Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/301 E. 2021/271 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/301
KARAR NO: 2021/271
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28.12.2020
NUMARASI: 2020/637 Esas
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
Taraflar arasında görülen muvazaaya tapu iptal ve tescil davası içinde talep edilen teminatsız ihtiyati tedbirin teminatlı olarak verilmesi üzerine, davacı vekilinin teminat yönünden yaptığı itirazın reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili 01/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı … Şirketi’ne ait taşınmazın muvazaalı olarak davalı devredildiği ve muvazaalı olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali talebinde bulunulmuş ve dava dilekçesinde ayrıca muvazaalı devre konu İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, … Mahallesi … parselde kayıtlı taşınmazın üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi ve üzerinde ayni ve şahsi hak tesisinin önlenmesi yönünde HMK’nın 389. vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir talep edilmiş; ilk derece mahkemesinin 04.12.2020 tarihli ara kararıyla, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. Daha sonra davacı vekilinin dosyaya sunulan yeni deliller ışığında teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemini içeren 25.12.2020 tarihli dilekçesi üzerine, ilk derece mahkemesinin 25.12.2020 tarihli ara kararıyla, yukarıda tapu bilgileri verilen taşınmazın başkasına devir ve temlikinin önlenmesi ve üzerinde ayni hak tesisinin önlenmesi bakımından HMK’nın 389.vd.maddeleri uyarınca teminat karşılığı ihtiyati tedbir kararı verildiği, teminatın ise dava değerinin %20’si oranında 1.530.000,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin teminat kararına karşı davacı vekili tarafından 28.12.2020 tarihinde verilen itiraz dilekçesinde; mahkemeden teminatsız olarak ihtiyati tedbir talep ettiklerini, mahkemenin dosya kapsamına göre teminatsız tedbir kararı vermesi gerektiğini, ayrıca takdir edilen teminatın da fahiş olduğunu belirterek, teminata itirazlarının kabulü ile öncelikle teminatın tamamen kaldırılmasına, bu talep kabul edilmediği takdirde %2 gibi makul orana indirilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece Mahkemesince, davacının itirazını değerlendirdiği 28.12.2020 tarihli ara kararında; HMK’nın 392/1 hükmü uyarınca ihtiyati tedbir talep edenin haksız çıkması halinde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu, bu nedenle teminata hükmedildiği belirtilerek ve teminatın oranıyla ilgili de bir değerlendirme yapılmaksızın, itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinden, 25.12.2020 tarihli dilekçe ile dosya kapsamındaki deliller dikkate alınarak ve davalı tarafın muvazaalı işlem yaptığının yaklaşık olarak ispat edilmiş olması nedeniyle teminatsız olarak tedbir kararı verilmesinin istendiğini, teminatsız karar verilmesi için HMK’nın 392. maddesinde aranan yasal koşulların bulunduğunu, buna rağmen mahkemenin oldukça yüksek bir oranda teminatla karar verdiğini, müvekkilinin bu tutarı yatırmasının mümkün olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin, 28.12.2020 tarihli ara kararının kaldırılarak itirazlarının kabulüne ve teminatsız olarak ya da %2 gibi makul bir teminatla tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep hukuki niteliği itibariyle, muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davası içinde HMK’nın 389. vd. maddeleri uyarınca teminatsız ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacının ihtiyati tedbir talebi teminat karşılığı kabul edilmiş, bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, teminat yönünden itiraz edilmiş, ilk derece mahkemesince itirazın reddine dair 28.12.2020 tarihli ara kararı kurulmuş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Öncelikle istinaf incelemesine konu ara kararına karşı istinaf kanun yolunun açık olup olmadığı üzerinde durulması gerekir: HMK’nın 341. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı; karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir kararına karşı; karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz üzerine verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Somut olayda davacının ihtiyati tedbir talebi kabul edilmiş ise de teminatsız tedbir verilmesi talebine rağmen, ihtiyati tedbir kararı teminat karşılığı verilmiştir. Davacının bu karara karşı HMK’nın 394. maddesi uyarınca itiraz hakkının bulunduğu kabul edilirse, itiraz üzerine verilen karara karşı da istinaf yolunun açık olduğunun kabulü gerekecektir. HMK’nın 394. maddesinde itiraz yoluna hangi tarafın başvurabileceği kesin olarak ifade edilmemiş ise de itiraz yoluna başvuru hakkının, aleyhine tedbir verilen karşı tarafa ve tedbirden zarar göre üçüncü şahsa verildiği anlaşılmaktadır. Tedbir talebi kabul edilen, ancak teminatsız tedbir talebi yerinde görülmeyen davacının da ihtiyati tedbire teminat yönünden itiraz hakkının bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim HMK’nın 394. maddesinde davacının bu durumda itiraz yoluna başvurmasını yasaklayan açık bir hüküm bulunmamaktadır. Kanun maddelerinin, hukukun genel ilkeleri ve anayasal hak haline gelmiş temel yargısal haklar ışığında yorumlanması gerekir. Anayasa ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir görünümü olan adil yargılanma hakkının bir unsuru olan silahların eşitliği ilkesi gereğince, yargılama içinde tarafların iddia ve savunmalarını ileri sürmeleri ve kanun yoluna başvurabilme hakları açısından eşit işleme tabi tutulması gerekir. Aleyhine tedbir verilen tarafın teminata itiraz hakkı bulunduğuna göre, teminatsız tedbir talep edenin, teminatla verilen tedbire karşı teminat yönünden itiraz hakkının bulunduğunun kabulü eşitlik ilkesinin bir gereğidir. Öğretide de benzer görüşler savunulmaktadır. Prof Dr. …, lehine ihtiyati tedbir kararı verilen tarafın da ihtiyati tedbir talebinin tam olarak karşılanmaması halinde veya mahkemenin verdiği teminatla ilgili olarak itiraz edebilmesine olanak tanınması gerektiğini savunmuştur (Prof Dr. Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Yetkin Yayınları, 2.baskı, Ankara – 2013, s.1686). Yazarın, anılan eserinde atıf yaptığı Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.10.2012 tarihli, 2012/10916 Esas – 2012/9223 Karar sayılı emsal nitelikli kararında da; teminatsız ihtiyati tedbir talep eden davacı lehine %15 teminat karşılığı verilen ihtiyati tedbir kararına karşı davacının HMK’nın 394. maddesi uyarınca itiraz hakkının bulunduğu, ancak bu itirazın murafaalı olarak incelenmesi gerektiğine hükmedilmiştir. Karar UYAP sisteminden teyit edilmiştir. Yukarıda yapılan hukuki açıklamalar ışığında davacının teminat yönünden ihtiyati tedbir kararına itiraz hakkının bulunduğu ve itiraz üzerine verilen karara karşı da HMK’nın 341, 394/5. maddeleri uyarınca istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunduğunun kabulü gerekir. Ancak ilk derece mahkemesince davacı vekilinin itiraz dilekçesi üzerine HMK’nın 394. maddesindeki prosedür işletilmeden ve murafaa yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. İtirazın mahkemece ne şekilde inceleneceğini düzenleyen HMK’nın 394/4. maddesi gereğince, “Mahkeme ilgilileri dinlemek üzere davet eder. Gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir”. Bu düzenleme gereğince, ilk derece mahkemesince itiraz üzerine duruşma açılarak taraflar davet edilip buna göre karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtildiği üzere taraflar çağrılmadan ve duruşma açılmadan karar verildiği anlaşıldığından, hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Mahkemece itirazın karara bağlanması için aranan zorunlu yasal koşullar tamamlanmadan ve hukuki dinlenilme hakkı sağlanmadan verildiği anlaşılmakla, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve gerekli yasal koşullar tamamlanarak, itiraz hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a. 4. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin, ihtiyati tedbirin teminatına yönelik itirazın reddine dair 28.12.2020 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA, 2-Davacının itirazının yukarıda açıklanan yasal düzenleme kapsamında duruşma açılarak yeniden karara bağlanması için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine, 4-İstinaf eden davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02.03.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.