Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/2295 E. 2022/60 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2295
KARAR NO: 2022/60
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18.10.2021 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2021/292 E.
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kurul Kararının İptali- Tedbir
Taraflar arasındaki şirket genel kurul kararlarının iptali davası içinde istenilen ihtiyati tedbirin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkilinin İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi bünyesinde doçent doktor unvanıyla öğretim üyesi olarak görev yapmakta olduğunu, davalı … Anonim Şirketi nezdinde, … tertib, … numaralı pay senedi ile … adet nama yazılı … Grubu pay ve … tertib, … numaralı pay senedi ile… adet nama yazılı … Grubu pay olmak üzere toplam … adet … grubu paya sahip olduğunu, davalı şirket yönetim kurulunun 12 Mart 2021 tarihli, 10286 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanan ilan ile 29/03/2021 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı düzenleneceğini duyurduğunu, ilan içeriğinde de Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Gündemi’nin 2 numaralı gündem maddesinde, şirket esas sözleşmesinin “Sermaye ve Sermaye Senetlerinin Nev’i” başlıklı 6 no’lu maddesinin tadili hususunun müzakere edilmesi ve karar alınması” şeklinde olduğunu, ancak Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in 11. maddesinde genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin ilanlarda ve pay sahiplerine gönderilecek mektuplarda yer alması gereken hususların şüpheye yer kalmayacak derecede açık olarak belirtildiğini, mezkur maddenin “(…)Gündemde esas sözleşme değişikliği var ise değişen maddenin/maddelerin eski ve yeni şekilleri (…) belirtilir.” şeklinde olan 1/ç bendi uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin ilanlarda değişecek maddelerin eski ve yeni halinin bulunması gerektiğini, genel kurul kararları toplantıya katılanların yanı sıra katılmayanları da bağlayacağı için (TTK m. 423) gündemde nelerin bulunduğunun önceden bilinmesi ve gündemin değiştirilmemesi gerektiğini, ancak somut olayda davalı şirket yönetim kurulunun “gündeme bağlılık ilkesi”ni ihlal ederek müvekkilinin haklarını zedelediğini, gündemde esas sözleşme değişikliğinde değişen maddelerin eski ve yeni şekillerinin yer almamasının hukuka ve Yönetmeliğe aykırı olduğunu, 29/03/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı ilanının “usulsüz çağrı ilanı” olarak kabul edilmesi gerektirdiğini, bu sebeple genel kurulda alınan … numaralı ve 29/03/2021 tarihli kararın iptalinin gerektiğini, müvekkilinin çağrının usulsüz olmasına rağmen şirket menfaatleri gereği 29/03/2021 tarihli genel kurul toplantısına katılmak ve oy kullanmak üzere Av. …’a noter marifetiyle vekalet verdiğini, ancak düzenlenen vekaletnamede müvekkilinin pay adedinin sehven 1900 yerine 4 olarak belirtilmiş olması nedeniyle toplantıya katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini, müvekkilinin Av. …’a vermiş olduğu yetki kapsamında düzenlenen vekaletname ile vekile toplantıya katılmak ve oy kullanmak için yetki verdiği yönündeki iradesinin yok sayılıp pay adedine ilişkin maddi hata gerekçe gösterilerek toplantıya katılmasına izin verilmemesi gibi ağır bir yaptırım uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle 29/03/2021 tarihli genel kurul kararlarının iptalinin gerektiğini, davalı şirketin 29/03/2021 tarihinde düzenlenen olağanüstü genel kurul toplantısında alınan karar ile sermaye artırımına gidilerek, şirket sermayesinin 2.592.000,00 TL’den 6.592.000,00 TL’ye çıkarılmasına karar verildiğini, 29/03/2021 tarihli genel kurul kararları gereği pay sahiplerinin rüçhan haklarının kullanılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının 05 Nisan 2021 tarihli 10302 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilerek yayınlandığını, TTK m.449’da; “..genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir..” şeklinde düzenlendiği üzere telafisi imkansız zararların engellenebilmesi adına dava konusu 29/03/2021 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasını talep ettiklerini, 29/03/2021 tarihli genel kurulun usulsüz çağrı ile toplandığını, usulsüz olarak toplanmış olan genel kurula müvekkili tarafından yazılı olarak yetkilendirilen temsilcinin katılmasının haksız olarak engellendiğini ve dürüstlük kuralı ile eşitlik ilkesine aykırı kararlar alındığını beyanla; 29/03/2021 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının iptaline ve alınan kararların yürütmesinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davaya konu edilen 29.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin toplantı gündeminin 12.03.2021 tarihli 10286 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, ana sözleşme değişikliğinin eski ve yeni metinlerinin Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmemesinin tek başına iptal sonucunu doğurmayacağını, 29.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurulda davacı vekilinin sunduğu vekaletin Yönetmelikte düzenlenen şekil şartına uygun olmadığı ve bu sebeple geçerli temsil hakkı sağlamadığı gerekçesinin bizzat Bakanlık temsilcisi tarafından kabul edilmediğini, davacının iddialarının kabul etmemekle birlikte, pay sahiplerinin genel kurulu katılma ve oy hakkının engellenmiş olması durumunun tek başına genel kurul kararlarının iptali sonucunu doğurmayacağını, dava konusu genel kurul kararının iptali veya geri bırakılmasına karar verilmesi halinde şirket sermayesinin kullanımının ve şirket faaliyetlerinin devamının mümkün olmayacağını, söz konusu sermaye arttırımına ilişkin genel kurul kararıyla birlikte tüm pay sahiplerine rüçhan hakkı bildiriminin tescil ve ilan edildiğini, ancak davacının bu hakkını kullanmadığını, dolayısıyla iptali talep edilen olağanüstü genel kurul sonucu gerçekleşen sermaye arttırımının ortaklığın yararına olduğunu beyanla, davacının tüm taleplerinin ve davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, davacının ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 18.10.2021 tarihli ara kararıyla; “… davacı tarafın çağrının usulsüz olarak yapıldığı ve haksız olarak genel kurul toplantısına katılmasına izin verilmediğine yönelik iddialarının ve iddia edilen hususların davalı şirketin 29/03/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararları etkilemiş olup olmadığı hususunun yargılamaya muhtaç olduğu, bu aşamada Mahkememizde sunulan deliller kapsamında kararların yürütülmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin güçleşeceği ya da imkansız hale geleceği noktasında kanaat oluşmadığından koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması yönündeki İhtiyati Tedbir talebinin şartları oluşmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve dava açılışında sermaye arttırımı kararının usule ve hukuka aykırı olduğunun tüm delilleriyle ortaya konulduğunu, somut olayda genel kurulu hususi olarak toplayan yönetim kurulu üyelerinin ihtiyati tedbir talebinin reddini talep etmiş olmaları da göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararında hiçbir gerekçe belirtilmediğini, usulsüz şekilde alınan genel kurul kararının yargılama süresince uygulamasının durdurulmamasının, şirket ve ticari hayat nezdinde zararlara yol açabileceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davası içinde TTK’nın 449.maddesi uyarınca, genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir. TTK’nın 449.maddesindeki düzenleme, ihtiyati tedbirin özel bir türünü içermektedir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ara kararına karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 449. maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Somut olayda ilk derece mahkemesinin ara kararı doğrultusunda davalı şirket adına yönetim kurulu üyelerince yazılı beyanda bulunduğu, anlaşılmaktadır. İTO’dan gelen müzekkere cevabının incelenmesinde … şirketin tasfiyesiz infisah nedeniyle kaydı kapatıldığı, devralan şirket İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarası ile kayıtlı … Tic.A.Ş.’dir şeklinde bilgi verildiği anlaşılmakla, bu husus taraf teşkili açısından önem arz etmekte olup ilk derece mahkemesince yargılamanın ilerleyen aşamalarında bu yöndeki eksikliğin giderilmesi imkân dahilindedir. Davacı vekili, 29.03.2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2021/5 numaralı kararın toplantıya usulsüz çağrı ve toplantıya katılma hakkının ihlal edilmiş olması sebepleriyle iptalini talep istemiştir. Söz konusu 29.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı sureti incelendiğinde; kararın şirket sermayesinin arttırılmasına ilişkin olduğu ve şirketin 2.592.000,00 TL tutarındaki sermayesinin 4.000.000,00 TL arttırılarak 6.562.000,00 TL’ye çıkarıldığı, böylece şirket esas sözleşmesinin ekli tadil metnine uygun şekilde değiştirilmesine karar verildiği görülmektedir. “Ekli esas sözleşme tadil metni” ismli belge suretinin incelenmesinde ise; şirketin esas sermayesinin 6.592.000,00 TL olduğu, 2.592.000,00 TL tutarındaki önceki sermayenin tamamen ödendiği, arttırılan 4 milyon türk lirası nakit karşılamış olup 1/4’ünün tescil tarihinden önce ödendiği, geri kalanın 24 ayda ödeneceği, şirketin paylarının beş gruba ayrıldığı, paylarının nama yazılı olup her bir payın bir oy hakkı verdiği şeklinde ibarelerin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. TTK’nın 446. maddesinde de iptal davası açabilecek kişiler sayılmış ve toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda ilk derece mahkemesince dava konusu genel kurulların çağrı işlemleriyle ilgili olarak henüz bir araştırma yapılmadığı, dava konusu genel kurul toplantı tarihinin ortaklara ne şekilde bildirildiği hususuna yönelik bir araştırmanın da henüz yapılmadığı, toplantı gün ve saatini bildirir ilanların, varsa bu hususta davacı adına yapılan tebliğlere ilişkin belgelerin dosyaya henüz kazandırılmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu 29.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurulu toplantısına ilişkin genel kurulu toplantı tutanağı ve hazirun cetveli de ilk derece mahkemesince dosya kapsamındaki iddia ve savunmayla birlikte değerlendirilmelidir. İlk derece mahkemesince bilirkişi incelemesine karar verilmiş olmakla henüz bilirkişi raporu dosya içerisine sunulmamış olduğu görülmektedir. TTK’nın 449. maddesi uygulanırken, tamamlayıcı hüküm olarak, HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Aynı Kanun’un 390/3. Maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Genel kurul iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da iddia ve ispat edilmesi gerekmektedir. Az yukarıda anlatılanlar ışığında somut olayda 29.03.2021 tarihli genel kurulda alınan 2021/5 numaralı kararın uygulanmasının yürütmesinin geri bırakılması hususunda, dosyanın mevcut kapsamı itibariyle yeterli kanaat oluşturacak delil bulunmadığı, davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, ayrıca taraf menfaatleri de gözetilmek suretiyle ilk derece mahkemesince tedbirin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.01.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri gereğince karar kesindir.