Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/335
KARAR NO : 2021/922
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2020
NUMARASI: 2018/826 Esas – 2020/618 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
Taraflar arasındaki Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan yargılaması sonunda davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde öztele; Davacı vekili tarafından sunulan 29/08/2018 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkili şirketin 2 alman ve 1 Türk olmak üzere 3 ortakla kurulan bir şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında çeşitli sebeplerle ihtilafların yaşandığını, davalı şirket bu sorunları müvekkili şirkete yansıtarak şirketin karar alma mekanizmasını tıkadığını, şirketin ana sözleşmesindeki oybirliği kuralından kötü niyetli şekilde istifade ettiğini, davalının daha önce Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhinde icra takibi başlattığını, yapılan itiraza ilişkin olarak Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/3 esas sayılı dosyası ile ortağı bulunduğu şirket aleyhine itirazın iptali davasının açıldığını, davanın reddolunduğunu, Yargıtay tarafından kararın onandığını, daha sonra Bakırköy 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/224 esas sayılı dosyası ile tazminat davasının açıldığını, açılan bu davanın mesnetsiz olduğunu, dosyanın takip edilmemesi üzerine açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davalı şirketin oybirliği kuralını 2012 den bu yana kötüye kullanıldığını, davalı şirketin hiçbir yardımda bulunmadığını, davalı şirketin müvekkili şirketin menfaatlerini ihlal eden ve ortak olarak uyması gereken şirkete arşı sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları yüzünden müvekkili şirketin ticari geleceğini tehlike altına aldığını, alman ortaklarının davalıya imza atmadan ayrıldığı toplantı sonrası Bakırköy … Noterliğinin 01/06/2018 tarih … yevmiye sayılı ihtarnameyi keşide ettiğini, daha sonrasında iyi niyet göstergesi olarak Bakırköy …. Noterliğinin 13/07/2018 tarih … yevmiye sayılı ihtarnameyi keşide ettiklerini, açıklanan nedenlerle, davalı şirketin davacı şirket ortağından çıkarılması yönünde karar verilmesini, davalıya ait %25’lik payın şirkete devrini, vekalet ücretinin ve yargılama giderinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davacı şirketin … sicil numarası ile ticaret sicile kaydedilmiş 3 ortaklık ve tekstil ürünleri kontrolü yapan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin pazarı bilmesinden müvekkili şirketin de ortağı bulunduğu 3 ortaklı … şirketini kurduklarını, müvekkili şirketin ortaklık şartlarında, kurulacak şirketin müvekkili şirketin izni olmadan iştigal etmemesi, sadece belirlenen alanda faaliyet göstermesi ve müvekkili şirkete yakın alanda kurulması olarak belirlendiğini, daha sonra esas sözleşme dışında belirlenen kural dışına çıkarak şirketi belirlenen adresten taşıdıklarını, davacı şirketin taşıma işlerini faydalı konumda olduğunu iddia ettikleri … şirketi ile sürdürmeye karar verilerek müvekkili şirketi dışlamaya çalıştığını, sözleşme maddesinin iptaline ilişkin olarak Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/259 esas sayılı numarası ile dava açılması müvekkili şirketi tamamen bertaraf etme amaçlarında olduğunu, davacı şirketin alman ortakları, dava açıldıktan 4 ay sonra … şirketi ile anlaştıklarını taraflarına bildirildiğini, müvekkili şirken Türkiye nin önde gelen şirketlerinden olması nedeniyle davacı şirketin müvekkili şirketle çalışmasına etmen olduğunu, taşıma işleri başka bir firmaya verildiğini, müvekkili şirketin uzak tutulmaya çalışıldığını, müvekkili şirketin davacı şirket aleyhinde başlattığı hukuki süreçlerin hiç birinin şirkete zarar veren nitelikte olmadığını, müvekkili şirket, şirket hakkına bilgi almaya çalıştığını, ancak hiçbir şekilde bilgi alamadığını, davalı müvekkilinin bilgi alamaması nedeniyle Beyloğlu …. Noterliğinin 29/09/2015 tarih .. yevmiyeli ihtarnamesini gönderdiğini, bu ihtarnameye cevap olarak Bakırköy …. Noterliğinin 17/11/2015 tarih … yevmiyeli ihtarnamesinin gönderildiğini, ana sözleşmede rekabet yasağına ilişkin olan hükmün iptali için davacı tarafın dava açtığını, müvekkili şirket Beyoğlu …. Noterliğinin 21/04/2017 tarih … yevmiye ihtarname ile yapılmayan genel kurul toplantısının yapılması talebinde bulunduğunu, davacı şirketin son genel kurulu olan 24/04/2018 tarihli genel kurul çağrısında gündem doğrudan müvekkili şirketin ortaklıktan çıkarma üzerine olduğunu, buna ilişkin olarak taraflarına ihtarname gönderildiğini, açıklanan nedenlerle, müvekkili şirketin … şirketi ortaklığından çıkartılmasını gerektirecek hukuka uygun hiçbir sebep olmaması nedeniyle davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu “…Taraflarca dayanılan deliller toplanmış, dayanılan mahkeme kararları ve ihtarnameler celp olunmuş, gösterilen tanıkların beyanları alınmıştır. Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 640.maddesinin 3.fıkrasına dayanan ortaklıktan haklı nedenle çıkarma davası olduğu, esas sözleşmede ortaklıktan çıkma sebeplerine ilişkin özel hüküm bulunmadığının anlaşıldığı, bu nedenle davacı şirket tüzel kişiliğinin haklı sebeplere dayanarak davalı ortağın şirketten çıkarılmasını isteyebileceği ve haklı sebeplerin ispatlanması durumunda şirket ortağının ortaklıktan çıkartılmasına karar verilebileceği açıktır. Ne var ki bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması istemiyle mahkemeye başvurulabilmesi için TTK’nun 621/h maddesi uyarınca temsil edilen oyların en az 2/3 sinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğuyla alınmış bir genel kurul kararının varlığı özel dava şartıdır (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi’nin 27/04/2017 tarih ve 2017/130 Esas 2017/167 Karar). Oysa somut uyuşmazlıkta, bu yönde usulüne uygun olarak alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı, sadece müdürler kurulu kararı bulunduğu, dolayısıyla dava şartı bulunmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine…” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Şirket ana sözleşmesi ve somut olay dikkate alındığında bu değerlendirme haksız olmakla birlikte, ilk derece mahkemesince HMK’nın 115.maddesinin aksine dava reddedilirken fahiş bir usûl hatası yapıldığını, karar verilirken kendilerine hiçbir süre tanınmadığı gibi, herhangi bir uyarı veya bildirim de yapılmadığını, mahkemece tamamlanabilir dava şartının tamamlanması için süre vermediğini, bu konunda kanunun hakime herhangi bir takdir yetkisi tanınmadığını, mahkemenin ise kanunda emredici şekilde düzenlenen bu hükmü yok sayarak doğrudan davayı reddettiğini, Konuyla ilgili Yargıtay 10. H.D., Esas No. 2016/3589 Karar No. 2018/10310 Tarihi: 06.12.2018), Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas:2017/489 Karar:2018/1176 Tarih : 6.06.2018) içtihatlarının ekli olduğunu, Limited şirketi müdürler temsil eder ve huzurda görülen davanın şirket yönetiminin kararıyla ikame edildiğini, müdürün aynı zamanda şirketin %50 pay sahibi olduğu dikkate alınarak, usûl ekonomisi ilkesi ve hakkaniyet gereği davanın doğrudan reddi yerine genel kurul kararı ibrazı için süre verilmesi gerektiğini, somut olayın özellikleri dikkate alınmadığını belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ortadan kaldırılarak yargılamaya devam olunmasını, HMK’nin 115. maddesi uyarınca genel kurul kararı sunulması için kendilerine süre verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı limited şirketin ortağı olan davalının şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile özel dava şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; TTK 640/3 maddesinde düzenlenen haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılma davasıdır. Davacı şirketin 3 ortağından birinin davalı olduğu,%25 hissesi bulunduğu anlaşılmaktadır. TTK’nun 621/h maddesi uyarınca bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması istemiyle mahkemeye başvurulabilmesi için temsil edilen oyların en az 2/3 sinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde genel kurul kararı alınabileceği düzenlenmiştir. Eş söyleyişle TTK’nun 640/3 maddesi uyarınca haklı sebeplerle ortaklıktan çıkarılabilmesi davasının açılabilmesinin ön şartı TTK’nun 621.h maddesi uyarınca usulüne uygun olarak alınmış genel kurul kararıyla mümkündür. Haklı sebeple ortaklıktan çıkarma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartıdır. Mahkemece dava açılmadan önce genel kurul kararı alınmadığı gerekçesiyle davada dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup, mahkemenin değerlendirmesi yerinde olmakla birlikte, bu durum hemen davanın reddini gerektirmez. Böyle bir genel kurul kararının varlığı HMK 114/2 uyarınca maddi hukuka ilişkin bir dava şartı olmakla birlikte bu eksikliğin sonradan da tamamlanması mümkün olduğundan hemen davanın reddi yerine HMK m.115/2 uyarınca, mahkemece, talebi halinde davacı şirkete, ortaklıktan çıkarma davasına izne dair usulüne uygun şekilde alınan genel kurul kararını sunması için makul bir kesin mehil verilerek öncelikle dava şartı eksikliğinin giderilmesinin beklenilmesi, şayet kesin süre içerisinde bu eksiklik giderilmemişse davanın usulden reddine, giderilmiş olması halinde ise işin esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ( Yargıtay 11. HD 2016/2195 E 2017/5984 K 01/11/2017 tarihli emsal kararı) Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu kararın HMK 353/1a-4 maddesi uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın, İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 01.07.2021