Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/379 E. 2021/859 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/379
KARAR NO: 2021/859
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2020
NUMARASI: 2020/322 E. – 2020/653 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına daair verilen karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyasıincelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … icra sayılı dosyasında borçlu olan … Ltd. Şti.’ne Akhisar Sulh Ceza Hakimliği’nin 22.09.2016 tarih, 2016/2082 D.İş nolu kararı ile TMSF kayyım olarak atandığını, TMSF’nin 29.09.2016 tarih ve 2016/223 sayılı Fon Kurulu kararı ile müvekkilim …, …, …, …, … şirket temsilcisi olarak atandığını, akabinde Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/455 Esas sayılı dosyasının 29.06.2018 tarihli 2 Nolu ara kararı gereğince … Ltd. Şti’nin kayyımlık kararı kaldırılmıştır. 20.07.2018 tarih, 14827 sayılı Fon Kurulu kararı ile müvekkilim …’ın şirket yetkilisi sıfatları kaldırılarak son bulduğunu, davalı … tarafından … dosya numaralı dosyasıyla hem müvekkilimin şahsına hem diğer TMSF yetkililerine hem de yetkili bulundukları şirkete ”YMM mesleki sorumluluk poliçesi ile sigortalı bulunan …’un 2013 hesap dönemi için düzenlediği tam tastik raporunda kaynaklı olarak …’un başvurusu üzerine poliçe şartları gereği ödemiş olduğunuz 281.000,00TL’lik hasar bedelinin rücuen ödenmesi ” konusunda yazı gönderdiğini, müvekkilinin … ve … 12.09.2018 tarihli yazı ile … Sigorta A.Ş’ye hitaben bir dilekçe yazmış, dilekçede şahıslarının şirket yetkilisi sıfatlarının kalmadıklarını, 2013 yılı hesap dönemine ait tam tastik raporundan kaynaklı 281.000,00 TL’lik hasar bedelinin rücuen tazmin konusunun gerek dönem itibariyle gerekse şirket yetkilisi sıfatlarının sonlandırılmış olması sebebi ile şahısları ile bir alakasının olmadığını belirterek posta yolu ile cevap verdiğini, akabinde davalı … şirketinin kötüniyetli olarak, … Ltd. Şti’nin ticaret sicil gazetesinden şirket yetkililerini tespit ederek, şirketin TMSF’ye devredildiğini de tespit etmesine ve müvekkilince 12.09.2018 tarihli yazı ile bu husus açıkça davalı … şirketine belirtilmesine rağmen, TMSF yetkililerinden olan müvekkili … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … icra sayılı dosyası ile ilamsız örnek 7 icra takibine 28.02.2019 tarihinde giriştiğini, taraflarınca 07.03.2019 tarihinde icra takibine itiraz edildiğini, takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla davanın kabulü ile müvekkilinin davalıya İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … icra sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile icra takip çıkışı olan 303.547,02 TL’nin % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı yanın dava dilekçesindeki iddiaları asılsız ve hakikat dışı olduğunu, taraflarınca asla kötü niyetle hareket ederek davacı aleyhine takip başlatılmadığını, davaya konu icra dosyası olan İstanbul 26.İcra Dairesi…E.sayılı dosyasından …, …, …, … ve davacı … adına icra takibinden vazgeçilmiş olup, vazgeçme harcı ödendiğini beyanla davaya konu icra takibinden taraflarınca feragat edildiğinden huzurdaki dava konusuz kaldığının kabulü ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesine, mahkemenin aksi görüşte olması halinde davacının tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı …lf Sigorta A.Ş. tarafından borçlular … İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd.Şti., …, …, …, …, … aleyhine, YMM meslekî sorumluluk poliçesi ile sigortalı bulunan …’a poliçe kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu şahıslar tarafından borca itiraz edilmesi üzerine 08/03/2019 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı tarafça sunulan 17/08/2020 tarihli dilekçe ile borçlu gerçek şahıslar yönünden takipten feragat ettiklerini, şirket yönünden takibe devam ettiklerini beyan ettiği ve takipten feragat nedeniyle harcın yatırıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan yargılama sırasında taraf vekillerinin beyanları ile taraflar arasındaki ihtilafın davacının aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasından dolayı davalı tarafa borçlu olup olmadığı hususundan kaynaklandığı, taraflar arasındaki dava konusu İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında davalı alacaklı şirketin davacı aleyhine başlattığı icra takibinden feragat etmesi nedeniyle taraflarca ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce davanın konusuz kaldığı sabit olup, davalı tarafça davacı aleyhine başlatılan icra takibine dayanak alacağın dava dışı … Gıda San. ve Tic. Ltd.Şti.’nin 2013 yılı hesap dönemine ait tam tastik raporundan kaynaklı 281.000,00 TL’lik hasar bedelinin rücuen tazmini talebine ilişkin olması göz önüne alındığında, davacının dava dışı şirkete TMSF’nin kayyım olarak atanmasına ilişkin Akhisar Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/2082 Değişik iş sayılı kararının tarihinin 22/09/2016 olması nedeniyle davacının dava dışı şirketteki görevinin en erken bu tarihte başlamış olması ve Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/455 esas sayılı dosyasında verilen 29/06/2018 tarihli karar ile dava dışı şirketteki kayyımlığın sona erdirilmiş olması ve ayrıca davalı şirketin davacıya yönelik rücu talebine yönelik davacı tarafça verilen cevabi yazıda da davacının gerek kayyımlık görevinin kaldırılmış olması gerekse tazmin konusunun dönemi itibariyle dava dışı şirkette yetkili sıfatının bulunmadığına ilişkin durumun net bir şekilde açıklanmasına rağmen alacaklı davalı şirketçe bu durum göz ardı edilmek ve basiretli tacirin kendisine yüklediği basit araştırma yükümlülüğünü dahi yerine getirmeksizin doğrudan dava dışı şirketi temsile yetkili olmayan ve takip konusu tazminat alacağının doğduğu dönem itibariyle dava dışı şirkette temsil yetkisi bulunmayan davacı hakkında likit alacağa ilişkin takip başlatılmasının kötü niyetli olması mahkememizce şüphesiz bulunduğundan…” gerekçesiyle, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı tarafça davacı hakkında başlatılan takibin kötü niyetli olması nedeniyle asıl alacağın (279.368,27-TL’nin) %20’si oranından kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Menfi tespit davalarında davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece maktu vekalet ücretinin yarısına hükmedildiğini, bu yönüyle mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu konuya ilişkin emsal Yargıtay kararlarının ekli olduğunu, emsal Yargıtay kararları dikkate alındığında mahkemece icra takip çıkışı olan 303.547,02 TL üzerinden AAÜT uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiğini, Gerekçeli kararın 2. maddesinde asıl alacağın (279.368,27 TL’nin) %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya alınmasına karar verildiğini, mahkemenin kötüniyet tazminatına takdir etmesi yerinde olduğunu, ancak eksik takdir edildiğini, davaya konu icra dosyasında asıl alacak miktarı 279.368,27 TL, icra takibine kadar işlemiş faiz miktarının 24.178,75 TL olmak üzere takip çıkışı toplam 303.547,02 TL olduğunu, temerrüde düşürülmeyen alacak yönünden icra takibinde takip tarihine kadar faiz işletilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu yönleriyle hem asıl alacak hem de faiz yönünden haklıları açık olup, toplam takip çıkışı olan 303.547,02 TL üzerinden kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken asıl alacak üzerinden kötüniyet tazminatına hükmedildiğini, Bu yönlerden ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın vekalet ücreti, kötü niyet tazminatı ve yargılama giderleri yönünden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kötü niyetli olduğuna ilişkin davacı tarafın iddiasını ispatlar nitelikte mahkemeye sunulan veya tespit edilen herhangi bir delil söz konusu olmayıp, mahkemece bu yönde kurulan hükmün haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Yargıtaya göre, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının takibinin haksız olmasının yeterli olmayıp, bunun yanında alacaklının takibe girişmekte kötü niyetli olduğunun da kanıtlanması gerektiğini, alacaklının kötü niyetli sayılabilmesi için haksız olduğunu bildiği halde veya bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerektiğini, ekli emsal Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, kötü niyeti ve ağır kusuru ispat yükünün davacıya ait olduğunu, böyle bir ispatın yapılmadığını, Ayrıca HGK’nın emsal olarak bildirdikleri kararında, borçlunun kötü niyetli veya ağır kusurlu sayılıp sayılmayacağı konusunda ölçü olarak, taraflar arasında bir hukuki ilişkinin bulunup bulunmadığı hususunu da dikkate aldığını, sundukları tüm Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere, taraflarınca icra takibinden feragat edilmiş olup, dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğini, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olmasına rağmen ilk derece mahkemesince kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığını, Davaya konu icra takibinden tarafımızca feragat edildiğinden, söz konusu takibin kötü niyetli olduğundan söz edilmesi hukuken mümkün olmadığından, icra takibinden feragat ettikleri gözetilmeksizin eksik ve hatalı inceleme sonucu karar verildiğini, Bu yönlerden ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kötü niyet tazminatı yönünden düzeltilmesini ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürülüğünün … sayılı takip dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespiti için İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince, konusuz kalan davanın esası hakkında karara verilmesine yer olmadığına, davalının takipte kötü niyeti sabit görülmekle kötü niyet tazminatına ve vekil ücretine hükmedilmesine karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Dava konusu İstanbul … İcra Dairesinin … E. sayılı icra dosyasında, davalı alacaklı şirketin davacı aleyhine başlattığı icra takibinden feragat etmesi nedeniyle taraflarca ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce davanın konusuz kaldığı ilk derece mahkemesince benimsenmiş ve bu husus istinaf sebebi yapılmamış olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesindeki, “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” hükmü gereğince, davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 6. maddesi hükmü gözetilerek, davacı yararına 1/2 oranında belirlenecek nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu konuya ilişkin davacı istinafı yerinde olup, istinafa konu kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilmesi gerekmiştir. Mahkeme hükmünün 2. bendinde takipte istenen asıl alacak tutarı esas alınarak ve bu tutar üzerinden % 20 oranı ile belirlenen kötü niyet tazminat tutarına hükmedilmiştir. İİK’nın 72/5.maddesi uyarınca, kötü niyet tazminatının, takip konusu alacak toplamı üzerinden hesaplanması gerekir. Nitekim dava dilekçesindeki dava değeri de faiz dahil olarak 303.547,02 TL gösterilmiş ve harçlandırılmıştır. Bu nedenle takipte istenen faizin de dahil edilerek bulunan toplam takip alacağı olan 303.547,02 TL’nin %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken, sadece ana para üzerinden hesaplama yapılması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, davacı vekilinin bu konuya ilişkin istinaf nedeni haklı bulunmuş ve hükmün bu yönden de düzeltilmesi gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine İİK’nın 72/5. maddesi hükmüne göre borçlu yararına kötü niyet tazminatına hükmedilir. Mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere; davalı tarafça, davacı aleyhine başlatılan icra takibine dayanak alacağın dava dışı … Ltd.Şti.’nin 2013 yılı hesap dönemine ait tam tastik raporundan kaynaklı 281.000,00 TL’lik hasar bedeline ilişkin olduğu, davacının sunulu deliller ışığında dava dışı şirketteki göreve başlama ve sona erme tarihi ile ayrıca davalı şirketin rücu talebine yönelik istemine karşı davacı tarafça 12.09.2018 tarihinde verilen cevabi yazıda da davacının gerek kayyımlık görevinin kaldırılmış olması gerekse tazmin konusunun dönemi itibariyle dava dışı şirkette yetkili sıfatının bulunmadığına ilişkin durumun net bir şekilde açıklanmasına rağmen, davalı tarafından doğrudan dava dışı şirketi temsile yetkili olmayan ve takip konusu tazminat alacağının doğduğu dönem itibariyle dava dışı şirkette temsil yetkisi bulunmayan davacı hakkında icra takibi başlatılması nedeniyle, davalının kötü niyetli olduğunun kabulü ile aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesi isabetli olup, aksi yöndeki davalı vekili istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir (Emsal Yargıtay 11.HD 2020/2428 E- 2020/3635 K 29.09.2020 T.). Bu nedenle davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1-2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının, davacının istinaf sebepleri doğrultusunda düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B)Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kötü niyet tazminatı ve vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davacı tarafça açılan dava konusuz kaldığından, davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-Davalının icra takibine girişmekte haksız ve kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığından, İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca, takip konusu alacak toplamı olan 303.547,02 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 60.709,40 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan, alınması gereken maktu 59,30 TL karar harcından mahsubu ile artan 5.178,93 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, 4-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanun’un 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin haksız çıkan taraf olan davalıdan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydedilmesine, 5-Dava tarihi itibariyle davalının haksız olması nedeniyle, davacı tarafça yargılama sırasında yapılan 54,40 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç, tebligat-posta masrafı 30,50 TL olmak üzere toplam 144,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 29.698,29 TL’nin aynı tarifenin 6. maddesi uyarınca 1/2’si oranıyla belirlenen 14.849,14 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılan gider avanslarının bakiyelerinin, karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, 8-Davacının istinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden: a-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b-Davacı tarafından harcanan 121,30 TL başvuru harç gideri ve 34,63 TL posta gideri olmak üzere toplam 155,93 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 11-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1-2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır. 24.06.2021