Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/489 E. 2021/529 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/489
KARAR NO : 2021/529
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07.01.2021 tarihli ara karar
NUMARASI : 2020/706
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davası içinde davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince reddine dair ara kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin FETÖ/PDY ceza soruşturması kapsamında CMK’nın 133.maddesi uyarınca kayyımlık yetkisini haiz TMSF’nin atadığı yöneticileri tarafından yönetildiğini, bu sebeple de harçtan muaf olduğunu, dava şartı olan arabuluculuk anlaşamama son tutanağını sunduklarını, mali raporda yer alan işlemlerle müvekkili şirketin zarara uğratıldığını ve besi danası alımları başlığı altında, hayvancılık faaliyeti ile iştigal eden şirketin yurt dışından hayvan ithal etmesi nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, ayrıca dava dilekçesi ekinde yer alan 21.09.2020 tarihli MS 25 rapor numaralı mali işlemler inceleme raporuna konu tespitler uyarınca hesaplanacak… A.Ş.’nin zararının, TTK’nın 553 ve 557. maddeleri hükümleri tahtında davalıların sorumluluğunda olduğunu belirterek tazminat talebinde bulunmuş ve ayrıca, davalıların sorumluluklarından doğan davacı alacağını temin etmek üzere, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 07.01.2021 tarihli ara kararıyla; ”…Kanun koyucu, ihtiyati haciz hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati haczin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati haciz kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtayit haciz şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse, veya yaklaşıkda olsa ıspatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmelidir.İİK 257 ve devamı maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati hacze karar verilmelidir.Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtayiti haciz kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtayiti haciz isteminin bu aşamada reddi gerektiği..” gerekçesiyle, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın her türlü harçtan muaf tutulmasının Anayasaya aykırı olduğunu, eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, davacı tarafın usul ve yasaya aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun tüm taleplerinin zaman aşımı nedeniyle reddine gerektiğini, dönemin şartları ve şirketin durumu göz önüne alındığında, yapılan ithalatın şirketin karının artmasına sebep olduğunun açıkça görüleceğini, davacı vekilinin bir diğer iddiasının ise ithal edilen besi danalarının besi faaliyetinde kullanılmayıp, alımı müteakip kesime gönderildiği ve hatta bu ithalat işleminin dahi gerçekleşmemiş olabileceği hususlarına dayandığını, Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nün 5.3.2015 tarih ve 3362 sayılı Besilik Sığır İthalatında Uyulması Gereken Usul ve Esaslar Hakkında Talimat’ın ve eklerinin incelenmesi halinde sürecin ne kadar sıkı bir denetime tabi olduğunu, davacı tarafın iddialarının hayvancılık sektörünü bilen uzmanlarca değerlendirilmesi gerektiğini, şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığı takdirde şirketin zararına sebep olacak herhangi bir eylem bulunmadığı görüleceğini, davacının haksız davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 07.01.2021 tarihli ara kararında; ” Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati haciz kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilmemelidir.Bununla birlikte, ihtiyati hacze karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati haczin amacını gözetilmesi gerekli ve zorunludur.Kanun koyucu, ihtiyati haciz hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati haczin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati haciz kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtayit haciz şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse, veya yaklaşıkda olsa ıspatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmelidir.İİK 257 ve devamı maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati hacze karar verilmelidir.Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtayiti haciz kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtayiti haciz isteminin bu aşamada reddi gerektiği, ” gerekçesiyle, davacı vekilinin ihtiyati haciz isteminin koşulları bulunmadığından reddine karar vermiştir.
Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ;önceki beyanlarını tekrarla;
Davalıların arabuluculuk sürecinde herhangi bir iletişimde ve katılımda bulunmadığını, dolayısıyla mal kaçırma durumlarının olabileceği konusunda şüpheye mahal verdiğini,
İlk derece mahkemesinin denetim raporundan edindiği bilgilerde değerlendirme yaparken yanılgıya düştüğünü, dosyada ekli raporda somut olayların irdelendiğini ve vakıaların neden-sonuç ilişkisi içerisinde ortaya konulduğunu,İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/82 E sayısı ile görülen davanın iddianamesinden anlaşılacağı üzere, bir kısım sanıkların ülke dışında olduğu bu sebeple ulaşılmasının mümkün olmadığının anlaşıldığını, bundan ötürü İİK’nın 257.maddesi kapsamında davalıların muayyen yerleşim yerlerinin olmamasından dolayı taleplerinin kabulü gerektiğini,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu 07.01.2021 tarihli ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davası olup, dava içinde İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz talep edilmiştir.
İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Davacı, yönetici sorumluluğundan kaynaklı zarar tazmini davası ile birlikte ihtiyati haciz talep etmiş, dayanak olarak özel amaçlı denetim raporunu sunmuştur. Söz konusu denetim raporunda birtakım mali veriler yer almakla, bu rapor konusunda uzman bilirkişi eliyle denetlenerek, analiz edilmeli, iddia ve savunma kapsamında ileri sürülen olgularla birlikte rapordaki veriler teknik olarak birbiriyle bağlantılı şekilde ortaya konularak sonuca varılmalıdır. Denetim raporu, bu haliyle yaklaşık ispatı sağlamaya yeterli somutlukta değildir. Olayla ilgili olduğu iddia edilen ceza dava dosyası da ilk derece mahkemesince yargılama sürecinde değerlendirilecektir. Dosyanın mevcut durumu itibariyle, davalıların şirketi veya davacıyı zarara uğratıp uğratmadıkları, sorumlu görülüp görülemeyecekleri, sorumlu oldukları zarar tutarı var ise miktarının ne olduğu konularında yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin kararı, dosyanın mevcut durumu itibariyle isabetli olup davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, İİK’nın 258/3 ve HMK’nın 353/1.b1. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.22.04.2021
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 22/04/2021