Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/236 E. 2021/808 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/236
KARAR NO : 2021/808
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2020
NUMARASI: 2019/413 Esas – 2020/441 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … AŞ ‘nin sigorta acentesi olup uzun yıllardır bu işi yaptığını, davalı adına tescilli aracının trafik sigortasını … A.Ş.’den davalı adına yaptırdığını ancak davalı müvekkile buna ilişkin poliçe bedelini yani sigorta ücretini ödemediğini, dava konusu sigorta poliçesinin bilgilerinin … poliçe nolu … plakalı araca ait trafik poliçesi olduğunu, müvekkilini birçok defa davalı şirketteki ilgili kişilerle görüşerek ödeme talebinde bulunduğunu ancak bundan da bir sonuç alınamadığını, ilgili dosya kapsamında dava şartı olan arabuluculuğu başvurulmuş olup, sürecin başladığı tarih 23.05.2019 olduğunu, ancak ilgili arabuluculuk görüşmesine davalı tarafın katılım göstermemesi üzerine süreç herhangi bir anlaşma sağlanmadan 02.07.2019 tarihinde sonlandığını bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalma kaydıyla, davanın kabulü ile 6.000TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işlenecek avans faiziyle birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili davalı şirket, … plakalı aracı … adlı şahsa 1 yıllığına kiraya verdiğini, davaya konu poliçe müvekkili şirketin bilgisi dışında yaptırıldığını, dolayısıyla da adı geçen poliçede müvekkilin imzasının bulunmadığını, aracı sigorta ettiren, poliçe bedelini ödememiş ve 1 yıllık poliçenin süresi dolunca, süre dolduktan 6 ay sonra müvekkili şirkete ulaşıldığını ve müvekkili şirketin poliçeden bu şekilde haberi olduğunu, müvekkili şirket davacı şirkete, araç sigortasını kendisinin yaptırmadığını ve borcun şirkete ait olmadığını söylemesine rağmen müvekkili şirket aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi … esas numarasıyla icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin borca itiraz etmesi üzerine 27.04.2017 tarihinde takibin durduğunu, takibin durduğu tarihten sonra davacı tarafça başkaca bir hukuki yola başvurulmadığını, sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmekle zaman aşımına uğradığını, yani böyle bir borç olsa dahi zaman aşımına uğramış olacağını, bu nedenle zaman aşımı itirazında bulunma zorunluluğu doğduğunu, Türk Borçlar Kanununa göre; yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının olması zorunlu oolduğunu, aksi taktirde sözleşmenin geçersiz olacağını, dava konusu poliçede müvekkilinin imzasının bulunmadığını, bu nedenle davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, TTK madde 1430’a göre veresiye sigorta poliçesi düzenlemenin mümkün olmayacağını, yani sigorta priminin peşin ödeneceğini, hatta yeni düzenlemelerle başkasının kredi kartıyla dahi ödeme yapılamadığını, sigorta ettirenle kart sahibinin aynı kişi olması gerektiğini, aksi takdirde o kişi adına poliçe düzenlenmesinin mümkün olmayacığını, dava dilekçesinde belirtilen, arabuluculuk görüşmesine davalı müvekkilinin katılım göstermediği şeklindeki maddeye katılmadıklarını, arabulucu avukat tarafından müvekkile davet mektubu gönderildiğini, arabuluculuk toplantısının 02.07.2019 tarihinde telekonferans yoluyla gerçekleşeceğinin bildirildiğini, belirtilen saatte avukat tarafından müvekkili aranarak gerekli görüşme sağlandığını, yani dava dilekçesinde belirtildiği gibi katılım göstermeme gibi bir durumun olmadığını, müvekkili şirketin böyle bir borcu olmadığı için anlaşma sağlanamadığını bu sebeplerle haksız olarak, müvekkil aleyhine açılan davanın reddine ve yargılama giderleri vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, sigorta priminin tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.6100 sayılı HMK’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.”Ancak mahkememiz dosyasında davacı şirketin yerleşim yeri adresi Çankaya / ANKARA davalı tarafın ise Terme/ SAMSUN’dur. Bu durumda somut olayda mahkememiz yetkisiz olup yetkili mahkemenin 6100 Sayılı HMK’nun 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olan Samsun Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla…” gerekçesiyle, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Bu karara davacı vekili tarafından tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Öncelikle eldeki davasının itirazın iptali olmayıp alacak davası olduğunu, mahkemenin bunu dahi hatalı değerlendirdiğini, Yine yetki hususunun mahkemece resen gözetilmesi mümkün olmadığını, zira eldeki davada kamu düzenine ilişkin bir yetki kuralı söz konusu olmadığını, yetkinin kamu düzeninden olduğu durumlar kanunla tahdidi olarak belirlenmiş olup, bunun yorum yolu ile genişletilmesinin söz konusu olmadığını, Davalı tarafından ne arabulucu görüşmesinde ne de cevap dilekçesinde yetki itirazı yapılmadığı halde mahkemenin ilk itirazların görüşüldüğü ön inceleme aşamasını tamamlayıp tahkikata geçmiş olduğu 3 celsede resen yetkisizlik kararı vermesinin hukuken mümkün olmadığını, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi 2017/2271E., 2017/1350 K.sayılı emsal ilamının ekli olduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, sigorta pirim alacağının tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. Mahkemece yazılı gerekçe ile mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın yetkili Samsun Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı tarafından davalı aleyhine sigorta pirim alacağının tahsili için alacak davası açılmıştır. Mahkemece davalı yanının yetki itirazı olmaksızın resen yetkisizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Kamu düzenine ilişkin kesin yetki hali bulunmadıkça mahkemece resen yetkisizlik kararı verilmesi mümkün değildir. Somut uyuşmazlık bakımından kesin yetki hali bulunmadığı, davalı yanın da yetki itirazı ileri sürmediği halde mahkemece resen yetkisizlik kararı verilmiş olması yasa ve usule aykırı olmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a3 maddesi uyarınca ilk derce mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, yetkisizlik kararını veren İlk Derece Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu yetkisizlik karanın KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.06.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.