Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2345
KARAR NO: 2022/61
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08.11.2021 Tarihli ara karar.
NUMARASI: 2021/640 E.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararına karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; mütevaffa …’in davacılardan …’in eşi ve …’in ise babası olduğunu, müteveffanın sağlığında inşaat işi ile uğraştığını, dava dışı …’in davalı … ile müteveffanın ablası olduğunu, dava dışı …’in …’daki evini satarak müteveffanın bir dönem çalıştığı … Konutlarında rayiç bedeli 130.000,00 TL olan daire için 65.000,00 TL verdiğini, dairenin mülkiyetinin dava dışı … üzerinde kaldığını, müteveffa ile aralarında daha sonra dairenin yarı hissesinin müteveffaya verilmesi yönünde sözlü olarak konuştuklarını, … Konutları … numaralı dairenin mülkiyetinin 09/06/2017 tarihine kadar tek başına … ‘in üzerinde göründüğünü, bu tarihte ilgili taşınmazın 1/2 mülkiyetinin müvekkili … üzerine geçirildiğini, ancak dava dışı …’e intifa hakkı verildiğini, yine müteveffanın sekreteri bu konuya ilişkin aranarak …’den alınan vekaletin, …’in yaşından ötürü doktor raporu alınmadan gerçekleştirildiği için usulsüz olduğunu ve bu sebeple … hakkında da nitelikli dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunulacağının söylendiğini, her ne kadar dava dışı … ile ilgili konu hakkında şikayette bulunulacağı söylense de 20.01.2021 tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası kapsamında müteveffa … döneminde düzenlendiği iddia edilen 700.000,00 TL bedelli davalı … lehine düzenlenmiş bonoya dayalı ödeme emrinin müvekkillerine tebliğ edildiğini, takip konusu bononun ödeme günü 10.08.2020 (müteveffanın vefatının bir ay sonrası) tarihi olduğunu ve daha önce ellerinde böyle bir bono olduğu hiç kimse tarafından dile getirilmediğini, müvekkillerince işbu bononun 28.01.2021 tarihinde ihtirazi kayıtla 804.936,25 TL olarak ödendiğini, … tarafından müvekkillerine yönelik baskı oluşturularak taşınmazın mülkiyetinin kendisine devredilmesinin talep edildiğini, bu durumun müvekkillleri tarafından kabul edilmediğini, takip konusu bononun bu olaylardan sonra ortaya çıktığını, müteveffanın ablası olan davalı … tarafından haksız olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinin ardından müvekkilleri tarafından mezkur takibin ihtirazi kayıtla ödendiğini, ödeme gerçekleştikten birkaç gün sonra … Konutlarında yer alan … nolu dairedeki müvekkilin hissesinin baskı ile haksız bir şekilde alınmaya çalışıldığını, müvekkili tarafından anılan dairenin devri için vekaletname çıkarılmayınca bu sefer müteveffanın dava dışı ablası … tarafından da yine aynı minvalde hazırlanmış olan bonoya dayanılarak müvekkillerine icra takibi başlatıldığını, yasal süresi içerisinde icra dairesinin yetkisizliği ile birlikte iddia edilen alacağa borç ve ferilerine itiraz edildiğini, Gaziosmanpaşa 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/242 E- 2021/115 K numaralı dosyasında yetki itirazının kabul edilerek icra dosyasının İstanbul Anadolu İcra Dairesine gönderildiğini, yasal süresi içerisinde iddia edilen alacağa borç ve ferileri yönünden yeniden itiraz edildiğini, açığa imzanın kötüye kullanılması neticesinde haksız ve hukuka aykırı olarak ortaya çıkan bononun icra takibine konu edilmesi sebebiyle müvekkili davacıların dava dışı …’e herhangi bir borcunun bulunmadığı hususunun tespiti amacıyla anılan takibe ilişkin olarak İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/247 E sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, iş bu dava dosyasında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, açığa imza atılan evrakların daha sonra doldurularak müteveffanın vefatının ardından gündeme getirildiğini, davacıların davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek, müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine ve davalının halihazırda bulunan malvarlığını yargılama sürecinde üçüncü kişilere devretme ihtimaline binaen teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; dava konusu borç ilişkisinin temelini miras bırakan … ile …’in ablası davalı … arasındaki borç ilişkisinin oluşturduğunu, davacı …’nun engellemesi sebebiyle …’in ablaları ile gizlice konuşmak zorunda kaldığını, … hayattayken ablalarından sürekli borç aldığını, …’nun bu konuda …’e baskı yapıp onu yönlendirdiğini, davalı … ve diğer dava dışı ablanın dayılarına aracı yapıp …’den alacaklarını istediğini, bunun üzerine dava konusu bononun düzenlenip davalıya verildiğini, hatta bu bono dışında dava dışı diğer bir ablaya verilen başka bir bono da bulunduğunu, davacıların miras bırakanı …’in işlerinin iyi gitmemesi nedeniyle hissedarı olduğu … A.Ş.’yi tasfiye etmesinin gündeme geldiğini, bu sebeple iş yeri olarak kendisinin ofisini gösterdiklerini, ancak fiiliyatta ofisinde hiçbir şekilde şirketle alakalı iş yapılmadığını, bahsedilen ofiste sadece …’in kendi imzasını ihtiva eden kağıt bırakmış olduğuna ilişkin iddianın hiçbir dayanağının bulunmadığını, davalının zaten ekonomik olarak gayet iyi durumda olduğunu, davacı tarafın sunduğu whatsap yazışmalarının dahi taraflar arasındaki borç ilişkisini belgelediğini, bu nedenlerle davanın haksız olduğunu belirterek; davanın reddine, icra takip konusu olan borcun 20’sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkar tazminatının davacılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 08.11.2021 tarihli a ara kararıyla; “…davacılar vekili, davalı adına kayıtlı malvarlığı unsurları üzerine tedbir konulmasını talep etmiştir. Dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan husus üzerine tedbir konulması talep olunan malvarlığı unsurları olmayıp söz konusu unsurların davanın devamı sırasında el değiştirmesi halinde dahi davanın görülebilirlik şartı ortadan kalkmayacaktır. Tedbir konusu olan malvarlığı unsurları Mahkememizce yürütülen yargılama açısından zorunlu bir unsur değildir, bir başka anlatımla, davacının elde etmek istediği hakkın varlığını veya yokluğunu etkilememektedir. Bu itibarla, tedbir konulması istenilen unsurların el değiştirmesi halinde hakkın elde edilmesinin zorlaşması yahut imkansızlaşması söz konusu olamaz. Zira elde edilmek istenen hak, söz konusu unsurlar değildir. Şayet davacının dava ile elde etmek istediği hak, söz konusu malvarlığı unsurları olsa idi ancak o zaman davanın devamı sırasında bunların el değiştirmesi davacının hakkını elde etmesini imkansız kılar veya zorlaştırırdı. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 26/11/2012 tarih, 2012/12942 esas ve 2012/13030 karar sayılı ilamı; Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 08/02/2012 tarih, 2012/867 esas ve 2012/1672 karar sayılı ilamı; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 15/03/2013 tarih, 2013/3320 esas ve 2013/5095 karar sayılı ilamları da bu yöndedir. 6100 sayılı yasa gereğince ancak taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan şey hakkında tedbir kararı verilebilir. Somut olayda talep konusu malvarlığı değerlerinin el değiştirmesi halinde hakkın elde edilmesinin zorlaşması yahut imkansızlaşması söz konusu olamaz. Zira elde edilmek istenen hak, söz konusu malvarlığı değerleri değildir. Para alacağına ilişkin olan bu davada ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden davacılar yanın tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar vermiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafnıdan istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve müteveffanın inşaat işiyle uğraştığını, o dönem İstanbul’da … Konutları’nın inşaatının devam ettiğini, dava dışı …’in ise İstanbul’da ev sahibi olmak istediğini, bu sebeple …’ da oturmakta olduğu evini sattığını, …Konutları’ndaki evin o dönemdeki rayiç bedelinin 130.000,00 TL olduğunu, ancak …’nin sadece 65.000,00 TL verebildiğini söz konusu dairenin … adına tescil edildiğini, fakat müteveffanın sonrasında bu evin 1/2 hissesini kendi üzerine alacağı hususunun kararlaştırıldığını, 09.06.2017 tarihinde bahsi geçen taşınmazın mülkiyetinin 1/2 hissesinin … üzerine geçirildiğini, …’a da ev üzerinde intifa hakkı tanıdığını, ancak buna rağmen 14.12.2020 tarihinde avukat … tarafından müvekkillerine haber gönderildiğini ve … hakkında suç duyurusunda bulunulacağının dava dışı …’nin evinin … tarafından usulsüz şekilde devralındığının öne sürüldüğünü, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası kapsamında … döneminde düzenlendiği söylenilen 700.000,00 TL bedelli … elinden düzenlenmiş bonoya dayalı takip başlatıldığını, müvekkillerinin bu şekildeki bir bononun varlığından ilk defa o zaman haberdar olduklarını, söz konusu bononun 28.01.2021 tarihinde itirazi kayıtla 804.936,25 TL olarak ödendiğini, söz konusu bononun açığa imzanın kötüye kullanılması neticesinde düzenlendiğini, bono üzerindeki imzanın müteveffa …’in elinin ürününün olmama ihtimali dahi bulunduğunu, müteveffanın ani hafıza kaybı belirtisiyle ortaya çıkan hastalığı nedeniyle işlerini bıraktığını, şirketine ait evraklarında avukat …’un ofisinde kaldığını, dolayısıyla açığa imza atılan evrakların daha sonradan doldurularak müteveffanın vefatından sonra gündeme getirildiğini, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Esas davadaki talep, davalı tarafça başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve icra dosyasına ödenen paranın istirdatı davası olup, davacı vekili, dava içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, alacaklının …, borçluların …, …oldukları, 727.817,81 TL toplam alacak için icra takibi başlatıldığı, takip sebebi olarak 14.02.2018 keşide tarihli, 10.08.2020 vade tarihli, 700.000,00 TL bedelli bononun gösterildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. İhtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Konusu para alacağı olan bir davada, davanın konusunu oluşturmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Ancak, para alacağına ilişkin davalarda, İİK’nın 257 vd. maddelerindeki koşullar varsa, ihtiyati haciz kararı verilebilir. Menfi tespit davasında, koşulları varsa İİK’nın 72.maddesi kapsamındaki tedbirler de talep edilebilir. Somut olayda kambiyo senedinden kaynaklı olarak başlatılan takibe ilişkin borçlu olunmadığının tespiti ve icra dosyasına yapılan ödemenin istirdadı talep edilmekle, üzerine tedbir konulması talep edilen mal varlığının davanın konusu olmadığında tereddüt yoktur. Bu sebeple ilk derece mahkemesinin tedbir talebinin reddine ilişkin değerlendirmesi yerindedir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosyanın HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.01.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri gereğince karar kesindir.