Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/276 E. 2021/336 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/276
KARAR NO: 2021/336
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/11/2021
NUMARASI: 2016/317 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin kısmeh kabulüne dair ara kararına itiraz üzerine verilen ara kararına karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; genel kurul kararlarının iptaline ilişkin esas talebi yanında, 04.06.2020 tarihinde yapılan genel kurul kararında alınan 6 nolu kararının uygulanmasının tedbiren geriye bırakılması yönünde ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş, ayrıca TTK’nın 448. maddesi gereği iptal davasının açıldığının internet sitesine koyulmadığını belirterek dava açıldığının tedbiren internet sitesinde ilan edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 12.11.2021 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 12.11.2020 Tarihli ara kararında “…TTK’nın 448. Maddesi “Yönetim kurulu iptal veya butlan davasının açıldığını ve duruşma gününü usulüne uygun olarak ilan eder ve şirketin internet sitesine koyar. ” hükmünü getirmiş olup bu düzenleme emredici mahiyettedir. Şirket tarafından kanunun emredici olan bu hükmüne uyulması gerekmektedir. Şirket temsilcisi bu hususta bir yanıt vermemiş, davalı vekili de bu talebe ilişkin açık bir yanıt vermemiştir. Kanunun emredici bu hükmü gereği şirketin söz konusu iptal davasının açıldığı hususunu şirketin internet sitesinde ilan etmesi gerektiği…” gerekçesiyle davacının Şirket genel kurulunda alınan 6 nolu kararın yürütmesinin geri bırakılması yolundaki İhtiyati tedbir talebinin reddine, TTK’nın 448. maddesi gereği huzurdaki davanın ikame edildiğinin ve duruşma gününün şirketin internet sitesinde ilanına, kararın yerine getirilmesi için iş bu ara kararın davalı şirkete tebliğine, takdiren bu talep için teminat alınmasına yer olmadığına, bu karara muhalefet edilirse ilgililer hakkında 6100 sayılı kanunun 398. Maddesi uyarınca 1 aydan 6 aya kadar disiplin hapsi kararı verileceğinin ihtarına( İhtarın iş bu ara kararın tebliği ile yapılmasına), karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; huzurdaki davayla ilgili bilgilerin internet sayfasında yayımlanmasının müvekkilinin ticaretine ve itibarına ciddi şekilde zarar vereceğini, bu türden bir dava hakkında bilgilerin müvekkilinin internet sayfasında yer almasının davacı kadar yerli ve milli teknoloji üretiminin en başarılı örneklerinden olan müvekkili şirketin bilhassa uluslarası rakiplerini mutlu ederken müvekkilinin ticaretine çok ciddi zarar vereceği, itibarını zedeleyeceği izahtan vareste olduğunu, davacının mezkur bilginin müvekkili internet sayfasında yayımlanmasında hukuk sistemi tarafından desteklenecek hiçbir maddi, hukuki vs. yararı olmadığı gibi sözde korunmasını talep ettiği afaki menfaat ile müvekkilinin uğrayacağı zararı kıyaslandığında müvekkili aleyhine mühim bir dengesizliğin ortada olduğu olduğu, davacının işbu talebinin bir hakkın kötüye kullanılmasından ibaret olduğunu; mahkemenin re’sen itibara alacağı nedenlerden dolayı evvelemirde Mahkemenin 12/11/2020 tarihli tedbir kararına itiraz ettiklerini ve kaldırılmasını, aksi halde davacının müvekkilinin ve üçüncü kişilerin uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi itirazı değerlendirdiği 09.12.2020 tarihli ara kararında; “…Tüm dosya kapsamı yukarıda yapılan tüm açıklamalar kapsamında TTK’nın 448. Maddesinin emredici mahiyette olduğu, dava açıldığının Yönetim kurulu tarafından usule uygun şekilde ilan edilmesi ve şirket internet sitesine konulması gerektiği, mahkemenin bu hususta bir takdir hakkının da olmadığı anlaşılmıştır.Yukarıda da belirtildiği üzere mahkemenin takdiri teminatın nitelik ve miktarını belirlemekle sınırlıdır. Davalı şirketin uzun yıllardır kar payı dağıtmadığı nazara alınarak ve davacının da bu yönde iradesinin de olduğu nazara alınarak teminat olarak davacının hisselerine davalı lehine rehin konulmuştur. Tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..” gerekçesiyle; davalı vekilinin 12.11.2020 tarihli ara kararına itirazının kısmen kabulü ile teminat olarak davacı yanın hisselerine davalı şirket lehine rehin konulmasına, TTK’nın 448. maddesi gereği huzurdaki davanın ikame edildiğinin ve duruşma gününün şirketin internet sitesinde ilanına, bu karara muhalefet edilirse ilgililer hakkında 6100 sayılı kanunun 398. Maddesi uyarınca 1 aydan 6 aya kadar disiplin hapsi kararı verileceğinin ihtarına (İhtaratın iş bu ara kararın şirkete tebliği ile yapılmasına) karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından ve 12.11.2020 tarihli tedbir kararının reddedilen bölümü yönünden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ 12.11.2020 tarihli tedbir kararının reddedilen bölümü yönünden Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Şirketin 9 yıldır kar dağıtmadığını, şirketin 100.000.000 TL dağıtılmamış karı bulunduğunu, dosya içerisinde mübrez bilançolardan ve genel kurul toplantı tutanaklarından bu durumun açıkça anlaşıldığını, Dava konusu genel kurulda şirketi yöneten …’a aylık 328.000.000 TL ödenmesine karar verildiğini, müvekkilinin yıllardır şirketten bir kuruş para alamazken çoğunluk hisselere sahip …’ın milyonlarca lira şirketten gelir elde ettiğini, …’ın amacının, müvekkilini bezdirerek şirket hisselerini bedavaya müvekkilden almak olduğunu, Şirketin 9 yıldır kar payı dağıtmadığı nazara alınarak; …’a aylık 328.000.000 TL maaş, prim ve huzur hakkı ödenmesinin şirketin ve müvekkilin, telafisi güç ve imkansız zararlara uğramasına sebebiyet vereceği nazara alınması gerekirken genel kurulda alınan 6 nolu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesine yönelik talebin hukuka aykırı olarak reddedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir. Davalı vekilinin 09.12.2020 Tarihli tedbire itiraz üzerine verilen karara karşı istinaf başvuru dilekçesinde özetle: İhtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen HMK madde 389.maddesine göre eldeki davanın ikame edildiğinin müvekkili şirket sayfasında yayımlanmaması ile davalının ne türden bir hakkının elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmekte olduğunun kendilerince anlaşılamadığını,
Yine HMK’nın 390.maddesine göre davacının yaklaşık ispat koşulunu yerine getirmediğini, HMK’nın 391.maddesine göre, ihtiyati tedbir kararında yer alması gereken bilgilerin ara kararda yer almadığını, HMK’nın 393.maddesi uyarınca davacının teminat göstermek zorunda olduğunu, Müvekkilinin bilişim teknolojileri alanında hem Ülkemizde hem de Dünyanın her yerinde yüksek meblağlı projeler almakta ve başarıyla sonuçlandırdığını, müvekkilin potansiyel müşterilerinin müvekkilini tanımak için ilk başvuracakları kaynağın şirketin internet sayfası olacağını, bilhassa faaliyet gösterilen bilişim teknolojileri sektöründe aşikar olduğunu, tedbir konusu bilgilerin potansiyel müşterilerinin müvekkilline çalışma konusundaki karar alma süreçlerinde nasıl bir olumsuz etki oluşturabileceği, yayımlanan bilgilerin çok ciddi ve sert bir rekabetin söz konusu olduğu sektörde rakiplerce nasıl müvekkili aleyhine kullanılabileceği yani müvekkilinin uğrayabileceği zararın boyutları ortadayken mezkur bilgilerin şirketin internet sayfasında yayımlanmasında korunmaya layık hiçbir ekonomik ve/veya hukuki yararını göremediklerini, davacının talepleri doğrultusunda tedbir kararı verilmesinin müvekkili aleyhine fahiş bir nispetsizlik oluşturduğunu, bir hakkın kötüye kullanılmasına hukukun icazet vermeyeceğini belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin davacının tedbir talebini kısmen kabulünün kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Uyuşmazlık, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 445-447 vd. maddeleri uyarınca şirket genel kurul kararlarının butlanının tespiti ve iptali istemli açılan dava içinde TTK’nın 449 ve HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Davacı vekili, TTK’nın 449. maddesi uyarınca davaya konu 6 nolu kararın yürürlüğünün durdurulmasını ve TTK’nın 448. maddesi uyarınca dava açıldığının ve duruşma gününün şirket internet sitesinden yayınlanması talep etmiş, mahkemece 12.11.2020 tarihli ara karar ile 6 nolu kararın yürütülmesinin tedbiren durdurulması talebi reddedilmiş, dava açıldığının ve duruşma gününün şirket İnternet sitesinden yayınlanması talebi teminatsız kabul edilmiştir. Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazı üzerine mahkemece yazılı gerekçe ile 09.12.2020 tarihli karar ile, itirazın kısmen kabulüne, teminata yönelik itirazın kabulü ile teminat olarak davacı yanın hisselerine davalı şirket lehine rehin konulmasına karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, 6 nolu karara ilişkin tedbir talebin reddi kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin 12.11.2020 tarihli 6 nolu karara yönelik tedbir talebinin reddine ilişkin karara karşı istinaf başvurusunun incelenmesinde; Davacı yanın talebi üzerine mahkemenin 12.11.2020 tarihli ara kararı ile şirket genel kurulunda alınan 6 nolu kararın yürütülmesinin durdurulması yönünde istenen tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere; davalı şirketin mali yapısı, gelir-gider durumu, ortaklık yapısı, benzer durumdaki şirketlerde yöneticilere ödenen maaş,huzur hakkı gibi ödemelerin karar tarihinde bilinmemesi, şirket kayıt ve defterlerinin incelenmesine gereksinim duyulması birlikte değerlendirildiğinde, dosyanın bulunduğu aşamada yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği anlaşıldığından, dava konusu 6 nolu karar yönünden tedbir isteminin reddi kararı isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Bu davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Davalı vekilinin 09.12.2020 Tarihli tedbire itiraz üzerine verilen karara karşı istinaf başvurusunun incelenmesinde; İlk derece mahkemesinin karar gerekçesinde de işaret edildiği üzere, şirket, genel kurul kararlarının iptal veya butlan davası açıldığında TTK’nın 448/1. maddesi uyarınca dava açıldığını ve duruşma gününü usulüne uygun ilan eder ve internet sitesine koyar. Bu hüküm yasal zorunluluk olmakla davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle her iki taraf vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvuruların HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine, 2-Davacı ve davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı ve davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.03.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/35. maddeleri uyarınca karar kesindir.