Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/2314 E. 2021/1717 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2314
KARAR NO: 2021/1717
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21.09.2021
NUMARASI: 2021/326 Esas – 2021/665 Karar
DAVA: Alacak (Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında İstanbul İli, Tuzla ilçesi, … Mah. … parsel sayılı taşınmaza ilişkin bila tarihli “Komisyon ve Aracılık Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmede müvekkilinin aracı, davalı şirketin ise yüklenici olarak yer aldığını, müvekkilinin sözleşmenin kendisine yüklediği edimleri ifa ettiğini, davalı tarafından ödenmesi gerekli aracılık ödemesinin yapılmadığını, müvekkilinin Kartal … Noterliğinin 08.03.2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşme gereğince aracılık hizmet bedelinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalı şirket tarafından sözleşmenin hukuken hiçbir geçerliliği olmadığı iddia edilerek taleplerin kabul edilmediğine dair cevabi ihtar gönderildiğini belirterek; taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklı fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000,00 TL alacağın, ihtarnamede verilen ödeme sürenin sona erdiği ve davalının temerrüde düştüğü 24.03.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının 27.12.2018 tarihinden 31.10.2020 tarihine kadar müvekkili firma ile aynı yazıhaneyi kullanan…Mimarlık’ta çalıştığını, müvekkilinin Tuzla İlçesi, … ve … parsellerde bulunan gayrimenkulün hissedarlarıyla kat karşılığı inşaat sözleşmesine aracılık yapması için davacı ile Komisyon ve Aracılık Sözleşmesi yaptığını, hissedarların davacıya yetki vermemiş olmalarına rağmen davacının, davalı şirketin yetkilisi …’e mülk sahiplerini tanıdığını, onların kendisinde yetki belgesinin olduğunu beyan ettiğini, ancak davalının, davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmak istenen gayrimenkullerin hissedarları ile hiç bir alakasının olmadığını ve kendisinde yetki belgesi veya vekâletname vermediklerini öğrendiğini, yetkisi olmadığı halde kendini yetkili olarak tanıtan davacının, müvekkilini kandırdığını bu sebeple sözleşmenin müvekkili açısından hükümsüz olduğunu, davacının taleplerinin hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, davanın reddi talebi kabul edilmez ise sözleşmedeki hem bedel hem de cezai şartın çok fahiş olup indirimini talep ettiklerini belirterek; öncelikle davanın reddine, davanın reddi taleplerinin kabul edilmemesi durumunda fahiş olan alacağın ve cezai şartın indirilmesinine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının 2016-2020 yılları arasına ait yıllık gelir vergisi beyannameleri Tuzla Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan istenerek incelenmiştir. 2016 yılı vergi beyannamesi incelendiğinde davacının dönem içinde elde edilen karının 740,03 TL olduğu, devam eden yıllarda ise zarar ettiği görülmüştür. Bu durumda davacı tacir olmadığından taraflar arasındaki dava nisbi ticari dava olmadığı gibi mutlak ticari davalardan da değildir. Bu sebeple davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup …” gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, HMK’nın 20.maddesendeki usul çerçevesinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Söz konusu kararın hukuka aykırı olduğunu, çünkü TTK’da taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır hükmü bulunduğunu, bu sebeple kararı veren asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, Asliye ticaret mahkemesinin, özel mahkeme statüsünde olduğundan, asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü ilişkisi olmaktan çıktığını, bir görev ilişkisine dönüştüğünü, bu nedenle işbölümü ilk itiraza tabi iken görev hususu ilgili mahkeme tarafından davanın her aşamasında dikkate alınarak görevsizlik kararı verilebileceğini, asliye ticaret mahkemesinin görevine giren TTK’nın 12 ve 19. maddeleri uyarınca ticari iş niteliğindeki iş bu uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın esasının görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşınmaz simsarlığı sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 115/1. maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında mahkemece resen araştırılır. HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartıdır. TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Aynı Yasa’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari dava haline getirmeyecektir. Öte yandan, TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK m.11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK m.11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1). İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK m.15/1). Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık taşınmaz simsarlık sözleşmesi uyarınca alacak isteminden kaynaklanmakta olup, taşınmaz simsarğı sözleşmesi TTK’da değil, TBK’da düzenlendiğinden, mutlak ticari dava niteliğinde değildir. Bu tür uyuşmazlıklarda, ancak taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilecektir. İşbu davada, davacının tacir sıfatını haiz olup olmadığının tesbiti gerekmektedir. Mahkemece de yukarıda belirtilen tacir-esnaf ayrımına ilişkin esaslar dikkate alınarak gerekli araştırmalar yapılmış, davacının 2016 -2020 yılları itibariyle tacir sıfatını haiz olmadığı tespit edilerek yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı isabetli olup, aksi yöndeki davalı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5- Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 30.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.c maddesi uyarınca, karar kesindir.