Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/364 E. 2021/326 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/364
KARAR NO: 2021/326
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14.01.2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/15
DAVANIN KONUSU:Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline ve Feshine İlişkin
Taraflar arasında görülen şirket yöneticilerinin yönetim yetkisinin kaldırılarak tedbiren kayyım atanmasına ve feshine ilişkin davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Üniversitesi … Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nin yönetici şirketi olan … A.Ş’nin 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanun ve İlgili Uygulama Yönetmeliğinin amacına aykırı faaliyet göstermesi ve amaca aykırı bu faaliyetleri davacı Bakanlık tarafından tanınan sürede düzeltmemesi sebebiyle anılan Kanun’un 5.maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca mevcut yönetici şirketin yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin sona erdirilmesini ve öncelikle tedbiren şirket yönetimi için kayyum atanarak, yönetici şirketin tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini, şirketin 4961 sayılı Kanun gereğince kurulduğunu, Kanuna göre kurulan şirketin anonim şirketler niteliğindeki yönetici şirketler tarafından yönetilerek işletildiğini, davalı şirketin de 2002 yılında kurularak faaliyete başladığını, bölgenin yönetim ve işletmesinden sorumlu olan anonim şirketin 7 kurucu ortakla kurularak hali hazırda 4 tüzel kişi ortağıyla faaliyetine devam ettiğini, şirketin ortakları temsil eden 7 gerçek kişiden oluştuğunu, Bakanlıkça yapılan teftiş sonucunda, yöneticilerin anonim şirketin kuruluş amacına aykırı işlemler yaptığının belirlendiğini, şirketçe yapılan işlemlerin açık mevzuat hükümlerine aykırı olduğunun teftiş raporlarıyla belirlendiğini, Bakanlıkça, yönetici şirketin uyarılmasına ve verilen uygun süreye rağmen aykırılıkların giderilmediğini, cevabi yazıda sözleşme serbestesi gibi kabul edilemez gerekçelerin ileri sürüldüğünü belirterek, 4691 sayılı Kanun ve uygulama yönetmeliğinin amacına aykırı faaliyette bulunan ve tanınan sürede uygunsuzları gidermeyen davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin sona erdirilerek şirketin tasfiyesine ve tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, davacıların ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 11.02.2021 tarihli ara kararında; ” HMK’nın 389/1. maddesinde ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.’ düzenleme getirilmiştir.HMK’nın 390/3 maddesinde ise ‘Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.’ şeklinde düzenleme yapılmıştır. ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafça davalı şirketin tasfiyesi ve davalı şirketin yöneticilerinin azli ile tedbiren şirkete kayyım atanmasına karar verilmesi talep edilmiş ise de; davacı tarafın davalı şirketin kanundan kaynaklanan yükümlülüklerini uyarıya rağmen yerine getirmediği ve şirketi zarara uğrattığı iddiasına ilişkin davacı tarafça HMK 390/3 gereği davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etme koşulu oluşmadığından haklı ve yerinde olmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla ,ilk derece mahkemesince verilen ret kararının yerinde olmadığını, şirketin kanunun amacına aykırı işlemlerinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde detaylı olarak sunulan delil klasörüyle mahkemeye bildirilmesine rağmen, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, teftiş ve inceleme raporunun deliller arasında sunulduğunu, sunulan yazışmalardan davalının yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı hareket ettiğinin sabit olduğundan gerekçenin dosya kapsamına aykırı olduğunu, davanın muhabere yoluyla 11.01.2021 tarihinde açıldığını, 14.01.2021 tarihli tensip kararıyla talebin reddedildiğini, mahkemece bu kadar kısa sürede, davaya konu çok sayıda amaca aykırı faaliyetin Kanun ve Yönetmelik hükümlerine uygunluğunun incelenebilmesinin mümkün olmadığını, bunun da mahkemece gerekli inceleme yapılmadan karar verildiğinin kanıtı olduğunu, yönetici şirketin kanunun amacına aykırı şekilde, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfından (TTGV) alınan destekleme tutarına istinaden TTGV’ye 30 yıllığına emsale aykırı yer tahsis ederek kiraladığını, TTGV ile yönetici şirket arasında imzalanan 09.02.2004 tarihli özel sözleşmenin yasaya aykırı olduğunu, yapılan sözleşme ve işlemlerle şirketin zarara uğratıldığını, yasaya aykırı kiralamaların yapıldığının raporla belirlendiğini, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın … TGB’de Ar-Ge projesi sunmaksızın faaliyet göstermesine müsaade edilmesi kanunun amacına aykırı olduğunu, yönetici şirketin, … Geliştirme Vakfından alınan 1.000.000,00 USD karşılığında, ARI-2 isimli binanın kiraya verilmesi sonucu elde edilecek KDV hariç kira gelirlerinin % 7’sini vakfa vermesinin kanunun amacına aykırı olduğunu, … Geliştirme Vakfından alınan 891.550,00 USD karşılığında … TGB yönetici şirketinin, ARI-2 binasının kiraya verilmesi sonucu elde edilecek (kdv hariç) kira gelirlerinin % 6,25’ini vakfa vermesinin hukuka aykırı olduğunu, aykırılıkların uyarılara rağmen giderilmediğini belirterek, ilk derece mahkemesinin ret kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda şirkete kayyum tayinine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, şirket yöneticilerinin görevlerinin sonlandırılması şirketin tasfiyesi ve şirket yönetimine tedbiren kayyım atanması istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, dava içinde ihtiyati tedbir talep etmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı şirket, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında kurulmuş olup, … Teknoloji Geliştirme Bölgesinin yönetici şirketi olduğu anlaşılmıştır. Anılan kanunun 3.K maddesinde, bu şirketin, “Bu Kanuna uygun ve anonim şirket olarak kurulan, Bölgenin yönetimi ve işletmesinden sorumlu şirketi” ifade edeceği düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 5/11.maddesinde; “Bakanlık, Bölgede bu Kanunda belirtilen amacın dışında faaliyet gösteren yönetici şirketi uyarır ve belirli bir süre vererek, amacına uygun faaliyette bulunulmasını ister. Bu sürenin sonunda, yönetici şirketin, amacı doğrultusunda faaliyet göstermediğinin tespit edilmesi durumunda, Bakanlık görevli mahkemeye başvurarak mevcut yönetici şirketin yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin sona erdirilmesini, şirketin yönetimi için kayyum tayin edilmesini ve yönetici şirketin tasfiyesini ister. Yönetici şirketin tasfiyesine mahkemece karar verilmesi halinde, şirket ve yöneticilerin hak ve yükümlülükleri ile sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla, Bakanlık, yönetici şirketin mülkiyetinde olan Bölgeye ait araziyi ve üzerindeki taşınmazları kamulaştırır ve Bölgenin yönetimini başka bir yönetici şirkete verebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yasanın 5.maddesindeki düzenlemelere göre yönetici şirketin, Bakanlık denetimine tabi özel yasayla kurulan anonim şirket olduğu ve faaliyetlerinin ilgili Bakanlıkça denetlendiği anlaşılmaktadır. Belirlenen aykırılıkların giderilmemesi halinde, Bakanlığın mahkemeye başvurarak mevcut yönetici şirketin yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin sona erdirilmesi, şirketin yönetimi için kayyım atanması ve yönetici şirketin tasfiyesini talep edileceği düzenlenmiş olup, tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı, HMK’nın 389. ve devamı maddeleri gereğince değerlendirilmesi gerekir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır (m. 389/1). Kanun, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Ancak, ihtiyati tedbir verilebilmesi için, HMK’nın 390/3.maddesi uyarınca, davacının, yaklaşık ispat koşulunu yerine getirmiş olması gerekir. Somut olayda; ilk derece mahkemesince talep dava açılış tarihi itibariyle değerlendirilmiştir. Tedbir talebinin değerlendirildiği aşama itibariyle özel yasada düzenlenen sorumlulukların ihlal edildiğine ilişkin yaklaşık ispat oluşturabilecek yeterli kanıt bulunmadığı, ticari şirketlerde asıl olanın seçilmiş yöneticileri eliyle yönetilmesi olduğu, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, iddia kapsamında yeni kanıt elde edilmesi halinde, taraflarca yeniden tedbir talep edilmesinin her zaman mümkün olduğu hususları dikkate alındığında, mahkemece ara kararının verildiği aşamada yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin ret kararı isabetli bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından harç yatırılmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.18.03.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.