Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/2227 E. 2021/1630 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2227
KARAR NO: 2021/1630
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04.10.2021
NUMARASI: 2020/20
TALEP: Davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına yönelik ihtiyati tedbir.
Taraflar arasındaki davalı şirketin TTK’nın 531. maddesi uyarınca fesih- tasfiyesi istemli açılan davanın yapılan yargılaması sırasında şirkete kayyım atanması yönünde istenen ihtiyati tedbirin reddine yönelik ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, dava ve talep dilekçesinde özetle; şirketin zarara uğratıldığını, müvekkillerinin pay bedellerinin tespitinin yaptırılmak istenmediğini, pay bedellerinin düşük çıkmasının istendiği ve özellikle sermaye artırımı yapılmak suretiyle müvekkillerinin pay bedellerinin düşük çıkmasının istendiğini, kötü niyetli davranıldığını, buna göre müvekkillerin hak kaybına uğramamaları için şirkete yönetim kayyımı atanması talebinin zorunlu olduğundan bahisle müvekkillerinin ortağı olduğu davalı şirketin daha fazla zarara uğramaması için dava sonuçlanıncaya kadar şirket yönetim ve temsil hakkının kaldırılarak davalı şirkete yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, işbu talepleri kabul edilmemesi halinde müvekkillerinin ortağı olduğu davalı şirketin daha fazla zarara uğramaması için dava sonuçlanıncaya kadar şirkete denetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 04.10.2021 tarihli ara kararıyla; “…Somut olayda davacılar vekili; müvekkillerinin ortağı olduğu davalı şirketin daha fazla zarara uğramaması için dava sonuçlanıncaya kadar şirket yönetim ve temsil hakkının kaldırılarak davalı şirkete yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, işbu talepleri kabul edilmemesi halinde müvekkillerinin ortağı olduğu davalı şirketin daha fazla zarara uğramaması için dava sonuçlanıncaya kadar şirkete denetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de, mahkememiz dosyasının 22/12/2020 tarihinde bilirkişi heyetine tevdi edildiği, elektrik-elektronik mühendisi bilirkişi …’ın 30/09/2021 havale tarihli bilirkişi ön raporu sunduğu, tespiti istenen mahal, Restoran, cafe ve bar gibi 3-4 ayrı kısımdan oluştuğunu, incelenen mahaldeki kullanılan malzeme ve işçilik giderleriyle ilgili herhangi bir proje, fatura belge ya da daha önce yaptırılan bir tespit bulunmadığını, bu durumun dava konusu mekânda bulunan kameraların, prizlerin, anahtarların, linye ve sortilerin, zayıf akım tesisatının, müzik ve ses siteminin, bilgisayarların, TV’lerin, çeşitli güçlerde ve özel yapım birçok spot ve armatürlerin, kuvvetli akım tesisatı vb. birçok malzemenin tespiti ve bedellerinin tespitinin çok zaman aldığından ve yoğun emek gerektirdiğinden raporun tamamlanamadığını bildirdiği de dikkate alınarak tarafların kira sözleşmesine ilişkin raporları da sunulmadığından bilirkişi raporu ibraz edildiğinde talep halinde incelenerek değerlendirilmesine, bu aşamada HMK’nun 389. vd maddelerindeki koşulların oluşmadığı…” genekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, ihtiyati tedbir isteyen davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir talep dilekçesindeki beyanlarını aynen tekrarla; davada ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunu, davada çoğunluğun şirketin içinin boşaltılmasına yol açacak zarar verici hileli işlerine karşı azınlık pay sahibi müvekkillerinin korunmasını ve şirket mal varlığının muhafazasını sağlamaya yönelik olarak şirkete yönetim veyahut denetim kayyımı atanması büyük önem taşıdığını, şirketin içinin boşaltılmasına yönelik ve hileli işlemler olduğu açık olup ivedi şekilde kayyım kararı verilmesi gerektiğini, Benzer kararlarda; Yargıtay 11. HD., E. 2015/15039 K. 2017/2589 ve 3.5.2017 tarihli kararıyla şirketin iyi yönetilemediği, şirket kayıtlarının doğru tutulmadığı, şirket yöneticisinin görevini özenle yerine getirmediğinden bahisle kayyım atanmaması kararını doğru bulmadığını ve kararı bozduğunu, Yargıtay 11. HD., E. 2019/3736 K. 2020/1929 24.2.2020 tarihli kararıyla şirket müdürünün görevini özen ve bağlılık yükümü ile yerine getirmediğinden bahisle yönetim kayyımı atanmasına karar verdiğini, Yargıtay 11. HD., E. 2020/1552 K. 2021/1980 3.3.2021 tarihli kararıyla da öneticinin şirket ana sözleşmesinden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediğinden ve diğer ortakların zararına hareket ettiğinden bahisle şirkete kayyım atanmasına karar verildiğini, Yukarıda açıklanan tüm bu hususlar çerçevesinde davalı şirketin hali hazırda yönetilmesinin şirket malvarlığında eksilmeye yol açtığı ve müvekkillerin haklarının artarak zarar görmesi ve özellikle aradaki uyuşmazlık nedeniyle müvekkillerine bilgi vermeyen, kar payı dağıtmayan şirketin içini boşaltan, kendisine ve yakınlarına menfaat sağlayan davalı şirket yöneticilerinin bu eylem ve işlemlerine devam ettikleri ve edecekleri açıkça ortada olduğunu, tüm olaylardan şirketin zarara uğratıldığı, müvekkillerin pay bedellerinin tespitinin yaptırılmak istenmediği, pay bedellerinin düşük çıkmasının istendiği ve özellikle sermaye artırımı yapılmak suretiyle müvekkillerin pay bedellerinin düşük çıkmasının istendiği dolayısıyla kötü niyetli davranıldığının açık olduğunu, tüm bunlar gözetildiğinde, bilirkişiler tarafından bilirkişi incelemesinin uzun süreceği belirtilmesine rağmen, tedbir talebinin bilirkişi raporu ibraz edildiğinde talep halinde incelenerek değerlendirilmesine karar verilmiş olup, bilirkişi raporunun ibrazının uzun süreceği nazara alındığında bu süreçte davalı şirket yöneticilerinin şirkete her türlü zararı verilebilmesi ve şirket içinin boşaltılabilmesi mümkünken müvekkillerinin hak kaybına uğramamaları için Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/20 esas sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararının reddine ilişkin kararın kaldırılmasını ve davalı şirkete yönetim kayyımı veya denetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, TTK’nın 531. maddesi uyarınca, davalı Anonim Şirketin fesih ve tasfiyesine, bu talebin uygun görülmemesi halinde davacıların şirket ortaklığından çıkartılmasına, ortaklık payının gerçek değerinin ödenmesine, şirkete tedbiren yönetim uygun bulunmazsa denetim kayyumu atanmasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, tedbiren denetim kayyımı atanması talebi hakkında genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda ileri sürülen iddia, savunma, mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde, şirkette yönetim boşluğu bulunmadığı, davacı iddiaları bakımından yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından, kaldı ki delillerin değişmesi durumuna göre talep halinde mahkemece her zaman ihtiyati tedbir kararı verilebileceği de gözetildiğinde ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir. Bu nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.ve 391/3. maddeleri uyarınca reddine, 2-Davacılar tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.12.2021 KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.