Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/2113 E. 2021/1599 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2113
KARAR NO: 2021/1599
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26.10.2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/248 E.
DAVANIN KONUSU:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki şirket genel kurul kararlarının iptali davası içinde istenilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karara karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilini davalı …’nin % 12,5 oranında paydaşı olduğunu, şirketin 2009 faaliyet yılına ilişkin genel kurul toplantısının 10.09.2020 tarihinde yapılmasının öngörüldüğünü, toplantı nisabının sağlanmaması nedeniyle ilk ve ikinci toplantının yapılamadığını ve genel kurulun 28.01.2021 tarihinde yapıldığını, anılan genel kurulda müvekkilinin itirazı ve karşı oyuyla 2019 hesap yılı faaliyet raporunun okunması ve müzakeresine ilişkin ikinci maddenin, finansal tablolar bilanço ve gelir gider tablolarının tasdikine ilişkin üçüncü maddesi, 2019 yılı karının dağıtılmayarak ihtiyata ayrılmasına ilişkin dördüncü maddesi ve yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev sürelerine ilişkin yedinci maddesinin ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, genel kurul toplantısına ilişkin çağrının usulüne uygun şekilde yapılmadığını ve toplantı gündeminin müvekkiline tebliğ edilmediğini; faaliyet raporunun eksik ve gerçeğe aykırı olduğunu, dürüst resim ve hesap verilebilirlik ilkelerine aykırı davranıldığını, ilgili mevzuat ve yönetmeliğe aykırı hazırlandığını, raporda şirket faaliyetleri açısından önem arz eden hususlara yer verilmediğini ve raporun gerçeklere aykırı düzenlenmesi nedeniyle müvekkilince olumsuz oy kullanılarak muhalefet şerhinin tutanağa geçirildiğini; finansal tablolara ilişkin üçüncü maddesinin gerçeğe aykırı düzenlendiğini, genel kurul tutanağından anlaşılacağı üzere müvekkiline bilgi verilmediğini, belgelerin paylaşılmadığını, müvekkilinin bilgi talebinin reddi üzerine özel denetçi atanmasının talep edildiğini, ancak bu talebin de reddedildiğini, finansal tablolara ilişkin soru ve itirazların cevaplanmamasının iptal nedeni olduğunu; şirketin 2019 yılını karla kapatılmasına rağmen elde edilen karın dağıtılmayarak şirket borçları nedeniyle olağan üstü yedek akçeye ayrılmasının usulsüz olduğunu; genel kurulda seçilen yöneticilerin sadakat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranarak gerçeği yansıtmayan muhasebe belgeleri düzenlediklerini, şirketin öz kaynaklarını aşar şekilde borçlandırdıklarını, genel kurul onayı olmaksızın üçüncü kişilere büyük miktarda kredi verildiğini ileri sürerek, alınan kararların yürütmesinin geri bırakılmasını ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iptali istenilen kararların toplantıda hazır bulunanların çoğunluğuyla alındığı gibi, bu kararların davacının hukukunu olumsuz etkilemediğini, finansal tabloların tasdiki kararının icrasının durdurulmasının, müvekkili şirketin kredi kuruluşları karşısında zor durumda bırakacağını, mevcut kredilerin kesilmesi ve şirketin icra takibine maruz kalması tehlikesi yaratarak sonuçta şirketin ve pay sahiplerinin telafisi olanaksız zararlara uğratabileceğini sevunarak, talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, davacının ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 26.10.2021 tarihli ara kararıyla; “…Her ne kadar davacı taraf 28.01.2021 tarihli 2019 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 2,3,4 ve 7 numaralı kararlar yönünden TTK 449 Md. uyarınca yürütmenin durdurulmasını talep etmiş ise de ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde şirket faaliyetlerinin sekteye uğrayacağı, şirketin organsız kalma durumunun sözkonusu olacağı, oysa TTK hükümlerine göre şirketin ticari faaliyetlerinin devamı esas olup ihtiyati tedbir kararı ciddi zararlara sebebiyet verebileceğinden talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle ,ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla, davalı şirketin 2019 faaliyet yılına ilişkin 28.01.2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 2, 3,4 ve 7 numaralı kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralın aykırı olmasına rağmen mahkemece yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, genel kurulun çağrı usulüne uyulmadan toplantıya çağrıldığını ve toplantı gününün müvekkiline tebliğ edilmediğini, buna ilişkin muhalefet şerhinin de toplantı tutanağına yazıldığını; genel kurulun 2. maddesinde görüşülen 2019 hesap yılına ilişkin yönetim kurulunun faaliyet raporunun eksik ve gerçeğe aykırı olduğunu, dürüst resim ve hesap verebilirlik ilkelerinin gereklerini yerine getirilmediğini, şirketin mali durumu açısından raporda bulunması gereken zorunlu bilgilerin yer almadığını, raporda açık mevzuat hükümlerinin göz ardı edildiğini, bir kısım yerlerin boş bırakılarak sonradan doldurulduğunu, rapordaki eksiklikler nedeniyle müvekkilinin şirketin mali durumu ile ilgili sağlıklı bilgi alamadığını; genel kurulda şirketin finansal tablolarının oy çokluğu ile kabul edildiğini, ancak anılan raporlarda bir çok eksikliğin belirlenerek genel kurulda gündeme getirilmesine rağmen sorulan hususlarda cevap verilmediğini, müvekkilinin inceleme ve bilgi alma hakkının genel kurulda göz ardı edildiğini, davalı şirket yöneticilerinin ortağı olduğu … şirketine davalı şirket tarafından verilen kredi, bu kredi karşılığında herhangi bir teminat veya ipotek alınmaması, kredinin karşılığında gerçekleştirilen muhasebe uygulaması ve borcun tahsili için yasal yollara başvurulup başvurulmadığının belirsiz olduğunu; ticaret şirketlerinde asıl olanın karın dağıtılması olmasına rağmen şirketin borçları gibi genel ve soyut ifadelere dayanılarak karın dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçeye eklenmesinin hatalı olduğunu, şirketin 2019 yılını karla kapatmasına rağmen şirketin başka bir şirkete verdiği borç nedeniyle karın dağıtılmamasının usulsüz olduğunu; genel kurulun 7. maddesiyle … ile …’in A grubunu temsilen, … ve … Şirketi ise B grubunu temsilen 28.12.2021 tarihine kadar görev yapmak üzere yönetim kurulu üyeliklerine seçildiklerini, ancak anılan kişilerin görevlerini ifa ederken sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek ve gerçeği yansıtmayan muhasebe belgeleri düzenleyerek, şirketin öz kaynakları üzerinde borçlanma yaptıklarını, borçlanmalarda genel kurul kararı veya onayı aranmayarak üçüncü kişilere teminatsız olarak büyük krediler verdiklerini, finansal tabloları gerçeğe ve mevzuata uygun hazırlamadıklarını, bu nedenle bu kişilerin tekrar yönetim kuruluna seçimlerinin ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, alınan kararların uygulanmasının şirkete büyük zararlar vereceğini belirterek, genel kurul toplantısında 2, 3, 4 ve 7 no’lu kararların yürütmesinin durdurulması talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılarak, kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davası içinde ihtiyati tedbire ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ara kararına karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, 28.01.2020 tarihinde yapılan 2019 yılı genel kurul toplantısında alınan, faaliyet raporunun okunarak onaylanması, finansal tablolar, bilanço ve gelir tablosunun okunarak oylanması, 2019 yılı karının dağıtılmayarak yedek akçelere eklenmesi ve yönetim kurulu üyelerinin seçimi ile görev sürelerine ilişkin maddelerinin kanun, esas sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu belirterek anılan kararın iptali istemiştir. TTK’nın 449. maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Somut olayda ilk derece mahkemesinin ara kararı doğrultusunda davalı şirket adına yönetim kurulu üyelerince yazılı beyanda bulunduğu, anlaşılmaktadır. TTK’nın 449. maddesi uygulanırken, tamamlayıcı hüküm olarak, HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı Kanun’un 390/3. Maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Genel kurul iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da iddia ve ispat edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, davacının ileri sürdüğü iptal sebepleri hususunda ara karar tarihi itibariyle henüz deliller toplanmamış, özellikle finansal tablolar ve faaliyet raporlarının gerçeğe aykırı düzenlenip düzenlenmediği hususunda bir belirleme yapılmamıştır. Davacı tarafından dava dilekçesi ve istinafta ileri sürülen iddiaların esaslı yargılamayı gerektirdiği, iddiaların yerinde olduğunun davacının soyut beyanı dışında yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda 28.01.2021 tarihli genel kurulda alınan 2,3,4 ve 7 nolu kararların uygulanmasının yürütmesinin geri bırakılması hususunda, dosyanın mevcut kapsamı itibariyle yeterli kanaat oluşturacak delil bulunmadığı, davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, ayrıca taraf menfaatleri de gözetilmek suretiyle ilk derece mahkemesince tedbirin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 394/5 maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. ve HMK’nın 394/5 maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan karar harcının Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İHMK’nın 394/son maddeleri uyarınca karar kesindir.