Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/554 E. 2021/524 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/554
KARAR NO : 2021/524
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.02.2021 tarihli ara karar
NUMARASI : 2020/752 E.
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasında görülen menfi tespit ve muarazanın giderilmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, davacının talep ettiği tedbirin kabulüne dair ara karara karşı davalı tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin ara kararının davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin… marka araçların tedarik, satış ve yetkili teknik servisi olarak hizmet verdiğini, üretici …ation şirketinin global anlaşması çerçevesinde serviste davalıya ait BP ve Castrol marka yağların kullanıldığını, taraflar arasındakiki bayilik sözleşmesi gereğince müvekkilinin davalıdan veya davalının göstereceği yerden ürün satın alınarak kullanacağı ve bedeli ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşmeye uygun şekilde edimlerini yerine getirdiğini, davalının ise üç yıldır piyasa satış fiyatlarının çok üzerinde fiyatlarla müvekkiline satış yaparak sözlemeyi ihlal ettiğini, diğer … servislerinin müvekkilinin aldığı fiyatın yaklaşık 1/4’ü fiyatla ürün tedariki yaptıklarını, her bir aracın bakımında kullanılan yağın miktarı dikkate alındığında müvekkilinin ciddi ticari kaybının olduğunu, davalının ürün fiyatlarının sözleşmeye aykırı olduğunu kabul ederek cüzi bir indirim yapmasına rağmen halen dahi teklif edilen fiyatın diğer servislerin alım fiyatından az iki kat fazla olduğunu, tarafların yeni fiyatta mutabık kalmaması üzerine müvekkiline ürün tedarik edilmediğini, taraflar arasında uzlaşma beklenirken davalı yanca Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/130 Değişik İş sayılı dosyasıyla tespit yaptırdığını, tespit raporunda müvekkilinin deposunda BP-Castrol yağ görülemediği, depoda Shell marka yağ varillerinin bulunduğunun iddia edildiğini, ancak tespit yapılan deponun davalıya ait yağların tutulduğu depo olmadığını, müvekkilinin sahibi olduğu diğer oto kiralama şirketindeki araçlar için kullanılan yağlar üzerinde tespit yapılması nedeniyle tespite itiraz edildiğini, davalı tarafça keşide edilen Ankara 63. Noterliğinin 16.12.2020 tarih ve… yevmiye nolu ihtarnamesiyle müvekkilinin sözlmeşmeye aykırı eylemleri nedeniyle sözleşmenin feshedilerek sözleşme kapsamında ödenen 193.644 TL satış geliştirme teşvik priminin iadesi, 600.000,00 TL cezai şartın ve kar mahrumiyetinin derhal ödenmesinin istenerek teminat mektubunun nakde çevrileceğinin bildirildiğini, cevabi ihtarla davalının sözleşmeye aykırılıklarının bildirilerek bedelsiz kalan teminat mektubunun iadesinin istenilmesine rağmen teminat mektubunun iade edilmediğini, sözleşmenin tamamen davalı lehine düzenlenmesi nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart ve iade hükümlerinin hukuki olmadığını, teşvik primi avansı iadesiyle cezai şart koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, dava konusu ….bank TAŞ’nin 30.04.2020 tarihli 2605223 sayılı 200.000,00 TL bedelli teminat mektubunun paraya çevrilmesinin tedbiren önlenmesine, davalının sözleşmesi haksız feshetmesi nedeniyle avans iadesi ve ceazi şart taleplerinin haksız olduğunun tespitine, davalı tarafından yaratılan haksız muarazanın giderilme karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilince yaptırılan tespitte, davacıya ait depoda müvekkili şirkete ait olmayan yağların tespit edildiğini ve bu yağların sözleşmeye aykırı şekilde kullanıldığını, yağların üzerindeki etiketlerden bu ürünlerin sözleşme adresinde kullanılmak üzere gönderildiğinin anlaşıldığını, bayilik sözleşmesine aykırı davranarak farklı ürün alınması nedeniyle feshin haklı olduğunu, davacının genel işlem koşulları ve cezai şartın fahiş olduğuna ilişkin iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARINDA
İlk derece mahkemesi, davacının ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 29.12.2020 tarihli ara kararında; ”…HMK’nın 389.maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından sunulan taraflar arasındaki madeni yağ alım anlaşması, teminat mektubu, ihtarname suretleri ile diğer belgelere göre taraflar arasındaki anlaşmanın feshi konusunda ihtilaf bulunduğu, ihtiyati tedbir isteyen davacının sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini, davalı tarafın talep ettiği avans iadesi ve cezai şartın haksız olduğunu iddia ettiği, buna göre taraflar arasındaki ihtilafın yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada teminat mektubunun paraya çevrilmesi halinde ihtiyati tedbir talep eden davacı şirket açısından telafisi imkansız zararlar meydana gelebileceği ve ciddi zararlar doğabileceği anlaşıldığından; ihtiyati tedbir talep eden davacı şirketin talebinin takdiren % 20 teminat karşılığından kabulü ile; teminat mektubunun nakde çevrilmesinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmiştir.” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin %20 oranında teminatla kabulüne, …bank A.Ş.’nin 30.04.2020 tarihli, 2605223 sayılı ve 200.000 TL bedelli teminat mektubunun nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir. Davalı vekili ihtiyati tedbire karşı sunduğu itiraz dilekçesinde özetle; davacının sözleşmeye aykırılığının mahkemece yapılan tespitle belirlendiğini, davacının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın teminat mektubundan fazla olduğunu, davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat etmediği halde tedbir kararı verilmesinin yerinde olmadığını, teminat mektubunun müvekkilinin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını oluşturmak üzere müvekkiline verildiğini, davanın esasını çözer şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini belirterek, ihtiyati tedbirin kaldırılmasını istemiştir.
Mahkemece, davalının ihtiyati tedbire yönelik itirazı duruşma açılarak değerlendirilmiştir. Tedbire yönelik itirazın değerlendirildiği ilk derece mahkemesinin 03.02.2021 tarihli ara kararında: “… mahkememizce bu aşamada, esasa dair yargılama yapılmadığından, tarafların talep ve itirazları HMK’nun 389 vd. maddeleri kapsamında değerlendirilmiştir. Taraflar arasında madeni yağ alım anlaşması mevcuttur. İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, sözleşmedeki alım şartlarının günün şartlarına uygun olmadığını, ürünlerin davalı tarafından piyasa satış fiyatlarının çok üzerinde fiyatlarla müvekkiline satıldığını, piyasada haksız rekabete maruz kaldığını, büyük ticari kayıp yaşadığını, sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini, davalı tarafın talep ettiği avans iadesi ve cezai şartın haksız olduğunu iddia etmektedir. Davalı taraf ise davacının yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğini savunmaktadır. Tarafların iddialarının kesin olarak tespiti ancak yargılama sonunda değerlendirilebilecektir. HMK’nun 389. Maddesi İhtiyati Tedbirin şartlarını düzenlemiştir. Bu maddeye göre ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından, ya da, tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde..’ şeklindedir. Olayımız açısından İhtiyati Tedbirin şartları değerlendirildiğinde; bir an için teminat mektubunun paraya çevrildiğini ve mahkemece tedbir talep edenin haklılığına hükmedildiğini düşündüğümüzde ihtiyati tedbir talep eden açısından telafisi imkansız zararlar doğacağı dosya kapsamında kuvvetle muhtemeldir. Halbuki teminat mektubu üzerine tedbir konulduğunda, tedbir süresince teminat mektubu aynı hukuki sonuçları doğuracak bir durumda beklemede olduğundan ve ihtiyati tedbir talep edenden %20 teminat alındığından, ihtiyati tedbir talep edenin olası zararları hukuk sistemimiz içerisinde garanti altına alınmaktadır, buna karşılık tedbir talebi red edilmiş olsa tedbir talep edenin doğabilecek zararlarının, nasıl karşılanacağı açık değildir. Netice itibariyle; bu aşamada teminat mektubunun paraya çevrilmesi halinde ihtiyati tedbir talep eden davacı şirket açısından telafisi imkansız zararlar meydana gelebileceği ve ciddi zararlar doğabileceği anlaşıldığından ve mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararını değiştirecek nitelikte yeni hukuki ve fiili durum oluşmadığından, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Önceki beyanlarını aynen tekrar ederek, tedbir kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında 01.03.2019 tarihinde düzenlenen sözleşmeyle, davacının müvekkili şirkete ait yağları alarak vasfını değiştirmeden kullanmasının kararlaştırıldığını, sözlemenin haklı nedenle feshi halinde ödenen teşvik priminin iadesinin yanı sıra kar mahrumiyeti ödenmesinin de kararlaştırıldığını, sözleşmenin 10. maddesinde fesih halinde davacının 600.000,00 TL cezai şart ödeyeceğinin kabul edildiğini, sözleşmenin devamı sırasında Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/130 D.İş sayılı dosyasından 26.11.2020 tarihinde davacıya ait iş yerinde yapılan delil tespitinde, müvekkili şirketin yağlarının bulunmadığın ve davacı tarafından başka markaya ait yağların alınarak kullanıldığının belirlendiğini, başka markaya ait yağların depoda bulundurulmasına ilişkin davacı açıklamasının yerinde olmadığını ve depoda bulunan Shell marka yağların hali hazırda kullanıldığını, davacının başka şirkete ait ürünleri satması nedeniyle, müvekkilinin sözleşmeyi feshederek sözleşmeye bağlı cezai şart, kar kaybı ve peşin avans iadesini istediğini, davacının fesih tarihine kadar ürün bedeline itiraz etmeyerek faturaları ticari defterlerine işlediğini, müvekkilinin teminat miktarını üzerinde alacağı bulunduğunu, davacının iddiasını yaklaşık olarak ispat etmemesi karşısında tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddine dair 03.02.2021 tarihli kararın kaldırılmasına, itirazın kabulü ile ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Talep, esas dava içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, teminat mektubunun ödenmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbire ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle teminat mektubunun ödenmesinin tedbiren durdurulmasına, davalı vekilinin tedbir ara kararına yönelik itirazının karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı ile davalı arasında 01.03.2019 tarihinde “Madeni yağ alım anlaşması” düzenlenmiştir. Sözleşmenin konusunu, davalı tarafından üretilip satışa sunulan madeni yağların davacı tarafından alınması ve kullanılması oluşturmaktadır. Sözleşmeyle, davacı münhasıran davalıya ait ürünleri davalıdan veya davalının göstereceği yerden satın alarak, vasfını değiştirmeden kullanma yükümlülüğü altına girmiştir. Sözleşme niteliği itibariyle münhasırlık içermektedir. Sözleşmenin devam ettiği sırada, davacıya ait Mevlana Bulvarı Çankaya/Ankara adresinde bulunan serviste Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/130 D.iş sayılı dosyasıyla 26.11.2020 tarihinde yapılan tespit sonucu düzenlenen raporun incelenmesinde, tespit yerinde davalının sözleşmeye konu yağların görülmediği, Shell marka yağ varillerinin bulunduğu ve hali hazırda bu yağların kullanıldığı belirlenmiştir. Davalcı yan, tespitin farklı yerde yapıldığını, tespite konu yağların müvekkilinin ortağı olduğu başka şirketlerindeki işler için kullanıldığını ileri sürmektedir. Tespit sonrası davalı yanca sözleşme feshedilerek, sözleşme kapsamındaki cezai şart, kar kaybı ve ödenen avansın iadesi konusunda ihtar keşide edilmiş, ihtarda ayrıca dava konusu teminat mektubunun nakde çevrileceği bildirilmiştir.Sözleşmelerin teminatı olmak üzere davacı tarafından davalıya … TAŞ’nin 30.04.2020 tarihli 2605223 sayılı 200.000,00 TL bedelli teminat mektubunun verildiği sabittir. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmeleri kapsamında davalı lehine verildiği ileri sürülen talebe konu teminat mektubunun kesin ve süreli olduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, davanın esası yöünden haklılığını yaklaşık olarak ispatlamalıdır. Mahkemece talep üzerine yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği belirlenerek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, tedbirin kaldırılması halinde davacının muhtemel hakkının elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı, yargılamaya göre mektup lehdarının haksız ödeme talebinde bulunması halinde davacı yönünden telafisi zor zararların doğabileceğine ilişkin gerekçe ile tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir geçici hukuki korumalardandır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında davalı lehine verildiği ileri sürülen talebe konu teminat mektubunun kesin teminat mektubu olduğu anlaşılmaktadır. Banka teminat mektubu, bizzat lehtarın veya üçüncü bir kişinin verdiği kontrgaranti karşılığında bankanın muhataba karşı, belli bir paranın, muhatabın ilk yazılı talebi üzerine ödemesi hakkındaki taahhüdüdür. Buna göre, lehtarın muhataba olan borçlarının yerine getirilmemesi halinde bankanın bağımsız olarak yüklendiği bir borçtur. Bankanın bu borcu, üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olup üçüncü kişinin (lehtarın) borcunu yerine getirmemesi halinde, hatta yerine getirilmediğinin muhatap tarafından beyan edilmesi halinde, salt bu soyut beyan üzerine mektup bedelinin ödenmesi yükümlülüğünü doğurur. Bu nedenle de bankanın borcunun, lehtarın muhatap ile olan borç ilişkisinden bağımsız ve asli bir niteliğinin olduğu kabul edilmektedir. Bununla birlikte, muhatapla lehtar arasındaki uyuşmazlıkta, teminat mektubunun banka tarafından ödenmesinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir talep edilebilir. Böyle bir talep halinde mahkemece, HMK’nın 391/3. maddesi uyarınca yaklaşık ispatın aranması gerekir. Ancak, teminat mektubunun açıklanan bu özelliği nedeniyle, burada aranacak yaklaşık ispat, seviyesi yükseltilmiş bir yaklaşık ispat olmalıdır (Müjgan TUNÇ YÜCEL, “Banka Teminat Mektuplarının İhtiyati Tedbire Konu Olması Üzerine Medeni Usul Hukuku Bakış Açısından Bir İnceleme”, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:8, S: 107-108, Temmuz- Ağustos 2013, s.9-18).Somut olayda tedbir talep eden davacının, davalıya karşı sözleşmeyle yüklendiği edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirilip getirilmediği, bu surette teminat mektuplarının karşılıksız kalıp kalmadığı yargılama sonucu belirlenebileceğinden ve davacının bu iddiaları yönünden yaklaşık ispatın dosyada mevcut delil durumuna göre gerçekleşmediği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin tedbirin kabulüne ilişkin ara kararıyla itirazın reddi kararında isabet bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2.ve 394/son maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ihtiyati tedbire vaki itirazın reddine dair ara kararının kaldırılarak itirazın kabulüne ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK’nın 353/1.b.2 ve 394/son maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verdiği 03.02.2021 tarihli ara kararın KALDIRILMASINA, ihtiyati tedbire itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-HMK’nın 394/4. maddesi uyarınca, davalı vekilinin ihtiyati tedbire vaki itirazları haklı görüldüğünden, ihtiyati tedbire itirazın kabulüne, ilk derece mahkemesinin 29.12.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
2-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 59,30 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf harç gideri ile posta giderinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.2.ve 394/son maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22.04.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/son maddeleri uyarınca karar kesindir.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 26.04.2021