Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/431 E. 2021/345 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/431
KARAR NO: 2021/345
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 31/12/2020
NUMARASI: 2020/566 Esas
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davası içinde verilen ihtiyati haciz kararına yöneltilen itirazın reddine yönelik verilen karara karşı davalı borçlular vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili tedbir talepli dilekçesinde özetle; davalıların banka yönetim kurulu sıfatıyla aldıkları kararla müflis bankanın zararına sebebiyet verdiklerini, yönetim kurulu üyelerinin kasıt ve ihmalinin yanı sıra dikkatsizlik sonucu verdikleri hatalı kararlar ve meydana gelen zararlardan da sorumlu olduklarını, zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalıların müvekkili müflis bankayı zarara uğrattıklarının mübrez raporla sabit olduğunu, davalıların eylemleri ayrıca zimmet suçunu oluşturduğunu, davalılar hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 2020/129622 Sor, dosyasında soruşturma yürütüldüğünü, ayrıca davalılar hakkında FETÖ/PDY örgütü kapsamında devam eden dava ve soruşturmalar nedeniyle arama/tutuklama kararlarının mevcut olduğunu, davalılar mal varlıklarını elden çıkararak yasal ve cezai takibattan kaçınma halinde olduklarını, bir kısmının arabuluculuk sürecine dahi katılmadığını, müvekkilinin uğramış olduğu zararın semeresiz kalmaması, davalıların FEÖT/PDY kapsamında aranan kişiler olmaları ve zararın denetim raporu ile yaklaşık olarak ispat edilmiş olması nedenleriyle dava sonunda verilecek karar kesinleşinceye kadar davalıların hak, alacak ve mal varlıklarına teminatsız olarak tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 20/11/2020 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 20/11/2020 tarihli ara kararında “… Davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacının İhtiyati haciz talebinin Kabulü ile ; alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla; ( 10.935.000,00-TL) alacak yönünden ( 5411 sayılı Kanunun 140. maddesi gereği TEMİNATSIZ ) İİK’nun 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarının İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde İHTİYATEN HACZİNE, …” karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden … vekili itiraz dilekçesinde özetle; müvekkili …’in FETÖ/ PYD kapsamında aranan kişilerden olmadığını, davacı, taleplerini ileri sürerken toptancı bir yaklaşımla ”fetöcü” ithamından kuvvet aldığını, ancak müvekkili … hakkında FETÖ/PDY soruşturması, arama/tutuklama kararı bulunmadığını, müvekkili, davacı bankadan Mart 2011’de ayrıldığını, halen dahi finans sektöründe yönetici olarak çalışmaya devam ettiğini, müvekkili hakkındaki tek soruşturma davacıya ait olduğunu, burada da savcılık tarafından görevsizlik kararı verilerek dosyanın BDDK’ya gönderildiğini, müvekkilinin şikayet ve davalara rağmen malvarlığını azaltmadığını, haklılığından hiçbir şüphesi bulunmadığını, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğini, bankanın kendi çalışanına hazırlattığı raporun ihtiyati haciz kararının tek dayanağı olduğunu, ihtiyati haciz kararına dayanak olarak gösterilen denetim raporu, davacının kendi çalışanı tarafından hazırlandığını, taraflı tespitler içerdiğini, bağımsız ve tarafsız bilirkişiler aracılığıyla alınmış bir raporun mevcut olmadığını, Mahkemenin sırf davacının raporu gerekçe gösterilerek ihtiyati haciz kararı vermesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, zarar iddiasının ve varsa zararın kaynağının yargılamaya muhtaç olduğunu, yargılamaya muhtaç bir konuda, ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, bu nedenlerle koşulları oluşmayan ihtiyati haciz kararının müvekkili … bakımından kaldırılmasına, ara karardan rücu edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden … vekili itiraz dilekçesinde özetle; davacı-şikayetçinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 160/3. madde kapsamında yapmış olduğu şikayetin somut gerçeklikten uzak haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın müvekkili davalıyı da kapsar şekilde hakkında FETÖ/PDY örgütü kapsamında devam eden dava ve soruşturmalar nedeniyle arama/tutuklama kararlarının mevcut olduğu iddiasının, tamamıyla davacı tarafın soyut, somut gerçekliği bulunmayan iddialarından ibaret olduğunu, müvekkili … hakkında herhangi bir arama/tutuklama kararı bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili davalıyı da kapsar şekilde müvekkilin mal varlıklarını elden çıkararak yasal ve cezai takibattan kaçınma halinde olduğu iddiası da tamamıyla soyut somut gerçeklikten uzak haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın davasında yaklaşık ispat koşulunu sağlandığına dair dosya içinde tek bir delilin dahi bulunmadığı halde davacının kendisinin hazırladığı denetim raporu içindeki bir bölümün (ekspertiz raporları v.s.) kendisi lehine delil olarak değerlendirilerek Mahkemece yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği kanaatinin açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı müvekkilin de imzasının bulunduğu banka yönetim kurulu sıfatıyla alınmış olan 07.11.2007 tarih, 1019 numaralı karar ile ödeme zorluğu içerisine düşen müşteriden bankanın alacağına karşılık olarak 20.000.000,00 TL bedelle 4 adet gayrimenkulü satın almaları nedeniyle bankanın bu işlem ile zarara uğradığı iddiası kapsamında huzurdaki dava ile iddia olunan zarar bedelinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili davalı 07.11.2007 tarih, 1019 numaralı kararda kusurlu davranmadığı gibi bankanın da zararına sebebiyet vermediğini, bu nedenlerle, (fazlaya dair tüm talep haklarımızı saklı tutarak) müvekkili hakkında verilen ihtiyati haciz kararı açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğundan ara karardan rücu edilerek İhtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 31.12.2020 tarihli ara kararında “…İİK’nun 265. maddesinde borçlunun kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebileceği hükme bağlanmıştır. Borçlunun itiraz sebebi olarak ileri sürdüğü hususlar İİK’nun 265. maddesinde sınırlı olarak sayılmış ; davalıların denetim raporuna ilişkin itirazları yerinde görülmemiş ve ihtiyati hacze itirazların…” reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı … ve … vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİİhtiyati hacze itiraz eden … vekili istinaf dilekçesinde özetle;Müvekkili lehine olan kararlara rağmen davacının kendi çalışanına hazırlattığı rapor esas alınmak suretiyle ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmadığını, tarafsız ve bağımsız bilirkişilerden rapor alınmasını gerektirdiğini,Müvekkili … hakkında FETÖ/PDY soruşturması, arama/tutuklama kararı olmadığından, davanın diğer tarafları ile toptancı yaklaşımla asılsız ithamda bulunulduğundan, iddia edilenin aksine müvekkilinin malvarlığı olduğundan, davalara rağmen malvarlıklarını elden çıkarmadığından, iddia edilenin aksine müvekkilinin ulaşılabilir olduğundan, arabuluculuk görüşmelerine iştirak ettiğinden kaçma ihtimalinden bahsedilmesinin yersiz olduğunu,Genel kurul tarafından kabul edilen ve ibraya konu bilançodan anlaşılabilen bir hususta dava ikame edilmiş olduğundan, taşınmazların banka aktifine alınmasından kaynaklı zarar meydana gelmediğinden, alacağın tam olarak tahsil edilememesinden kaynaklı zarar var ise yargılmaya muhtaç olduğundan, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadığından, bu ibare toplantı tutanağında açıkça görüldüğünden, kaldı ki yönetim kurulu üyelerinin oyu oran itibariyle kararda etkili olamayacağından, dava konusu olayla ilgili yönetim kurulu ibra edildiğinden müvekkilinin tazmin sorumluluğunun bulunmayacağını,Taşınmazların ivedilikle banka aktifine alınması ile banka menfaatlerine uygun hareket edildiğinden, davacı iflas halinde olduğundan, ihtiyati haciz kararı telafisi mümkün olmayan zararlar doğurabileceğinden, kusuru veya kastı olmayan müvekkilinin, ailesinin mahvına sebebiyet verebileceğinden kararın kaldırılması gerektiğini, Davacı müflis banka hakkında iflas kararı verildiğinden, davacının da TMSF olmadığından teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilebileceğini, mahkemece teminatsız karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek , ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. İhtiyati hacze itiraz eden … vekili itiraz dilekçesinde özetle;İtiraz dilekçesindeki beyanlarını aynen tekrarla, davacının tedbir talebine rağmen HMK 26 maddesi uyarınca talebi aşar şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmadığını, davacı-şikayetçinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 160/3. madde kapsamında yapmış olduğu şikayetin somut gerçeklikten uzak haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın müvekkili davalıyı da kapsar şekilde hakkında FETÖ/PDY örgütü kapsamında devam eden dava ve soruşturmalar nedeniyle arama/tutuklama kararlarının mevcut olduğu iddiasının, tamamıyla davacı tarafın soyut, somut gerçekliği bulunmayan iddialarından ibaret olduğunu, müvekkili … hakkında herhangi bir arama/tutuklama kararı bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili davalıyı da kapsar şekilde müvekkilin mal varlıklarını elden çıkararak yasal ve cezai takibattan kaçınma halinde olduğu iddiası da tamamıyla soyut somut gerçeklikten uzak haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın davasında yaklaşık ispat koşulunu sağlandığına dair dosya içinde tek bir delilin dahi bulunmadığı halde davacının kendisinin hazırladığı denetim raporu içindeki bir bölümün (ekspertiz raporları v.s.) kendisi lehine delil olarak değerlendirilerek Mahkemece yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği kanaatinin açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı müvekkilin de imzasının bulunduğu banka yönetim kurulu sıfatıyla alınmış olan 07.11.2007 tarih, 1019 numaralı karar ile ödeme zorluğu içerisine düşen müşteriden bankanın alacağına karşılık olarak 20.000.000,00 TL bedelle 4 adet gayrimenkulü satın almaları nedeniyle bankanın bu işlem ile zarara uğradığı iddiası kapsamında huzurdaki dava ile iddia olunan zarar bedelinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili davalı 07.11.2007 tarih, 1019 numaralı kararda kusurlu davranmadığı gibi bankanın da zararına sebebiyet vermediğini, bütün bu nedenlerle ihtiyadi haciz kararına itirazların kabulüyle kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, ihtiyati haciz kararına itirazın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle müvekkili hakkında verilen ihtiyati haciz kararının açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğundan İhtiyadi haciz kararına itirazın reddi kararının istinaf incelemesi sonrası kaldırılarak itirazın kabulüne ve ihtiyati haciz kararının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, dava içinde verilen ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257. maddesi uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Buna karşılık; vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması ya da taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebilir. Davacı vekili dava dilekçesi neticei talep kısmında ” öncelikle hak alacak ve mal varlıklarına dava sonunda verilecek kararın kesinleşmesine kadar teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına” diyerek talebini bildirmiş olup, talep içeriği de gözetildiğinde davalıların belirli bir taşınmaz ve ya menkulüne ilişkin talepte bulunmadığı, açtığı alacak davası kapsamında İİK’nın 257. maddesinde ifade edilen davalıların hak alacak ve mal varlıklarına tedbir konulmasını talep ettiği anlaşıldığından ve bu talebin hukuki nitelemesi mahkemeye ait olup, ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirmesi gerektiğinden, davalı … vekilinin davacının tedbir talebinde bulunmasına rağmen mahkemece HMK’nın 26. maddesine aykırı olarak ihtiyati haciz kararı verildiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı … tarafından banka hakkında iflas kararı verildiğinden ve davacı TMSF olmadığından teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği istinaf nedeni yapılmıştır. Bankacılık Kanunu’nun 109. maddesi düzenlemesi dikkate alındığında ve davalı vekili tarafından 04.12.2020 tarihli ihtiyati hacize itiraz dilekçesinde teminat yönünden itiraz ileri sürülmeyip, bu hususun istinaf aşamasında ileri sürüldüğü de gözetildiğinde, HMK’nın 357. Maddesindeki sınırlama nedeniyle, teminata ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. İİK’nın 258/1. maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış, bu konuda mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması yeterli kabul edilmiştir.İstinaf eden vekillerinin diğer istinaf ve itiraz nedenlerinin İİK’nın 265. maddesindeki sınırlı itiraz sebepleri kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla, itirazın reddine dair ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır.Açıklanan bu gerekçelerle, ihtiyati hacze itiraz eden davalılar vekillerinin istinaf başvurularının reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz eden davalı davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca ayrı ayrı reddine, 2-İtiraz eden davalı borçlular tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İtiraz eden davalı borçlular tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.03.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.