Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/2285 E. 2021/1713 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2285
KARAR NO: 2021/1713
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21.10.2021
NUMARASI: 2019/253 Esas – 2021/780
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın feragat nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davalılar ..A.Ş. ve … A.Ş.vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalılardan … A.Ş. arasında 01.12.2000 yılında bir yıl süreli yetkili servis sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin sürekli yenilenerek fesih tarihine kadar devam ettiğini, davalı şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı davrandığını ve haksız şekilde sözleşmeyi feshettiğini, davalılardan … A.Ş. ile … A.Ş.’nin aralarında gizli anlaşma yaparak RKHK.m.57 uyarınca davacının zararından müteselsilen sorumlu olduklarını, Davalı … A.Ş.’nin 31.10.2018 tarihinde Türkiye yerel satış operasyonundan çıkma kararı aldığını duyurduğunu, ancak süreç tamamlanıncaya kadar normal faaliyetlerin sürdürüleceğini bildirdiğini, 02.11.2018 tarihinde ise aynı davalının garanti kodlarının teminini sağlamayacağını duyurduğunu, 18.12.2018 tarihinde 31.03.2019 itibariyle Türkiye pazarından çıkacağını ve fesih mektubunu göndereceğini bildirdiğini, bunun üzerinde Ankara … Noterliğinin … yevmiye nolu ve 18.12.2018 tarihli ihtarıyla sözleşmeye aykırılığın sonlandırılması ve davacının sözleşmeden kaynaklanan haklarının teslim edilmesinin ihtar edildiğini, aynı davalının Beşiktaş … Noterliğinin … yevmiye nolu ve 16.01.2019 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin yürürlükte olduğunu, servislerin ve müşterilerin mağdur edilmeyeceğini bildirerek davacıda güven uyandırdığını, Aralık ayından itibaren yedek parça çıkışı yapılmadığını, bunun davalının da kabulünde olduğunu, böylece davacının ve diğer servislerin zor durumda kaldığını ve tüketici şikayetleri aldığını, Aralık 2018’den itibaren vadeleri kısalttığını, 90 gün olan ödeme süresini önce 30 güne düşürdüğünü, sonra 31.01.2019 dan itibaren peşin ödemeye çevirdiğini ve kredi kartı kullanmaya yönlendirerek ödemelerini uzun ve kısa dönem olarak planlayan davacıya zor durumda bıraktığını, davacının borçlu olduğu gerekçesiyle yedek parça gönderilmediğini, oysa davacının kendi cari hesabında borçlu olmadığını, 18.03.2019 tarihinde imzalanmış yetkili servis sözleşmesinin 38. maddesindeki on beş günlük ihbar öneline uyularak sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, taraflar arasında imzalanan yetkili servis sözleşmesinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu ve davacı aleyhine olan hükümlerin geçersiz olduğunu, bu nedenle feshi düzenleyen 38. maddenin de geçersiz olduğunu, sözleşme bir yıl süreli olup aynı süreyle yenilense de sözleşmenin devam edeceğine güvenilerek yatırımlar yapıldığını, davalı tarafından sözleşmenin devam edeceği konusunda güven yaratıldığını, haksız fesih sebebiyle davacının tüketiciler, kendi iş çevreleri ve bankalar nezdinde ticari güvenilirliğinin zedelendiğini, zor durumda kaldığı için araçlarını satmak ve çalışanların iş akitlerini feshetmek zorunda kaldığını, davacının …’un isteğiyle hizmetlerinin çok büyük kısmını bu şirkete ayırdığını ve kısa vadede aynı iş hacmini yeniden yakalayamayacağını, Davalı …A.Ş. tarafından Şubat 2019’da kendi yetkili servislerine gönderilen iletide …’un satışlarını durdurarak Türkiye’den çekilmesiyle mevcut ürünlerin satış sonrası hizmetlerini kendilerinin yürüteceğini, bu şirketin Hotpoint, Ariston, İndesit markalı beyaz eşya, klima ve küçük ev aletleri için … olarak hizmet verileceğini duyurduğundan bu ürünlerle ilgili yetkili servis hizmetlerinden elde edilen kazançtan, ayrıca nakliye, kurulum ve ek garanti satımı gibi kazanç sağlanan işlerden mahrum kalındığı için hak sahibi olduklarını, dava dilekçesinin 7. başlığı altında davacının 2000 yılından itibaren yetkili servis olarak … A.Ş.’nin yönlendirmesiyle ve oluşturulan güvene dayanılarak yaptığı yatırım ve harcamaların listelendiğini, sonuçta davalıların kararından sonra çalışamaz hale geldiği için …’a hizmet verdiği işyerini kapatmak zorunda kaldığını, davacının sonuçta çalışamaz hale gelmesiyle müşteri çevresini davalılara bıraktığını ve onların davacının oluşturduğu müşteri çevresinden yararlanmaya devam etmesi sebebiyle denkleştirme talebinde bulunduklarını, davacının stoklarında davalının baskısıyla bir stok oluştuğunu ve fesihten sonra 25.000 TL değerinde aksesuar, 150.000 TL değerinde yedek parça kaldığını, bunların sözleşmenin 7. maddesine göre iade edilmesi gerekirken, bedelsiz olarak davacıya bırakıldığını, ancak yetkili servis sözleşmesinin feshi sebebiyle bunların davacı için faydasız ve kullanılamaz olduğunu, bunların bedelinin fesih tarihinden itibaren temerrüt faiziyle ödenmesi gerektiğini belirterek; sözleşmenin haksız feshi sebebiyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın temerrüt faizleriyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. vekili, savunmasında özetle; davacının sözleşmesinin 38. maddesine uygun olarak feshedildiğini, fesih için bir sebep gerekmediğini, fesih iradesinin karşı tarafa varmakla hüküm doğurduğunu, kaldı ki taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun yıllar sürdüğünü, sözleşme ve sözleşmenin eki olan … Yetkili Servis Ürün Satış Ticari Koşulları gereğince davacının satış ve prim hedefleri doğrultusunda kendi iradesiyle çalıştığını, müvekkili şirketin Türkiye’deki satışlarını durdurma kararı almasından sonra Tüm yetkili sevris sözleşmelerini Mart 2019 sonu itibariyle feshettiğini, aradaki sözleşmenin 38. Maddesine göre fesih için bir sebep dahi göstermek gerekmediğini, davalı şirketin ticari kararının bir gereği olarak fesih yapıldığını, Davacının tazminat taleplerini somutlaştırması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere ve feshin sözleşme uygun olduğu belirtilerek fesih haksız olsa dahi Yargıtay’ın yetkili servis sözleşmelerinin haksız feshinde davacının emsal bir iş bulup bulamayacağı, bulabilecek ise hangi sürede bulacağı, bulamayacak ise ne kadar süre için zarar talep edebileceği, emsal bir iş bulamayacağı ihtimalinde özel servis olarak çalışmasıyla sağlayacağı kazanç ile yetkili servis olarak sağlayacağı kazancın karşılaştırılması suretiyle aradaki farkın kazanç kaybında esas alınacağını, Davacının yedek parça siparişlerine ve kendisine yedek parça verilmediği iddialarına dair ise, borçlu olan servislere yedek parça verilmesinin normal bir ticari karar olduğunu, davacı dışındaki borçlu servislere de ürün verilmediğini, yetkili servis hizmeti verilirken işin doğası gereği yedek parça stoğu bulundurmak gerektiğini, kaldı ki aksesuar ve yedek parça için müvekkili şirket tarafından konulan bir hedef olmadığını, davacının tamamen kendi ticari kararı ile yedek parça ve aksesuar sipariş ettiğini, davacının sipariş ettiği ürünlerin kendi özel servis işlerinde de kullanılan ürünler olduğunu, uzatılmış garanti iddialarının yerinde olmadığını, bunun tamamen müşterinin kararı olduğunu, yetkili servisin bundan en fazla işçilik bedeli kazandığını, bu yönde yetkili servislere bir taahhüt bulunmadığını, kaldı ki davalı şirket satışlarını durdurduğuna göre uzatılmış garantinin zaten söz konusu olmayacağını,Haksız rekabet iddiaları yönünden, davacının hiçbir zaman münhasır yetkili servis olmadığını, Sözleşmenin 14. Maddesine göre …’un yetkili servisin belirlenmiş servis alanında başka yetkili servis açma, sebep göstermeksizin alanı daraltma veya genişletme hakkına sahip olduğunu, Türkiye’den çekilme kararı üzerine etkin satış sonrası hizmet faaliyeti bulunan ve kurumsal bir şirket olan davalı şirketle veya 3 kişilerle görüşme yapmasının ticari bir karar olduğunu ve haksız rekabet oluşturmayacağını, müvekkili şirketin TTK ve RKHK gereğince haksız rekabet ve rekabete aykırı eyleminin bulunmadığını iddia ederek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … Ticaret A.Ş. vekili, savunmasında özetle; davanın esasen diğer davalı … şirketlerine yönelik sözleşme ilişkisine dayandığını, bununla birlikte müvekkili şirketin de haksız rekabet ve rekabete aykırı eylemleri olduğu iddiasıyla davanın … Ticaret AŞ’ye de yöneltildiğini, davacı ile sözleşme ilişkisi içinde olan … AŞ’nin Türkiye’deki faaliyetini sonlandırmaya karar vermesi üzerine, mevzuat gereğince devam etmesi gereken garanti, servis hizmetleri, çağrı merkezi gibi hizmetleri yürütmek üzere arayış içinde olduğunu ve kurumsal ve etkin bir satış sonrası hizmet faaliyeti bulunan kendi şirketleri ile 20.03.2019 tarihinde müvekkili şirket ile Niyet Mektubu imzalandığını, bu tarihin davacının sözleşmesinin feshinden sonra olduğunu, sonra yapılan sözleşmenin münhasırlık yetkisi içermediğinden davacı ile … şirketinin çalışmasına mani olmadığı, … Aş ile … Ticaret AŞ arasındaki bu ilişkinin rekabet hukukuna aykırı olmadığına dair Rekabet Kurumu’na 14.05.2019 tarihinde menfi tespit başvurusunda bulunduklarını, bu başvuru neticelenmeden bu davanın açıldığını, Esas yönünden ise davacı ile diğer davalı şirketle arasındaki sözleşme ilişkisinin yalnızca sözleşmeinin tarafları için hak ve borçlar doğuracağını, davacı ile aralarında sözleşme bulunmadığından kendilerinden talepte bulunamayacağını pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, … Ticaret AŞ’nin … ile birlikte hareket ederek sözleşmesinin feshine zemin hazırladığı iddialarının hiçbir delile dayanmadığını, Türkiye’den çekilme kararı alan … şirketinin TKHK.m.14 gereğince her bölgede servsis istasyonu bulundurma zorunda olduğundan bir arayışa girmesi ve Türkiye genelinde 360 noktada yetkili servis ve müşteri hizmetleri veren şirketleriyle anlaşma yapmasında haksız rekabet oluşturan bir yön bulunmadığını, TTK.m.54 vd. tanımlanan ve sayılan haksız rekabet hallerine uyan bir durum da bulunmadığını, … Ticaret AŞ ile … AŞ arasında bir sözleşmenin varlığının bizatihi haksız rekabet oluşturmayacağı, olayda haksız veya dürüstlük kuralına aykırı bir durum olmadığını, zaten davacı tarafın iddialarını HMK.m. 194’e göre somutlaştıracak bir delil sunmadığını, Davacının iddia ve taleplerinin RKHK.m.57, m.4, m.6 ve m.7 hükümleri yönünden de yerinde olmadığını ve müvekkili şirketin varsa zarardan müteselsilen sorumlu tutulmasın koşullarının oluşmadığını belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili, savunmasında özetle; davanın davacı ile sözleşme ilişkisi içinde bulunan … şirketi arasındaki sözleşmeye aykırılık iddialarına dayandığı, sözleşmeden kaynaklanan alacak haklarının üçüncü kişi durumundaki müvekkili şirkete karşı ileri sürülmeyeceğini, Davacı ile müvekkili şirket arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı gibi, birlikte haksız rekabet ve rekabet hukukuna aykırı eylemleri olduğu iddia edilen diğer davalı … AŞ ile … AŞ’nin farklı şirketler olduğunu, davanın pasif husumet yokluğundan ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davadan feragat, kesin hükmün yasal sonuçlarını doğuran ve davayı sonuçlandıran taraf işlemi olup, davalının kabulüne dâhi bağlı değildir. Bu durumlar karşısında davacının davasından feragat etmesi nedeniyle davanın reddine ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerektiği…” gerekçesiyle, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar …A.Ş. ve … A.Ş. vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından 12.10.2021 tarihinde, davalı … firması ile sulh protokolü düzenlemesi sonucunda feragat ettiklerini ve davalının herhangi bir yargılama ücreti ve vekalet ücreti talebinde bulunmayacağının belirtildiğini, iş bu beyan üzerine davacının tüm davalılar yönünden feragat etmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren istinaf kanun yolu açık iki haftalık süre verildiğini, ancak ne davacının sunduğu feragat dilekçesi ne de diğer davalıların beyan dilekçesinin kendilerine tebliğ edildiğini, davacının davadan feragat ettiğini bildirir beyanının kendilerine tebliğ edilip vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olup olmadığı sorulmadan, gerekçeli karar yazılmış olup, işbu gerekçeli kararın da kendilerine tebliğ edilmediğini, gerekçeli kararda mahkemeye hiçbir şekilde yargılama ve vekalet ücreti talepleri olmadığına ilişkin beyan sunulmamış olmasına ve sulh görüşmeleri müvekkili şirketler tarafıyla yapılmamış olmasına rağmen, müvekkilleri lehine vekalet ücretine de hükmedilmediğini, kararın bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu, kanun maddeleri ve benzer vakılardaki Yargıtayın yerleşik içtihadı gereğince, müvekkilleri lehine maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini isteliştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava sözleşmenin haksız feshi ve haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar … AŞ ve … A.Ş. vekili tarafından, sadece vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalılar … AŞ ve … A.Ş. vekili tarafından karar vekalet ücreti yönünden istinaf edilmiştir. Davacı, davada maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş olup, yargılama sürecinde davacının feragati nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda feragat nedeniyle reddedilen maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden, bu haklarından vazgeçtiklerini açıkça bildirmeyen davalılar yararına maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalılar …. A.Ş. ve … A.Ş. lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmünün vekalet ücretine ilişkin 4 nolu bendinin HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere, ilk derece mahkemesinin istinaf konu hükmünün kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın tüm davalılar yönünden FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar harcının, peşin yatırılan 341,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 282,25 TL harcın davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. kendisini avukatla temsil ettirdiklerinden, hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca; reddedilen maddi tazminat istemi yönünden 4.080,00 TL ve reddedilen manevi tazminat istemi yönünden 4.080,00 TL olmak üzere toplam 8.160,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu iki davalıya verilmesine, 5-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle kamudan karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden: A-Kanun yoluna başvuran davalılar … A.Ş. ve …t A.Ş. tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 59,30 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince bu davalılara iadesine, B-kanun yoluna başvuran … A.Ş. ve … A.Ş. tarafından harcanan 162,10 TL başvuru harcı gideri ile 76,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 238,10 TL istinaf giderinin, davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, 7-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 8-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.12.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, istinafa konu vekalet ücretinin değerine göre karar kesindir.