Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/591 E. 2021/519 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/591
KARAR NO: 2021/519
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21.01.2021 tarihli ek karar
NUMARASI: 2020/507 E. – 2020/508 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına karşı, borçlular vekili tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin verilen ek kararın alacaklı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; borçlu … A.Ş trafından verilen 21.09.2020 ödeme tarihli 1.200.000,00 USD ve 21.09.2020 ödeme tarihli 3.000.000,00 USD bedelli bonoların ödenmediğini, borçluların mal kaçırma çabası içinde olduklarını ileri sürerek, şimdilik 3.2000.000,00 USD tutarındaki bonodan kaynaklanan alacak için borçluların taşınır, taşınmaz ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebinin değerlendirdiği 29.09.2020 tarihli kararında; “…Talep eden tarafça sunulan dilekçe ekindeki belgeler incelenmiştir. İİK.m.257 kapsamına göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz isteyebilir. İhtiyati haciz talebine konu borcun ödenmediği ve alacağın rehinle teminat altına da alınmadığı belirtilmiştir. Bu durumda ihtiyati haciz talebinin teminat karşılığında kabulüne, ihtiyati haciz talebinin talep konusu alacak miktarı olan 3.200.000,00 USD (1 USD:7.5796) = 24.254.720,00 TL’nin %15’i oranında teminat karşılığında kabulüne, borçluların 3.200.000,00-USD (1 USD: 7.5796 ) = 24.254.720,00 TL tutarında taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İ.İ.K’nun 257. ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz konulmasına” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin kabulüne, karar verilmiştir. Bu karara karşı, borçlular vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlular …, … ve … vekili itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz isteyen banka ile … A.Ş. arasında çeşitli zamanlarda genel kredi sözleşmeleri düzenlendiğini, 12.05.2014 tarihli, 1.2000.000 USD tutarlı ve 15.06.2015 tarihli 3.000.000 USD tutarlı genel kredi sözleşmelerinde müvekkillerinin müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğunu, takip konosu bonoların bu genel kredi sözleşmeleri kapsamında teminat amacıyla verildiğini, alacaklı ile borçlu şirket arasında düzenlenen 12.05.2014 ve 15.06.2015 tarihli genel kredi sözleşmelerinde teminata ilişkin ilişkin ayrıntılı hükümler bulunduğu, örneğin 12.05.2014 tarihli 1.2000.000 USD tutarlı genel kredi sözleşmesinin 7.maddesinde teminatların düzenlendiğini ve arasında bonoların da bulunduğu pek çok teminatın sıralandığını, ihtiyati haciz talebinin dayanağı olan 3.000.000 USD tutarlı senedin aynı tutarlı genel kredi sözleşmesiyle aynı tarihli olduğunu, 1.2000.000 USD tutarlı senedin de kredi sözleşmesinin tarihi olan 12.05.2014 olduğunu, bankaların çoğunlukla kredi sözleşmeleri kapsamında şirket ortaklarının kişisel kefaletlerinin yanı sıra borç senetleri de aldıklarını, bu kapsamda şirket ortağı olan müvekkillerinden kefaletin yanı sıra takibe konu senetlerin alındığını, senetlerin kredi sözleşmelerinin teminatı olarak imzalandığının açık olduğunu, kredi sözleşmesi dışında bu miktardaki senetlerin bankaya verilmesi gerektirecek ticari ilişkilerinin bulunmadığını, bankanın salt senede dayanarak müvekkillerine bu miktar parayı verdiğinin kabul edilemeyeceğini, müvekkillerince bu bonoların imzalanmasının tek makul izahının senetlerin kredi sözleşmelerinin teminatı olması olduğunu, müvekkillerinin sabit ikametgahı olduğunu ve mal kaçırma çabalarının bulunmadığını, borçlu şirketle bankalar arasında 22.07.2019 tarihinde düzenlenen finansal yeniden yapılandırma sözleşmesine müvekkillerinin kefil olarak imza attıklarını, yenilenen sözleşme gereğince ilk ödemenin Şubat 2021 ayında başlayacağını, henüz vadesi gelmeden müvekkilleri aleyhine ihtiyati haciz istemenin kötü niyetli olduğunu, mahkemece belirlenen teminatın eksik olduğunu, karar tarihindeki kurun eksik belirlenerek az teminat alındığı gibi teminat oranının da yerinde olmadığını belirterek, itirazın kabulüyle haksız ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Alacaklı vekili 21.12.2020 tarihli itiraza cevap dilekçesinde özetle; borçluların ihtiyati hacze karşı yapmış olduğu itirazın İİK’nın 265. maddesi kapsamında bir itiraz sebebi olmadığını, talebe konu senedin teminat senedi olduğu iddiasının ihtiyati hacze yönelik itiraz nedenleri arasında yer almadığını, borçlulardan …’ın takip sonrası adresini yurt dışına taşımasının mal kaçırmaya kastıyla hareket ettiğini gösterdiğini, itirazın yedi günlük yasal süre geçtikten sonra yapıldığını, borçlulara tebligat yapılarak ihtiyati haczin kesinleştirildiğini ve borçluların bankalardaki paralarınını haczedildiğini, yapılan hacizlere borçlularca itirazda bulunulmadığından ihtiyati hacze yönelik itirazlarının da incelenmeden reddi gerektiğini, takibe konu senetlerin teminat senedi olmadığını, senet metninde senedin teminat senedi niteliğinde olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını, senet metninde mevcut olmayan/anlaşılmayan bir hususun ileri sürülmesinin hukuken mümkün olmadığını, bonoda avalist olan itiraz edenlerce takip konusu bonoların teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir itiraz ileri sürmesinin mümkün olamadığını, aval verenin sorumluluğunun borcun şekle ait noksanlıklardan başka sebepten batıl olması halinde dahi geçerli olacağını, senetlerin teminat senedi olduğu kabul edilse dahi bu durumun ihtiyati haciz kararı alınmasına engel olmadığını, mahkemece usulüne uygun ihtiyati haciz kararı verildiğinden teminat bedeline ilişkin itirazın reddi gerektiğini, ihtiyati hacze itiraz eden borçluların finansal yeniden yapılandırma sözleşmesine göre ödeme süresi gelmeden yasal takip başlatıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davaya konu icra takibinin finansal yeniden yapılandırma sözleşmesinin sona ermesi üzerine başlatıldığını belirterek, itirazın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 28.09.2020 tarihli ek kararında; “… Talep, mahkememizin 29/09/2020 ihtiyati haciz kararına itiraz ile ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkememiz tarafından verilen itiraza konu ihtiyati hazci infaz eden İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası, dosyamız arasına alınarak incelenmiş olup itiraz eden vekilinin itirazının süresinde olduğu tespit edilmiştir. İİK.m.258 hükmü uyarınca ihtiyati hacze, aynı Kanun’un 50 nci maddesine göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. HMK.m.6. hükmüne göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. İncelenen ihtiyati haciz talebine konu 21/09/2020 vade tarihli 3.000.000,00-USD bedelli ve 21/09/2020 vade tarihli 1.200.000,00-USD bedelli senetlerin taraflar arasında bağıtlanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden teminat senedi olarak verildiği, ancak Genel Kredi Sözleşmesi yapılandırma ile sona ermiş ve taraflar arasında yeni bir Genel Kredi Sözleşmesi kurulmuştur. İş bu yeni GKS kredi borcu muaccel olmayıp, İİK. 257. md. koşullarından muaccel bir borcun varlığı şartı henüz mevcut olmadığından, ihtiyati hacze itirazın kabulü ile, mahkememizin 29/09/2020 tarihli 2020/507 Esas sayılı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, ihtiyati hacze yönelik itirazın kabulü ile 29.09.2020 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Borçluların ihtiyati hacze karşı yapmış olduğu itirazın İİK’nın 265. maddesi kapsamında bir itiraz nedeni olmadığını, madde kapsamında ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edilebileceğini, mahkemenin esasa ilişkin konularda kendi kararının esasını denetlemesinin hukuk güvenliğine aykırı olduğunu, borçluların teminat senedine ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı gibi borcun yeniden yapılandırma sözleşmesi kapsamında yapılandırılması nedeniyle muaccel olmadığı iddiasının da yerinde olmadığını, bu iddiaların ihtiyati hacze itiraz nedeni olmadığını, senetlerin teminat senedi olmadığını ve bu husunun ihtiyati haciz yargılamasında karara bağlanabilecek bir husus olmadığını, ancak asıl davada görüşebilecek bir husus olduğunu, aval verenlerce teminat iddiasının ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, bonoların genel kredi sözleşmesinin teminatı için verilmediğini, senetlerin mücerret borç ikrarı niteliğinde olduğunu, yapılandırma sözleşesiyle ilişkisinin bulunmadığını, aksinin kabulü halinde dahi yapılandırma sözleşmesinin ihtiyati haciz talep tarihinde sona erdiğinden artık yapılandırma sözleşmesinden söz edilemeyeceğini, itirazın yedi günlük süre içinde ileri sürülmediğini, yapılandırma sözleşmesinin ihtiyati haciz talebinden önce sona erdiğini, sözleşmenin 5.3, 6.5 ve 14. maddelerinin alacaklı kuruluşlara 12. maddede belirtilen temerrüt ve muacceliyet hükümlerini ek bir işleme bağlı olmaksızın münferiden uygulama hakkı verdiğini, yapılandırma sözleşmesinin sona ermesiyle bankaların genel kredi sözleşmeleri kapsamında hareket edebileceğini, borçlu şirketin sözleşmedeki hiçbir yükümlüğünü yerine getirmediğini, borçların ödenmesiyle ilgili somut bir takvim sunmaması üzerine sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, sözleşmenin lideri olan … tarafından bu durumun 23.09.2020 tarihinde bildirilmesinden sonra 30.09.2020 tarihinde ihtiyati haciz istendiğini, yapılandırma sözleşmesi kapsamındaki borcun belirtilen tarihlerde ödenmemesi halinde yapılandırmanın sona ererek genel kredi sözleşmesi çerçevesinde borçların tasfiye edileceğinin açık olduğunu, sona ermiş yapılandırma sözleşmesinin borcun belirlenmesinde dikkate alınamayacağını, mahkemece yapılandırma sözleşmesinin devam edip etmediği hususunda hiç bir inceleme yapılmayarak sadece borçluların beyanlarının esas alındığını, bu sözleşmenin sona ermesinden sonra sözleşmeye taraf olan bankalarca takip yapıldığının basit bir araştırmayla anlaşılabileceğini belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ilişkin ek kararın kaldırılmasına ve ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257 vd. Maddeleri uyarınca ihtiyati hacze ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı borçlular vekilince itiraz edilmiştir. İtiraz üzerine ilk derece mahkemesince, itirazın kabulüne dair ek karar verilmiş; bu ek karara karşı, alacaklı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati hacze dayanak yapılan 12.05.2014 düzenlene ve 21.09.2020 vade 1.200.000,00 TL bedelli bono ile 15.06.2015 düzenleme ve 21.09.2020 vade tarihli 3.000.000,00 TL bedelli bononun borçlusunun … A.Ş. olduğu, diğer borçluların bonolarda aval veren olarak yer aldıkları anlaşılmıştır. Alacaklı banka ile borçlu şirket arasında çeşitli tarihlerde genel kredi sözleşmeleri düzenlenmiştir. Bu kapsamda düzenlenen 12.05.2014 tarihli sözleşme dosya içinde bulunmaktadır. İtiraz edeneler vekili sözleşmenin 7.maddesinde teminatların düzenlendiğini ve bonoların bu kapsamda kredi borcunun teminatını oluşturmak için verildiğini savunmaktadır. Ancak anılan maddede, genel düzenlemeler yapılmış olup, talep konusu bonoların teminat amacıyla alındığına ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı görülmüştür. Diğer yandan bonolarda da açık şekilde teminat amacıyla verildiklerine ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. Aralarında ihtiyati haciz isteyen bankanın da bulunduğu bir kısım bankalarla borçlu şirket arasında 22.07.2019 tarihinde borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin sözleşme yapılmıştır. Sözleşme ile davalı şirketin finans sektörüne olan borçları ilgili yönetmelik kapsamında görülüşülerek, yeniden yapılandırılmış, bu sözleşmenin, borçlunun bankalarla imzaladığı sözleşmelerin eki ve ayrılmaz parçası olduğu belirlenmiştir. Yeniden yapılandırma sözleşmesiyle borçlu ve kefillerin borçlarının hiç bir şekilde ertelenmediği, yenilenmediği ve kredi süresince oluşturulan tüm teminatların aynen devam edeceği belirlenmiştir. Sözleşmenin 6.maddesiyle yapılandırılan kredilerin iki yıl ana para ödemesiz olarak 8 yıl vadeli olarak yapılandırıldığı, ilk yıl faiz tahsilatı yapılmayacağı, ikinci yıl iki dönemde faizlerin tahsil edileceği, bu kapsamda 2020 yılının ödemesiz olarak geçeceği, 2021 yılında ise faiz tahsilatının başlayacağı, ana para ödemesinin 2022 Ocak ayında başlayarak 6 eşit taksitle ödeneceği kararlaştırılmıştır. Diğer yandan sözleşmenin 12.maddesinde temerrüt ve muacceliyet şartları düzenlenmiştir. Buna göre borçlunun sözleşmedeki herhangi bir taahhüdünü ihlal etmesi halinde borcun muaccel hale geleceği anlaşılmaktadır. 22.07.2019 tarihli yapılandırma sözleşmesi borçlu şirketle, dava dışı … liderliğindeki finansal kuruluşlar arasında imzalanmıştır. … bankaca 09.09.2020 tarihinde muhataplarına gönderilen elektronik postada, borçlunun yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi nedeniyle bankanın … rolünün sona erdiği ve alacaklıların bundan sonra borçluyla irtibata geçmesi istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında, talep konusu bonolarda teminat olduklarına ilişkin bir ibare bulunmadığı gibi, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde de açıkça bonolara atıfta bulunan ve bonoların teminat amacıyla verildiğine ilişkin hiç bir hüküm bulunmaması karşısında bonoların teminat amacıyla verilmediği kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, takip konusu bonoların teminat bonosu olmadıkları ve kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği kabul edilmelidir. İlk derece mahkemesince, bonoların taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi kapsamında teminat olarak verildiği, genel kredi sözleşmelerinden sonra yapılandırma sözleşmesi kurulmasıyla önceki genel kredi sözleşmeleri kapsamındaki ilişkinin sona erdiği ve yeni yapılandırma sözleşmesine göre alacağın muaccel olmadığı belirtilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere, talep konusu bonolar teminat bonosu olarak verilmemiştir. Yapılandırma sözleşmesinde, bu sözleşmenin daha önceki genel kredi sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir cüzü olduğu, önceki sözleşmeler kapsamında borçlu ve kefillerin tüm sorumluluk ve borçlarının devam edeceği düzenlenmiş olup, düzenlenen yeniden yapılandırma sözleşmesi ile önceki sözleşme konusundaki borçların sona erdiğinden söz edilemez. Kaldı ki, borçlunun yapılandırma sözleşmesindeki edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle yapılandırma sözleşmesinin sonuçsuz kaldığı, sözleşmenin … bankası tarafından sözleşme taraflarına duyurulmuştur. Yapılandırma sözleşmesinin sona erip ermediği hususları esas yargılamada tartışılsa da mevcut deliller itibariyle ihtiyati haciz için yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararı yerinde olup, itirazın kabulüne ilişkin 20.10.2021 tarihli ek kararın kaldırılmasına, ek kararın kaldırılmasıyla ihtiyati haciz kararı yeniden avdet edeceğinden yeniden ihtiyati haciz kararı verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken itirazın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu sebeple ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 265/5. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati haciz kararına itiraz hakkında verdiği istinafa konu 21.01.2021 tarihli ek kararın KALDIRILMASINA, ihtiyati hacze itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-Borçlular vekilinin ihtiyati hacze itirazının İİK’nın 265. maddesi uyarınca reddine, 2-Kaldırma ve itirazın reddi kararımızla ile birlikte ilk derece mahkemesinin 29.09.2020 tarihli ihtiyati haciz kararı geçerliliğini koruyacağından, Dairemizce yeniden ihtiyati haciz kararı verilmesine yer olmadığına, 4-Alacaklı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde alacaklı vekiline iadesine, 5-Alacaklı tarafından harcanan 162,10 TL istinaf harç gideri ile 49.50 TL posta gideri olmak üzere toplam 211,60 TL istinaf giderinin, esas hakkındaki dava ve takip sonucuna bağlı olmak kaydıyla, itiraz eden borçlulardan alınıp alacaklıya verilmesine, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22.04.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.