Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/657 E. 2021/547 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/657
KARAR NO: 2021/547
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/01/2021 Tarihli ara karar.
NUMARASI: 2020/309 Esas
TALEP: İhtiyati Hacze İtiraz
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararına davalı tarafından itiraz edildiği, itirazın reddi yönünden verilen karara karşı itiraz eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı şirkete 30/07/2013 tarihinde 5 yıllığına yönetici seçildiğini, şirketin kurucusu olup %99 hissedarı olan …’ın 2003 yılında ölmesinden sonra ölen ortağın mirasçıları tarafından şirket yapısı ve faaliyetleri ile ilgili uzun süreden beri bilgi verilmediği sebebiyle İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1148 Esas sayılı dosyası üzerinden talepte bulunulduğu, o mahkemece …’ın kayyım atandığı; kayyımın yaptığı araştırma sonunda, davalı yöneticinin şirketi zarara uğratan eylemlerde bulunduğu hususunun tespit edildiğini; bu çerçevede şirketin Gebze’deki 37 adet taşınmazının 2.831.480,00 TL karşılığında sattığı, bundan sadece 220.500,00 TL’yi şirkete ait banka kayıtlarına geçirttiğini, kalan 2.610.980,00 TL’nin davalı yönetici …’in zimmetinde kaldığını; Gebze Savcılığına yaptıkları ihbar üzerine bu hususun ortaya çıktığını; savcılığa sunulan bilirkişi raporunda yer aldığını ayrıca aynı yerdeki 7 adet taşınmazında rayicin çok altında satıldığını ve bu şekilde şirketin zarar ettirildiğini; yine şirkete ait … Mahallesi, … ada, … nolu parselin … m2 olması ve rayiç değeri 537.000,00 TL olmasına rağmen tapuda satış bedelinin 95.000,00 TL olarak gösterilip, bunun dahi şirket kayıtlarına geçirilmediğini ileriye sürmek suretiyle davalının şirkete uğrattığı zarar açıklanmış ve fazlaya dair haklar saklı tutulmak suretiyle şimdilik 100.000,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle tahsili mahkememizden talep edilmiştir. İş bu dava açılmadan önce davacı şirket İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/154 Değişik iş dosyası üzerinden bu iddialarını tekrarlamak suretiyle davalı yönetici …’in mallarına ihtiyati haciz konulmasını talep ettiği; mahkemece duruşmasız olarak ele alınan talebin 24/07/2020 tarihinde oy çokluğuyla kabulüne karar verildiği; davalının 3.460.630,00 TL ile sınırlı olmak üzere menkul, gayrimenkul, üçüncü şahıs hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verildiği, karara davalımız olan …’in itiraz ettiği; değişik iş dosyası üzerinden duruşma günü tayin edildiği ancak duruşma gününe kadar İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılmış olması sebebiyle artık ihtiyati haczin kaldırılmasıyla ilgili bu mahkemenin görevli olduğu belirtilerek, dosyanın İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 21/01/2021 tarihli ara kararla; “…Kök davanın fazlaya dair haklar saklı tutularak 100.000,00 TL miktar göstermek suretiyle açıldığı; belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı; ihtiyati haciz yönünden İİK 264 maddenin uygulanması gerektiği, bu madde gereğince dava açma süresinin haciz tatbikinden ya da haciz gıyabında yapılmış ise tutanağın alacaklıya tebliğinden itibaren başlayacak yasal süre içinde açılması gerektiği; ihtiyati haczin uygulanmasına ilişkin icra dosyası incelendiğinde ilk haczin 04/09/2020 tarihinde yapıldığı, alacaklının huzurunda yapıldığı; bu nedenle İİK 264’de düzenlenen 7 günlük sürenin 04/09/2020 tarihinde başlayacağı; davamızda bu tarihten itibaren 100.000,00 TL’nin üzeri için herhangi bir harç tamamlanmadığı tespit edilmiştir. Burada, İİK 264’de bahsedilen davanın, ‘belirsiz alacak’ davaları yönünden, alacak miktarıyla sınırlı olup olmadığı önem arz etmiştir. Ancak, ihtiyati haczin 3.460.630,00 TL üzerinden istenmişken, davacının en azından bu miktarı göstermek suretiyle belirsiz alacak davası açması gerektiği; şayet şirket zararı 3.460.630,00 TL’den çok çıkması halinde harç tamamlaması gerekeceği; buna rağmen 100.000,00 TL yönünden davanın açılması sebebiyle ihtiyati hacizden bu miktar çıkarıldığında geriye kalan 3.360.630,00 TL yönünden harcı karşılanarak açılan bir dava bulunmadığı nazara alınmak suretiyle, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/154 Değişik İş Esas – 2020/156 Değişik İş Karar Sayılı hükmünün dava açılmayan 3.360,630,00 TL yönünden kendiliğinden hükümsüz kaldığının tespitine karar vermek gerekmiştir. Davalının, ihtiyati haczin tamamının kaldırılması talebinin ise, dosya kapsamına uygun olmadığı…” gerekçesiyle, itirazın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/154 Değişik İş – 2020/156 Değişik İş Karar sayılı kararında 3.460.630,00 TL üzerinden verilen ihtiyati haciz kararının 3.360.630,00 TL’lik kısmının hükümsüz kaldığının tespitine, ihtiyati hacze sadece 100.000,00 TL yönünden devamına karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde dilekçesinde özetle: Somut olayda Mahkemenin İİK’nın 257 vd. maddelerde öngörülen koşulların gerçekleştiğine ilişkin matbu ifadelerinin yeterli olmadığını, hangi gerekçe ile ihtiyati haciz talebini kabul ettiğini açıklamadığını, Dosya kapsamına uygun olmayan hususun ne olduğu, gerekçesinin belirsiz olduğunu, hangi gerekçelerle ihtiyati hacze itirazın reddedildiğinin somut ve net olarak açıklanmadığını, İhtiyati haciz kararının haksız olduğunu, ihtiyati haciz talep eden tarafın dava dilekçesindeki iddia ve talepleri daha evvel farklı mahkemelerde yargılamaya muhtaç şekilde yürütmekte ve haciz-tedbir talepleri reddedilmiş iken adli tatil sürecinde bir oldu-bitti ile geçmişteki hukuki süreçler perde arkasında saklanarak kuşku ve şüpheli bir şekilde huzurdaki kararın alındığını,
İhtiyati hacze dayanak talepler muaccel olmadığını, kesine yakın derecede ispata ilişkin belge bulunmadığını, Alacağın varlığı ve miktarı yargılama ile belirlenecek olması sebebi ile ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, İhtiyati haciz kararının ölçülülük ilkesine aykırı şekilde ve hüküm niteliğinde olduğunu, Emsal nitelikteki Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 01.12.2015 T. 2015/41193 E. 2015/23780 K. Sayılı ilamının ekli olduğunu, Verilen 3.460.630,00 TL’lık ihtiyati haciz kararında hangi alacak ve taşınmazlar için ihtiyati haciz talebi olduğu açıklattırılmadan ve ölçülülük ilkesine aykırı şekilde verilen karar neticesinde “tedbirde ölçülülük” ilkesine aykırı şekilde müvekkilinin tüm menkul ve gayrimenkul mallarına haciz konulduğunu, kredi kartlarının iptal ettirildiğini ve müvekkilinin çocuklarının okul paralarını dahi ödeyemediğini, müvekkilinin ev ve işyerlerine polisle gelinerek haciz adı altında showa dönüştürülen işlemler yapıldığını, ev ve işyerlerinin darmadağın edildiğini, maddi ve manevi yıpratıldığını, İtiraza konu ihtiyati haciz kararının peşin hüküm niteliğinde olup, yargılama ile hedeflenen amacın dışında davalıyı mağdur ettiğini, yaklaşık ispat kuralı dahi ortaya konulamadığını belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1178 E. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporuna göre İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/309 E. Sayılı dosyası ile 21.01.2021 tarihli ihtiyati hacze itirazımızın reddine ilişkin kararın kaldırılarak itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının tümüyle kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ihtiyati haciz kararına yöneltilen itirazın reddine ilişkin kısmının istinafıdır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, şirket müdürü davalının davacı şirkete verdiği zararın tahsili istemine ilişkindir. Davadan önce davacı talebi ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/ 154 D. İş sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararına davalı yanca itiraz edilmesi üzerine, asıl davanın açıldığı mahkemece itirazın değerlendirilmesi sonucu verilen 21.01.2021 tarihli ara karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dosyanın incelenmesinde İş bu esasa ilişkin dava açılmadan önce davacı şirketçe İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/154 Değişik iş sayılı dosyasından davalı yönetici …’in mallarına ihtiyati haciz konulmasının talep edildiği; mahkemece duruşmasız olarak ele alınan talebin 24/07/2020 tarihinde oy çokluğuyla kabulüne karar verildiği; davalının 3.460.630,00 TL ile sınırlı olmak üzere menkul, gayrimenkul, üçüncü şahıs hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verildiği, ilk derece mahkemesince ihtiyati haczin 3.460.630,00 TL üzerinden istenmişken, esasa ilişkin davanın 100.000,00 TL yönünden açıldığı da gözetilerek, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/154 Değişik İş Esas – 2020/156 Değişik İş Karar Sayılı hükmünün dava açılmayan 3.360,630,00 TL yönünden kendiliğinden hükümsüz kaldığının tespiti ile itiraz eden davalının, ihtiyati haczin tamamının kaldırılması talebinin ise, dosya kapsamına uygun olmadığı gerekçesiyle 100.000,00 TL yönünden itirazın reddine karar verilmiştir. Davalı vekilince itirazın reddedilen 100.000,00 TL yönünden verilen itirazın reddi kararı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İlk derce mahkemesince 100.000,00 TL yönünden dosya kapsamına göre yaklaşık ispat görüldüğü gerekçesiyle bu tutar yönünden itirazın reddine karar verildiği anlaşılmakla kararın gerekçesiz olduğu yönündeki davalı vekili istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. İİK’nın 258/1. maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış, bu konuda mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması yeterli kabul edilmiştir. Mahkemece tarafların sundukları deliller ile özellikle savcılık soruşturması kapsamında alınana bilirkişi raporu içeriğindeki tespitler dikkate alınarak ihtiyati haciz kararı verilip, itirazın reddedildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davalı vekilinin taleplerin muaccel olmadığı gibi, alacak ve tutarının yargılamayla ispata muhtaç olması nedeniyle ihtiyati haciz koşullarının bulunmadığı yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. İstinaf eden vekillerinin diğer istinaf ve itiraz nedenlerinin İİK’nın 265. maddesindeki sınırlı itiraz sebepleri kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla, itirazın reddine dair ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hmk 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine, 2-İtiraz eden davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İtiraz eden davalı borçlu tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 22.04.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.