Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/2294 E. 2021/1712 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2294
KARAR NO: 2021/1712
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28.09.2021
NUMARASI: 2021/440 Esas – 2021/856 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi nezdinde … Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi ile sigortalı … A.Ş. tarafından Polonya’da mukim … firmasından 3.634 adet transfer kağıdı satın almış olup söz konusu emtianın Polanya’dan Türkiye’ye havayolu ile nakliyesini davalı tarafın üstlenmiş olduğunu, söz konusu emtianın … konşimento numarası ile … sefer sayılı uçuşuyla Zalom/Polonya’dan İstanbul/Türkiye’ye sevk edilmesi gerekirken, emtianın nakliye sürecinde kaybolduğunu, bu hususun … yetkilileri ile tutulmuş tutanaklar ve davalı tarafın yazılı beyanları ile sabit olduğunu, emtianın kaybolması nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigortalısına 8.806,45 TL tazminat ödenmiş olduğunu, davalının nakliye sırasından taşınan emtianın kaybolması nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğunu, bu nedenle sigortalıya ödenen tazminatın faizi ile birlikte rücuen tazmini için davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişilmiş olduğunu, davalının takibe, borca ve ferilerine itiraz etmiş olduğunu, uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk kanun yoluna başvurulmuş ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının bir yıllık süre zarfında davayı açmamış olması sebebi ile zamanaşımına uğradığından davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili taşıma sözleşmesinde doğrudan taraf olmadığı için fiili taşıyan olmadığını, bu nedenle mevcut davanın ”husumet” ve ”hukuki yarar yokluğu” sebebiyle reddedilmesi gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadığını, bu nedenle borcun kaynağı olarak ”haksız fiil” gösterilmiş olduğunu, ancak davacının haksız fiil sorumluluğu neticesinde talep etmiş olduğu tazminat için üzerine düşen ”kusur” ve ”zarar” ispatı külfetini yerine getirmemiş olduğunu, davacı tarafın üzerine düşen ispat yükümlülüğünün davanın bu aşamasında ifa edilmemiş olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkiline kusur atfedilse dahi sorumluluğunun montreal konvansiyonu uyarınca sınırlı olduğunu, müvekkiline kusurun yüklendiği ihtimalde dahi müvekkilinin Varşova Konvansiyonu ve diğer uluslararası protokoller uyarınca ”sınırlı sorumlu” olduğunu, davalı müvekkili şirketin emtiada meydana gelen hasardan ve kaybolmasından herhangi bir sorumluluğu olmayıp, rücu şartlarının oluşmamış olduğunu, 7/10/2009 tarihli ve … mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği Kapsamında düzenlenen Gümrük Genel Tebliği (transit Rejimi) (seri No: 5) “Varış Gümrük İdaresinde Yapılacak İşlemler” başlıklı 9.maddesinin 2.fıkrasına göre varış işlemleri ile birlikte giriş özet beyanının hazırlanması gerektiğini ne var ki, … tarafından uyuşmazlık konusu kargo için NOKSAN TUTANAĞI tutulmuş olduğunu, dava konusu uyuşmazlık sebebi ile dava dışı Polonya Hava Yolları Firmasının sorumlu olduğunu, müvekkili şirkete ilgili kargonun hiç ulaşmadan zaten kaybolmuş olduğundan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının, sigorta şirketini rücu muhatabı olarak göstererek müvekkiline karşı işbu davayı ikame etmesinin tamamen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kaldı ki, uyuşmazlık konusu kargonun kaybına/hasarına ilişkin olarak taşımayı yapan hava yolu firmasının (taşıyıcı: Hava yolu kargo taşımacılığında kullanılan ‘taşıyıcı’ kavramı, sözleşme gereğince kargoyu iki nokta arasında hava yolu vasıtasıyla taşınmasından sorumlu işletmedir) tutanak tutması gerekirken bu sorumluluğu da yerine getirmemiş olduğunu, dosya içerisinde yer alan “House Air Waybill” ise Havayolu taşımacılığında taşıma komisyoncusu tarafından düzenlenen bir belge olup, malın sevk edildiğini değil yalnızca malın teslim alındığını gösterdiğinden müvekkili şirket adına hukuki bakımdan hiçbir anlam ifade etmediğini beyanla; öncelikle davanın dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının ESASTAN REDDİNE, alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…TBK 89 uyarınca para borçları götürülecek borçlardan olup alacaklının davasını kendi ikametgahında bulunan mahkemede açabileceği gibi genel yetki kuralı uyarınca davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde de açabileceği, davacının adresinin Beykoz/İstanbul olduğu, buna göre davacının davasını adresi itibariyle kendi ikametgahının bulunduğu mahkemesinde yada genel yetki kuralı uyarınca davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde açması gerektiği, davalının 27/07/2020 tarih ve 10126 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 263 sayfasına ilişkin nüshasında davanın açılma tarihinden önce şirket merkezinin Bakırköy/İstanbul iken Eyüpsultan/İstanbul adresine taşındığı, buna göre davacı tarafından davanın yetkili Mahkemede açılmadığı, davalı tarafından Mahkemenin yetkisine yönelik yapılan itirazın yerinde olduğu, davacının adresi itibariyle yetkili Mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu…” gerekçesiyle; mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen yetkisizlik kararı kapsamında öncelikle icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, istinafa konu olan işbu davada 28.09.2021 tarihinde ön inceleme duruşması sırasında dava dilekçesinin yetki yönünden usulden reddine karar verildiğinden AAÜT m.7 çerçevesinde tarifede yazılı avukatlık ücretinin müvekkil lehine takdir edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın vekalet ücreti yönünden kaldırılarak müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, nakliyat sigortası uyarınca, nakliyat sigortacısı tarafından taşıyan aleyhine rücuen tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda yetkisizlik kararı verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilince her ne kadar mahkemece yetkisizlik kararı verilmiş olmakla birlikte, mahkemece öncelikle yetkili icra dairesinde yapılmış bir takip bulunmadığı gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca lehlerine vekalet ücreti tayin edilmemesinin de doğru olmadığı ileri sürülerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosyada yer alan icra takip dosya örneğinde yapılan incelemede, davalı yanca icra takibine yöneltilen itirazda icra dairesinin yetkisine itiraz ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedeni yerinde değildir.HMK’nın 331/2. maddesi gereğince yetkisizlik kararı üzerine davaya yeni mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerinin o mahkemece hükmedileceği belirtildiğinden, yetkisiz mahkemece yetkisizlik kararıyla birlikte davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına; 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 30.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.c maddesi uyarınca karar kesindir.