Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/2365 E. 2022/63 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2365
KARAR NO: 2022/63
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10.11.2021 Tarihli ara karar.
NUMARASI: 2021/355 E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin demirçelik sektöründe kullanılan makinelerin yedek parçalarının benzeri ürünleri imal edip sattığını, şirketin yurt dışına açıldığını bu sebeple yabancı dil bilen personel arayışına girdiğini, bu kapsamda davalılar … ve … ile anlaştığını, her iki davalının da sektöre dair tüm bilgi birikimlerini müvekkil şirketteki çalışmaları neticesinde yaptıklarını, 2018 yaz aylarında … ve …’in müvekkili şirket aleyhine hareket ettiklerini ve sonuç olarak müvekkil şirketin bazı müşterilerini kaybettiğini, ekonomik olarak zarara uğradığını, 2018 yaz aylarından sonra davalılar … ve …’in kendi şirketlerinde çalışabilmek adına müvekkili şirketten ayrıldıklarını, öncesinde müvekkil şirket ile iş yapan … ve …isimli iki kişinin davalılar ile çalışmaya başladığını, yine müvekkili şirkette önceden fabrika müdürü olan …’ın da müvekkili şirketten ayrılarak davalılar ile çalışmaya başladığını, müvekkili şirket ile iş yapma hazırlığında olan bazı dava dışı şirketlerin davalılarca müvekkili şirketten koparılıp kendileri ile iş yapmak üzere yönlendirildiğini, davalıların müvekkili şirketin teklif formlarını kullanmaya devam ettiklerini ve kendilerini … firmasının devamı olarak tanıttıklarını, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına davalılar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, …’ında Başsavcılık tarafından alınan hazırlık ifadesinde beyan etmiş olduğu hususların müvekkilin iddialarını doğruladığını, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının dosyasına ibraz edilen 08.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda davalıların tespit edilen eylemlerinin haksız rekabet kapsamına girdiği yönünde değerlendirme yapıldığını belirterek; haksız rekabetin ve rekabet yasağına aykırılığın tespitine ve önlenmesine, davalıların haksız rekabet ve rekabet yasağına aykırı eylemleri sonucunda müvekkilinin ortaya çıkan zararının tespiti ile sonradan belirlenecek olan miktarın davalılardan tahsiline, müvekkili şirketin zararlarının artmaması için davalı şirket faaliyetlerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davacının dava dilekçesine konu etmiş olduğu haksız rekabetin varlığının öğrenildiği bazı mail çıktılarının dava dilekçesinde ekli olduğunu, söz konusu maillerin davacı şirket yetkilisine ulaşmasının üzerinden bir yıldan fazla zaman geçtiğini, ayrıca davacının …’in sahibi olduğu …’nın ticari faaliyetlerinden 2016 yılından beri haberdar olduğunu, yani davacının haksız rekabet iddialarının zamanaşımına uğradığını, esasen davacı firma ortağı …’un birtakım yasa dışı tahsilat yapan kişiler vasıtasıyla müvekkillerinden haksız para talep ettiğini bu hususta gereken yerlere suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkillerin … ve …’ın hiçbir zaman davacının maaşlı çalışanı olmadıklarını, müvekkillerinin davacı firma ile komisyon karşılığı iş yapan dış ticaret komisyoncusu olarak ticari ilişkilerinin bulunduğunu, müvekkillerinden …’in Rusça, …’ın ise İngilizce bilen mühendis olmaları sebebi ile mesleki deneyimlerini de kullanarak yurt dışı bağlantıları vasıtasıyla davacıya ihracat yaptırdıklarını, … firmasının zamanla sermaye yetersizliğinin ortaya çıktığını, buna bağlı nakit akışında yaşadığı problemler nedeniyle müvekkilinin … ve … tarafından alınan siparişlerin yerine getirilmediğini, davacı şirketin bu durumunu müvekkilleri … ve …’i de yurt dışı müşterilerine karşı zor durumda bıraktığını, sektörde ürün çizim ve teknik özellikleri ile imalat usulünün müşteri tarafından gönderilerek belirlendiğini, dolayısıyla çizimlerin hiçbir suretle fikri mülkiyet hakkına konu olabilecek münhasırlık özelliğinin bulunmadığını, bir firmanın kendisiyle iş yapan kişilerin konaklama ve seyahat faturalarını ödemesinin bu kişileri bağımlı çalışan haline getirmeyeceğini, dolayısıyla davacının dilekçesi ekinde sunduğu seyahat ve konaklama faturalarını uyuşmazlığın çözümünde bir etkisinin olmadığını, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararı ile dosyayı İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiğini, dolayısıyla Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca alanında ehil olmayan bilirkişiye hazırlatılan rapora itibar edilmesinin mümkün olmadığını belirterek; bahsi geçen sebeplerle davanın öncelikle zamanaşımından reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU ARA KARARI İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 10.11.2021 tarihli kararıYLA; “…6100 sayılı HMK.’nun 389. maddesi; ‘mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.’ şeklindedir. Dolayısıyla, kural olarak 6100 Sayılı HMK 389.madde ve devamı uyarınca;davacının zararın artmasının önlenmesi adına davalı şirket faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı kanaatine varıldığından, reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve davalılar hakkında ceza soruşturulması yürütüldüğünü, haklarında İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/1301 E sayılı dosyasıyla kamu davası açıldığını, yürütülen soruşturma kapsamında iki ayrı uzman bilirkişinin görüşüne başvurulduğunu ve her iki bilirkişi raporunda da davalıların üzerine atılı suçu işlediklerine yönelik bilimsel görüş bildirildiğini, Müvekkili firmanın … isimli firma, … isimli firma, … isimli firma, … isimli firmalar ile öncesinde birçok iş yaptığını, davalıların ise bahsi geçen bu firmalarla kendilerini müvekkil şirket ile karıştırılmaya yol açabilecek veya kendilerini müvekkil şirketin devamı olduğu yönünde intiba oluşturacak bir takım işler yapmış olduklarını, bu iddiaları destekler nitelikteki delillerini dilekçe ekinde sunduklarını, Hem müvekkil şirkette hem de davalı şirkette çalışan …’ın Başsavcılık talimatıyla alınan kolluk ifadesinde belirtmiş olduğu hususların müvekkilinin iddialarını destekler niteliğinde olduğunu, Dosyanın geldiği aşama itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde bahsedilen yaklaşık ispat koşulunun sağlanmış olduğunu, zira mevcut dosyada var olan iddianın delillendirildiğini, bu iddialara ilişkin alınan iki ayrı bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğunu, davalılar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlendiğini, yine dosyada bahsedilen tanığın ifadesi ceza soruşturmasında alınmış olup bu ifadenin de iddiaları doğruladğını, üstelik davalılar tarafından yapılan haksız eylemlerin devam etmekte olduğunu, bu sebeple müvekkilinin zararının daha da artmaması bağlamında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, Yukarıda bahsi geçen sebeplerden dolayı ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 10.11.2021 tarihli ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda davalı şirket faaliyetlerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56.maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve tazminat taleplerine ilişkin olup, dava içinde ihtiyati tedbir talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın haksız rekabette ihtiyati tedbiri düzenleyen 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.Buna göre bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. İlk derece mahkemesince talep HMK’nın 389 vd maddelerine göre değerlendirilmiş ve mahkemece uyuşmazlığın esasını çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Oysa, öncelikle özel hüküm olan TTK’nın 61. maddesinin uygulanması gerekir. İlk derece mahkemesinin bu yasal düzenlemeyi dikkate almaksızın verdiği tedbirin reddi gerekçesi usule aykırı olmuştur. Davacı vekili dairemize verdiği 04/01/2022 tarihli dilekçede İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/1301 Esas sayılı dosyasında davalılar hakkında mahkumiyet hükmü verildiğini beyan ederek bu hususta karar örneği sunmuştur. Karar örneğinin incelenmesinde; katılanın … Limited Şirketi, …, sanıkların …, … … oldukları, sanıkların üzerine atılı suçun 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Muhalefet olduğu, sanıkların her ikisi hakkında da mahkumiyet hükmü verildiği anlaşılmıştır. Kararın kesinleşmiş olduğuna ilişkin bir kayıt mevcut değildir. İlk derece mahkemesince istinafa konu ara kararının verildiği tarih itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti ve dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Zira ilk derece mahkemesince 02.11.2021 tarihli duruşma sırasında tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, ancak duruşma zaptında inceleme günü belirtilmemiş olmakla halen somut dosyaya ilişkin bilirkişi incelemesinin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı, mahkemece talep halinde değerlendirilebilecektir. Ara karar tarihi itibariyle ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Kaldı ki haksız rekabet davasının kabulü halinde verilecek karar türleri dikkate alındığında, davalının tüm ticari faaliyetlerinin durdurulması yönünde tedbir talebinin orantısız olacağı anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsi geçen nedenlerle ilk derece mahkemesinin ret kararı sonucu itibariyle isabetli bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiş ve istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarfından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.01.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri gereğince karar kesindir.