Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1996 E. 2021/1613 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1996
KARAR NO: 2021/1613
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2021
NUMARASI: 2021/576
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili ve davalı arasında, 31.01.2014 tarihinde İstanbul ili, Pendik ilçesi, … ada, … parsel numarasında kayıtlı … nolu bağımsız bölüme ilişkin adi yazılı şekilde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilin satış vaadi sözleşmesi kapsamındaki 360.000,00 TL ödeme yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirdiğini, taşınmaz üzerinde haciz ve ipoteklerin bulunduğunu, projenin tamamlanmadığını ve bazı kısımların kullanıma açılmadığını, davalının hukuka uygun şekilde devir yapma iradesini ortaya koymadan müvekkilinden tapu harç ve masrafları ödemesinin beklenemeyeceğini, müvekkili tarafından satış bedelinin iadesinin değil davalının temerrütü nedeniyle taşınmazın tescilinden vazgeçilerek müspet zararın tazmininin talep edilmekte olduğunu, borçlunun yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı şirketin bölünme yoluyla şirket malvarlığını, hissedarların malvarlığına geçirerek bu şekilde mal kaçırdığını, bölünmeye esas raporun hileli olduğunu, bu raporun aksine bölünme tarihi üzerinden bir sene geçmeden ekonomik dar boğaza girilmiş olduğunu, sattığı ve bedelini önceden almış olduğu taşınmazları bankalara teminat olarak göstererek bu vesileyle kredi çekmiş olduğunu belirterek; müspet zarar kalemi kapsamında taşınmazın 27.04.2019 tarihindeki rayiç değerinin şimdilik 360.000,00 TL tutarındaki kısmının, mehil süresinin sonu olan 27.04.2019 tarihinden itibaren işletecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sözleşme ile belirlenen teslim tarihi olan 30.06.2014 tarihinden taşınmazın fiilen teslim tarihine kadar mahrum kalınan kira bedelleri karşılığı şimdilik 10.000 TL’lik kısmının ait oldukları dönemden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline bu nedenle davalının menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarının şimdilik 200.032,00 TL’lik kısmının teminatsız olarak ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; görev itirazlarının bulunduğunu, davacının tapu ve harç masraflarını ödemediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının somut uyuşmazlıkta hem bedel iadesini hem de mahrum kalınan kârı talep edemeyeceğini, dava konusu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin şekil şartlarına uygun olmadan yapıldığını ve geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 16/09/2021 tarihli ara kararında; ”…Talep edenin alacağının varlığını ispata yarayacak yeterli delil sunulmamış olması; alacağın muaccel olup olmadığı yargılamaya gerektirdiğinden yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde ve İİK 257 ve 258 maddesinde düzenlenen yasal şartları oluşmayan ihiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati hacze talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müspet zarar tazminatı alacağına, TBK’nın 114/2. maddesi uyarınca haksız fiillere uygulanan hükümlerin uygulanması gerektiğini, TBK’nın 117/2.maddesi uyarınca haksız fiil tazminatının haksız fiil tarihinden itibaren muaccel olduğunu, muaccel borca ilişkin ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, müvekkili ve davalı arasında adi yazılı şekilde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, ancak davalının, taşınmaza ilişkin sözleşme ile kararlaştırılan teslim yükümlülüğünü süresinde yerine getirmediğini, dosyada mübrez belgelerle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini ve muaccel olan tazminat alacağına ilişkin ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunu, Sözleşmeye aykırılık durumunda TBK’nın 114/2 maddesi uyarınca kıyas yoluyla uygulanması gereken haksız fiilden kaynaklı tazminat davasında verilen ihtiyati haciz kararının somut olaya da uygulandığını, davalının satarak parasını peşin aldığı …’daki taşınmazları çeşitli bankalara teminat olarak göstererek milyonlarca lira değerinde kredi çektiğini, kredileri kullanarak Bodrum’da, Trabzon’da hatta Yunanistan’da ve daha birçok yerde yan şirketler aracılığıyla inşaat projeleri yaparak kişisel servetlerini arttırdığını, müvekkilinin dava sonucunda kazandığı tazminatı tahsil etmesinin imkansız hale geleceğini, sırf müvekkiline ait taşınmazın üzerinde onlarca haciz ve ihtiyati hacizler ile çeşitli finans kuruluşlarının toplam 200.000.000 TL değerinde ipoteği bulunduğunu, bununla birlikte … Bankası A.Ş. Marmara Kurumsal Şubesi tarafından Davalı’ya keşide edilen Kadıköy … Noterliğinin 10.07.2020 tarihli ve … tarihli ihtarnamesinde davalı ile … Bankası A.Ş. arasında akdedilen kredi sözleşmeleri nedeniyle davalının toplam 121.898.493,56 TL nakit 2.429.975,00 TL gayri akit borcu olduğu, söz konusu borcun ödenmemesi nedeniyle kefalet, rehin ve diğer teminatlara müracaat edileceğinin ve muhataplar aleyhine yasal yollara başvurulacağının, ipoteklerin paraya çevrilerek … Projesindeki taşınmazların satışının gerçekleştirileceğinin ihtaren bildirildiğini, nitekim … Bankası A.Ş.’nin davalı hakkında başlatmış olduğu icra takibinde satış aşamasına geçilmiş olup cebri icra yolu ile satış için sürecin başlatıldığını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapılmasının davalının müvekkili aldatma niyetinde olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, şirket ortakları şirketin içini boşaltmak ve müvekkil de dahil olmak üzere birçok kişiyi zarar uğratmak amacıyla şirket malvarlığının içinden 5.578.000 TL değerinde gayrimenkulü kısmi bölünme aracılığıyla 23.02.2018 tarihinde şirketten çıkardığını ve bu bölünme neticesinde elde edilen geliri davalı şirketin hissedarlarının kendi mülkiyetlerine geçirdiklerini, bölünmede kullanılan raporun gerçekleri göstermediğini ve alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla gerçekleştirilmiş hileli bir işlem olduğunu, SPK lisanslı gayrimenkul değerleme uzmanlarından alınan, gayrimenkul değerleme raporları ile bölünme ile şirketten çıkarılan taşınmazların, bölünme raporunun alındığı 29.09.2017 tarihindeki değerlerinin, bölünme raporunda gösterilenden çok daha fazla olduğunun tespit edildiğini, sermayenin azaltılarak şirketin ve alacaklı müvekkilin zarara uğratıldığını, borçlunun yükümlülüklerinden kurtulmak maksadıyla bölünme yoluyla şirket malvarlığını hissedarlarının malvarlığına geçirmiş olduğunu, borçlunun sattığı ve bedelini peşin aldığı taşınmazları bankalara teminat olarak göstererek bankalardan krediler çektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, dava içinde İİK’nın 257 vd.maddeleri uyarınca ihtiyati hacze iliştindir. İlk derece mahkemesince 16.09.2021 tarihli ara karar ile yaklaşık ispat bulunmadığından davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davalı vekilince, süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde de işaret edildiği üzere; varlığı ihtilafsız sözleşme kapsamında her iki tarafın edimsel yükümlülüklerinin nelerden ibaret olduğu, bu bağlamda söz konusu yükümlülüklerin yerine getirip getirip getirilmediği hususlarının ihtilaflı olduğu ve bu ihtilafın çözümün yargılamayı gerektirmesi karşısında, ara kararın verildiği tarih itibariyle, alacağın varlığının ve miktarının yaklaşık ispat seviyesinde kanıtlandığı söylenemez. Yargılama sırasında delillerin toplanmasından sonra tarafların talebi üzerine mahkemece yargılamanın her aşamasında yeni delil durumuna göre geçici hukuki koruma tedbirlerinin değerlendirilmesi mümkündür. Somut olayda, davacı vekili, istinaf başvurusunda davalı şirketin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla bölünmeye gittiğini ve esasen bölünme raporunun alındığı 29.09.2017 tarihinde raporda bahsi geçen taşınmazların gerçek değerinin esasen olandan daha düşük gösterildiği, dosyaya ibraz edilen ve SPK uzmanlarından alınan gayrimenkul değerleme raporlarında bu hususun açıkça ortaya konulduğunu öne sürmüş olsa da şirketin bölünmeye gitmiş olması mal kaçırma olarak değerlendirilemeyeceği gibi, eldeki dava sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı müspet zararların tazmini davası olduğundan davalı şirketin bölünme ve devir işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesi hiç şüphesiz ayrı bir yargılama konusudur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nı 258/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.12.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 258/3. maddeleri gereğince karar kesindir.