacağı, müvekkilinin ise şirkete ait marka ve logolarla ilgili hiçbir hak talep etmeyeceği konularında karşılıklı olarak mutabık kaldıklarını, bu doğrultuda plaka numaraları belirtilen araçların devrinin yapıldığını buna karşılık gelinen aşamada davalıların borçlarını ifa etmekten haksız olarak sürekli kaçınması ve halihazırda … Ltd. Şti.’nin malvarlığını eksiltiyor olmaları karşısında, müvekkili tarafından huzurdaki davanın açılması zarureti doğduğunu, borcun ödendiğine dair ispat yükünün davalılarda olduğunu, HMK m. 200 uyarınca bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin ise yazılı oarak senetle ispatının zorunlu olduğunu, müvekkilinin alacağının sözleşmeye dayalı olduğu “arabuluculuk son tutanağı” ile sabit olduğunu, bu sözleşmenin davalılarca açıkça inkar edilmediği nazara alındığında, “senet” niteliğindeki bu sözleşmenin aksinin, HMK m. 201 uyarınca ancak senetle ispat edilebileceğinin açık olduğunu, arabuluculuk görüşmesinde aynen ifa ve buna bağlı talepleri üzerinde anlaşma sağlanamadığını, aradan geçen iki yıla aşkın süredir borcun ifa edilmediğini, teminatlandırılmadığını, 6100 sayılı HMK m.389/1 uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, İİK m 257 vd uyarınca vadesi gelmesine rağmen ödenmeyen borca karşılık ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olduğunu, davalıların vadesinde borçlarını ifa etmemeleri ve muaccel olan borçlarındaki vaki temerrüdünde ısrar etmeleri, arabuluculuk görüşmesi nedeniyle açılabilecek bir dava hakkında bilgi sahibi oldukları ve mal varlıklarını elden çıkarma ihtimallerinin bulunduğunu, dava konusuna kadar alacağın tahsilinin imkansız olma ihtimali göz önüne alınarak, davalıların borca karşılık malvarlığı üzerine teminatsız/uygun görülecek makul bir teminat karşılığı ihtiyati tedbir konularak üçüncü kişilere devrinin engellenmesini; bu bapta talebin ihtiyati tedbir olarak arzı mümkün görülmez ise, talebin konusunun altın olması, bunun “misli bir eşya” olarak TL karşılığının piyasada belirlenebilmesi, İİK m 24 uyarınca, icra aşamasında bunun TL’ye çevrilme ihtimalinin de olduğunun nazara alınarak, harca esas değer olarak belirtilen TL üzerinden fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere davalıların malvarlığı üzerinde uygulanmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 29.12.2020 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerini değerlendirdiği 29.12.2020 tarihli ara kararında özetle; “…Davanın konusunu oluşturmayan davalı taraf mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin REDDİNE, 2-İbraz olunup incelenen talep dilekçesi ve eki belgeler münderecatına göre yukarıda adı yazılı bulunan alacaklının, talep dayanağı belgede yer verilen ve tutarı kararımızda gösterilen alacak bakımından vaki isteği, İcra ve İflas Kanunun 257. Maddesinin l.fıkrasına uygun görüldüğünden, aleyhine ihtiyati haciz istenilen ile üçüncü kişilerin muhtemel zarar ve ziyanlarını karşılamak üzere alacağın, % 15 ORANINDA NAKİT VEYA KESİN VE SÜRESİZ BANKA TEMİNAT MEKTUBU ibraz olunduğunda, yukarıda isim ve adresi belirtilen borçlu-borçluların menkul, gayrimenkul malları ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının, yukarıda belirtilen borç tutarı ile sınırlı olmak kaydıyla ve İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde İHTİYATEN HACZİNE…” karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, İİK’nın 265.maddesi uyarınca davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden davalılar vekili itiraz dilekçesinde özetle; mahkemece 29/12/2020 tarihinde usule ve yasaya aykırı olarak müvekkilleri aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiğini, bu kararın verilebilmesi için yeterli ve gerekli şartların bulunmadığını, ihtiyati haciz kararının duruşmalı olarak tarafların hazır bulunması şeklinde verilmesi gerektiğini, müvekkillerinin Kartal bölgesinde uzun yıllardan beri kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdiklerini, saygın kişiler olduklarını, mal kaçırma isnatlarının yersiz olduğunu, ihtiyati haciz talep edebilmek ve bu anlamda bir karar verilmek için yeterli ve gerekli şartlardan birisi hatta en önemlisinin söz konusu uyuşmazlıktaki borcun para borcu olması gerektiğini, bunun İİK’nın 257. maddesinde düzenlendiğini, taraflar arasındaki borcun altın olduğunu, para borcunun bir meblağ borcu olduğunu, ancak altının bir mal ve eşya olduğunu, taraflar arasında düzenlenen 25/01/2018 tarihli sözleşmede kararlaştırılan şekliyle de cins borcu olduğunu, borç ilişkisinin konusu taraflarca bireysel nitelik ve özellikleriyle değil sadece genel nitelikleriyle eşyanın dahil olduğu eşya cinsine göre belirlenmişse cins borcunun söz konusu olacağını, borcun para olduğuna ilişkin veya muacceliyet tarihinde söz konusu altın karşılığında para ödeneceğine dair herhangi bir husus ve düzenleme olmadığını, müvekkilleri ile davacı arasında akdedilen ve protokolde tanık olarak yer alan, aynı zamanda davacının da kardeşi olan …’nün beyanı gibi müvekkillerinin davacı tarafa 1000 gramlık kısmi ödeme yaptığının beyan edildiğini, bu ödemenin para şeklinde değil kararlaştırıldığı gibi altın olarak aynen ifa edildiğini, ihtiyati haciz müessesesinin somut olayda uygulama alanı bulamayacağını belirterek, müvekkilleri aleyhine uygulanan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 10.02.2021 tarihli duruşma ara kararıyla; “…İİK.nun 257/1 maddesinde para borçları için ihtiyati haciz talebinde bulunabileceği belirtilmiş olup, altın her ne kadar ülkemizde bir ödeme aracı olarak kullanılsa da doktrinde çoğunlukla kabul edilen görüş altın borcunun para borcu olmadığı yönündedir. Bu nedenle davalı yanın ihtiyati haciz kararına yönelik itirazı haklı bulunarak mahkememizin 29/12/2020 günlü ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesinde aranan tüm koşulların mevcut olduğunu, altının “misli bir eşya” olarak TL karşılığının piyasada belirlenebilmesinin İİK’nın 24.maddesi uyarınca icra aşamasında bunun TL’ye çevrilme ihtimalinin de olduğu nazara alındığında, ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya uygun olduğunu gösterdiğini, zira davalılar mal varlıklarında olsun ya da olmasın, icra emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde malı icraya tevdi etmezlerse, İİK’nın 24. maddesi uyarınca “malın bedeli ile tüm malvarlıkları üzerinden” sorumlu olacağını, bunun icra aşamasında “kaçınılmaz” bir son olduğunu, Yine somut olayda anlaşılamayan bir olgunun, aslında 29.12.2020 tarihli karar ile bu kararın kaldırılmasına dair ara karardaki çelişkiden kaynaklandığını, mahkemenin tedbir talebini reddederken, davalı tarafın malvarlıklarının davanın konusunu oluşturmadığını ifade ettiğini, bu ifadenin aslında İİK’nın 24. maddesi karşısında tamamen hatalı olduğunu, zira, açıkladığı üzere, teslim borcuna hükmedilirken, bunun davalıların uhdesinde olup olmadığına bakılmayacağını, Buraya kadar arz edilen hukuki gerçeklerin aslında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsendiğini, Yukarıda arz edilen ve resen dikkate alınacak tüm maddi ve hukuki sebepler ışığında, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, itirazın kabulüne dair ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati hacze itirazın reddine, bu talebinin kabul görmemesi durumunda ihtiyati tedbir talebi bağlamında değerlendirme yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, esas dava içinde talep edilen ve mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına karşı İİK’nın 265. maddesi uyarınca yöneltilen itiraz üzerine ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ilişkin ara kararın alacaklı vekilince istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, alacaklı tarafından taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesi uyarınca davlıların vermeyi taahhüt ettikleri üç kg altının vadesinde verilmediği iddiasına dayalı olarak ihtiyati haciz istenilmiştir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1.maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Mahkemenin gerekçesinde de işaret edildiği üzere İİK’nın 257. maddesi uyarınca para borçları için ihtiyati haciz talep edilebilecek olup, ancak para alacağı için ihtiyati haciz kararı verilebilir. Davacının davadaki talebi ile dava konusuna göre altın verme borcunun para borcu olmadığı gerekçesiyle itirazın kabulü kararı isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/5. maddesi uyarınca maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK 265/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 22.04.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK 265/5. maddeleri uyarınca karar kesindir.