Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/2080 E. 2021/1606 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2080
KARAR NO: 2021/1606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:02.08.2021 tarihli ara karar
NUMARASI:2021/386 E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacılar vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair verilen ara kararının davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkillerine satılan … Polikliniği işletme hakkı ve uygunluk belgesinin verilmesi konusunda … ile 28.05.2018 tarihinde devir sözleşmesi yapıldığını, bu devir sözleşmesini müteakip Beyoğlu … Noterliğinin 02.07.2020 tarih ve … yevmiye numaralı sözleşmesiyle … Polikliniği işletme hakkının davalı tarafından davacı şirkete devir edilmesine rağmen, davalı şirketin yetkilisi …’ın kayıt ve tescil işlemlerini yapmaktan imtina ettiğini, davalı şirket tarafından İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/177 esas sayılı dosyasında açılan iflas erteleme davasında, devir edilen işletme ruhsatının şirket aktifinde gösterildiğini, işletme ruhsatının bedelinin ödenmesine rağmen devir işlemlerinin yapılmayarak müvekkilinin zarara uğratıldığını, şirketin aktifinde gösterilen yedi adet işletme ruhsatından biri olan … Polikliniği işletme hakkının müvekkillerince bedeli karşılığında devir alınarak bedelinin ödendiğini, ruhsatın devir edildiğinin iflas erteleme davasındaki kayyım raporuyla da belirlendiğini, devir sözleşmesi kapsamında davalı şirketin işletme ruhsatını devir için İl Sağlık Müdürlüğüne başvuruda bulunduğunu, devir talebinin reddine ilişkin idari işlemin İstanbul 4. İdare Mahkemesi kararıyla iptal edildiğini, işletme ruhsatının davalı tarafından satılarak devir edilmesine rağmen iflas erteleme davasında, şirketin aktifinde yer almayan bir ruhsatın aktifinde gibi gösterilerek, şirketin iflastan kurtulmaya çalışıldığını, ruhsatın müvekkillerince bedeli karşılığı satın alındığının yaklaşık olarak ispat edildiğini ileri sürerek, … Polikliniği’nin ruhsatının, devrini işletme ruhsatının müvekkili adına tescilini, davalı şirketçe devir edilen ancak şirket yetkilisi …’ın tescilden kaçınması nedeniyle ileride giderilmesi güç olan zararları önlemek için teminatsız olarak ruhsat üzerinde tedbir konulmasına, sözleşmeyle ödenen bedelin ve tüm zararların tespiti ile şimdilik 200.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 30.07.2021 tarihli talep dilekçesinde, devir edilen ruhsat üzerine tedbir konularak, ruhsatın geçici olarak müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, tedbir talebini değerlendirdiği 02.08.2021 tarihli ara kararıyla; “…HMK’nın 390. Maddesinin 3. fıkrasında ‘Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.’ hükmü bulunmaktadır. Anılan madde hükmü gereğince davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir. İhtiyati tedbir talep edilen şirketin kayyum atandığı ,davalı şirketin yönetim kayyımı izni dışında devretmesinin mümkün olmadığı, diğer taraftan mevcut dosyada talep edenin sunduğu belgeler ve beyanlardan talebin yargılamayı gerektirdiği , davayı sonuçlar mahiyette ihtiyatı tedbir verilemeyeceği de nazara alınarak talebin reddine …” gerekçesiyle, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davada, büyük maliyetlerle alınan ancak devir edilmeyen ruhsatın üçüncü kişilere devrinin önlemesi ve davacılar adına geçici tescilinin talep edildiğini, talep edilen ruhsatın satılarak bedelinin alınması nedeniyle davalının aktifinde bulunmaması gerektiğini, aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen şirkete kayyum atandığı, davalı şirketin kayyım izni dışında ruhsatı devretmesinin mümkün olmadığı, talebin yargılamayı gerektirdiği ve davayı sonuçlandır mahiyette ihtiyatı tedbir verilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu; oysa müvekkilinin bedeli ödeyerek aldıkları ruhsatın devrini istediklerini, kayımların görevlerini gereği gibi yapmaması nedeniyle davalı şirketin aktifinde görünen işletme ruhsatının haciz tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını, şirket kayımı tarafından haklarının tespit edilmesine rağmen teslim edilmediğini, kayyımların görevlerini yapmaması nedeniyle mesul müdür atanamadığını, müvekkilinin bu şekilde zarara uğradığını ve işletmenin kapalı hale tutulduğunu, oysa geçici tescilin yapılması halinde müvekkilince mesul müdür atanarak ticari faaliyete devam edileceğini, ihtiyati tedbirin yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlandığını, iflas erteleme devasındaki bilirkişi ve kayyım raporlarından da belirlendiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının kaldırılarak ruhsat üzerine teminatsız olarak tedbir konulmasına ve ruhsatın geçici olarak davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ruhsat devrinin tespiti ve tescili ile tazminat talepli esas dava içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir. Aynı yasanın 390/3. maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Kural olarak bir davada tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmaların ispatı için tahkikat yapılması ve delillerin toplanması gerekir. Hakim tüm delilleri inceleyip değerlendikten ve tam bir karara ulaştıktan sonra nihai kararını verir. Bu husus davanın kabulü için geçerli olup, esas hüküm için tam ispat aranır. İhtiyati tedbirlerde ise tam değil, yaklaşık ispatın yeterli olacağı HMK’nın 390/3. maddesinde düzenlenmiştir. Değişik ifade ile ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın başarılması yeterlidir. Somut olayda davacılar tarafından ileri sürülen iddialar, ruhsat devrinin gerçekleşip gerçekleşmediği ve ruhsatın davacı adına tescili şartlarının oluşup oluşmadığı iddiası, uyuşmazlığın temelini oluşturmaktadır. Bu şekilde, devir şartlarının gerçekleştiği hususunda yargılamanın bulunduğu aşama ve tedbir kararın verildiği aşamada, dosyanın mevcut delil durumu itibariyle yeterli belge ve delil mevcut değildir. Davanın ilerleyen aşamalarında, toplanan deliller ışığında mahkemeden her zaman yeniden talepte bulunması mümkün olup, ara karar tarihi itibariyle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ret kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.