Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/586 E. 2021/523 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/586
KARAR NO: 2021/523
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2020
NUMARASI: 2020/592 E. – 2020/593 K.
DAVANIN KONUSU:İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, karada yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına karşı, borçlular vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, borçlular vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili sunduğu 16.11.2020 tarihli dilekçesinde özetle; aleyhine ihtiyati haciz istenen borçluların müvekkili ile dava dışı … A.Ş arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefilleri olduklarını ve gerçek kişilerin borçlu şirketin ortağı olduklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini ve alacağı rehinle teminat altına alınmadığını ileri sürerek, 100.000.000,00 TL alacak için borçluların menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 16.11.2020 tarihli kararda; ihtiyati haciz talebinin kabulü ile %15 oranında teminat mukabilinde, borçluların mal varlığının alacağı karşılamaya yeter miktarının ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Bu karara karşı borçlular vekili sunduğu itiraz dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile alacaklı banka arasında genel kredi sözleşmesi ve ilave yatırım kredisi sözleşmesi adında, farklı tarihlerde yedi farklı bedelli sözleşmelerin imzaladığını ve tüm kredilerin kararlaştırılan vadelerde ödenmeye çalışıldığını, imzalanan altı nolu ek sözleşmeyle genel bir ödeme planı oluşturulduğunu, bundan sonra imzalanan yedinci ek sözleşmeyle, müvekkillerin müşterek müteselsil kefaletleriyle 02.01.2019 tarihinde 1.600.000 USD kredi kullandırıldığını, imzalanan tüm sözleşmelerde borç için teminat verildiğini, bu kapsamda sekiz ayrı ipotek belgesi düzenlenerek müvekkillerine ait gayrimenkullerin borca karşılık ipotek ettirildiğini, ihtiyati haciz öncesinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlandığını, ipotek tesis evraklarıyla gayrimenkullerin birlikte değerlendirilmesinde ipotekli taşınmazların borcu karşılayacak değerde olduğunu, bir yandan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılmasına rağmen diğer yandan ihtiyati haciz kararıyla haciz işlemi yapılmasının hukuki olarak taşkın haciz anlamına geleceğini, takibe konu kredilerin muaccel hale gelmediğini, muaccel olsa dahi ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için yasada öngörülen ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığını, tarafların vade ve ödeme konusunda görüştükleri sırada hesabın kat edilerek ihtiyati haciz talebinin kötü niyetli olduğunu belirterek, ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmişlerdir. Alacaklı vekili itiraza karşı sunduğu beyanında özetle; dava dışı borçluya kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine Beyoğlu … Noterliğinin 03.11.2020 tarihli ihtarıyla 133.634.231,13 TL borcun kat edildiğini, kullandırılan kredinin çeşitli tarihlerde yapılandırılarak ödeme kolaylığı sağlanmasına rağmen vadesinde ödenmediğini, sözleşmenin teminatı olan ipoteklerin asıl borçlu için verilmesi nedeniyle asıl borçlu hakkında yeniden ihtiyati haciz talep edilmediğini, ipoteklerin asıl borçlunun borcunu teminen verildiğini ve kefalet borcunun teminatı olarak ipotek verilmediğini belirterek, itirazın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince itirazı değerlendirdiği 28.12.2020 tarihli ek kararda; ” Talep, mahkememizce verilen 16/11/2020 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılması talebinden ibarettir. Genel Kredi Sözleşmesinin teminatı olan 8 adet ipotek belgesi ve resmi senet akit tablosu asıllarının mahkememize sunulduğu tespit edilmiştir. Lehdarı … A.Ş. İle ihtiyati haciz talebinde bulunan … Bankası A.Ş. Arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine, haklarında ihtiyati haciz talep edilenlerin müteselsil kefaletinin bulunduğu anlaşılmaktadır. TBK. 586 maddesinin; ‘Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.’ hükmünü içerdiği, bu kapsamda somut olayın değerlendirilmesinde incelenen ipotek resmi senetlerine göre, ipoteklerin asıl borçlunun kredi borcunun teminatını oluşturduğu, itiraz eden kefiller yönünden teminat oluşturmadığı, alacaklı bankanın borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceği anlaşılmakla ihtiyati hacze itirazın reddine.. ” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlular vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Yazılı olarak sunulan itiraz dilekçesini aynen tekrarla, taraflar arasında düzenlenen yedi adet genel kredi sözleşmesiyle asıl borçlunun kredi kullandığını ve müvekkillerini sözleşmelere kefil olduğunu, borcun süresinde ödenmeye çalışıldığını, borç karşılığı ipotek verildiğini, alacaklı tarafından ihtiyati hacizden önce ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlatıldığını ve birinci dereceden tesis edilen ipoteklerin borcu karşılamaya yetmesi nedeniyle ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını, borcun usulüne uygun şekilde muaccel hale getirilmediğini, müvekkillerin krediyi kullandığı enerji sektöründen elde edilen gelirle borcun ödeneceğinin bankaca bilindiğini, kısmi ödeme zorluğu yaşanması üzerine tarafların yeni ödeme planı üzerinde çalışırken hesabın kat edildiğini, bankanın bir yönden yeni ödeme planı üzerinde çalışırken diğer yandan da hesabı kat etmesinin basiretli tacir davranışı olmadığını, borcun ipotekle teminat altına alındığını, müvekkillerini mal kaçırma gibi hileli davranışları bulunmadığını, bu nedenle müvekkillerinin hileli işlemler yapmış gibi aleyhlerine ihtiyati haciz kararı verilmesinin usulsüz olduğunu, verilen ihtiyati haciz kararıyla müvekkillerinin ticari hayatlarını devam etmelerinin imkansız hale geldiğini, bankanın genel kredi sözleşmesi aşamasında kredi borcunun ödenemeyeceğini düşünerek daya yüksek miktarda ipotek alması gerektiğini, borcun ödenmemesinin tüm sorumluğunun borçlu yerine kefillere yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati haciz kararı üzerine başlatılan takibe itiraz edildiğini, davanın arabuluculuk aşamasında olduğunu, faizlerin kanuna aykırı şekilde fahiş hesaplandığını belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati hacze itirazın reddi kararının istinafına ilişkindir. Alacaklı banka vekilince, dava dışı … A.Ş şirketine genel kredi sözleşmeleri kasamında kullandırılan, ancak geri ödenmeyen kredi borcunun tahsili için, borçlu kefiller aleyhine ihtiyati haciz talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle ihtiyati haciz kabul edilmiş, borçlu vekillerinin bu karara yönelik itirazları reddedilmiştir. İtirazın reddine ilişkin bu ek karara karşı, borçlular vekilince yasal süresi içinde istianaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz talep edebilme koşullarının düzenlendiği İİK’nın 257. Maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borçları için ihtiyati haciz talep edilebilir. Somut olayda; alacaklı banka ile borçlu … A.Ş arasında çeşitli tarihlerde akdedilen genel kredi sözleşmeleri uyarınca kredi kullandırıldığı, aleyhine ihtiyati haciz istenenlerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla genel kredi sözleşmelerini imzaladıkları ve kefaletin şekil şartlarının gerçekleştiği görülmüştür. Esasen borçluların, kefaletin geçersizliğine yönelik bir itirazları da bulunmamaktadır. İhtiyati hacze dayanak genel kredi sözleşmeleri kasamında kefil ve üçüncü kişilerce asıl borçlunun borcunun teminatı olarak ipotek verilmiştir. Dosya kapsamında bulunan ipotek akit tablolarının incelenmesinde, ipoteğin asıl borçlunun borcunun teminatı olarak verildiği, kefillerin borçlarının teminatı olarak ipotek verilmediği analaşılmıştır. Diğer yandan, genel kredi sözleşmesi kapsamında borcun ödenmemesi üzerine, alacaklı bankaca İİK’nın 68/b maddesine uygun şekilde hesabın kat edilerek alacağın muaccel hale getirildiği anlaşılmıştır. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir; ayrıca ihtarın tebliğ edilmiş olması aranmaz ise de, asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586. maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. Sunulu belgelerde, kredi borcunun ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek asıl borçlu şirkete, kredi sözleşmesindeki adresine kat ihtarının gönderildiği, ayrıca aleyhine ihtiyati haciz talep edilen kefillere de kat ihtarının gönderildiği tebliğ mazbata örneğinden anlaşılmaktadır. Bankaca, asıl borçluya yönelik olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılması kefiller yönünden takip başlatılmasına engel değildir. Borcun muaccel olması nedeniyle kefillerin sabit ikametgah sahibi olmaları, mal kaçırma çabalarının bulunmamasının İİK’nın 257/1.maddesi anlamında somut olayda bir önemi bulunmamaktadır. İhtiyati haciz üzerine başlatılan takipte faizin fazla olarak talep edildiği iddiası ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında olmadığı gibi, alacaklı tarafından borcun tamamını temin eder şekilde ipotek alınmayarak kefillere yönelik istekte bulunması da itiraz nedenleri arasında bulunmamaktadır. Buna göre TBK’nın 586. ve İİK’nın 257. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz isteminin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan genel kredi sözleşmelerindeki kefillerin sorumlu olduğu tutarla sınırlı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi karşısında, borçlular vekilince ileri sürülen borca ilişkin iddiaların ihtiyati hacze itiraz nedenlerinden olmadığı, bu tür iddiaların itirazın iptali veya menfi tespit davasında tartışılacağı anlaşılmakla, yerinde görülmeyen tüm istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin itirazın reddi kararı ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/5 maddeleri gereğince reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, ihtiyati hacze itiraz edenler vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati hacze itiraz edenler tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati hacze itiraz edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.22.04.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.