Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/31 E. 2023/1923 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/31
KARAR NO: 2023/1923
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24.09.2020
NUMARASI: 2020/221 E. – 2020/503 K.
DAVANIN KONUSU: Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
Taraflar arasındaki ticaret sicil memurunun kararına itiraz davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’in müvekkili şirketin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, …’in geçirdiği beyin kanaması sonucu bilincini yitirmesi üzerine, Türk Medeni Kanunu 405 inci maddesi gereğince, Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 22.02.2018 gün 2018/109 E. 2018/211 K. sayılı ilamı ile kısıtlanıp, eşi … in kendisine vasi olarak atandığını, Müvekkili Şirketin 3.300.000-TL sermayesine tekabül eden beheri 10 TL itibari değerli 330.000 adet hamiline yazılı payı temsil eden hisse senetlerinin tamamının, Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 22.02.2018 gün 2018/109 E. 2018/211 K. sayılı ilamı ile kısıtlanan ve kendisine vasi olarak atanmış olan …’e ait … Bankası Hadımköy Şubesi nezdindeki kiralık kasada mevcut olduğunun 05.07.2018 günü saat 14:00’te yapılan keşif marifetiyle tespit edildiğini, Davacı şirketin 29/03/2019 tarihinde toplanan genel kurulunda toplantıya katılma hakkı bulunan pay sahiplerinin kimler olduğu konusunda yönetim kurulu ile kısıtlı … vasisi … arasında ihtilaf çıktığını, toplantı başkanının şirketin hamiline yazılı pay senetlerinin tümüne zilyet bulunan kısıtlı … vasisi …’in katılabileceğine karar vermesi üzerine, diğer kişilerin toplantıyı terk ederek hazır bulunanlar listesini imzalamaktan imtina ettiklerini, genel kurul toplantısında …’ in yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, Kartal … Noterliği’nden 29/03/2019 tarih … yevmiye no ile tasdikli 29/03/2019 tarihli 2018 yılı olağan genel kurul kararının tescili istemiyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduğunu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü 23/05/2019 tarih …sayılı kararı ile hazır bulunanlar listesinde yönetim kurulu üyelerinin imzalarının bulunmaması ve tek pay sahipliğinin tescil ettirilmemiş olmasını gerekçe göstererek tescil istemini reddettiğini, Davacı şirketin bu şekilde organsız kaldığını, şirket merkezinin bağlı olduğu İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret mahkemesine yapılan başvuru sonucunda verilen … sayılı ve 27/09/2019 tarihli kesin karar ile TTK 412 maddesi gereğince davacı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısının yapılmasına karar verildiğini Mahkemenin atadığı kayyım Prof Dr … tarafından yapılan 16/12/2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı sonunda alınan kararın İstanbul Ticaret Sicili müdürlüğü tarafından 13/01/2020 tarih 9697 sayılı karar ile geçici tescil edildiğini, ancak kesin tescil başvurusunun şifahi olarak reddedilip, yazılı ret cevabı verilmediğini belirterek; 16/12/2019 tarihli genel kurul kararının kesin tesciline hükmedilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı vekili 29/06/2020 tarihli dilekçesi ile davaya cevap verme süresinin uzatılmasını talep etmiş ancak verilen süreye rağmen cevap dilekçesi sunmamış, duruşma gününün tebliğine rağmen duruşmaya katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğü nün 20/04/2020 tarihli kesin tescilin reddine ilişkin kararın gerekçesinde açıklanan şirketin pay sahipliğine ilişkin ihtilafta; İstanbul 7 ATM nin 2019/322 esas sayılı dosyasındaki yargılamanın devam ettiği, bu dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda da şirketin tek hissedarının 330.000 adet hamiline yazılı payı temsil eden hisse senetlerini elinde bulunduran … olduğunun açıklandığı, görülmüştür. Davacı şirketin organsız kalması nedeniyle İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen… sayılı ve 27/09/2019 tarihli kesin kararı sonucu yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararın kesin tescili talebi kanuna, şirket esas sözleşmesine ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığından yerinde bulunmuş, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20/04/2020 tarih ve … sayılı red kararının kaldırılmasına ve “şirketin yönetim kurulu üyeliğine 3 yıl süreyle görev yapmak ve görev süresince şirketi her konuda temsil etmek üzere …’in ( TCKN:…) seçilmesine” şeklindeki Genel Kurul kararının ticaret siciline kesin olarak tescil edilmesine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile TTK’nın 34. maddesi gereğince; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20/04/2020 tarih ve … sayılı red kararının kaldırılmasına, davacı … Sicil numaralı , … AŞ nin 16/12/2019 tarihinde yapılan Genel kurul toplantısında alınan “Şirketin yönetim kurulu üyeliğine 3 yıl süreyle görev yapmak ve görev süresince şirketi her konuda temsil etmek üzere …’in ( TCKN:…) seçilmesine” şeklindeki Genel Kurul kararının ticaret siciline kesin olarak tescil edilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmün 3 nolu bendinin kaldırılarak karşı taraf vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istediklerini, davacı şirketin 16.12.2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan şirketin yönetim kurulu üyeliğine 3 yıl süreyle görev yapmak ve şirkete her konuda temsil etmek üzere … ‘in seçilmesi şeklinde genel kurul kararının ticaret siciline kesin olarak tescil edilmesine davalı taraf yasal hasım olduğundan davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verildiğini, dava konusu geçici tescil işleminin hukuka uygun olduğunu belirterek davalı tarafın istinaf talebinde bulunduğunu, davalı tarafın iddiasının aksine AŞ’nin tek pay sahipli hale gelmesinin bilhassa şirketin iç işleyişi ve bu bağlamda genel kurulun tek pay sahibinin katılımıyla toplanması açısından ticaret siciline tescilinin zorunlu ve kurucu bir unsur olmadığını, kanun koyucunun 3.kişilerin hak ve menfaatlerinin korunması bakımından şeffaflık ilkesi bağlamında yönetim kuruluna keyfiyeti tescil ve ilan ettirme görevi verdiğini, somut olayda, dönemin yönetim kurulu üyelerinin şirketin payları üzerinde hak ettikleri için ticaret sicil müdürlüğüne tek pay sahipliği bildiriminde bulunmadıklarını, 16.12.2019 tarihinde yapılan toplantıda alınan genel kurul kararının 13.01.2020 tarihinde geçici tescil edilmesiyle beraber 17.01.2020 tarihli 2020-1 sayılı tek pay sahipliği bildirimine ilişkin yönetim kurulu kararının tescil ve ilanının davalı müdürlüğe sunulduğunu, davalının taleplerinin 20.04.2020 tarihinde reddettiğini, geçici tescile konu olan genel kurul toplantısının İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/386 Esas, 2019/907 Karar sayılı ilamı uyarınca atanan kayyumun çağrısı ve katılımı ile Bakanlık temsilcisi nezaretinde yapıldığını, davalının tescil talebini reddetmesi, geçici tescil etmesi ve mahkemenin geçici tescil kararının kesin tescile dönüştürülmesi kararına karşı istinafa başvurmasının hukuka uygun izahının bulunmadığını, davalının istinaf talebinin reddi gerektiğini, ayrıca istinaf taleplerinin kabulü ile müvekkili şirket üzerinde bırakılan yargılama giderleri ile vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair hüküm fıkrasının kaldırılmasını ve yargılama giderleri ile takdir edilecek vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu işleminin hukuka uygun olduğunu, buna rağmen davanın kabul edilerek müvekkili aleyhine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetli olmadığını, dava konusu genel kurulun hukuka uygun biçimde geçici olarak tescil edildiğini, müvekkilinin söz konusu genel kurulun tescil talebinin reddine ilişkin bir kararının olmadığını, bu şekilde mevzuata uygun olarak 01.04.2019 tarihli başvurunun haklı iadesi üzerine aynı içerikteki dava konusu genel kurulun bu defa 16.12.2019’da toplantıya çağrı ile ilgili eksikliklerin giderilmesini teminen mahkeme tarafından atanmış kayyım tarafından toplanmış olduğunu, iade nedenlerinin tamamının ortadan kalkmadığını ve tereddütlü hususlar sürdüğü için davacı talebinin geçici olarak tescil edildiğini, kararın mevzuata uygun olduğunu, TTK 32.madde hükmü çerçevesinde müvekkilinin işlem yaptığını, anılan hükmün 4.fıkrasında çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan hususların ilgililerin istemi üzerine geçici olarak tescil olunacağı, ilgililerin 3 ay içinde mahkemeye başvurduklarında veya aralarında anlaştıklarını ispat etmediklerinde geçici tescilin resen silineceğini, mahkemeye başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem tesis edileceği denilmek suretiyle geçici tescile ilişkin düzenlemeye yer verildiğini, yönetim kurulu seçimine ilişkin İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi belirlenen gündemle ve ilgili mahkemenin atadığı kayyımlar tarafından toplanan genel kurulda alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin kararın şirketin pay sahipliğine ilişkin şirket sicil dosyasına yapılan ihbarlarla anlaşılan pek çok derdest dava bulunduğunu, yani şirketin tek pay sahipliğine ilişkin kesinlik bulunmadığını ve dolayısıyla şirketin tek pay sahipliğine ilişkin yönetim kurulu kararı alınarak tescil edilemediğinden dolayı ilgilinin talebinin geçici olarak tescil edildiğini, gerçekten de dava konusu şirketin tek pay sahipliğiyle ilgili sürmekte olan pek çok davanın bulunduğunu, hali hazırda kesinleşmiş mahkeme kararının bulunmadığını, AŞ’de tek pay sahipliği kararının TTK 338/f.2 gereğince ticaret sicile tescilinin zorunlu bir husus olduğunu, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının toplantının kayyum ile çağrılmasına ilişkin olduğunu, yalnızca dava konusu şirketin iade edilen genel kurul tescil başvurusundaki toplantıya çağrıya ilişkin eksikliklerin giderildiğini, çeşitli mahkeme kararlarında tek pay sahipliği tespiti bulunsa da buna ilişkin kesinleşen bir mahkeme kararının olmadığını, yine TTK 338 vd hükümleri gereğince alınması gereken yönetim kurulu kararının alınarak tescilde edilmediğini, şirketin tek pay sahipli olduğu hususunun sicil kayıtlarından tespit edilemediği gibi konuya ilişkin derdest olduğu ihbarı gelen mahkeme kararlarının hiçbirinin kesinleşmediğini, davanın geçici tescilin kati tescile dönüşmesi şeklinde doğrudan müvekkiline karşı açılmasının TTK’nın 34 maddesinin lafzına uygun olmadığını, yorumun kabulü halinde tereddüt hasıl olan her durumu müvekkilinin mahkeme gibi değerlendirme yükümlülüğü bulunduğu neticesinin doğacağını ve bunun hukuken ve fiilen mümkün olmadığını, davanın mahkeme kararında olduğu gibi geçici tescilin kati tescile dönüştürülmesi davası olarak kabulü halinde müvekkili bakımından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, aksi halde davanın esastan reddi gerektiğini, mevzuata uygun şekilde geçici tescil yapan müvekkilinin davanın açılmasına neden olmadığı için davanın reddi ile birlikte aleyhine yargılama gideri vekalet ücreti verilmemesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve istinaf sebepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 34. maddesi gereğince ticaret sicil müdürlüğünün kararına karşı itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, davacı şirkete İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/386 Esas sayılı dosyasında, dava dışı … vekilinin talebi üzerine 27.09.2019 tarihli karar ile TTK’nın 412. maddesi kapsamında davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısının yapılması ve genel kurulun toplantıya çağrılması için ve gerekli işlemleri yapmak üzere kayyum atandığı, 16.12.2019 tarihinde kayyumun ve tek pay sahibi olarak … adına vasisi …’in Bakanlık temcilcisi huzurunda olağanüstü genel kurul toplantısının gerçekleştirildiği, toplantıda görev süresi dolmuş olan yönetim kurulu başkanı …’in pay sahibi olarak toplantıya katıldığının belirtildiği, toplantının 1. maddesinde, toplantı başkanlığına …’in seçildiği, 2.maddesinde, toplantı tutanağını imzalamak üzere toplantı başkanlığına yetki verildiği, 3.maddede, şirketin yönetim kurulu üyeliğine 3 yıl süreyle görev yapmak ve görev süresince şirketin her konuda münferiden temsil etmek üzere …’in seçilmesine oy birliği ile karar verildiği, 4.maddede, yönetim kurulu üyesine huzur hakkı ödenmemesine oy birliğiyle karar verildiği, davacı şirket adına … tarafından İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne 17.01.2020 tarihinde başvuruda bulunularak şirketin ekli evrakının incelerek tescil ve ilan edilmesinin talep edildiği, talebe konu kararın şirketin 17.01.2020 tarihli yönetim kurulu kararı olduğu, yönetim kurulu kararında şirketin TTK 338 maddesine göre 17.01.2020 tarihinden itibaren tek pay sahipli AŞ olarak faaliyetine devam edeceğine, tek pay sahibinin … olduğunun tescil ve ilan edilmesine karar verildiği, kararın yönetim kurulu başkanı olarak … tarafından alındığı, karar sayısının 2020/1 olduğu, …’in yönetim kurulu kararının tescil ve ilan istemin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.04.2020 tarihli kararı ile davadan sonra reddedildiği, ret gerekçesinde, 17.01.2020 tarihli tek pay sahipliği bildirimine ilişkin yönetim kurulu kararının tescil ve ilanının talep edildiği, buna göre söz konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede Kartal … Noterliğinin 29.03.2019 tarihli ve onaylı olağan genel kurulunun tescil talebi ve dolayısıyla söz konusu genel kurulda alınan şirketin yönetim kurulu ve süresine ilişkin esas sözleşme hükmünün değiştirilmesi ve görev süresi dolan üyeler yerine yeni yönetim kurulu üyesi atanmasına ilişkin kararların mevcut yönetim kurulu üyelerinin katılımı ve hazirun cetvelinde imzaları bulunmadan alınması ve aslında özü itibariyle şirketin sermayedarlık yapısına ilişkin ihtilafın söz konusu olması nedeniyle müdürlüğün 23.05.2019 tarihli kararıyla reddedildiğinin anlaşıldığı, bununla birlikte ret kararına müteakip yönetim kurulu seçimine ilişkin İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından belirlenen gündemle ilgili mahkemenin atadığı kayyum tarafından toplanan genel kurulda alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin kararında şirketin pay sahipliğine ilişkin davalar devam ettiği ve bu bakımdan şirketin tek pay sahipliğine ilişkin durumun net olmadığı gibi tek pay sahipliği durumuna ilişkin ihtilaf ortadan kalkmadan ve dolayısıyla bu husus tescil edilmeden genel kurulun tek pay sahibi ile toplanması ve yine şirket karar defterine ulaşılamadığı için geçici olarak tescil edildiği, yukarıda ifade edilen ret kararına karşı açılan davanın derdest olduğu gibi söz konusu ret kararının gerekçelerinden biri olan hem de geçici tescili yapılan genel kurul kararının kesin tescilinde imtina nedeni olan şirket pay sahipliğine ilişkin ihtilaf ve buna ilişkin olarak eski yönetim kurulu üyeleri tarafından şirketin ortağı oldukları iddiası ile davalarında devam ettiği, başka bir deyişle şirket pay durumuna ilişkin ihtilaf sürdüğünden tescilinde tereddüt oluşan ve çözümü hali hazırda devam etmekte olan davaların neticesine bağlı bir hususun tek pay sahipliğinin bildirimi hakkındaki yönetim kurulu kararına ilişkin başvurunun kesin tescilinin mümkün olmadığı belirtilerek ,TTK’nın 32 ile Resmi Gazetede 27.01.2013 tarihinde yayınlanan Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 34.maddesi gereğince, sicil numarası ve unvanı belirtilen şirketin tek pay sahipliğinin bildirimine ilişkin yönetim kurulu kararının tescil talebinin reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından davalı İstanbul Ticaret Müdürlüğünün 13.01.2020 tarihli kararı ile geçici tescil edilmiş bulunan 16.12.2019 tarihli genel kurul kararının kesin tescilini talep ederek, 30.03.2020 tarihli dilekçeyle iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında, alınan kararlar ve retle ilgili hususlar konusunda herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, TTK’nın 34. madde kapsamında davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün 13.01.2020 tarihli geçici tescil kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı ve mahkemenin buna ilişkin kararının yerinde olup olmadığı ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasının isabetli olup olmadığına ilişkindir. Uyuşmazlık konusu 16.12.2019 tarihli şirketin olağanüstü genel kurul toplantısı yukarıda yer verildiği üzere mahkeme kararı ile tayin edilen kayyum huzurunda gerçekleştirilen ve tek pay sahibi olarak gösterilen …’in vasisi olan ve adına katılan …’in yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına dair karardır. Davacı talebi üzerine söz konusu olağanüstü genel kurul kararının tescil istemi İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 13.01.2020 tarihli kararı ile geçici olarak tescil edilmiştir. Geçici tescil kararında müdürlüğün 23.05.2019 tarihli ret kararı ile tescili reddedilen ve dava süreci devam etmekte olan 29.03.2019 tarihli genel kurul kararında görüşülen ana sözleşmenin yönetim kurulu maddesine ait tadil metninin bu kez tescili için başvurulan 16.12.2019 tarihli kayyum atanarak mahkeme tarafından belirlenen genel kurul gündemine koyulmaması sebebiyle ana sözleşme maddesinin tadilinin tescil edilmeden tek üyeli yönetim kurulu seçilmesi ,ayrıca sürmekte olan davalar sebebiyle karar defterlerinin bilirkişi incelemesinde olduğu, yönetim kurulu karar defterine ulaşılamadığı gerekçesiyle tek pay sahibi bildirimi ile ilgili yönetim kurulu kararı alınarak tescil için başvurulmadan tek ortakla genel kurul yapılmış olması sebepleriyle kesin olarak tescili hususunda duraksanmış olduğu belirtilmek suretiyle ilgililerin talebinin TTK’nın 32/4 maddesi gereğince geçici olarak tescil edildiği belirtilmiştir. Davacı vekilinin, 13.01.2020 tarihli karara karşı itiraz etmiş olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davacı tarafça iş bu davadan önce yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere 17.01.2020 tarihli tek pay sahipliği bildirimine ilişkin yönetim kurulu kararının tescil ve ilanını talep edilmiş söz konusu talep, geçici tescil şartları gösterilerek 20.04.2020 tarihli karar ile dava tarihinden sonra reddedilmiştir. İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/386 Esas, 2019/907 Karar ve 27.09.2019 tarihli kayyum talebine ilişkin kararın incelenmesinden, davanın 09.07.2019 tarihinde … vekili tarafından şirket aleyhine açıldığı, iddia olarak, Büyükçekmece 2. Sulh Mahkemesinin 22.02.2018 tarih ve 2018/109 Esas, 2018/211 Karar sayılı ilamı ile davacının TMK’nın 405 maddesi gereğince kısıtlandığı ve eşi …’in vasi olarak atanmasına karar verildiği belirtilerek kısıtlının hissedarı olduğu, şirketlerde genel kurula ilişkin pay sahipliği haklarının kullanımı kapsamında noter ihtarnamesi gönderilmek suretiyle 2018 yılına ilişkin 2019 yılı Mart ayı içerisinde yapılacak şirket esas sözleşmesinin yönetim kurulu ve süresi başlıklı 9.maddesinde değişiklik yapılması hususunun ilave bir madde olarak eklenmesinin talep edildiğini, esas sözleşmesinin 9.maddesinin yürürlükte bulunan TTK hükümlerine uygun hale getirilmek üzere değiştirilmesi teklifinin müzakere ve oya sunulması hususunun gündeme dahil edilmek kaydıyla toplantıya çağrılması ve gündemin düzenlenmesi için kayyum atanması talebiyle dava açıldığını, davalı vekili tarafından ilgili dosyada şirketin % 91,703 oranındaki payının davacıya, %4,459 payın …’e %2,37 oranındaki payın …’e %1,2 oranındaki payın …’e ait olduğunu, davacı dışındaki pay sahiplerinin davacının yeğenleri ve yeğenlerinin çocukları olduğunu, davacının vasisinin esas sözleşme değişikliğine ilişkin talebinin kısıtlının gerçek iradesini yansıtmadığı, gerekçesiyle ve dürüstlük kuralı kapsamında müvekkili şirket tarafından reddedildiğini bunun üzerine davacı vasisi tarafından kayyum tayini talebiyle dava açıldığını, henüz karar verilmeden 29.03.2019 tarihinde olağan genel kurulun yapıldığını, davacı vasinin toplantıya katıldığını ve söz konusu toplantıda davaya konu edilen gündem maddesinin görüşüldüğünü, tek başına esas sözleşmede değişiklik yaptığını, genel kurulda yaşanan olay nedeniyle Ticaret Sicil Kayıtlarına pay defterine ve şirket kayıtlarına göre pay sahibi olan kişiler tarafından davacı aleyhine tek başına karar alındığı , genel kurul kararı iptali istemiyle çeşitli davalar açıldığını belirterek davanın reddini talep ettiği, mahkeme gerekçesinde davalı şirketin sicil dosyasından, şirketin 29.03.2013 tarihinde yapılan 2012 yılına ait olağan genel kurul toplantısında ilk genel kurul toplantısına kadar görev yapmak üzere …, …, …’in yönetim kuruluna seçildikleri bu kararın 26.04.2013 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesine tescil edildiği, 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısını 22.03.2016 tarihinde yapıldığı, …, …, …’in 3 yıl süre ile görev yapmak üzere yönetim kuruluna seçildikleri, 04.04.2016 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, 2017 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 20.03.2018 tarihinde yapıldığı, yönetim kurulu üyelerinin 3 yıl süre ile seçildiği, 22.03.2016 tarihine göre görev sürelerinin sona erdiği, davalı şirketin yönetim organının bulunmadığının anlaşıldığına yer verildiği ve TTK’nın 412. maddesi gereğince şirketin olağanüstü genel kurul toplantısının yapılması için ve genel kurulun toplantıya çağrılması için kayyum tayin karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/322 Esas sayılı dosyada düzenlenen 11.03.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunun incelenmesinden, davacının …, davalının İstanbul Ticaret Müdürlüğü ve davanın Ticaret Sicil Memurunun kararına itiraz davası olduğu, bilirkişi raporunda sonuç olarak; TTK 407/2 hükmünü gerekçesi dikkate alındığında yönetim kurulu üyelerinin genel kurul toplantısına katılmamaları veya somut olayda olduğu gibi toplantı tutanağını imzalamadan toplantıyı terk etmeleri nedeniyle genel kurul kararlarının geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği bu bakımdan TTK’nın 407/2 madde hükmü uyarınca genel kurulda bir yönetim kurulu üyesinin bulunmaması nedeniyle kararların geçersiz olduğu, bu nedenle tescil edilmelerinin mümkün olmadığı yönündeki davalı ret gerekçesinin yerinde olmadığı, davacının şirketin neredeyse bütün hisselerine sahip olması sonucu toplantı ve karar alma yeter sayılarını tek başına yerine getirmesi, yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin sona ermiş olması nedeniyle zorunlu olarak genel kurulun toplanarak yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilmesinin gerektiği, aksi takdirde şirketin organsız kalarak infisah riskini taşıması gibi hususlar dikkate alındığında dava konusu kararın tescil edilmesinin hakkaniyete, şirket ve alacaklıların yararına olduğunun belirtildiği, mahkemece söz konusu dava dosyasına ilişkin karar örneği ve rapor örneği dosya içerisine ibraz edildikten sonra yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden davanın kabulü ile TTK 34 maddesi kapsamında 20.04.2020 tarihli ret kararının kaldırılmasına ve 16.12.2019 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararın Ticaret Siciline kesin olarak tesciline karar verilmiştir. Kararda, davalı yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılarak vekalet ücretine takdir edilmemiştir. Davacı, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünün 13.01.2020 tarihli 9697 sayllı kararı ile geçici tescil edilmiş bulunan 16.12.2019 tarihli genel kurul kararının kesin tesciline hükmedilmesini talep etmiştir. TTK’nın 28/1. maddesine göre tescil istemi ilgililer, temsilcileri veya hukuki halefleri tarafından yetkili sicil müdürlüğüne yapılır. Talep edebilecek olanlar ise maddede ilgililer olarak belirtilmiştir. TTK’nın 31/2. maddesine göre tescilin dayandığı olgu veya işlemler tamamen veya kısmen sona erer ya da ortadan kalkarsa sicildeki kayıt da kısmen yahut tamamen silinir. Bu durumda da kaydın kısmen veya tamamen silinmesini talep edebilecek olanlar yine ilgililerdir. Bu kuralın istisnası, resen yapılacak tesciller ile yetkili kurul veya kuruluşun bildirimi üzerine yapılacak tescillerdir. TTK’nın 34. maddesine göre ise ilgililer tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. İtiraz talebinde, ilgili ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım konumundadır. Görüldüğü üzere TTK’nın 34.maddesi ile Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 22.maddesinde bu davayı ilgililerin açabileceği öngörülmüştür. Somut olayda, davacı şirket, olağanüstü genel kurul kararının geçici tesciline dair davalı kararına itiraz ederek, kesin tescile dönüştürülmesini talep etmiştir. Mahkemece dava konusu edilmeyen kararla ilgili hüküm tesis etmesi isabetli olmamıştır. Yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere davanın konusu ve talep, davacı şirketin 16.12.2019 tarihli olağanüstü genel kurul kararının davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünü tarafından 13.01.2020 tarihli geçici tescil kararıdır. Mahkeme tarafından dava konusu olmayan ve dava sonrasında gerçekleştirilen 20.04.2020 tarihli kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Diğer taraftan, yasal düzenleme kapsamında davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı hususu gerçek talep yönünden değerlendirilmemiş olduğundan, hükmün bu anlamda istinaf denetiminin yapılması mümkün görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının tarafların esasa ilişkin nedenleri incelenmeksizin kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince yatıranlara iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.30.11.2023