Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/458 E. 2022/97 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/458
KARAR NO: 2022/97
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05.10.2020
NUMARASI: 2019/164 Esas – 2020/526 Karar
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten sıfır şekilde fabrika çıkışlı ticari … marka araç satın aldığını, İşbu alım neticesinde aracın tüm bakımları yetkili servis tarafından gerçekleştirildiğini, ticari araçların bakım süresi olarak 15.000 km de bakım yapılması durumu bulunduğunu, müvekkil tarafından aracın bakımı yapılmış olup işbu bakımda davalı şirketin servis firmasına ön motordan ses geldiği belirtildiğini, davalı firma bu durumun geçici olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin aracına gerekli bakım gerçekleştikten sonra müvekkilinin gönderildiğini, müvekkilinin bu bakım ve bundan sonra yapılan bakımlarda aracın motorundan ses geldiğini beyan etse de yetkilileri tarafından durumun geçici olduğu müvekkiline bildirilmiş ve aracın gerekli bakımları yapılıp aracın müvekkiline teslim edildiğini, en son yapılan bakımda motorundan ses gelmeye devam etmiş ve müvekkili tarafından bu husus servis yetkililerine bildirildiğini, bu kez servis yetkililerin konuyla ilgilendiğini, motorun bitik seviyede olduğunu, bu hususun kullanıcı hatasından kaynaklandığını, bu hususun garanti kapsamına girmediğinin beyan edildiğini, bunun üzerine Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/106 D.İş sayılı dosyası ile tespit davasının açıldığını,iş bu dosya ile yapılan incelemede motordan gelen sesin fabrikasyon bir hata olduğunun tespit edildiğini, müvekkili kandırılarak mağdur edildiğini, işlerini idame ettirmek için de araç kiralamak zorunda kaldığını, mağduriyetinin bu şekilde daha arttığını, ayıplı aracın bir benzeri ile değiştirilmesi kapsamında taraflarınca Bakıımöş … Notğerliğinin 04/09/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, davalı tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ayıplı aracın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini, değişimin mümkün olmaması halinde yapılan 54.212,00 TL nin ödemenin ihtar ‘Tarihinden itibaren işleyecek Faiziyle birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini, mezkur ayıplı araç yerine kiralanan aracın tutarındaki kiralama bedeli olan 2.500 TL ve 10.000 TL tutarındaki manevi tazminat tutarının taraflarına ödenmesini, Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/106 D.İş sayılı dosyasıyla delil tespiti istenmiş olup, tespit için yatırılan 350 TL bilirkişi ücreti . 253,80 TL keşif harcı ve 110,00 TL araç ücreti olmak üzere toplam 713,80 TL tutarın tarafılarına ödenmesini, yargılama gideri ve Avukatlık ücretinin karşı yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; Bahse konu davanın reddinin gerektiğini, delil tespitinin yapıldığı sırada kendilerine tebligat yapılmamasının gerekçesi, talep sahibinin haklarının korunması bakımından zorunluluk bulunmasıydı, ancak öyle bir zorunluluğunun bulunmadığını, zira tam aksine tespiti yapılan aracın müvekkilinin adresinde bulunduğunu, gayıplarında yapılan tespiti kabul etmediklerini,yapılan delil tespitine itiraz ettiklerini, bilirkişi Tarafından Zorlama Beyan Yapılarak Aracın Hatasının Fabrika Üretimi Olduğunun değerlendirildiğini, Bilirkişi tarafından, raporun sonuç kısmında, yapılması gerekli periyodik bakımların süresinde yapılmadığının belirtildiğini, motordaki arızanın makine yağından ya da yağsız bırakıldığından kaynaklandığı belirtildiğini, Yani bilirkişi tarafından da, motordaki arızanın kullanıcının kusurundan kaynaklı olduğu zımmi olarak kabul edildiğini, Tüm bu beyanlara rağmen raporunun devamında. 38.325 kimdeyken aracın arıza sorunu bulunmadığı fakat 5.922 km sonra 44247 km’de aracın arızalanması ve 17.509 km de aracın motorunda ses gelmesi göz önünde bulundurulduğunda fabrika üretim hatası olduğunu değerlendirdiğini, Bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede tamemen çelişkeye düşüldüğünü, 17.509 km motorda ses olmasına rağmen 38.325 km’de arıza olmadığı belirtildiğini, bu bakımdan bilirkişinin maksatlı, zorlama ve çelişkili raporunun kabul edilemeyeceğini, esasa ilişkin beyanlarında, aracın bakımları düzensiz yapıldığından aracın garanti kapsamından çıktığının, aracın servis kılavuzunda ve garanti belgesinde yazan km’lere uyulmadığı için araç garanti kapsamı dışında kaldığını, müvekkil Şirket tarafından dava dilekçesinde bahsedilenlerin aksine aracın bakımlarının yapıldığını,servis formlarında anlaşılacağı üzere aracın tüm bakımları müvekkili firma tarafından eksiksiz ve tam olarak yapıldığını, davacı tarafından ise periyodik servis bakımları kaçırılmış ve ilgili arızanın olmasına sebebiyet verdiğini, tazminata ilişkin açıklamalarımızda ise, öncelikle müvekkili şirketin, tazminat sorumluluğunun olabilmesi için temel koşul olan kusurunun bulunması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirketin aracına zamanından müdahale edilmesi ile şirketin kusurunun olmadığını gösterdiğini, bunun dışında, manevi tazminat doğurabilecek şekilde şirketin haklarına yapılmış bir davranışın bulunmadığını, ihbara ilişkin beyanlarında ise, davanın … mah. .. Cad. no.2 … Sancaktepe/İSTANBUL adresinde bulunan … A.Ş.’ye ihbar edilmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle, öncekilkel davanın ihbarını ve akabinde davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretini davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce dava konusu araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak İtü Makine Mühendisliği bölümü Öğretim Üyesi bilirkişisinden kök ve ek raporlar aldırılmıştır. Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde; davacının davalıdan satın aldığı dava konusu araçta imalattan kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde ayıp bulunduğunun teknik bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davalı taraf her ne kadar davacının süresinde bildirim yükümlülüğüne uymadığını ileri sürmüş ise de davacının araçtaki aynı sorun nedeni ile müteaddit kere aracını davalıya götürerek servise bıraktığı, dolayısıyla davalının süresinde ihbarda bulunulmadığı yönündeki savunmasının yerinde olmadığı, davacının seçimlik olarak aracın misli ile değiştirilmesini talep ettiği ve bunun dışında maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, alınan ek raporda da belirtildiği üzere aracın arızasının tamamen giderilmesinin (motor değişimi/rektefiye) maliyetli olduğu, dolayısıyla davacının aracın misli ile değiştirilmesi talebinin kabulünün gerektiği kanaatine varılmıştır. Maddi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; kiralık araç talebinin, gerek aracın halen mevcut hali ile davacının elinde bulunuyor olması gerekse sunulan faturada geçen aracın dava konusu aracın vasıf ve cinsinde bir araç olmaması nedeniyle bu yöndeki talebinin reddi gerektiği, davacının manevi tazminat talebi açısından ise somut olayda davacıya manevi tazminat ödenmesini gerektirecek nitelikte kişilik haklarına herhangi bir saldırı bulunmadığından manevi tazminat talebinin koşulları oluşmaması nedeni ile reddinin gerektiği” gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile dava konusu davacının davalıdan toplam 54.212,00 TL’ye satın aldığı … motor nolu … şasi nolu buz beyazı renkli 2017 model … marka ve modelli aracın davalıya iadesi kaydıyla bu aracın davalı tarafça ayıptan ari misli ile değiştirilerek davacıya verilmesine, ikame araç kiralama bedeli talebinin reddine, manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket aracın satışı anında ve sonrasında üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, davacı şirket tarafından, … marka araç satın alındığını, ilgili aracın Garanti Belgesi ve Servis Kılavuzun’da da aracın her 15.000 km’de periyodik bakımlarının yapılması gerektiği aksi takdirde aracın garanti kapsamı dışında olacağının düzenlendiğini, Garanti Belgesi ve Servis Kılavuzu’nda da, her 15.000 km de bir düzenlenmesi için bakım ve periyodik bakımlar çizelgesi oluşturulduğunu, bu belge ve kılavuz cevap dilekçesi ekinde mahkeme dosyasına sunulduğunu, Ancak davacı şirket tarafından öncelikle 12.10.2017 tarihinde 15.000 km’de yapılması gereken periyodik bakımın 17.509 km’de yapıldığını, diğer 15.000 bakımı ise 11.05.2018 tarihinde 38.325 km’de yapıldığını, bu hususun tarafımızca dosya münderecatında bulunan dilekçelerde defaatle altı çizilmiş olmasına rağmen, mahkemece ve bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda dikkate alınmadığını, yalnızca varsayıma dayanarak aracın motorunda gerçekleşen arızanın kullanıcı hatasıyla gerçekleşmesinin uzak ihtimal olduğunun tespit edildiğini, mahkemece teknik değerlendirmeden uzak ve tamamiyle varsayıma dayalı 15/01/2020 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, nitekim kendilerince 07/02/2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacının gerekli kontrollere zamanında gelmemesi nedeniyle aracın garanti kapsamından çıktığı ve müvekkili şirketin üzerinde düşen görevi eksiksiz şekilde yerine getirdiği, parçanın gecikmesinin müvekkili şirketin kusurundan kaynaklanmadığının belirtildiğini, ancak bilirkişi tarafından 16/03/2020 tarihinde tanzim edilen ek raporda itiraz arının hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, iş bu ek rapora karşı da itirazların kanuni süresi içinde dosyaya sunulmuş olup, mahkemece itirazların dikkate dahi alınmadan rapor doğrultusunda karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2019/5678 E.- 2019/20807 K. ve 11.11.2019 tarihli ilamının da bu yönde olduğunu, Davacının TTK’dan doğan gözden geçirme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, aracı olduğu gibi kabul ettiğini, Ticaret Kanunu 23.madde de “açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmü, Borçlar Kanunu 223.Madde de ise “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” hükmü düzenlendiğini, bu maddelere göre, ilgili araçta ilk inceleme ile tespit edilemeyecek bir arıza olması halinde dahi, ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa hemen satıcıya bildirme yükümlülüğü bulunduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini isteliştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ayıplı araç satışı nedeniyle, aracın yenisi ile değiştirilmesi, araç kira bedelinin tazmini ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilince mahkemece hatalı bilirkişi raporundaki tespitlere dayanarak hüküm kurulduğunu 16.03.2020 tarihli ek rapora itirazları karşılanmaksızın sonuca gidildiğini ileri sürmüştür. HMK’nın 282. maddesine göre, hâkim, bilirkişinin oy ve görüşününü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirecektir. Mahkeme yargılama sürecinde makine mühendisi bilirkişiden bilirkişi raporu almış, davalı itirazları üzerine ek rapor almıştır. Bilirkişi raporları yukarıda sözü edilen HMK’nın 282. maddesi kapsamında takdiri delil niteliğinde olup, mahkemece bilirkişi raporundaki tespitler ile diğer deliller dikkate alınıp gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilince davacı tarafından muayene ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir.TBK’nın 219. maddesi gereğince satıcı, alıcıya karşı her hangi bir suretle bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niceliği etkileyen kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından sorumludur. Satıcı, bu ayıpları bilmese bile onlardan sorumludur. TTK’nın 23/1.c maddesi gereğince malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belliyse alıcı iki gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK’nın 223/2. madde hükmü uygulanır. Somut olayda, davadan önce alınan tespit bilirkişi raporu ile yargılama aşamasında mahkemece alınan bilirkişi rapor içeriklerinden araçta gizli ayıp olduğu anlaşılmaktadır. Davacının davalıdan satın aldığı aracı ilk kez servise götürdüğü 12.10.2017 tarihinde motor kısmında ses geldiği şikayetini bildirdiği, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde benimsediği şekilde aracın daha sonraki aşamalarda da 2-3 kez servise götürüldüğü, araçta bu yöndeki şikayetin devam ettiği anlaşılmaktadır. Araçta meydana gelen ve gizli ayıptan kaynaklı arıza üzerine süresinde davalıya (yetkili servise) başvurulması nedeniyle ayıp ihbar sürelerine uyulduğu, aracın satıcısı olan davalının araçta gizli ayıptan kaynaklanan zarar nedeniyle sorumlu olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre davacının süresinde muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına, 2.813,98 TL bakiye istinaf karar harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.02.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, karar kesindir.